Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/294 E. 2023/122 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/294 – Karar No:2023/122
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/294
KARAR NO : 2023/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2020
NUMARASI : 2017/426 E-2020/417 K

DAVACI : ….
VEKİLİ :
DAVALI : ….
VEKİLLERİ : Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2023
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından asıl ve birleşen davalardaki davalılar hakkında açılan alacak, menfi tespit, teminat çekinin iadesi davalarında mahkemece asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili; davalı ile müvekkili arasında … İlçesinde kurulacak olan … Güneş Enerjisi Üretim Tesisi kapsamında tesisin elektrik üretimi, devreye alınması için gerekli olan elektrik, elektromekanik ve inşaat imalatlarının tasarım, malzeme ve ekipman satın alma işlemleri, montajları ve inşaat işlerinin anahtar teslimi götürü bedel ile yaptırılması hususunda 28/04/2016 tarihinde 1.145.000 USD+KDV olmak üzere sözleşme yapıldığını, müvekkilinin üstlenmiş olduğu Güneş Enerjisi Üretim Santrali (GES)’i projeye, mevzuata, standartlara ve şartnameye uygun olarak bitirip geçici kabule hazır hale getirdiğini, 30/03/2017 tarihinde geçici kabulün yapıldığını, geçici kabulün bakanlık tarafından 20/04/2017 tarihinde onaylandığını, davacının üstlendiği işi bitirmiş olmasına rağmen, davalı tarafın bakiye kalan 93.538,00 USD alacağı ödemediğini, bunun üzerine davacının noterden alacağın ödenmesi amacı ile 04/05/2017 tarihinde ihtarname keşide ettiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde sözleşmeden kalan bakiye borçlarının 30.693,00 USD+ 10.990,97 USD KDV olduğunu kabul ettiğini, müvekkilinin işi 135 gün geç teslim etmesi sebebi ile gecikme cezası uygulandığını, bu miktarın davacının alacağından mahsup edildiğini bildirdiğini, işin geç tesliminin davacıdan kaynaklanmadığını, işin sözleşmeye uygun olarak devamı sırasında Ekonomi Bakanlığınca 25/06/2016 tarihinde yayınlanan tebliği ile ithal güneş panelinin teşvik kapsamından çıkarılması nedeni ile sözleşmenin ana malzemesi olan ve davalının tercihi ile kullanılmasına karar verilen Çin malı panellerin kullanılmasından davalının vazgeçtiğini ve davalının alınmasına bizzat karar verdiği bedeli 600.242,20 USD olan yerli güneş panellerinin kullanmış olduğunu, bu panellerin sevkiyatının hedeflenen süreden sonra yapıldığını, ayrıca sözleşme kapsamında müvekkili şirkete 16/05/2016 tarihinde 120.000,00 USD ödenmesi gerekirken bu ödemenin 86 gün gecikme ile 10/08/2016 tarihinde yapıldığını, bu nedenle de işin hedeflenen sürede bitirilemediğini, bunlardan dolayı davacı şirketin sorumluluğu bulunmadığından gecikme cezası uygulanamayacağını, sözleşmede idareden kaynaklanan sebepler ile meydana gelecek gecikmelerin süre uzatımı olarak verileceği, takvimin geciken süre kadar öteleneceğinin düzenlendiğini, panel değişikliği sebebi ile 5.5 ay sürenin ötelenmiş olduğunu, TEDAŞ tarafından projelerin 7 ay gecikme ile onaylandığını, bu süreler ilave edildiğinde işin sözleşmeye uygun olarak geçici kabule hazır hale getirildiğini, gecikmeden dolayı davacının kusurunun bulunmadığını, bu sebeple cezai sorumluluğunun kalmadığını, alacağından gecikme cezası mahsubu yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının talebi ile yerli güneş paneli kullanılmasından dolayı sözleşme bedeline 50.241,00 USD ilave edilmesi gerektiğini, buna göre davacı şirketin 93.538,00 USD alacaklı olmasına rağmen davalı şirketin gecikme cezasından dolayı 37.500,00 USD borçlu çıkardığını belirterek; davacı şirketin 93.538,00 USD alacağının şimdilik 18.000,00 USD’sinin ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden, geçici kabul tarihi olan 30/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalıya 67.500,00 USD borçlu olmadığının tespitini, 60.000,00 EURO bedelli … Şubesinin … numaralı teminat çekinin iadesini, nakte çevrilmiş olması halinde bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/436 Esas- 2018/143 Karar Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili; davalı şirket ile aynı ilçede … Güneş Enerjisi Üretim Tesisine ilişkin sözleşme imzaladıklarını belirterek, asıl dosyadaki iddialarını tekrarla, davacı şirketin 88.104,00 USD alacağının şimdilik 18.000,00 USD’sinin ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden, geçici kabul tarihi olan 30/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalıya 67.500,00 USD borçlu olmadığının tespitini, 60.000,00 EURO bedelli … Şubesinin… numaralı teminat çekinin iadesini, nakte çevrilmiş olması halinde bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017423 Esas- 2017/920 Karar Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili; davalı şirket ile aynı ilçede … Güneş Enerjisi Üretim Tesisine ilişkin sözleşme imzaladıklarını belirterek, asıl dosyadaki iddialarını tekrarla, davacı şirketin 158.530,00 USD alacağının şimdilik 18.000,00 USD’sinin ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden, geçici kabul tarihi olan 30/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalıya 67.500,00 USD borçlu olmadığının tespitini, 60.000,00 EURO bedelli … Şubesinin … numaralı teminat çekinin iadesini, nakte çevrilmiş olması halinde bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/465 Esas- 2017/706 Karar Sayılı Dosyasında;
Davacı vekili; davalı şirket ile aynı ilçede …-2 Güneş Enerjisi Üretim Tesisine ilişkin sözleşme imzaladıklarını belirterek, asıl dosyadaki iddialarını tekrarla, davacı şirketin 93.312,00 USD alacağının şimdilik 18.000,00 USD’sinin ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden, geçici kabul tarihi olan 30/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalıya 67.500,00 USD borçlu olmadığının tespitini, 60.000,00 EURO bedelli … Şubesinin… numaralı teminat çekinin iadesini, nakte çevrilmiş olması halinde bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili; asıl ve birleşen davalarda müvekkilinin, davacı tarafın önerisi ile davalı şirketleri devraldığını, sözleşmede belirtilen programa uygun olarak ödemeleri yaptığını, işin geç tesliminden davacı şirketin sorumlu olduğunu, davacının proje tadilatına geç başladığını, bu sebeple Bakanlığa onay başvurusunun geciktiğini ve enerji paneli ithali konusundaki yasal değişiklikten dolayı ciddi zararın doğmasına neden olduğunu, Ekonomi Bakanlığının ithal panellere yönelik KDV istisnasını kaldırdığını, davacıdan kaynaklanan nedenlerle yerli panel üreten firma ile 07/10/2016 tarihinde sözleşme imzalanmak zorunda kalındığını, sözleşme gereği panel temininin davacı sorumluluğunda bulunduğunu, davacıdan kaynaklanan sebepler ile santralin geç teslim edildiğini, yapılan işte çok sayıda eksiklik bulunduğunu, danışman firmanın eksikliklere yönelik 3 adet raporunun davacıya iletilmesine rağmen eksikliklerin büyük bir çoğunluğunun giderilemediğini, ayrıca yanlış malzeme kullanımı sebebi ile üretim kaybı yaşandığını, müvekkilinin ödeme takvimine uygun olarak davacıya 1.119.318,00 USD ödeme yaptığını, sözleşme bedeli olan 1.145.000,00 USD’den bu bedel düşüldüğünde 25.682,00 USD’nin cezai şart koşulları gerçekleşmesi sebebi ile davacıya ödenmediğini, davacının işleri zamanında bitirmemiş olması nedeni ile santrallerin yaklaşık 10 ay gecikme ile işletmeye alınabildiğini belirterek; asıl ve birleşen davaların reddini savunmuştur.
Mahkemece; asıl ve birleşen davalarda davacı tarafın akdi ilişkiden kaynaklanan bakiye alacağının tahsilini, cezai şarttan dolayı sorumluluğunun bulunmadığının tespitini ve sözleşme kapsamında verilen teminat çeklerinin iadesini istediği, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu GES’lerin yapımına ilişkin taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı, dava konusu işlerin geçici kabullerinin yapıldığı ihtilafsız olmakla birlikte; GES’lerin kurulumundaki gecikmenin kimden kaynaklandığı, davalı iş sahibi tarafından cezai şartın işletilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, teminat çeklerinin iadesi konusunda taraflar arasında ihtilaf olduğu, dosya kapsamına uygun bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, dava konusu GES’lerin eksiksiz ve çalışır vaziyette geçici kabulleri yapılarak, davalı yana teslim edildiği, iş sahibi davalı tarafından davacı yükleniciye, yapılan işlerdeki kusurlar ile ilgili yazılı bildirimin yapılmadığı, geçici ve kesin kabul aşamasında kusur ve noksan bildiriminde bulunulmadığı, davalı temsilcisinin belgeleri imzaladığı, idareye tesisin eksiksiz ve tam olarak kabulü yapılması talebinde bulunulduğu, mevzuat gereği tesislerin projelerinin mutlaka TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından onaylanması gerektiği, tesis kurulacak araziye ilişkin tahsis işlemleri ile imar değişikliğine ilişkin idari işlemlerin 20/05/2016 tarihinde tamamlandığı, 26/05/2016 tarihinde TEDAŞ’a sunulduğu, TEDAŞ’ın projeyi 19/12/2016 tarihinde onayladığı, davacı şirket tarafından kurulumu gerçekleştirilen tesisler ile ilgili projenin TEDAŞ tarafından geç onaylanmasının davacıya kusur olarak yüklenemeyeceği, yurt dışından malzeme ithal edilebilmesi için proje onayının gerekli olduğu, yüklenicinin projeyi süresi içerisinde onaya sunmasına rağmen TEDAŞ’daki onay sürecinin gecikmesinden dolayı yatırımlara yönelik devlet teşviki ile ilgili tebliğin değiştiği, iş sahibinin yurt dışından ithal edilecek paneller ile ilgili teşvik alamamasında yüklenicinin kusurunun olmadığı, bu sebeple davalının davacı şirkete sözleşmedeki cezai şartı uygulayamayacağı, bu nedenle davacının cezai şarttan borçlu olmadığı, sözleşmede iş bedelinin anahtar teslim götürü bedel esasına göre 1.145.000 USD+KDV olarak belirlendiği, iş bedelinin tespitinde KDV’den muaf 550.000,00 USD’ye ithal edilecek Çin malı panellere göre hesaplama yapıldığı, panellerin yurt içinden temin maliyetinin her GES için 600.241,20 USD olduğu, programlanan maliyet ile gerçekleşen maliyet farkının tüm projeler için 193.873,20 USD arttığı, ancak davacıdan kaynaklanmayan nedenler ile doğan farkın davacı hak edişinden mahsup edilmemesi gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 21. maddesinde belirtilen garanti süresinde ortaya çıkacak kusurlu veya eksik malzeme ya da işçilik ile ilgili sorunları davacı yüklenicinin gidermekle yükümlü olduğu, bu ve benzeri kusurlu ve hatalı işlerin giderilmesi bedelinin bilirkişi hesaplamasına göre her GES için 12.375,00 USD olduğu, bu bedelin davacının alacağından kesilerek davalıya ödenmesi gerektiği, ayrıca iş sahibi davalı ile BEDAŞ arasında imzalanan bağlantı anlaşması gereği tüm sistem kullanıcılarının BEDAŞ’ın SCADA sistemine bağlanmasının zorunlu olduğu, anahtar teslimi dava konusu iş kapsamında bu bağlantı için gerekli donanımın davacı tarafından kurulması gerektiği, davacının bu sistemi kurmadığı, bu sebeple sistemin kurulması bedeli olan 18.314,55 USD+KDV bedelinin davacı alacağından kesilerek davalıya ödenmesi gerektiği, bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 11/06/2019 tarihli ek raporda yapılan hesaplamaya göre; davacı şirketin davalıdan asıl dosya için KDV hariç 91.925,00 USD, birleşen Ankara 1. ATM’nin 2017/436 Esas sayılı dosyasında KDV hariç 86.492,00 USD, birleşen Ankara 9. ATM’nin 2017/423 Esas sayılı dosyasında KDV hariç 156.256,00 USD, birleşen Ankara 12. ATM’nin 2017/465 Esas sayılı dosyasında KDV hariç 91.700,00 USD alacaklı olduğu, kusurlu imalatlar için 4 tesis için 4×12.375 USD=49.500 USD, kurulmayan SCADA sistemi yönünden 4 tesis için 4×4.033,33=16.333,32 EURO karşılığı 18.314,55 USD’nin davacı alacağından mahsubunun gerektiği, sözleşmenin kesin teminat başlıklı maddesine göre TEDAŞ geçici kabulü sonrası sistemin 6 ay kusursuz çalışması sonrasında teminat çekinin yükleniciye iadesi gerektiğinden, 30/03/2017 tarihinde eksiksiz, sağlam ve çalışır vaziyette davalı yana teslim edilen santrallerin Mart 2017 tarihinden itibaren kesintisiz elektrik üretmesi sebebi ile teminat çeklerinin iadesi gerektiği gerekçesiyle; asıl davada, bakiye alacağa yönelik davanın kabulü ile 74.971,37 USD’nin geçici kabul onay tarihi olan 20/04/2017 den işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/A maddesine göre devlet bankalarının dolar cinsi yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 60.000,00 Euro bedelli … Şubesine ait … numaralı teminat çekinin iadesine, taraflar arasında düzenlenen 28/04/2016 tarihli davaya dayanak sözleşmeden dolayı 67.500,00 USD cezai şarttan davacının borçlu olmadığının tespitine, birleşen Ankara 1. ATM’nin 2017/436 esas sayılı dosyası yönünden, bakiye alacağa yönelik davanın kabulü ile 69.538,36 USD’nin geçici kabul onay tarihi olan 20/04/2017 den işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/A maddesine göre devlet bankalarının dolar cinsi yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 60.000,00 Euro bedelli … Şubesine ait… numaralı teminat çekinin iadesine, taraflar arasında düzenlenen 28/04/2016 tarihli davaya dayanak sözleşmeden dolayı 67.500 USD cezai şarttan davacının borçlu olmadığının tespitine, birleşen Ankara 9.ATM’nin 2017/423 esas sayılı dosyası yönünden, bakiye alacağa yönelik davanın kabulü ile 139.302,36 USD’nin geçici kabul onay tarihi olan 20/04/2017 den işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/A maddesine göre devlet bankalarının dolar cinsi yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 60.000,00 Euro bedelli … Şubesine ait … numaralı teminat çekinin iadesine, taraflar arasında düzenlenen 28/04/2016 tarihli davaya dayanak sözleşmeden dolayı 67.500 USD cezai şarttan davacının borçlu olmadığının tespitine, birleşen Ankara 12.ATM’nin 2017/465 Esas sayılı dosyası yönünden, bakiye alacağa yönelik davanın kabulü ile 74.746,36 USD’nin geçici kabul onay tarihi olan 20/04/2017 den işleyecek 3095 sayılı kanunun 4/A maddesine göre devlet bankalarının dolar cinsi yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 60.000,00 Euro bedelli … Şubesine ait… numaralı teminat çekinin iadesine, taraflar arasında düzenlenen 28/04/2016 tarihli davaya dayanak sözleşmeden dolayı 67.500,00 USD cezai şarttan davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili istinaf başvurusunda; dava konusunun yabancı para alacağı olduğunu, bu sebeple vekalet ücretinin karar tarihindeki efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hesaplanması gerektiğini, bu kapsamda vekalet ücreti yönünden karardaki hataların düzeltilmesini talep ettiklerini, mahkemece alınan ek bilirkişi raporunda alacakların KDV hariç tutarlar olduğunun açıkça tespit edildiğini, mahkemenin de gerekçesinde; bakiye alacak talebinin kabulüne karar verdiğini, buna rağmen hüküm kısmında KDV hariç ifadelerine yer verilmediğini, hükmün infazında tereddüde neden olunmaması için müvekkili lehine hükmedilen alacak kalemlerinin KDV hariç tutarlar olduğunun hüküm kısmında da belirtilmesini talep ettiklerini, mahkemece faiz başlangıç tarihi olarak 20/04/2017 tarihinin esas alındığını, geçici kabul tarihi olan 30/03/2017 tarihinden itibaren faiz işletilmeye başlanması gerektiğinden kararın bu yönüyle de kaldırılarak faiz başlangıç tarihlerinin 30/03/2017 olarak düzeltilmesini talep ettiklerini, ayrıca hükümde faiz oranı olarak Devlet Bankalarınca yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduata ödenilen en yüksek faiz oranının esas alındığını, ancak taraflar arasındaki işin ticari bir iş olduğunu, bu nedenle faiz oranlarının da ticari avans faizi olarak değiştirilmesini talep ettiklerini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını ve talepleri gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili istinaf başvurusunda; taraflar arasındaki sözleşmenin “İşin süresi” başlıklı 8. Maddesine göre işin başlangıç tarihinin teminat çeklerinin verildiği tarih değil teminat çeklerinin talep edildiği tarih olarak kabul edilmesi gerektiğini, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesine göre İdare’den kaynaklanan sebeplerden dolayı gerçekleşen gecikmelerin iş sahibine bildirilmesini müteakip mutabık kalınacak miktarda süre uzatımı verilmesi gerektiğini, davacı tarafından müvekkili şirketlere süre uzatımı talepli bir bildirim yapılmadığından, “idareden kaynaklı gecikme” iddiasının hukuken kayda alınmaması gerektiğini, davacının yatırım önerisi ile birlikte taraflar arasındaki ticari ilişkinin fiilen 2015 yılının Aralık ayında başladığını, 18/02/2016 tarihinde şirketlerin devralındığını, 18/03/2016 tarihinde davacı tarafa vekaletnameler verildiğini, 20/03/2016 tarihinde davacı tarafın önerisi üzerine proje tadilatına gidilmesinin kararlaştırıldığını, 23/03/2016 tarihinde proje tadilatı için para gönderildiğini, fiilen ve belirtilen resmi belgeler ile başlamış olan ilişkinin sözleşmesinin ise 2016 yılının Nisan ayında imzalandığını, mahkemece, tadilat projesinin geç onaylanmasının, onay makamı TEDAŞ’tan kaynaklandığının, davacı tarafa bu konuda bir kusur yüklenemeyeceğinin kabul edildiğini, ancak neden kusur yüklenemeyeceğine ilişkin hiçbir hukuki gerekçelendirme yapılmadığını, bu kabulün doğru olmadığını zira; taşınmazlarda kurulacak santraller için 1 megawattlık projelerin 2016 yılının Şubat ayında onaylandığını, davacının bu süreçte projeleri 1 megawattan 1.1 megavata çıkarmayı teklif ettiğini, tadilat projelerinin en geç 15 gün içinde bitirileceğini taahhüt ettiğini, yine işin taahhüt edilen süresine etkisi olmayacağını belirttiğini, müvekkilinin bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmemesi nedeniyle teklifi kabul ettiğini, 23/03/2016 tarihinde davacı tarafa proje tadilatı için her bir santral yönünden 30.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL ödeme yapıldığını, buna rağmen yaklaşık 2 ay sonra 26/05/2016 tarihinde idare nezdinde tadilat projesi onay başvurusunda bulunulduğunu, mahkemenin güneş enerjisi panellerinin iç piyasadan temin zorunluluğuna dair davacıya kusur yüklenemeyeceği değerlendirmesinin de doğru olmadığını, mevzuat değişikliğinin tek başına davacının kusurunu ortadan kaldıran hukuki neden konusunda değerlendirme yapılmadığını, mahkeme gerekçesinin dosya içeriği ile uyumlu hukuki gerekçe yetkinliğinde olmadığını, sözleşmeye konu işin bedelinin anahtar teslim götürü bedel olarak belirlendiğini, dolayısıyla sözleşmenin imzalanmasından sonra ilgili mevzuatta işin yapılma şekline, prosedürüne dair oluşabilecek herhangi bir değişiklik nedeni ile müvekkili şirketin sorumlu olmayacağının baştan kabul edildiğini, ayrıca sözleşmenin “İşin bedeli ve İş Miktarında Değişme” başlıklı 5. maddesinin 5.paragrafına göre panel alımıyla ilgili gerek sözleşme, gerek firma, gerekse teslim süresi vb. tüm ayrıntıların davacı tarafından yürütüldüğünü, bu hususlar gözetildiğinde, Çin’den panel ithalinin yasal olarak mümkün olmaması nedeni ile iç piyasadan alınan panel bedeli için doğan fiyat farkının sorumluluğunun davacı tarafta olması gerektiğini, fiyat farkı sorumluluğunun müvekkili şirketlere yüklenmesinin dosya kapsamına uygun olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde açıkça idareden kaynaklanan gecikme halinde yüklenici tarafından süre talebinde bulunulması gerektiği kabul edildiği halde, davacı tarafından süre talebinde bulunulmadığını, yine açık sözleşme hükmüne rağmen davacı tarafça müvekkili şirketlere iş teslim/bitim tutanağı düzenlenmediği gibi müvekkili şirketlerce imzalanmış bir geçici kabul tutanağı da bulunmadığını, davacı şirket sahibi …’un müvekkillerince verilen vekaletnamelere dayanarak geçici kabul esnasında hazır bulunduğunu ve tutanaklara müvekkili şirketler adına imza attığını, bu süreçlerden müvekkili şirketlerin hiçbir bilgisi olmadığını, dolayısıyla müvekkili şirketlerce geçici veya kesin kabul tutanaklarına atılmış bir imza da olmadığını, bu nedenle geçici kabul tutanaklarının, müvekkili şirketlerin aleyhine davacının lehine hak doğurmaması gerektiğini, yani sonuç olarak sözleşmenin 25.maddesi kapsamında taraflar arasında bir iş bitim tutanağı düzenlenmediğini, dolayısıyla mahkemenin bu madde hükmüne rağmen sadece idare ile yapılmış tutanak ile yetinmesinin doğru olmadığı gibi, hukuki açıdan kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, gerek mahkeme kararında gerekse karara dayanak alınan bilirkişi heyeti raporunda, daha önce Kırıkkale Sulh Hukuk Mahkemelerince yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığı gibi neden dikkate alınmadığına dair kabul edilebilir hukuki bir gerekçe ile açıklama da yapılmadığını, bu raporlarda her üç imalat kalemi için davacı tarafın sorumlu tutulması gereken miktar toplamı; 1.413.553,40 TL olarak belirlenmişken hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda bu kalemler için toplam 67.814,55 USD (yaklaşık 383.152,208 TL) belirlendiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda özellikle elektrik imalatlarına ilişkin eksiklik hususunda neredeyse hiç değerlendirme yapılmadığını, ayrıca heyette inşaat bilirkişisi de olmadığını, iki heyet raporu arasında ciddi çelişki/mubayenet olduğundan yeniden oluşturulacak bir heyetten çelişkileri gideren ve itirazları karşılayan yeni bir rapor alınması gerekirken bu yapılmadan karar verilmesinin de doğru olmadığını, dosyaya sunulan çok detaylı açıklama ve değerlendirme içeren TSE Raporunun dikkate alınmadan karar verilmesinin de hatalı olduğunu, davacı tarafın var olduğunu ileri sürdüğü alacak için müvekkili şirketlere fatura kesmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçeli kararında, karara dayanak alınan bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda temerrüdün varlığından ve davacı tarafın kendilerince belirledikleri alacağına faiz uygulanması yönünde karar verdiğini, faturası kesilmemiş bir bedele nasıl faiz işletilebildiğini ve nasıl KDV uygulanabileceğinin anlaşılamadığını, mahkemenin bu değerlendirmesinin de hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin müvekkili şirketlerin geçici ve kesin kabul sürecinde davacı tarafa kusur ve noksan bildiriminde bulunmadığı yönündeki değerlendirmesinin de doğru olmadığını, sürecin tüm sorumluluğu davacıda olmasına rağmen ikaz ve sonrasında yardım edildiğini, sahada çalışmalar başlayınca sık sık sahaya gidilerek sürecin daha fazla gecikmemesi için davacı ve çalışanlarının sözlü olarak ikaz edildiklerini, yazılı bildirim yapılmamasının nedeninin ise; yapılan işin hassas bir iş olması, davacıdan kaynaklı gecikmenin daha fazla sürmemesi, işin sürüncemede kalmaması, dolayısıyla işin kaliteli yapılmasının sağlanmasına ve çalışanların, davacının iş şevkinin kırılmamasına dair insani hassasiyetten kaynaklı olduğunu, açık sözleşme hükmü gereği davacı taraf “iş teslim tutanağı” düzenleme sorumluluğunu yerine getirmekten kaçındığı için müvekkili şirketlerin de davacı tarafa yazılı bildirimde bulunma ihtiyacı duymadığını, çünkü bu konuda öncelikli olarak sorumluluğunu yerine getirmesi gereken tarafın davacı taraf olduğunu, kaldı ki müvekkili şirketler tarafından 19/07/2017 tarihinde Kırıkkale Sulh Mahkemesi’ne delil tespiti mahiyetinde eksikliklerin, sözleşmeye aykırılıkların tespiti için dava açıldığını ve bu davalarda alınan bilirkişi raporlarının da davacı tarafa tebliğ edildiğini belirterek; yeterli hukuki dayanak taşımayan, eksik ve hatalı hukuki değerlendirme içeren, dosyadaki sorunun adil bir karara dayanmasına olanak sağlamayan, mübayeneti/çelişkisi giderilmeyen bilirkişi heyeti raporuna dayanan asıl ve birleşen davaların kabulü yönündeki mahkeme kararının kaldırılmasını, neticede asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmesini, ek istinaf dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmelerin anahtar teslim götürü bedel esasına göre kurulduğunu, projede kullanılacak olan güneş panellerinin bedeli dahil olmak üzere sözleşme gereği davacı tarafın yüklendiği işlerin ve temin etmesi gereken malzemelerin bedellerinin ayrı ayrı belirtilmediğini, bu nedenle sözleşme bedeline dahil olmasına rağmen, GES projelerinde kullanılan güneş panellerine ilişkin davacı tarafça iddia ve talep edilen fiyat farkının müvekkili şirketler üzerinde bırakılmasının kanuna ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça sözleşme bedeli kapsamında güneş panellerinin temin edileceğinin taahhüt edildiğini, sözleşme kapsamındaki işin esaslı unsurunun güneş paneli olup, sözleşmelerde panel markasının belirtilmiş olmasının sözleşme bedeline etkisi olmadığını, sözleşme gereği davacı tarafça temin edilmesi gereken Çin malı güneş panellerinin ithalatında yatırım teşvik belgesi kapsamında sağlanan muafiyetler ortadan kalkınca güneş paneli fiyatlarında artış olduğunu, bu nedenle davacının yerli güneş panellerine yöneldiğini, davacının anlaşmış olduğu yerli güneş paneli üreticisi firmanın müvekkili şirketlere doğrudan fatura kesmesi konusunda tarafları görüştürdüğünü, yerli güneş paneli tedarikinin yine davacı şirket tarafından yapıldığını, yatırım teşvik belgesinden yararlandırılmak üzere güneş panellerinin faturasının müvekkili şirketlere kesildiğini, ödemelerin de sözleşme bedelinden mahsup edilmek üzere müvekkili şirketler tarafından yapıldığını, sözleşmede taahhüt edilen Çin malı güneş panelleri ile daha sonra satın alınan Türk malı paneller arasında fiyat farkı bulunsa dahi, TBK’nın 480. Maddesi uyarınca böyle bir durumda davacının müvekkili şirketlerden fiyat farkı talep edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, sözleşmenin “İşin Süresi” başlıklı 8. maddesinde belirtildiği üzere avans ödemesinin işin başlangıç tarihinden itibaren en geç 3 gün içerisinde yapılması gerektiğini, sözleşmenin 24. maddesinde yer alan tabloda belirtilen avans ödemesinin 28/04/2016 tarihinde yapılmış olup, dolayısıyla, müvekkili şirketler tarafından davacı şirkete avans ödemesinin yapıldığı tarih olan 28/04/2016 tarihinin işin başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, sözleşmenin 23. maddesine göre de, işin belirtilen sürede idare geçici kabulüne hazır hale getirilmemesi halinde, gecikilen her gün için davacı tarafça müvekkili şirketlere 500,00 USD cezai şart ödenmesi gerektiğini, cezai şart talep edilebilmesi için temerrüde düşürme şartının getirilmediğini, sözleşme gereği davacı tarafça işin 30/06/2016 tarihinde bitirilmesi taahhüt edildiğinden, davacının işin geçici kabulünü (geçici kabul tutanağını kabul etmemekle birlikte) 30/03/2017 tarihinde yaptırması nedeniyle her bir proje için 9 ay gecikmeli olarak geçici kabulünü (eksik ve kusurlu imalatlar ve işçilik ile) yaptırdığı, her bir proje için 9×30=270 gün gecikme olduğu, neticede 4 proje için 270x4x500,00 USD= 540.000,00 USD gecikme cezası ödemekle yükümlü olduğunun sabit olduğunu, diğer yandan, sözleşmede işin her halükarda (mücbir sebepler dahil) en geç 6 ay içerisinde tamamlanması taahhüt edilmiş olduğundan; işe başlama tarihinin 28/04/2016 tarihi olduğu ve bu durumda mücbir sebepler dahil işin her halükarda 28/10/2016 tarihinde bitirilmesi gerektiği dikkate alındığında; tüm koşullar bir arada değerlendirilse dahi, geçici kabul tarihine kadar her bir proje için 5 aylık (150 günlük) bir gecikmenin söz konusu olduğu, bu nedenle davacı tarafın en kötü ihtimalle 4 proje için 150x4x500 USD= 300.000,00 USD tutarında gecikme cezasından sorumlu tutulması gerektiğini, kaldı ki, davacının bizzat kendi dilekçelerinde işin süresinde teslim edilmediğini kabul ettiğini ve kendi hesaplarına göre -ki işbu hesabın taraflarınca kabulü mümkün olmamakla birlikte – işin 30 gün geciktiğini beyan ettiğini, projelerin aslında, müvekkili şirketler ile davacı taraf arasında akdedilen sözleşmelerden çok daha önceki bir tarih olan 23/02/2016 tarihinde TEDAŞ onayından geçtiğini ve … A.Ş. ile 08/03/2016 tarihli Bağlantı Anlaşmalarının akdedildiğini, dolayısıyla, davacı tarafça 26/05/2016 tarihinde TEDAŞ’a yapılan başvurunun yeni bir proje için değil, önceden onaylanmış projelerin tadil edilmesi amacıyla yapıldığını, onaylı ilk proje ile işe devam edilmesi mümkün iken, projede tadilat yaparak işin uzamasına sebebiyet veren tarafın da yine davacı taraf olduğunu, bir an için proje onay sürecinin idarenin uygulaması nedeniyle uzadığı düşünülse dahi, davacının bu konuda müvekkili şirketlere yazılı bilgi vermediğinin ve süre uzatımı talep etmediğinin dosya kapsamı ile sabit olduğunu, tadilat projesi onay sürecinin bu denli uzamasının davacı tarafça hiçbir takip işlemi yapılmadan beklenmesi ve konu hakkında müvekkili şirkete hiçbir bilgi verilmemiş olmasının da davacının taahhütlerini gereği gibi yerine getirmediğinin açık bir ispatı olduğunu, mahkemece cezai şart düzenlemesi ile hiçbir ilgisi bulunmayan gerekçelerle müvekkili şirketin cezai şart talebinde bulunamayacağından bahsedilmesini kabul etmediklerini, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle sabit olduğu üzere, davacı tarafın sözleşme gereği üstlendiği yükümlülükleri eksik, hatalı ve kusurlu olarak ifa ettiğini, bu hususun öncelikle, dava dışı … (müvekkili şirketler ile aralarında akdedilmiş olan 24/10/2016 tarihli sözleşme gereği tesisin kurulumunu ve teknik detaylarını yerinde denetlemekle görevli şirket) tarafından düzenlenen 25/11/2016, 05/12/2016, 19/04/2017 ve 09/06/2017 tarihli raporlar ile tespit edilmiş olup, bu raporlarda tespit edilen eksik, hata ve kusurların müvekkili şirketler tarafından davacı şirkete bildirildiğini, diğer yandan, davacı tarafça ifa edilmiş olan eksik, hatalı ve kusurlu işlerin Kırıkkale 1. ve 2. Sulh Hukuk Mahkemelerine yapılmış olan delil tespitleri sonrası alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu, bahsi geçen delil tespiti dosyalarında elektrik mühendisi, inşaat mühendisi ve makine mühendisinden oluşturulmuş bilirkişi heyeti ile yerinde inceleme yapıldığını ve neticede davacı tarafın üstlendiği işin elektrik, mekanik ve inşaat işleri açısından eksik, hatalı ve kusurlu olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen mahkeme tarafından işbu bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığını, yalnızca elektrik mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşturulan bir heyet ile dosya üzerinden inceleme yapıldığını, bu nedenle keşif yapılmadığı için sahadaki eksik ve kusurlar tespit edilemediği gibi, işin inşaat ve mekanik kısımlarına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmasının da mümkün olmadığını, bu noktada, davacı tarafın işi eksiksiz şekilde tamamladığı hususunun 30/03/2017 tarihli geçici kabul tutanağı ile tespit edildiği yönündeki beyanlarının da hukuken ve fiilen hiçbir geçerliliği olmadığını, Kırıkkale 1. ve 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından alınmış olan bilirkişi raporlarında elektrik, inşaat ve mekanik eksikliklerinin ve hatalarının toplam bedeli 1.413.553,40 TL olarak belirlenmiş olmasına rağmen, mahkeme dosyası kapsamında alınan yetersiz, yüzeysel ve soyut incelemelere dayanan bilirkişi raporlarında işbu kalemler için toplam 67.814,55 USD (yaklaşık 383.152,208 TL) hesaplama yapıldığını, dosya kapsamında yer alan tüm itirazlarına rağmen, bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama ile Kırıkkale 1. ve 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan raporlarda yer alan hesaplama arasında 1.000.000,00 TL’yi aşan bir farkın nereden doğduğunun ise değerlendirilmediğini, bilirkişi raporlarının bu açıdan da eksik ve yetersiz olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbirini teyit etmemesine rağmen davacı defterlerindeki kayıtların esas alınarak hüküm tesis edilmesinin de kanuna aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak asıl ve birleşen davaların reddini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davalar, bakiye alacağın tahsili, gecikme cezası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve teminat çeklerinin iadesi istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle asıl ve birleşen davalarda davacı yüklenici ile davalılar iş sahipleri arasındaki sözleşmelerde sözleşme bedelinin KDV hariç götürü bedel olarak belirtilmiş ise de, sözleşmenin 3.maddesinde Çin malı panellerin temin ve montajının yapılacağının, 5.maddesi gereğince yatırım teşvik belgesine dahil malzeme faturaların KDV eklenmeden kesileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin ifası aşamasında yurt dışından ithal edilecek mallarda yatırım teşvikinin kaldırılmasına yönelik idari düzenleme sonrası panellerin yurt içinden temin edilmesi ve tarafların beyan ve kabullerinde olduğu üzere sözleşme öncesi 1 kV gücünde olan projelerin sözleşme ile birlikte 1.1 kV olarak uygulanmasının kararlaştırılmasına ve bu kapsamda hazırlanan tadilat projelerinin onaylanıp uygulamaya geçilmesinde taraflara atfı kabil kusur olmadığının anlaşılmasına, taraflar arasındaki sözleşme götürü bedel sözleşme olmakla birlikte kullanılacak panellerin idari düzenleme nedeniyle tarafların kabul ve rızasıyla yerli üretim olarak değiştirilmesi nedeniyle fiyatında meydana gelen değişikliğin, sözleşmedeki malzemenin fiyatındaki artışından dolayı TBK’nun 480.maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşılmasına, dosya kapsamı, taraf defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde ödemeye ilişkin taraf defterlerindeki farkın malzeme değişikliği nedeniyle doğan fark olup, davacının ödeme miktarına dahil edilemeyeceğine, sözleşme kapsamındaki eksik ve ayıplı işlerin bedelinin götürü bedele oranlanarak tespitinin usul ve yasaya aykırı olmamasına, yine hükme esas alınan bilirkişi raporu ve mahkeme gerekçesine göre teslimde davacıdan kaynaklı gecikme olmadığı gibi sözleşmelerde düzenlenen gecikme cezasının ifaya ekli ceza olup, elektrik üretiminin başladığı tarihe göre ve bu tarihten önce gecikme cezasına ilişkin ihtirazi kayıt konulduğunun iddia ve ispat edilememiş olmasına, Mahkemece dava dilekçelerindeki talebe uygun olarak hüküm kısmında kabul edilen alacağın KDV hariç yada dahil olarak gösterilmemiş olmasında ve yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca vekalet ücretinin dava tarihindeki efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hesaplanmış olmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen davalarda davacıdan;
-Asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
-Birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/436 Esas- 2018/143 Karar sayılı dosyası yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
-Birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/423 Esas- 2017/920 Karar sayılı dosyası yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
-Birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/465 Esas- 2017/706 Karar sayılı dosyası yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada davalı ….’den alınması gereken 17.996,23 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.500,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.496,23 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/436 Esas- 2018/143 Karar sayılı dosyasında davalı ….’den alınması gereken 16.692,08 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.174,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.518,08‬ TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Harçlar Kanunu gereğince birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/423 Esas- 2017/920 Karar sayılı dosyasında davalı … …. A.Ş.’den alınması gereken 33.438,32 TL istinaf karar harcından peşin alınan 8.360,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.078,32‬ TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Harçlar Kanunu gereğince birleşen Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/423 Esas- 2017/920 Karar sayılı dosyasında davalı … 2 …. A.Ş.’den alınması gereken 17.942,22 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.490,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.452,22‬ TL harçtan bu davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
7-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır