Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/315 E. 2023/61 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/315 – Karar No:2023/61
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/315
KARAR NO : 2023/61

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2020
NUMARASI : 2017/557 E-2020/807 K

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLİ
DAVALI-KARŞI DAVACI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak, Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak ve tazminat, karşı davacı tarafından karşı davalı aleyhine açılan tazminat davalarında mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen 24/06/2016 tarihli sözleşme ile müvekkilinin … Parseldeki konut inşaatında ince işlerin (tuğla, sıva, alçı, şap vb) imalatı işini üstlendiğini, ancak işin ilk 3 katı yapıldıktan sonra davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak işin başka bir yükleniciye verildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin ödeme hükümlerine ve müvekkili tarafından gönderilen Ankara 65.Noterliği’nin 15/03/2017 tarih ve … Nolu ihtarnamesine rağmen davalının 4 nolu (kesin) hakediş bedeli olan 243.093,74 TL’yi ödemediğini, davalının inşaatın son aşamasına kadar yapılmış olan masrafları ve bu işlerden doğan zararları da karşılamadığını, ayrıca sözleşme davalı tarafından, 8.maddeye aykırı olarak, bildirimde bulunulmadan feshedilip, iş başka bir yükleniciye yaptırıldığından, müvekkilinin menfi zararı da oluştuğunu, yine müvekkilinin işin kendisine verildiği tarihte başka bir işveren ile daha iyi şartlarda sözleşme yapma hakkını kaybettiği gibi, işi bitirmesi engellenerek ilerde doğacak hakedişlerinin de engellendiğini, yine müvekkili şirketin, inşaatın tamamını yapacağı inancıyla malzeme aldığını, sözleşmeler yaptığını ve işçilerle de buna göre anlaşma yaptığını, sözleşmeye göre yüklenen iş tamamlattırılmadığı için alınan malzemelerin müvekkilinde kaldığını, işçilere de fazla para ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle de müspet zararı oluştuğunu, ayrıca sözleşme devam etmiş olsaydı müvekkilinin elde edeceği kazanç ve hakediş bedelinin daha fazla olacağını, müvekkilinin elde edeceği kârdan da yoksun kaldığını belirterek; tüm alacaklar açısından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; sözleşmeye göre hakediş bedeli alacağı olarak şimdilik 30.000,00 TL’nin, menfi zarar bedeli olarak 5.000,00 TL’nin, müspet zarar bedeli olarak 1.000,00 TL’nin ve yoksun kalınan kâr nedeniyle 500,00TL’nin davalıdan tahsilini, tüm alacaklarına temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasını, 14/10/2020 harç tahsil tarihli ıslah dilekçesi ile de; hakediş bedeli alacağını 20.000,00 TL ıslah ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin 50.000,00 TL hakkediş alacağının davalıdan tahsilini, tüm alacaklara temerrüt tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; davacının taraflar arasındaki sözleşmenin 6.maddesine aykırı olarak, işi 60 günde tamamlama yükümlülüğünü ihlal ettiğini, yapılan imalatlar karşılığında müvekkili yetkililerinin onayını taşımayan ve sözleşmenin 5.maddesine aykırı düzenlenen 1,2,3 nolu hakedişlerin avans mahiyetinde ödendiğini, 4 nolu hakediş aşamasında müvekkili şirketin teknik personelinin yaptığı incelemede davacının önceki 3 hakedişte yapıldığı iddia edilen tadilatları eksik ve kusurlu yaptığının, 4 nolu hakedişte ise yapıldığı iddia edilen işlerin hiç yapılmadığının tespit edildiğini, bunun üzerine taraflar arasında 05/01/2017 tarihinde Ek Sözleşme imzalandığını, bu ek sözleşme ile eksik işlerin tespit edildiğini, lamine parke, halı, bodrum kattaki boya ve zemin kaplama işlerinin sözleşmeden çıkartıldığını, kalan işler için ödenecek bedelin yeniden belirlenerek, yapılacak ödemelerden %10 teminat kesintisi yapılacağının, bu bedelin işin tesliminden 30 gün sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda davacının yaptığı eksik işlerin bedelinin kesin hakediş niteliğinde 126.864,75 TL olarak belirlendiğini, davacının, 29/08/2016 tarihli 1. hakediş faturası 238.417,22 TL bedelli olup müvekkilinin 01/09/2016 tarihinde 238.417,22 TL ödediğini, 04/10/2016 tarihli 2. hakediş faturası 112.625,11 TL bedelli olup müvekkilinin 06/10/2016 tarihinde 112.625,11 TL ödediğini, 09/11/2016 tarihli 3. hakediş faturası 230.181,34 TL bedelli olup, müvekkilinin 24/11/2016 ve 08/12/2016 tarihlerinde 2 eşit parçada 230.181,34 TL ödediğini, davacının düzenlediği 4 nolu hakedişte yapıldığı iddia edilen işler gerçekte yapılmadığından bu hakedişin müvekkilince kabul edilmediğini, ek sözleşme ile davacı tarafından yapılması taahhüt edilen eksik işlerin bedelinin kesin hakkediş niteliğinde belirlenerek 126.864,75 TL olarak tespit edildiğini, 09/01/2017 tarihinde “4.hakediş öncesi avans” açıklaması ile 120.000,00 TL ödeme yapıldığını, yine aynı şekilde 27/01/2017 tarihinde de 50.000,00 TL avans ödemesi açıklaması ile ek sözleşmeden sonra toplam 170.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacıya bugüne kadar yapılan ödeme tutarının 756.404,00 TL olduğunu, davacıya 1,2 ve 3. Hakediş avansı olarak toplam KDV dahil 581.223,67 TL ödendiğini, ek sözleşme tarihi olan 05/01/2017 tarihi itibariyle bakiye alacağın 126.864,75 TL kaldığı konusunda mutabık kalındığını, bu tarihten sonra davalıya 170.000,00 TL daha ödeme yapılmış olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacıya zaten fazla ödeme yapıldığını, davacının, müvekkili şirketten sözleşmeyi çok aşar seviyede haksız olarak talep ettiği bu bedelleri tahsil etmek için müvekkilinin işyerini basarak cebir kullandığını, bu suç ile ilgili soruşturmanın halen devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davasında ise; karşı davalı …’in sözleşmeye göre 01/10/2016 tarihinde tamamlaması gereken işleri tamamlamadığını, yaptığı imalatların ise eksik ve kusurlu olduklarını, kalan işin müvekkili şirket tarafından dava dışı üçüncü bir inşaat firmasına ancak 24/04/2017 tarihinde tamamlatabildiğini, davacının kusuru nedeniyle 7 aylık gecikme yaşandığını, bu nedenle sözleşmenin 9. maddesi kapsamında müvekkilinin cezai şart talep hakkı doğduğunu, işin 01/10/2017 ile 24/04/2017 tarihleri arasında toplam 206 gün gecikmesi nedeniyle müvekkilinin 131.298,22 TL gecikme cezası alacağı olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL sözleşme cezai şart alacağının karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağı ile sözleşmenin haksız feshine dayalı zarar tazmini, karşı davanın cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflarca sunulan deliller değerlendirildiğinde, taraflar arasında düzenlenen konut inşaatı ince işlerinin yapılması işinin davacı tarafından üstlenildiği, sözleşme ve ek sözleşme kapsamında düzenlenen hakediş tutanakları ile bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme sonrasında KDV dahil yapılan iş bedelinin 794.468,45 TL olduğu, davalı tarafından 756.357,27 TL ödenmiş olduğu anlaşılmakla, davacının bakiye iş bedeli alacağının 38.111,18 TL olduğu, sözleşmenin 8. maddesinde iş sahibinin sözleşmeyi feshetmesi, özel ihtar koşuluna bağlandığından ve davalı tarafından usulüne uygun ihtar yapılmamış olduğundan davalının feshinin haksız olduğu bu nedenle karşı davada cezai şart talep edilemeyeceği, davacı yüklenici tarafından ek sözleşme kapsamında iş ifa edilmiş olduğundan müspet ve menfi zarar ile kâr yoksunluğu isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 30.000,00 TL’nin dava tarihinden, 8.111,18 TL’nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı- karşı davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece verilen 08/11/2019 tarihli ara karar ile, ” dava konusu işin bulunduğu yerde inceleme yapılmak suretiyle rapor tanzim edilmesine” karar verildiğini, ancak mahalline gidilip keşif yapılmaksızın rapor düzenlendiğini, müvekkili tarafından yapılan işler, keşif yapılması ve tanıklarının dinlenmesi halinde sübuta erecek olmasına rağmen keşif yapılmaksızın ve tanıkları dinlenmeksizin hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine dosyaya 4. hakedişe yönelik olarak sunulmuş olan tutanakların hükme esas alınmamasının da hukuka aykırı olduğunu, 3. hakediş tarihi olan 05/11/2016’dan sonra yapılan işlerin 4. hakediş kapsamına girdiğini, 4. hakedişin davalı tarafından kabul edilmediğini, oysa ki, 4. hakedişe giren işlerin taraflar arasında düzenlenen tutanaklarla tespit edilmiş olup, yapıldıklarının dosya kapsamından sabit olduğunu, 4. hakediş kapsamında yapılan işlere ilişkin olarak tutulan tutanaklara davalı tarafından itiraz edilmediğini, buna rağmen işbu beyanlarını karşılar mahiyette rapor alınmaksızın karar verilmesinin de hatalı olduğunu, gerekçeli kararda yer alan 4. hakediş tutanağının zorla imzalatıldığına yönelik davalı iddiaları doğrultusunda Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararının hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın taraflarınca istinaf edilmiş olup, henüz kesinleşmediğini, bu dosya kapsamında yapılan yargılamada eksik inceleme ile karar verildiğini, üstelik davalı yanın 30/07/2019 tarihli dilekçe ekinde sunduğu belgelere muvafakatları olmadığının da mahkemeye bildirildiğini, davalının cevap dilekçesinde dahi delil olarak bildirmediği belgelerin rapora ve hükme esas alınmamasının hatalı olduğunu, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte ceza dosyasına konu 09/03/2017 tarihli tek bir tutanak olmasına rağmen 4. hakedişe yönelik hiçbir hesaplama yapılmaksızın (birden fazla tutanak yok sayılarak), bu doğrultuda bilirkişi raporu aldırılmaksızın hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu, davalı tarafından sunulan dilekçelerde, açıkça işin 3. bir firmaya verildiğinin, işin kalan kısmının bu firma tarafından yapıldığının kabul edildiğini, sözleşmeye konu iş, 7 katlı konut inşaatının ince işleri olup, sözleşmeye aykırı olarak işin kalan kısmının 3.kişiye yaptırılması nedeniyle müvekkilinin aldığı malzemelerin elinde kaldığını, işçilere fazla para ödemek zorunda kaldığını, ayrıca işe devam edilemediği için müvekkilinin elde edeceği kârdan yoksun kaldığını, sonuç olarak davalının kabulü doğrultusunda müvekkil şirketin müspet zararı ve tazminat alacağı olduğu da aşikâr olup, itirazları değerlendirilmeksizin, bu kalemlerden alacağı olmadığına ilişkin düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının taraflarınca kabulünün de mümkün olmadığını belirterek mahkemenin asıl davanın kısmen reddine yönelik kararının kaldırılmasını ve tüm talepleri açısından asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf başvurusunda; asıl dava yönünden, davacının dava konusu 4 nolu hakediş tutanaklarının tamamının müvekkili şirket yetkilisine zorla imzalatıldığını, bu nedenle mahkemenin “ceza yargılamasında zorla imzalatıldığı belirlenen hakediş içeriğinde 2017 yılı Ocak ve Mart aylarında düzenlenen tutanakların mevcut olduğu, geçmiş tarihli tutanaklara karşı herhangi bir itiraz olmadığı dikkate alındığında ek sözleşmeden sonra tutulan Mart ayı tarihli tutanakların zorla imzalatıldığı kabulü ile yeniden yapılan hesaplama sonucunda,…” denilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, zira ceza yargılaması sırasında beyanı alınan müvekkili şirket personeli …’nın Mart ayı tutanakları diye bir belirleme yapmadığını, tüm tutanaklardan bahsettiğini, ceza mahkemesinin de sanık …’in katılan …’in omzundan bastırarak yapılmayan işleri yapılmış gibi gösteren hakediş tutanağını zorla katılan …’e düzenlettiklerini ve akabinde olay yerinden ayrıldıklarını kabul ettiğini, bu suretle ceza mahkemesinin 4. hakediş için imzalatılan tüm tutanakların zorla imzalatıldığını tespit ettiğini, bana rağmen, istinafa konu kararda yalnızca Mart ayına ilişkin tutanakların zorla imzalatıldığı kabulü ile diğer tutanaklar üzerinden hesap yapılarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme kabulünde taraflar arasında düzenlenen ek sözleşme hükümlerinin dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 12.maddesinde tarafların sözleşmenin toplam bedelini sabitlediklerini ve kalan miktarın 126.864,75 TL olduğu noktasında anlaştıklarını, ayrıca ek sözleşmenin 3. maddesinde, mutabık kalınan işlerden dolayı oluşabilecek eksiklerin taşeron tarafından giderileceğinin, üzerine yapılacak olan bir sonraki imalata hazır hale getirileceğinin ve bu işlerden dolayı herhangi bir yevmiye ya da ücret talep edilmeyeceğinin kabul edildiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu işlerin de hakediş miktarı hesaplanırken hesaplamaya dahil edildiğini, davacı- karşı davalı şirketin hür iradesi ile karşılıklı mutabık kalınarak imzaladığı ek sözleşme ile sözleşmenin kalan toplam bedelinin 126.864,75 TL olduğunu kabul ettiğini, bu durumu gözardı ederek yalnızca birim fiyat belirlemesi yapıldı diye toplam hakediş miktarının fazla hesaplanmasının hatalı olduğunu, davacı tarafça fatura düzenlenmemesine karşın yapılan hesaplamalara KDV’nin de dahil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, karşı dava yönünden ise; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, taraflar arasında imzalanan 24/06/2016 tarihli sözleşmenin 8. maddesine uygun olarak fesih yapılmadığından müvekkilinin fesihte haksız olduğunun belirtildiğini, ancak karşı davada istenen cezai şart bedelinin geçerliliğini kaybettiği açıklanırken de taraflar arasında 05/01/2017 tarihinde yeni bir sözleşme imzalanması ve eksik kalan işlerin davacı tarafından icra edilmesi için süre tanınması gerekçesi ile, cezai şartın etkisini yitirdiğinin belirtildiğini bu durumun açık bir çelişki olduğunu, ek sözleşmenin ilk sözleşmenin hükümlerini kaldırmadığını, davacı- karşı davalının sözleşmede kararlaştırılan sürede işi tamamlayamadığını, işin dava dışı şahıslara yaptırılarak 01/10/2016 tarihinde tamamlanması gereken imalatların 24/04/2017 tarihinde ancak tamamlatılabildiğini, davacının kusuru nedeniyle müvekkilinin işyerine 7 ay geç taşınmak zorunda bırakılması nedeniyle cezai şart bedeli koşullarının oluştuğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve karşı dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 24/06/2016 tarihli “Sözleşme” ve “Ek Sözleşme” kapsamında düzenlendiği anlaşılan ve içeriği ile imzaları inkâr edilmeyen, 05/01/2017 tarihli “…-Ek.1 Sözleşme” başlıklı belgede, davacı taşeronca yapılan imalatlara ilişkin imalat bedelinin 539.368,00 TL +KDV olarak belirlendiği, yine aynı belgede bu tarihten sonra yapılacağı kararlaştırılan işler için imalatlar ve fiyatlar da gösterilerek 126.864,75 TL’lik imalat yapılacağı, sözleşmenin toplam bedelinin bu şekilde sabitlenerek kesin hakediş niteliği taşıyacağının kararlaştırıldığı ihtilafsızdır.
Davacı tarafça, taraflar arasındaki sözleşme ve yukarıda açıklanan “…-Ek.1 Sözleşme” başlıklı belge kapsamı dışında bir kısım işlerin de yapıldığı ve taraflarca tutanağa bağlandığı iddia edilmiş, davalı taraf ise bu tutanakların davacı tarafça şantiye basılmak suretiyle zorla imzalatıldığı yönünde beyanda bulunulmuş, bu kapsamda davacı şirket yetkili ve çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ve ceza davası açıldığı belirtilmiş, dosya kapsamından bu olaya ilişkin ceza davası olduğu da anlaşılmıştır.
Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, sözleşmeler kapsamı dışındaki tutanakların bir kısmı dava konusu alacağın belirlenmesinde dikkate alınmış ise de, bu tespit ve kabule ilişkin her iki taraf vekilince de istinaf talebinde bulunulmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülebilmesi için yukarıdaki açıklamalara göre 05/01/2017 tarihli “…-Ek.1 Sözleşme” başlıklı belgede kabul edilenler dışında yapıldığı ve tutanağa bağlandığı iddia olunan imalatların kesin kanaat oluşturacak şekilde tespiti zorunlu olup, bu tutanaklara yönelik ceza yargılamasındaki maddi olaya ilişkin tespit ve kabuller hukuk hakimini bağlayacağı ve eldeki davada delil niteliği taşıyacağından ceza yargılamasının sonucunun beklenilmesi gerekirken, kesin kanaat ve tespit içermeyen taraflarca da itiraz edilen bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,

2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2020 tarih ve 2017/557 Esas- 2020/807 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davacı- karşı davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

5-Davalı- karşı davacı tarafından yatırılan 59,30 TL + 591,55 TL + 59,30 TL olmak üzere toplam 710,15‬ TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır