Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/322 E. 2023/85 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/322 – Karar No:2023/85
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/322
KARAR NO : 2023/85

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2020
NUMARASI : 2019/30 E-2020/706 K

DAVACILAR :
DAVALI : .
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 26.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.01.2023

Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili: Müvekkillerinin … alışveriş merkezinin kat malikleri olduğunu, kat malikleri adına alışveriş merkezi yönetimi ile davalı arasında 13/06/2016 tarihinde alışveriş merkezi binasının çatı su izalasyon uygulamasının yapılmasına dair 58.000,00 TL.bedelli sözleşme imzalandığını, alışveriş merkezi yönetimi tarafından davalı firmaya sözleşme tarihi olan 13/06/2016 tarihinden 10/08/2016 tarihine kadar 22.337,25 TL. ödeme yapıldığını, sözleşmenin ifa ve işin teslim süresinin de sözleşmenin imza tarihinden itibaren 30 gün olarak kararlaştırıldığını, sözleşmeye göre işin tesliminin 13 Temmuz 2016 tarihinde tamamlanmış olması gerektiğini, ancak davalının sözleşmede kararlaştırılan sürede işi teslim etmediğini, işin 18/09/2016 tarihinde bittiğini belirttiğini, ancak 20 ve 21 Eylül 2016 tarihinde yağan yağmurda sözleşmeye konu çatıda ciddi akıntılar olduğunu, davalı tarafa çekilen ihtarnameye verilen cevapta 18 Eylül 2016 tarihi itibariyle henüz teslim etmediklerini, imalatı tamamlamadıklarını, akıntının oluşmasının doğal olduğunu ve işi 15-16 Ekim 2016 tarihinde teslim edeceklerini bildirdiğini, ancak 24 Ekim 2016 tarihi itibariyle de işin tesliminin yapılmadığını, dava konusu işle ilgili Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/157 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını iddia ederek ve fazlaya ilişkin hakları saklı olarak bilirkişi raporuna göre davalıya yapılan ödemenin ayıpsız olarak yapılan iş bedelinden fazla olması nedeniyle tespit dosyasında belirtilen ve fazla ödendiği tespit edilen 13.597,65 TL. ile ayıplı imalatın binaya verdiği zararın giderilmesi maliyeti olan 5.419,00 TL. ve davalının iş yerinde bıraktığı molozların kaldırma bedeli olan 550,00 TL.nın toplamı olan 19.566,65 TL.’nın vekalet veren kat maliklerinin arsa payları toplamına isabet eden 18.160,00 TL.’sının aynı zamanda sözleşmenin feshi tarihi de sayılan tespit dosyası tarihi olan 10/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Müvekkili şirket ile davacıların kat maliki oldukları … alışveriş merkezi yönetimi arasında 13/06/2016 tarihli sözleşme ile alışveriş merkezinin teras su izolasyon uygulamalarının yapımı hususunda anlaşma sağlandığını, düzenlenen sözleşme uyarınca müvekkili şirketin belirtilen işleri yapacağını taahhüt ettiğini, her ne kadar sözleşmede söz konusu işlerin 30 günde bitirileceği belirtilmiş ise de bu tarihin tamamen işin bir an önce bitirileceğini göstermek amacıyla belirlenen bir tarih olduğunu, gecikmenin AVM yönetiminin istekleri doğrultusunda sözleşme dahilinde olmayan işlerin yapılması nedeniyle yaşandığını, müvekkiline kusur isnat etmenin doğru olmadığını, Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/157 D.iş ve Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/71 D.iş sayılı dosyalarında tespit yaptırıldığını, verilen bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu ve çelişkiyi giderecek bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, bununla birlikte her iki raporda belirtilen şap üzerindeki çatlaklar bakımından o dönem söz konusu beton alımının yapıldığı …. A.Ş’nin kusurlu olması ihtimalinin söz konusu olduğunu, bu nedenle davanın ilgili şirkete de ihbar edilmesi gerektiğini, meydana gelen çatlakların oluşmasında … …. A.Ş’nin sorumlu olduğunu, müvekkilinin söz konusu çatlakları, kendi kusuru nedeniyle oluşmamasına rağmen iyi niyetli olarak onarmaya çalıştığını, müvekkili tarafından dava konusu taşınmaza yapılan imalat miktarının 8.739,60 TL gibi çok düşük bir miktar olduğunun iddia ve tespit olunmasının hayatın olağan akışına ve ekonomik gerçekliğe tamamen aykırı olduğunu, yine müvekkilinin hiç bir kusuru olmamasına rağmen söz konusu ayıbın müvekkiline izafe edilmek suretiyle ayıbın binaya verdiği hasar bedeli olduğu iddia ve tespit edilen 5.149,00 TL’nin tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilince sözleşme kapsamında AVM terasına yapılan tüm işlerin yaklaşık 84.000,00TL olduğunu, davacı tarafın fesihte de haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın, kat malikleri kurulu ile davalı arasında çatı su izolasyon uygulaması işi nedeniyle yapılan eser sözleşmesi gereğince davalı yükleniciye fazla ödendiği iddia edilen miktar ile ayıplı iş nedeniyle binaya verilen zararın davalıdan tahsili talebine ilişkin alacak istemine ilişkin olduğu, ihtilafın yükleniciye fazla ödeme yapılıp yapılmadığı, davalının ayıplı imalat varsa zarar miktarının ne olduğu hususlarında toplandığı, Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/157 D.iş sayılı dosyası ve Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/71 D.iş sayılı dosyasının celp edildiği, her iki delil tespit dosyası ile dosyadaki taraf beyanları ve tüm delillerin eksiksiz olarak değerlendirilerek, yapılan iş gereğince davalı yükleniciye fazla ödendiği iddia edilen miktar ile ayıplı iş nedeniyle binaya verilen zarar miktarının ve davacının her bir alacak talebinin değerlendirilmesi yönünden inşaat mühendisi bilirkişiden 09/03/2020 tarihli raporun alındığı, tarafların bu rapora itiraz etmeleri üzerine, tarafların itirazlarının eksiksiz olarak cevaplayacak şekilde aynı bilirkişiden 16/10/2020 tarihli raporun alındığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, hüküm vermeye yeterli ve elverişli görüldüğü, bilirkişinin ısrar ettiği 09/03/2020 tarihli raporunda sözleşmedeki iş miktarı ile yapılan iş miktarından, ayıplı olup, tekrar yapılması gereken iş bölümünü çıkararak, davalının toplam yaptığı ve ücretini talep edebileceği iş miktarını toplam işin %31,04’ü olarak belirlediği ve sözleşmedeki 58.000,00 TL’lık iş bedeline göre, yapılan iş bedeli 18.003,20 TL’nın, davacının 22.337,25 TL’lık ödemesinden düştüğünde 4.334,05 TL davacının fazla ödemesinin bulunduğunu bildirdiği, davanın, kat maliklerinin tamamı tarafından açılmayıp, 7500/6964,40 pay sahibi kat maliki tarafından açıldığı gözetildiğinde, fazla yapılan 4.334,05 TL’nın davacılar adına isabet eden tutarının 4.024,54 TL olduğunun mahkemece hesaplandığı, delil tespit dosyasına davalı tarafından verilen dilekçede, tespit isteyenin iddia ettiği çatlakların mevcut olduğu ve davalı tarafından giderilemediği kabul edilip sebebin davacı yöneticisinin, imalatta kullanılmasını istediği santral betondan kaynaklandığını ifade etmesi ve davacının işi bıraktırdığını ifade etmesi karşısında davalının da, davacının feshinin tespit tarihinde gerçekleştiğini kabul ettiği, davalının çatlakların müteakip uygulamalarla giderilemeyeceğini ve istenilen amaca ulaşılamadığını kabul ettiği, dolayısıyla davacı feshinin haklı olduğu, davacı yetkilisinin santral beton kullanılmasını istemiş olduğunun davalı tarafça usulünce ispatlanmadığı, kaldı ki bilirkişilerce problemlerin santral beton kullanımı ile ilgili olmadığının belirlenmesi nedeniyle ayıba, davacı yetkilisinin sebebiyet verdiği yolundaki davalı savunmasının kabul edilemeyeceği gözetildiğinde, davalının ancak faydalı imalat bedelini talep edebileceği, davacının, tespit ile talep edilen nem sebebi ile oluşan zararın, davalı imalatı sebebi ile oluştuğunun ispatlanamaması, davalının bu zararın oluşması sebebi ile çatı onarımına karar verildiği savunmasının yerinde bulunması, bilirkişinin davalının bu savunmasını doğrulayarak, zararın kısa sürede oluşamayacağını belirterek imalat öncesi mevcut olduğunun kabulünün gerektiğini tespit etmesi karşısında, rapor gerekçeleri ve sonucu itibariyle hüküm vermeye yeterli görülerek ödenen 22.337,25 TL’den faydalı imalatın tutarı ve söküm bedeli 18.003,20 TL düşüldüğünde bulunan 4.334,05 TL fazla ödeme tutarına göre hesaplanan davacı payları toplamı 4.024,54 TL fazla ödemenin davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 4.024,54 TL’nın fesih tarihi olan 10/11/2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan alınarak, davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacı tarafça tespit yaptırıldıktan sonra müvekkillerinin zaten gerekli onarımlar için 16.11.2016 tarihinde 28.800,00 TL+ %18 KDV bedelle … ile anlaştığını ve onarımları yaptırdığını, müvekkilinin yaptırdığı onarımdan sonra davalı tarafından da tespit talebinde bulunulduğunu, 12.12.2016 tarihinde keşif yaptırıldığını ve 06.03.2017 tarihli bilirkişi raporu düzenlendiğini, söz konusu keşfin yapıldığı tarihte müvekkilleri tarafından gerekli onarımların zaten yaptırıldığını, bu sebeple davalının talebi neticesinde düzenlenen ikinci raporun hukuki açıdan hiçbir anlam ve önemi olmadığını, yargılama esnasında yaptırdıkları tespite göre dosyanın karara bağlanmasını talep ettiklerini, ancak taraflarca yaptırılan tespitler sonucunda düzenlenen raporlar hakkında bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, iki farklı tespit neticesinde düzenlenen raporların yeniden bilirkişi incelemesine tabi tutulmasını kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından yapılan incelemede tam olarak hangi hususun incelendiğinin de anlaşılmadığını ve raporun geçersiz, hatalı olduğunu, müvekkilleri tarafında başka firmaya işler yaptırıldıktan sonra davalı tarafından dosyaya sunulan tespit raporunun zaten hukuki olarak geçerli bir rapor olmadığını, dava konusu taşınmazda davalının yapması gereken sözleşmede belirli işleri gerçekleştirmediğini, bu hususun yaptırdıkları tespit ile ortaya konulduğunu, bilirkişinin yerinde keşif dahi yapmadan kendi görüşlerine göre rapor düzenlemesinine hukuki ve hakkaniyetli olmadığını, kararda hukuki gerekçelendirme yapılmadığını, davalının soyut ve dayanaksız iddialarına dayanarak hüküm kurulduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL ve 9,50 TL olmak üzere toplam 68,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 111,10TL harcın davacılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 26.01.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır