Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/313 E. 2023/59 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/313 – Karar No:2023/59
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/313
KARAR NO : 2023/59

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2021
NUMARASI : 2018/468 E-2021/27 K

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; … numaralı parsel üzerinde yapılmakta olan “300 Kişilik Öğrenci Pansiyon Binası Yapım ve Çevre Düzenleme” işinin 31/03/2013 tarihinde yapılan sözleşme ile 2.463.000,00 TL+ KDV bedel karşılığında yüklenici davalıya verildiğini, davalı ile müvekkili firma arasında 05/02/2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesi ile bahse konu bu işin yapımının müvekkili firma tarafından üstlenildiğini, işin yapımına başlandıktan sonra davalının hakedişleri ödemekten kaçınması nedeniyle sözleşmenin 15/02/2014 tarihinde karşılıklı olarak feshedildiğini, karşılıklı bu feshin ardından davalı firmanın, birikmiş hakedişleri en kısa zamanda ödeyeceğine dair taahhütte bulunması üzerine taraflar arasında 15/03/2014 tarihinde ilk yapılan sözleşme ile aynı koşullarda yeniden sözleşme yapıldığını, ancak davalının yine sözleşmede sayılan edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmenin yeniden feshedildiğini, fesihten sonra Kocaali Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/2 D.İş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan delil tespiti sonrası alınan bilirkişi raporu ile müvekkilinin yaptığı imalatların bedelinin 1.862.071,86 TL + 82.147,36 TL KDV olmak üzere toplam 1.944.219,22 TL olarak tespit edildiğini, bu sözleşmeden ayrı, Afyonkarahisar ili Bayat ilçesi … parselde yapılmakta olan “10 yataklı Entegre İlçe Hastanesi yapım işi”nin de davalı yükleniciye verildiğini, bu işle ilgili olarak da taraflar arasında 20/08/2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesi imzalandığını, bahse konu işin yapımının müvekkili firma tarafından üstlenildiğini, davalının kendi üzerine düşen hakkedişleri ödeme edimini yerine getirmediği gibi, 29/03/2014 tarihinde herhangi bir fesih ihbarnamesi göndermeksizin haksız ve kötü niyetli olarak sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilince yapılan işlerin bedelinin tespiti amacıyla İscehisar Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla delil tespiti talep edildiğini, alınan bilirkişi raporunda inşaatta yapılan işlerin bedelinin 1.281.295,82 TL olarak tespit edildiğini, müvekkili firmanın yapılan sözleşmelerdeki tüm sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen işin bitimine yaklaşılması sırasında davalı firmanın herhangi bir fesih ihbarında bulunmaksızın haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirketin personelini baskı ve tehditler ile inşaat sahasından çıkardığını ve çalışmalarını engellediğini, bu şekilde müvekkilinin sorumluluk altına sokulmasının amaçlandığını, diğer yandan da inşaatın kabasının bitip asıl kâr sağlayan ince işlerin kalması ve bu işleri kendi yapmak istemesi nedeniyle müvekkili firmanın sözleşme kurallarına uygun olarak inşaat çalışmalarına fiili olarak devam etmesinin engellendiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağının temerrüt tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının aynı taleplerle Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/983 Esasına tevzi edilen davayı açtığını, söz konusu davanın takipsizlikten dolayı açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davanın haksız olduğunu zira sözleşme gereklerinin davacı tarafından yerine getirilmediğini, tedarikçilere, işçilere mal ve hizmet bedelleri ile sigorta ve vergi borçlarının ödenmediğini, bu nedenle bir araya gelen tarafların, davacı şirket yetkilileri ile karşılıklı olarak alt yüklenici sözleşmelerinin 15/02/2014 tarihinde fesih edilmesine karar verdiklerini, fesih sözleşmesinde yazıldığı üzere tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak hak ve alacakları olmadığını beyan ettiklerini, fesih sırasında, davacıya müvekkili şirketten olan toplam 289.356,00 TL alacağına karşılık olarak toplam 3 adet çek verildiğini, davacının bu çek bedellerini tahsil ettiğini, davacının sözleşme feshine rağmen her iki şantiyeyi de boşaltmadığını, bunun üzerine Ankara 56. Noterliği’nin 19/03/2014 tarih ve … Yevmiye sayılı ihtarnamesi ile şantiye sahalarının boş olarak tesliminin talep edildiğini, buna rağmen davacının şantiye sahalarını terk etmemesi üzerine, Kocaali Kaymakamlığı’na başvurularak şantiye sahasının idari yoldan terkinin kaymakamlık tarafından 05/05/2014 tarih ve 3 sayılı kararı ile sağlandığını, karşılıklı fesihten sonra davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin tekrar davacı ile sözleşme feshinden 1 ay sonra sözleşme imzalamasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin böyle bir sözleşme de imzalamadığını, davacı tarafın imzalandığını iddia ettiği sözleşmenin Kocaali İlçesinde yapılacak olan 300 öğrencilik okul inşaatına ilişkin 05/02/2013 tarihinden önce imzalanan ancak idare tarafından kabul edilmeyen alt yüklenici sözleşmesi olduğunu, dava dışı iş sahibi İdarenin alt yükleniciye onay vermediğini, bahsedilen sözleşmenin de tarihsiz olarak idarede kaldığını, davacı tarafın, idarece kabul edilmeyen sözleşme fotokopisine tarih attığını ve bu şekilde sözleşme feshinden sonra idareye sunduğunu, ancak idarenin sözleşme aslını istemesi üzerine ibraz edemediğini, davacının Afyonkarahisar İli, Bayat İlçesi 10 yataklı hastane inşaatına ilişkin de 15/02/2014 tarihli sözleşme feshi ve ibrayı içeren sözleşmeyi görmezden geldiğini, sözleşmenin feshi sırasında inşaatların imalat seviye miktarları gözönüne alındığında davacının taleplerinin ne kadar haksız ve yersiz olduğunun anlaşılacağını, davacının müvekkili şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, alt yüklenicilik sözleşmeleri kapsamında davacı tarafından yapılan iş nedeni ile oluştuğu ileri sürülen davacı alacağının davalı iş verenden tahsili istemine ilişkin olduğu, … ihale ettiği ” 300 Kişilik Öğrenci Pansiyon Binası Yapım ve Çevre Düzenleme ” işini ihaleyi kazanan davalının üstlendiği, aynı iş ile ilgili olarak taraflar arasında 05/02/2013 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesi ve yine davalının yükümlülüğündeki “10 Yataklı Entegre İlçe Hastanesi Yapım İşi”’ni konu alan alt yüklenicilik sözleşmesi imzalandığı, davacının bu sözleşmeler ile alt yüklenici olarak ihaleye konu her iki işin yapımını üstlendiği, bu konunun taraflar arasında çekişmesiz olduğu, taraflar arasında tartışma konusu olmayan bir diğer konunun ise 15/02/2014 tarihli sözleşme feshi ve ibrasını konu alan sözleşmenin imzalanmış olması olduğu, iddiaların ileri sürülüş şekli itibarı ile davacının her iki işle ilgili olarak sözleşmelerin feshi sonrası Kocaali’deki işle ilgili olarak yeni bir sözleşmenin imzalandığını ve işe devam ettiklerini, her iki iş nedeni ile davalıdan tahsili gereken alacakları bulunduğunu kanıtlaması gerektiği, her ne kadar davacı tarafça Kocaali’deki işle ilgili olarak ilk sözleşmenin feshedilmesinden sonra 15/03/2014 tarihli yeni bir alt yüklenicilik sözleşmesi imzalandığı ileri sürülmüş ise de, yazılı bir sözleşme sunulmadığı, diğer işle ilgili olarak ise fesih sonrası yeni bir sözleşmenin varlığından söz edilmediği gibi bu işe devam edildiğini de ileri sürmediği, bilirkişiler tarafından hazırlanan ve dosya içeriğine uygun olduğu için hükme esas alınan 15/12/2020 tarihli raporda da belirtildiği gibi; her ne kadar davacı taraf Koacaali’deki işin 14/02/2014 tarihinde feshi sonrası 15/03/2014 tarihli yeni bir sözleşmenin imzalandığını ve işe devam ettiklerini ileri sürmüş ise de, davalı tarafından düzenlenen Ankara 56.Noterleği’nin 19/03/2014 tarihli olup, sözleşmelerin fesih edilmesi nedeni ile her iki şantiye sahasının terk edilmesi istenildiği için davacının işe devam için yeni sözleşme imzalandığı ve işe devamlarına izin verildiği şeklindeki beyanına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, yine Kocaali Kaymakamlığının 05/05/2014 tarihli yazıları ile sözleşmenin feshedilmesi nedeni ile sahadan çıkmalarının istenilmiş olması nedeni ile, bu işle ilgili yeni bir sözleşmenin olduğunun kabulü için yeterli olmadığı, davacı vekilinin imzasını inkar etmediği 15/02/2014 tarihli fesih ve ibrayı konu alan belge içeriğinde davacının her iki işten kaynaklanan alacaklarını aldığı, tarafların karşılıklı olarak birbirlerini ibra etmiş olmaları nedeni ile artık davacının davalıdan tahsili gereken alacağının bulunmadığı, davalı vekili her ne kadar duruşmada ibranameye konu alacaklarının ödenmediğini ileri sürmüş ise de, imzası inkâr edilmeyen belgede her iki sözleşmeden kaynaklanan alacaklarının tahsil edildiği belirtilip karşılıklı olarak ibralaşıldığı da sözleşmeye eklendiği için bu iddianın da dikkate alınmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece dosyaya sunulan beyanları, delilleri, bilirkişi raporuna karşı itirazları vs. nazara alınmadan karar verildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler uyarınca işler, sözleşmelerde belirlenen özellikte ve eksiksiz olarak yürütmesine rağmen, davalı tarafın, müvekkili şirketin hakedişlerini ödemediğini ve 2014 yılında haksız ve kötü niyetli olarak sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini, ancak kısa bir süre sonra 15/03/2014 tarihinde yeniden sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin dosyada mevcut olduğunu, ayrıca her ne kadar “300 Kişilik Öğrenci Pansiyon Binası Yapım ve Çevre Düzenleme” işi ile ilgili müvekkili şirket ve davalı taraf arasında düzenlenen 15/02/2014 tarihli “sözleşme feshi” başlıklı belgede, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden hak ve alacaklarının kalmadığı beyan edilse de, bu feshin ardından davalı tarafın, müvekkilinin tüm birikmiş hakedişlerini en kısa zamanda ödeyeceğine dair taahhütte bulunduğunu, tarafların yeniden bir araya gelmesi sonucunda, müvekkili şirketin, taraflar arasında yeniden yapılan sözleşmeye istinaden çalışmalarına devam ettiğini, taraflar arasında 15/03/2014 tarihinde, ilk yapılan sözleşme ile aynı koşullarda yeniden sözleşme yapılmışsa da, davalı tarafın yine sözleşmede sayılan edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle sözleşmenin yeniden (ikinci kere) feshedildiğini, bu fesihten sonra müvekkili şirketin hak ve alacaklarına ilişkin olarak Kocaali Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan 2014/2 D.İş sayılı dava dosyasıyla yaptırdığı tespit sonucu, bahse konu inşaatta (300 Kişilik Öğrenci Pansiyon Binası Yapım ve Çevre Düzenleme) yapmış olduğu işin bedelinin (1.862.071,86 TL+82.147,36 TL KDV)= 1.944.219,22 TL olarak tespit edildiğini, salt bu hususun bile görülen davada, müvekkili şirketin alacağının varlığını kanıtlamaya yettiğini, bu bedel karşısında davalı tarafın müvekkili alacağının ödendiğini ileri sürmesinin trajikomik olduğunu, kaldı ki davalı tarafın dahi, müvekkili şirkete ancak 289.356,00 TL ödeme yaptığını belirttiğini, ancak bu hususların mahkemece hiç dikkate alınmadığını, bu nedenle eksik inceleme neticesinde verilen mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin ikinci iş olarak üstlendiği Afyonkarahisar İli, Bayat İlçesi, 10 yataklı Entegre İlçe Hastanesi yapım işinin müvekkili şirket tarafından sözleşme şartlarına uygun şekilde yürütmesine rağmen üst yüklenici olan davalının, müvekkilinin hakedişlerini ödemediğini ve sözleşmeyi haksız ve kötüniyetli olarak 29/03/2014 tarihinde feshettiğini, müvekkilinin bu iş kapsamında alacağının tespiti amacıyla İscehisar Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/3 D.İş sayılı dava dosyası kapsamında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde, müvekkili şirketin alacağının 1.281.295,82 TL olarak tespit edildiğini, müvekkilinin alacak tutarları bu kadar yüksek iken davalının bu rakamlar karşısında çok düşük olan çek bedellerinden (toplamda 289.356,00 TL) bahsettiğini, müvekkili şirketin alacağının varlığı apaçık ortada iken davalı tarafın ilk sözleşmelere dair ibraname ile müvekkili şirketin alacağı bulunmadığını ileri sürülmesinin izah edilemez olduğunu, ibranameden sonra davalı taraf ile yeni bir sözleşme imzalandığını, bununla birlikte tekrardan iş yapımına başlandığı dile getirilmesine rağmen, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, davalı tarafın ileri sürdüğü ibranameden sonra sözleşme imzalandığına dair sözleşmenin dosya kapsamında mevcut olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmanın feshedilmesinden sonra yeni bir sözleşme yapılmasaydı müvekkili şirketin, davalı tarafa ait inşaat alanlarında çalışmaya devam etmesinin de mümkün olmayacağını, ortada bir sözleşme olmadan hiçbir basiretli tacirin, para ve emek harcayarak inşaat çalışmasını bitirmeye çalışmasının düşünülmeyeceğini, ancak bu hususun mahkemece göz önünde bulundurulmadığını, mahkemece hükme esas alınan raporda, dosyada yer alan hususlar ve belgeler ile dosya kapsamında değerlendirmeler eksik yapıldığından, raporun sadece şantiyenin terk edilmesinin ihtar edildiği ihtarnameye dayanan bir düşünce yapısı ile örgülenmesinin hakkaniyete aykırı olup, eksik ve hatalı değerlendirme içerdiğini, bu bağlamda, söz konusu raporun hükme esas alınamayacağını belirterek; maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucunda verilen kararın kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen; 05/02/2013 Tarihli … ile davalı yüklenici arasında imzalanan …Yapım İşi’nin kısmi işlerine ilişkin sözleşme nitelikleri itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri olup, her iki sözleşme yönünden davacı taşeron, davalı yüklenicidir
Taraflar arasında düzenlenen 15/02/2014 tarihli “Sözleşme Feshi” başlıklı belge ile her iki sözleşmenine feshedildikleri anlaşılmaktadır. Davacı taşeron, bu fesihten sonra Kocaali İlçesi 300 Öğrenci Kapasiteli Orta Öğretim Öğrenci Pansiyon Binası Yapım ve Çevre Düzenlemesi İşine ilişkin olarak 15/03/2014 tarihli yazılı sözleşme yapıldığını ileri sürmüş, davalı yüklenici, sunulan 15/03/2014 tarihli sözleşmenin daha önce iş sahibi idareye sunulmak üzere ve tarihsiz olarak düzenlendiğini savunmuş, mahkemece; davalı tarafça düzenlenen Ankara 56.Noterleği’nin 19/03/2014 tarihli ihtarı ile, sözleşmelerin feshedilmesi nedeni ile her iki şantiye sahasının terk edilmesinin istenilmesi, yine Kocaali Kaymakamlığı’nın 05/05/2014 tarihli yazıları ile sözleşmenin feshedilmesi nedeni ile sahadan çıkmalarının istenilmesi nedeniyle, davacının işe devam için yeni sözleşme imzalandığı ve işe devamlarına izin verildiği şeklindeki beyanına itibar edilmediği kabul edilmiştir.
…Yapım İşi yönünden ise davacı taşeron, 20/08/2013 tarihli sözlemenin davalı yüklenici tarafından 29/03/2014 tarihinde herhangi bir fesih ihbarnamesi göndermeksizin haksız ve kötüniyetli olarak feshedildiğini ileri sürmüş, davalı yüklenici, bu sözleşmenin de 15/03/2014 tarihli “Sözleşmenin Feshi” başlıklı belge ile feshedildiğini savunmuş, Mahkemece; 20/08/2013 tarihli sözleşmenin 15/03/2014 tarihli sözleşme ile feshedildiği, fesih sonrası yeni bir sözleşmenin varlığından söz edilmediği gibi, bu işe devam edildiğinin de ileri sürülmediği kabul edilmiştir.
Yine her ne kadar davacı yüklenici tarafından dava konusu edilen her iki iş yönünden alacaklarının ödenmediği ileri sürülmüş ise de, Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen ve imzası inkâr edilmeyen sözleşmede iş bedellerinin ödendiği ve tarafların birbirlerini ibra ettikleri dikkate alınarak, bakiye bir alacağın olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır