Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/314 E. 2022/1281 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/314 – Karar No:2022/1281
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/314
KARAR NO : 2022/1281

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI : 2017/168 E-2021/38 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/12/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı Şirket arasında Kütahya ili Merkez ilçesinde kentsel dönüşüm ve yenileme alanı (…) projesindeki 9-16 Bloklarını kapsar şekilde 8 tane bloğun çelik çatılarının ve sandviç panellerinin yapımına ilişkin sözleşmelerin imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan edimini ifa ederek işi tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini, işin eksiksiz şekilde teslim edildiği konusunda davalı şirketin yetkili personelinin de imzaladığı tutanak düzenlendiğini, ancak 12/05/2014- 30/07/2015 tarihleri arasında yapılan işlere yönelik olarak müvekkili tarafından kesilen 12 adet hakedişe ilişkin faturalardan, davalının “teminat adı” altında haksız yere toplam 31.729,47 TL kesinti yaptığını, bu konuda ihtarname de keşide etmelerine rağmen sözleşmeye aykırı şekilde yapılan kesinti bedelinin müvekkili şirkete iade edilmediğini, sözkonusu kesintinin tahsiline yönelik olarak başlattıkları icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek; davalının Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2016/708 Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ile, % 20 oranında icra inkâr tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının beyanının aksine sözleşme konusu işlerin ayıplı ve eksik olarak ifa edildiğini, bu nedenle iş sahibi olan Belediye Başkanlığı tarafından da işin kabulünün yapılmadığını, davacı tarafından ayıplı ve eksik yapılan imalatların dava dışı taşeronlara tamamlatıldığını, ayrıca, eksik ve ayılı imalatların giderilmesi için işçilik giderleri de yapıldığını, bu bedeller düşüldüğünde, müvekkilinin alacaklı olduğunu, icra takibinde talep edilen faiz oranının fahiş olup, alacak likit olmadığından, davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek; davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Dava ilk olarak Gölbaşı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/363 esasına tevzi edilmiş, bu mahkemece verilen 22/07/2016 tarih ve 2016/363- 329 Esas- Karar sayılı görevsizlik kararının taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi üzerine, mahkemenin yukarıdaki esasına kaydedilerek yargılamaya bu dosya üzerinden devam olunmuştur.
Mahkemece; davanın, 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddeleri gereğince taşeron sözleşmesinden kaynaklanan teminat kesinti alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacının taşeron (alt yüklenici), davalının ise; yüklenici olduğu, eser sözleşmesi ilişkilerinde ayıbın, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin ondan beklediği amaca göre eserde bulunması gereken bazı niteliklerin bulunmaması veya olmaması gereken bozuklukların bulunması olarak ifade edildiği, eserin ayıplı yapılmış olmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceği, açık ayıbın, eserin tesliminden sonra makul süre içerisinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilebilecek ayıplar olduğu, gizli ayıpların ise, basit bir kontrol ve muayene ile ortaya çıkmayıp kullanımın başlamasından sonra ortaya çıkan ayıplar oldukları, eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde iş sahibinin, 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca, iş sahibinin açık ayıplarda, eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda ise aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca, ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorunda olduğu, iş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmâl etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı, dosyada davalı tarafından eksik ve ayıplı ifa savunması ileri sürülmesine rağmen, dosyaya sunulan herhangi bir ayıp veya eksik ifa ihtarnamesi bulunmadığı, yine davalı tarafından sunulan ödeme belgeleri ile, eksik ve ayıplı ifa nedeni ile davacı şirket nam ve hesabına ayıp ve eksik işleri gidermek için harcama yapıldığının, bu nedenle davacıdan davaya konu teminat kesintisinin yapmasının hukuka uygun olduğunun ileri sürüldüğü, bu bağlamda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının işi ayıpsız ve eksiksiz şekilde teslim edip etmediği ve davacının teminat kesintisi nedeni ile iş bedelinden bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasında 02/06/2014 tarihinde imzalanan “Alt Yüklenici Sözleşmesi” incelendiğinde; davacı şirketin alt yüklenici olarak Kütahya ilinde kentsel dönüşüm ve yenileme alanı olarak ilan edilmiş alanda yapılacak olan B -11 ve B -12 blokların çelik çatı konstrüksiyon ve çatı kaplaması montaj, silikon cam cephe işi ve kompozit cephe işinin yapımını üstlendiği, her ne kadar davalı tarafça dosyaya nama ifa iddiasına dayanak bir takım ödeme belgeleri ve çek örneği sunulmuş ise de; söz konusu belgelerin sözleşme konusu işe ait olup olmadığının dosyaya sunulan bilirkişi asıl ve ek raporlarında tespit edilemediği gibi davacı vekili tarafından sunulan kabul tutanağı da incelendiğinde, sözleşme konusu B-11 ve B-12 bloklarda davacı alt yüklenicinin edimini davalı yükleniciye karşı tam olarak ifa ettiğinin ve imalat yüzdesinin % 100 olup, davalı şirket yetkili temsilcisi tarafından da kabul tutanağının imzalandığı, bu bağlamda dosyaya sunulan bilirkişi asıl ve ek raporları ile kabul tutanağı ve davalı vekilinin ileri sürdüğü nama ifa iddiasını usulen kanıtlayamadığı, aksine davacının sözleşme konusu edimini tam ve gereği gibi ifa ettiğinin kabul tutanağı ve toplanan deliller ile sabit olmasına rağmen davacıya ödenmesi gereken dava konusu miktarın teminat kesintisi adı altında davalı şirketin uhdesinde kaldığı, daha açık bir anlatımla davacının dava konusu ve hukuka aykırı olduğu anlaşılan teminat kesinti bedeli olan 31.729,47 TL asıl alacağı davalıdan talep etmekte haklı olup davalının bu miktar alacağa ilişkin itirazının haksız olduğu, dava ve icra takibine konu takip tarihine kadar ki işlemiş faiz alacağı talebinin ise; temerrüt olgusu gerçekleşmediğinden, reddi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, dava konusu Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2016/708 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki davalının haksız itirazının 31.729,47 TL asıl alacak ile sınırlı olarak iptaline, takibin anılan asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebindeki koşullarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamına fazlaya ilişkin talebin reddine, dava konusu alacak likit nitelikte olmamakla davacının yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddine, davalının kötüniyet tazminatı isteminin, davacının dava konusu icra takibinde kötüniyeti sabit olmamakla reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; taraflar arasında ilk olarak 2 blok için sözleşme imzalandığı, daha sonra ise 01/03/2015 tarihinde imzalanan Ek Sözleşme ile toplam 8 adet bloğun sözleşmeler kapsamındaki imalatlarının davacı tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını, toplam 10 adet blokta imalat yapıldığının davacının da kabulünde olup, mahkemece ”tarafların B11-B12 blokları için anlaştığı” varsayımıyla hüküm kurulmasının maddi gerçeklerle bağdaşmadığını, bunun yanısıra, dosyada davacının yüklendiği işe dair eksik ve hatalı imalatlara ilişkin tutanak mevcut olduğunu, yine gecikme ve yüklenilen işlerin eksik ve ayıplı yapıldığına ilişkin Kütahya Noterliği’nin 26/09/2014 tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarname sureti ile 17/10/2014 tarihli tutanak bulunduğunu, ayıp ve eksik işlerin tespiti ve ihbarına yönelik bu belgelerin Mahkeme tarafından nazara alınmaksızın hüküm kurulduğunu, davacının eksik ve ayılı imalatları nedeniyle, dava dışı … isimli alt yükleniciye yapılan 30.682,50 TL’lik ödemenin davacı yükümlülüğündeki eksik ve kusurlu işlerin tamamlatılmasına ilişkin olduğunu, keza dosyada mevcut davacı nam ve hesabına yapılan işlere dair diğer ödeme belgelerinin de nazara alınmamasının hatalı olduğunu, zira hükme dayanak raporda her ne kadar B11-B12 bloklarının isimleri yer almadığından sözleşme kapsamında olup olmadığının değerlendirilemediği belirtilmiş ise de, dosyada mevcut 01/03/2015 tarihli Ek Sözleşme ile davacının yüklendiği işin 9-10-11-12-13-14-15-16 olmak üzere toplam 8 bloğu kapsadığını, bu hususun 26/06/2020 tarihli dilekçelerinde açıkça ifade edilmesine karşın, iki blok üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında dinlenen tanıkların beyanları ile dosyada mevcut belgeler nazara alındığında davacının yüklendiği işi gereği gibi yerine getirmediğinin, eksik ve ayıplı imalat yaparak teslim ettiğinin sabit olup, bilirkişi kurulu tarafından takdiri Mahkemeye ait olmak üzere belirtilen hesaplamaya göre de müvekkili şirketin davacıdan 56.704,28 TL alacaklı olduğunu, davacının yüklendiği imalatlara ilişkin sorunların halen devam ettiğini, bu kapsamda dava dışı … Site Yöneticiliği tarafından müvekkili aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğunu, Kütahya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/6 D.İş sayılı dosyasında aldırılan bilirkişi raporu örneğinin dosyaya ibraz edildiğini, bu noktada gerekirse keşif yapılmak suretiyle yeni bir bilirkişi raporu aldırılması talep edilmişse de, bu taleplerinin reddedilerek eksik inceleme ile hüküm kurulmasının da hatalı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak talepleri gibi davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, hakediş faturalarından teminat bedeli olarak ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 02/06/2014 tarihli “….Şti. Alt Yüklenici Sözleşmesi” ve 01/03/2015 tarihli “At Yüklenici ana Sözleşmesine Ait Ek Sözleşme No:1” başlıklı sözleşmeler nitelikleri itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir. Bu sözleşmeler ile davacı taşeron, davalı yüklenicinin yükleniminde bulunan Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Alanı bloklarından B11-B18 dilitasyonlu blokların çelik konstrüksiyon çatısı ve çatı kaplaması, silikon cam cephe işi ve kompozit cephe yapılması, oluk altı ve alnı kompozit kaplaması işlerinin yapımını üstlenmiştir. Sözleşmelerde, kesin teminat yada hakedişlerden kesinti yapılmak suretiyle nakit teminat alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Yine iş bu sözleşmeler kapsamında 8 adet blok imalatlarının %100 oranında tamamlandığına ilişkin taraf kaşeleri ve imzaları bulunan belgenin dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun eser sözleşmesi hükümlerine düzenleyen 470 ve devamı maddelerine ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun ispatı düzenleyen genel ilkelerine göre, işin yapılıp teslim edildiğinin yüklenici (iş bu dava yönünden taşeron), yüklenici (iş bu dava yönünden taşeron) tarafında imâl edilip, iş sahibine (iş bu dava yönünden yüklenici) teslim edilen eserin ayıplı olduğunun iş sahibi (iş bu dava yönünden yüklenici) tarafından ispat edilmesi gerekir. Ayıbın varlığını kanıtlama yükümlülüğü, ayıbın niteliğini kanıtlamayı da kapsar. Çünkü ayıptan doğan seçimlik hakların hangisinin kullanılabileceği yönünden ayıbın niteliğinin de belirlenmesi gerekir. (Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 25/06/2015 Tarih ve 2015/624 Esas-2015/3700 Karar sayılı kararı, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2018 tarih ve 2016/4970 Esas-2018/786 Karar sayılı kararları)
Dosya kapsamında alınan bilirkişi kök ve ek raporlarındaki tespitlere göre, davalı yüklenicinin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, davalı tarafından davacı nam ve hesabına yapıldığı iddia olunan ödemelerin, davacı hesabına yapıldığına ilişkin bir kaydın mevcut olmadığı, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, işin tesliminden sonra ve dava tarihinden önce ortaya çıktığı ileri sürülen ayıplara ilişkin Mahkemelerce yapılmış bir tespitin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle her davanın dava tarihindeki maddi vakıa ve şartlara göre incelenmesi gerekip, istinafa konu eldeki dava tarihinden sonra Kütahya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/6 D.İş sayılı delil tespit dosyasında dava dışı … Site Yönetimi tarafından alınan ve davalı tarafça dosyaya sunulan tespit raporu, dava tarihinden sonra yapılan tespitlere ilişkin olmakla, dava tarihinden sonra ortaya çıktığı ileri sürülen eksik ve ayıplı imalatlara yönelik olarak zamanaşımı süresi içinde her zaman dava açılmasının mümkün olmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.167,44 TL istinaf karar harcından peşin alınan 545,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.622,44‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır