Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/261 E. 2021/489 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2018
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/05/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/06/2021
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; dava dışı 3. kişinin müvekkili ile davalı aleyhine açtığı davada, Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin… Sayılı kararı ile maddi tazminata karar verildiğini, müvekkili ile davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, aynı dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin ve davalının %45 oranında kusurlu kabul edildiğini, ancak müvekkili tarafından davalının ödemesi gereken tutarın da dava dışı 3. Kişinin yaptığı icra takibinde ödendiğini, davalının kusuru oranında sorumlu olduğu paranın müvekkili tarafından ödenmesi nedeniyle davalı aleyhine Ankara 14. İcra Müdürlüğü’nün… Esas Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek; davalının Ankara 14. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatı takdirini talep etmiş; 13/07/2017 tarihli beyan dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından 3.kişinin yaptığı takipte, icra dosyasına ödenen paranın davalı … İnşaatın kusuru oranındaki kısmının tahsili için İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün …. Esas nolu dosyasıyla ödenen 118.611,45 TL. nın ½ si olan 57.306,00 TL asıl alacak 14,13 TL işlemiş faizin toplamı olan 57.320,13 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlu şirketçe, yapılan icra takibine ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğinden takibe Ankara 14. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası üzerinden devam edildiğini, dosya yetkisizlikle Ankara İcra Dairesine gönderildikten sonra Ankara 14. İcra Dairesi memurlarınca ödeme emri düzenlenirken icra memurlarının hatası sebebiyle sehven asıl alacağın 88.527,14 TL olarak gösterildiğini, İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğünün…Esas nolu dosyasından düzenlenen takip talebi ve ödeme emri incelendiğinde dosyada alacağın 57.320,13 TL+ ferileri olduğunun görüleceğini belirterek; maddi hatanın düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; ödeme emrinde borcun sebebinin açıkça gösterilmediğini ve icra takibinin usulüne uygun yapılmadığını, aynı alacak ile ilgili olarak müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’nün….Esas Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, iş bu takibe karşı müvekkili tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğinden takibin durduğunu, aynı alacağa ilişkin olarak mükerrer icra takibi yapıldığından derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesi uyarınca davacının taleplerinin yerinde olmadığını, Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin … Sayılı kararı kapsamında müvekkiline isnat edilen kusurun kabul edilemez olduğunu belirterek davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olduğu, dava konusu olayda, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. Madde hükmü uyarınca davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, asıl (üst) işverenin, (alt) işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle müteselsilen sorumlu olduğu, burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenlerin, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumlu oldukları, iç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide) ise, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda tarafların kendi aralarında sözleşme yapabilecekleri, nitekim, Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verildiği, yani, müteselsil sorumlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceğinin de açıkça belirtildiği, müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği, somut olayda dava dışı işçiye ödenen maddi ve manevi tazminattan dosya kapsamında bulunan sözleşmenin (her ne kadar cevap dilekçesinin ekinde dosya kapsamına ibraz edilen sözleşmenin ….arasında imzalanmış ise de davacı yanca anılan sözleşmenin davacıyı bağlamadığı yönünde dosya kapsamında bir savunmanın bulunulmaması ve bilirkişi raporundaki sözleşmenin değerlendirilmesi ile ilgili bölüme de itiraz edilmemesi nedeniyle sözleşmenin davacı yanca benimsendiğinin kabul edildiği) 12. maddesinin 7. fıkrasında “Alt yüklenici, müteahhidin şantiyede uygulamakta olduğu her türlü emniyet/güvenlik kurallarına uymakla yükümlüdür. Kendi işi ile ilgili olarak şantiye içi güvenlik tertibatı alt yüklenici tarafından sağlanacaktır. Alt yüklenici personeli yaptığı işin iş güvenliğinden ve gerekli tedbirleri almakla sorumludur. İş güvenliği kurallarına uyulmadığı taktirde oluşacak kaza ve kayıplardan alt yüklenici sorumludur. Alt yüklenici personelinin sebebiyet verdiği kaza ve kayıplardan dolayı müteahhidin uğrayacağı zararlar alt yükleniciden tazmin edilecektir….” hükmü uyarınca sorumluluk alt yüklenici olan davacıya ait olduğu için, davalının takibe itirazının haklı olduğu, her ne kadar davalı müteahhit tarafından kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, İİK’nın 67. maddesi uyarınca davacı yanın kötüniyetli olduğu hususu ispat edilememiş olup, sözleşmenin ilgili maddesinin yorumlanması sonucunda nihai sonuca ulaşılabileceğinden davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; Bakırköy 20. İş Mahkemesinin…. Karar sayılı dosyasında, her iki borçlu tarafından müştereken ve müteselsilen dava dışı işçiye ödeme yapılmasına karar verildiğini, buna rağmen mahkemenin açık ve aleni bir şekilde yanılarak davanın reddine karar verdiğini, davalının Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin … Esas bu dosyasında davalının beyanlarında eser sözleşmesinden hiç bahsetmediğini,12/01/2010 tarihli sözleşmenin tarafının …. A.Ş. olmadığını, dosyaya yanlışlıkla veya kasıtlı olarak konulan sözleşmenin hem bilirkişiyi, hem de mahkemeyi yanılttığını, bu sözleşmede alt yüklenicinin … olduğunu, mahkemenin değerlendirmesinde yanıldığını, bu yanlışlığın mahkeme hakimine karardan hemen sonra sözlü olarak ifade edildiğini, mahkemenin yanlışlığı düzeltme imkanı varken yanlışında ısrar ederek bunu gerekçelendirme yoluna gittiğini, mahkemece müvekkili şirket ile alakası olmayan başka bir hükmi şahsiyet taşıyan şirket ile davalının yaptığı sözleşmeye dayanılarak yeterince inceleme yapılmadan, araştırma yapılmadan yasaya ve usule aykırı karar verildiğini, karara gerekçe olan 12/01/2010 tarihli sözleşmenin müvekkili ile yapılmadığını, sözleşmenin tarafı olmadığını, sözleşmedeki mühür (kaşe) ve imzanın müvekkili şirkete ait olmadığını, bu sözleşme koşullarını, şartlarını da müvekkili şirketin kabul etmediğini, mahkemenin İstanbul Bakırköy 20. İş Mahkemesinin… Karar sayılı dosyasını yeterince incelemeden karar verdiğini, zira Bakırköy 20. İş Mahkemesinin dosyasında davalı … İnşaatın 12/01/2010 tarihli…… ile yaptığı sözleşmeden hiç bahsetmediğini, müvekkili şirketin …. nin alt yüklenici firma olduğundan hiç söz etmediğini, davaya bu yönü ile itiraz etmediğini, davalının İş mahkemesindeki savunmaları ile bağlı olduğunu, müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceğini ancak böyle bir sözleşme olmadığını, dosyaya konulan sözleşmenin başka bir şirkete ait olduğunu, mahkemece bu konunun yeterince incelenmediğini delillerin yanlış değerlendirildiğini, sözleşmenin dosyada olduğundan dahi müvekkilinin haberi olmadığını, delil olarak da tebliğ edilmediğini, davalının delil listesinde de böyle bir delilden bahsedilmediğini belirterek; eksik incelemeye dayalı yanlış delile dayalı kararının yeniden incelenerek kaldırılmasını, mahkeme kararının bozulmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 04/11/2020 Tarih Ve … Karar sayılı geri çevirme kararı ile Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin…Karar sayılı dosyasının aslının temin edilerek, istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece geri çevirme kararı doğrultusunda Bakırköy 20. İş Mahkemesi’nin dosyası temin edilerek dosyaya eklenmiştir.
Bu dosyanın inclenmesinde; yargılama sırasında davalı … …. A.Ş. vekili tarafından 28/11/2012 tarihinde Bakırköy 4. İş Mahkemesi’nin…Esas sayılı dosyasına “dava dilekçesine karşı beyanlarımızdır” konulu bir cevap dilekçesi verildiği, bu cevap dilekçesinde; müvekkili … A.Ş. ile davalı … İnşaat Ltd.Şti.arasında bir taşeronluk sözleşmesi ile bu sözleşmenin eki mahiyetindeki “Özel Şartlar”ı içeren bir sözleşme imzalandığı bu sözleşmenin 12.10 ve 12.11 maddelerine göre sözleşme konusu işte iş/işçi sağlığı ile ilgili tüm iş güvenliği önlemlerini alma yükümlülüğünün taşeron firmada olduğunun belirtildiği, cevap dilekçesi ekindeki sözleşmenin ise, istinaf incelemesi yapılan dava dosyasına sunulan sözleşme olup, …. İle düzenlendiği, yine iş mahkemesinin dosyasında davalı; istinaf incelemesi yapılan dava dosyasında davacı … … ve Taah.Ltd.Şti. tarafından verilen 28/03/2012 havale tarihli dilekçe ekinde ise, iş kazası meydana gelmeden önce, elektrik hattının kaldırılması yönünde işveren … A.Ş.’ye müvekkili tarafından yazılan yazıların sunulduğu belirtilmiş, dilekçe ekindeki yazılar incelendiğinde, … A.Ş.’ye yazılan yazıların… adına yazıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,40 TL’ nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 18/05/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır