Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/30 E. 2022/1060 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI : …

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 25.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.10.2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili şirketin davalı şirketlerin oluşturduğu … İş Ortaklığının yüklenicisi olduğu…. yapımında iş makinası ile saatlik ücret karşılığında çalıştığını, çalışması karşılığında … İş Ortaklığı adına 07/09/2017 tarihli 472,00 TL., 10/10/2017 tarihli 19.642,00 TL ve 07/02/2018 tarihli 8.968,00 TI. tutarlı faturaları kestiğini ve ortaklığa teslim edildiğini, belirtilen faturaların ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından ortaklığa 26/03/2018 tarihli ihtarnamenin gönderilerek fatura bedellerinin ödenmesinin istendiğini, ihtarnamenin 02/04/2018 tarihinde iş ortaklığına tebliğ olmasına rağmen fatura bedellerinin ödenmediğini ve ihtarnameye de cevap verilmediğini, iş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığından davanın ortaklığa izafeten ortaklığı oluşturan şirketlere karşı açıldığını belirterek ve fazla hakları saklı olmak üzere faturalardan kaynaklı toplam 29.382,00TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği dilekçesinde ise 10/10/2017 tarihli 19.942,00TL olan faturanın bedelinin dava dilekçesinde sehven 19.642,00TL olarak yazıldığını bildirmiştir.
Davalılar vekili: Davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, öncelikle husumet, ehliyet, işbölümü, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, esas bakımından ise davacının müvekkili şirketlerin ortağı bulunduğu … İş Ortaklığı taahhüdü altında yapımı devam etmekte olan … 600 Yataklı … İkmal İnşaatı işinde çalıştığını, davacı tarafın yükümlülüklerini, dürüstlük kuralına uygun olarak yerine getirmediğini, taahhüdü altındaki işleri zamanında bitiremediğini ve gecikmeye neden olmak suretiyle edimin ifasında kusurlu hareket ettiğini, davacı tarafın üstlendiği işlerini süresinde ve anlaşmaya uygun şekilde tamamlamada temerrüde düşerek, müvekkili şirketi idare nezdinde zor duruma soktuğunu, dolayısıyla dava dilekçesinde yer alan iddiaların hukuki mesnetten yoksun ve haksız olduğunu, uyuşmazlığın temelini karşı tarafın yüklendiği işi eksik, kusurlu ve geç ifa etmesi olup bu nedenle de müvekkilinin mağduriyet yaşadığını, bu durumun sözlü olarak defalarca karşı tarafa ihtar edildiğini, ancak işlerin yapımında hiçbir olumlu gelişme yaşanmadığı gibi davacının yükümlülüklerini yerine getirmeksizin şantiyeyi terk ettiğini, kaldı ki davacıya tüm ödemelerin eksiksiz yapıldığını, kabul anlamına gelmemek üzere faiz başlangıcı ve türüne ilişkin istemi de kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası niteliğinde olduğu, mahkemece alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda özetle, davacı tarafça 3 adet fatura karşılığı 29.382,00 TL tutarında alacak için dava açılmış ise de ilgili fatura toplamının 29.082,00 TL olduğu, … Bankası … Şubesi … numaralı hesaba ilişkin hesap hareketlerinin incelenmesinden … adına yapılan ödemelerde; 12.09.2017 tarihinde …. …. nl. fat. ödemesi- … açıklaması ile 472,00 TL davalı şirketçe ödeme yapıldığının tespit edildiği, dava dosyası kapsamında yapılan inceleme ve tespitlere göre, davacı ve davalı firmaların … Dairelerinden gelen müzekkere cevaplarına göre dava konusu yapılan faturaların BA- BS formları ile beyan edildiği dolayısı ile tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı şirketin 2017-2018 yılı ticari defterinin yasal süresi içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacı ticari defter kayıtları üzerinden taraflar arasındaki ilişkiye yönelik yapılan incelemede davacı şirketin 2017-2018 yılı ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin mevcut olduğu, dava konusu yapılan faturaların davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak faturalar her ne kadar açık fatura olarak düzenlenmiş ise de, ticari defterlerde faturaların karşılıkları “100-… (NAKİT) olarak alınmış” tahsilat yapılmış olarak kayıt edildiği ve davacının ticari defterlere göre davacının davalı şirketlerden alacağı olmadığı görüş ve kanaatinin bildirildiği, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının ticari defterlerinde alacağa konu iki adet faturanın nakit olarak ödenmiş olduğunun kayıtlı olduğu, 07.09.2017 tarihli 472,00 TL bedelli faturanın da davacıya banka aracılığıyla ödendiği ve davacının davalıdan alacaklı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Bilirkişinin faturaların açık fatura olduğunu beyan ettiğini, açık faturanın mal veya hizmet tesliminde müşterinin, mal veya hizmet bedelini faturanın düzenlendiği anda ödemeyip, sonradan ödeyecek olması durumunda düzenlenen fatura olduğunu, açık faturaların ödemelerinin kanun ve genelgeler doğrultusunda nakit değil aracı finansal kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirilmesi gerektiğini, 24 Aralık 2015 tarihli … sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği 4 ve 4.1 maddesinden de anlaşılacağı üzere 7.000,00 TL üzerindeki tüm ödemelerin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılmak zorunda olduğunu, ticari defter muhasebe kaydı yapılırken açık fatura kaydının 120 alıcılar hesabı şeklinde yapılması gerekirken muhasebece 100 kasa hesabı kaydının hatalı yapıldığını, muhasebe tekniği olarak kanun ve genelgeler doğrultusunda 7.000,00 TL üzerindeki bir ödemenin nakit olarak yapılması mümkün olmadığı gibi ticari defterlere de 100 kasa hesabı ile kapatılmasının da mümkün olmadığını, muhasebe kaydının hatalı yapılmasının davalıların açık faturayı ödediği anlamına gelmeyeceğini, aksine ödediğine dair aracı finansal kurumlara ait ödeme dekontu sunmak zorunda olduğunu, yapılan bilirkişi incelemesinde faturaların ödendiğine dair bir dekont ve belgeye rastlanmadığının tespit edildiğini, taraflar arasında daha önceki fatura ödemelerinin banka kanalıyla yapılmış olmasına rağmen dava konusu faturaların nakden ödendiğinin düşünülemeyeceğini, kaldı ki davalılarda nakden ödeme yaptıklarına dair bir beyanlarının olmadığını, ödemelerin banka kanalıyla yapıldığını beyan ettiklerini, dava dilekçesinde davalı şirketlerin ticari defterleri delil olarak dayanıldığını ve davalı şirketlerce bilirkişi incelemesine ticari defterlerin sunulmadığını, davalı şirketin ticari defterlerini sunmuş olsa faturaların ödenmediği, müvekkilinin muhasebesinin hatalı kapanış yaptığının ortaya çıkacağını, davalı şirketlerin ticari defterleri incelenmeden verilen bu kararın hatalı ve yasaya aykırı olduğunu, muhasebe ile yaptıkları görüşme sonunda 100 kasa hesabıyla kapatma sebebinin faturaların ödendiğinden değil mükellefin cari hesapları sene sonunda kapatılırken sehven o hesabın kapatılmasından dolayı olduğunu, noter tasdiklerinin yapılması nedeniyle düzenlemenin de yapılamadığını, bilirkişinin ek raporunda özellikle belirtiği üzere faturaların açık fatura olması ve davalıların sunmuş olduğu dekontlarda faturalara ilişkin ödemeye rastlanmadığı dikkate alındığında davalı şirketin faturaları ödediğinin kabul edilemeyeceğini, bu neden mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi gerekirken davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hafriyat işini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 25.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır