Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/259 E. 2022/1129 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1242 – Karar No:2022/1179
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1242
KARAR NO : 2022/1179

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
NUMARASI : 2022/151 D.İş -2022/151 K

İHTİYATİ HACİZ
İSTEYEN :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF :
TALEP KONUSU : İhtiyati Haciz (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :29.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ :29.11.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı süresi içinde ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İhtiyati haciz isteyen vekili: Taraflar arasında akdedilen 18.06.2020 tarihli … parselde kain inşaatın (kapalı otopark ile sosyal tesis) bir kısım kalıp, demir, beton işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşmeden kaynaklı 24/12/2020 tarihli fatura bedelinden kalan alacağın tahsili için Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2021/12810 sayılı dosyasında 1.191.500 TL asıl alacak ve 83.731,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.275.231,00 TL miktarlı takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamındaki tüm edimleri eksiksiz ve kusursuz bir şekilde yerine getirdiğini, davalı şirketin dava dışı …. A.Ş ile arasında organik bağın bulunduğunu, bu iki şirketin yetkilisinin … olup, nitekim başlatılan icra takiplerinin bir kısmında borçlu…şirketi iken bir kısmında … şirketi olduğunu, sonuç olarak müvekkili adına davalı aleyhine başlatılan icra takiplerinin toplamda 13 adet olduğunu, davalının ödeme emrine haksız itirazı akabinde İcra Hukuk Mahkemesinde birçok itirazın kaldırılması davası açıldığını, davalının açılan davaların tamamında sunduğu cevap dilekçeleri ile borç ilişkisini ikrar ettiğini, hatta Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/1243 Esas sayılı dosyasında davalı tarafından sunulan beyan dilekçesinde borcun varlığı açıkça kabul edilmiş olduğunu, yine Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/1401 Esas sayılı dosyasında, 21.12.2021 tarihli duruşmadaki beyanında borcu ve hukuki işlem temelini kabul ettiğini, somut olayda borç ilişkisine ve borcun varlığına ilişkin hiçbir ihtilafın mevcut olmadığını, İcra hukuk mahkemesinde görülen ilk itirazın kaldırılması davasının, davalı aleyhine, “davanın kabulü” olarak sonuçlanmasının hemen akabinde, davanın tarafları arasındaki mevcut alacaklara ilişkin olarak yapılan görüşmeler sonucunda 20.12.2021 tarihli sulh protokolünün imzalandığını, sulh protokolünün 1. maddesindeki hükümden de görüldüğü üzere sulh protokolüne konu olan arsanın taraflar arasındaki tüm alacak ve borç ilişkisi kapsamında değerlendirileceğini, ayrıca davalının işbu protokol ile birlikte, müvekkiline olan borçlarını ikrar ettiğinin çok açık olduğunu, söz konusu protokolün 2. maddesindeki ifadelerden de anlaşıldığı üzere davalının anılan protokol ile müvekkiline olan borçlarını çok açık şekilde ikrar ettiğini, hatta bu borçlarına karşılık uzlaşma teklifini sulh protokolüne bağladığını, ayrıca sulh protokolüne konu olan taşınmazın…İnşaat A.Ş.’ye ait olduğu ibaresiyle de yalan beyanda bulunulduğunu, sadece bu hususun dahi davalının mal kaçırma niyetini ve kötü niyeti kanıtlamaya yeter nitelikte olduğunu, aynı protokolünün 5.maddesindeki açıklamanın da davalının borcu kabul ettiğini ve mutabakata varmaya çalıştığı hususunu gösterdiğini, sulh protokolüne konu olan arsa ile ilgili olarak davalının davaya konu taşınmaz olan … parselde bulunan taşınmazın müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla 20.10.2021 tarihinde aleyhine icra takipleri başlatılmasının hemen akabinde kendisine tanınan 7 günlük ödeme emrine itiraz süresi içerisinde davalının çok yakından tanıdığı olan …’ya çok düşük bedelle devrettiğini ve bu şekilde müvekkilinden açıkça mal kaçırdığını, ayrıca davalının 20.12.2021 tarihli sulh protokolü ile kendi üzerinde olmayan bir taşınmazı müvekkiline devretmeyi vaat ettiğini, bu şekilde müvekkilinin alacaklarına kavuşmasını zorlaştırdığını, davalının işbu eylemlerine karşı sair hukuki ve cezai yollara başvurulduğunu, bahsedilen sulh protokolü ile ilgili olarak davalının maliki olmadığı bir taşınmazın sanki malikiymiş gibi hareket ederek ve taşınmazı bir sulh protokolüne konu ettiğini, hatta davalının müvekkili taşınmazı kendisine devredeceği konusuna inandırmak için, sulh protokolünün imzalanmasından sonra tapu müdürlüğünde işlem yapacakmış gibi internet üzerinden randevu aldığını, buna ilişkin de müvekkiline whatsapp üzerinden mesajlar attığını, davalının taşınmazı kendi mülkiyetinde olarak göstermeye ve müvekkilini oyalamaya yönelik davranışlar sergilediğini, davalının tüm bu eylemleri ile ilgili olarak 10.03.2022 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ na nitelikli dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın 2022/63834 soruşturma sayılı dosyasında devam ettiğini, davalının mal kaçırmak için süre kazanmak adına gerçekleştirdiği davranışlar sergilediğini, aleyhine başlatılan icra takiplerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu aşamadan sonra icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna gidildiğini, bu dosyalardan Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/1401 Esas sayılı ve Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/1403 Esas sayılı dosyalarındaki davaların kabul edildiğini, davaların kabul edilmesinin akabinde icra takip işlemlerine devam edildiğini, 02.01.2022 tarihinde Ankara 24. İcra Müdürlüğü’nün 2021/12796 sayılı dosyasında haciz işlemleri yapıldığını, yapılan bu haciz işlemleri, borcun bir miktarını karşılayacak nitelikte olduğundan davalının muvazaalı işlemlerini etkisiz hale getirdiğini, bundan dolayıdır ki davalının 02.02.2022 tarihinde ivedilikle … parselde bulunan taşınmazı (her ne kadar tapudaki malik … olarak gözükse de taşınmazın davalının hakimiyet iradesinde olduğunu) … isimli başka bir kişiye devrettiğini, görüldüğü üzere davalının aynı amaç ve illiyet bağı doğrultusunda muvazaalı işlemlerine devam ettiğini, müvekkilin borcunu ifa etmesinin hemen akabinde eser sözleşmesi gereği davalının borcunun muaccel olacağını, davalı tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edilmeyen faturalar, düzenlenen BA-BS formları ile karşıt inceleme tutanakları ve sözleşmelerin açıkça davalının borcunun muaccel olduğunu ortaya koyduğunu, İcra İflas Kanunu’nun 257.maddesi hükmü kapsamında ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu, davalının müvekkili tarafından yapılan işler kapsamında, ekte sunulan ve icra takiplerine konu olan faturalara istinaden müvekkiline banka aracılığıyla birtakım ödemeler gerçekleştirdiğini, bu durumun işlerin müvekkili tarafından yapıldığının, müvekkil ile davalı arasında borç ilişkisi olduğu ve davalının bu hukuki ilişkiye hiçbir şekilde itiraz etmediği, ayrıca davalının borcun varlığını kabul ettiğinin kanıtı olduğunu, nitekim davalı ödemelerin sadece bir kısmını gerçekleştirdiğini, kalan kısmı için müvekkili tarafından cebri icra yoluna başvurulduğunu belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davalının toplam 1.275.231,00TL borcu için müvekkilinin haklarına halel gelmemesi ve borçlunun kuvvetle muhtemel olan mal kaçırma tehlikesine binaen öncelikle teminatsız olarak; mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında borçlunun tüm mal ve alacaklarının (taşınır, taşınmaz, banka hesapları, 3. kişilerdeki alacakları, kamudan kaynaklı alacakları v.b.) ihtiyaten haczine kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince:İcra İflas Kanunu’nun(İİK) 257vd maddelerinde ihtiyati haczin yasal şartlarının düzenlendiği, İİK’nın 258.maddesi gereğince alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu, alacaklının yaklaşık ispat ölçüsünde alacağının varlığını gösteren delilleri sunması gerektiği, istemin niteliğine göre, duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin; dilekçeye ekli olarak sunulan, sözleşme, muavin defter kayıtları ve dosya kapsamına göre, sunulan delillerin yaklaşık ölçütte muaccel bir alacağın varlığı konusunda kanaat edinmeye yeterli olmadığı, ayrıca borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlandığına ilişkin yeterli delil sunulmadığı, İİK’nın 257. maddesinde aranan ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz isteyen vekili istinaf dilekçesinde özetle: İhtiyati haciz talep dilekçesindeki hususları tekrarlayarak, 18.06.2020 tarihinde taraflarca imzalanmış olan bir eser sözleşmesinin mevcut olduğunu, sözleşmenin 5. maddesinde, “İşin Adı, Yapılma Yeri, Niteliği, Türü ve Miktarı” başlıklı ilk paragrafında, “… parselde Kapalı Otopark’ın ve Sosyal Tesisin Kalıp, Demir, Beton (Dolu Kalıp) işlerinin anahtar teslim yapılması işidir.” ibaresinin yer aldığını, sözleşme tarihinden 4 gün sonra davalının müvekkiline işbu bedelin avans ödemesini gerçekleştirdiğini, ancak sözleşme ile kalan ödemelerin davalı tarafından yapılmadığını, sözleşmesi ve faturası mevcut olan bu işlerin ödemeleri gerçekleştirilmediği için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından bu icra takiplerine haksız bir şekilde itiraz edildiğini, mevcut işin tamamlanarak borcun muaccel olduğu göz önüne alındığında davalının yapmış olduğu itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda ihtiyati haciz talebinin kabulünün zaruret haline geldiğini, ihtiyati haciz için borçlunun mal kaçırması, mal varlığını azaltması gibi unsurların bulunması gerektiğini, davalının daha önce defalarca kez yaptığı gibi yine mal kaçırma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, ihtiyati haciz uygulanabilmesi için borcun muaccel ve kesin olması gerektiğini, açıklandığı üzere borcun muaccel olduğunu, davalının borcun varlığını ve muaccel olduğunu kabul ettiğini, anılan nedenlerle davalının banka hesaplarına, üzerinde bulunan taşınır ve taşınmazlara ihtiyati haciz işleminin uygulanması gerektiğini, mahkemece ihtiyati hacze karar verilmemesi halinde bu durumun müvekkilinin ağır derecede mağduriyetine sebep olacağını ve borcuna kavuşmasını zorlaştıracağını, müvekkilinin makul süre bakımından hak arama özgürlüğünün ihlal edilmiş olacağını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, taleplerinin kabulü ile, müvekkilinin haklarına halel gelmemesi ve borçlunun mal kaçırma tehlikesine binaen öncelikle teminatsız olarak borçlunun tüm mal ve alacaklarının (taşınır, taşınmaz, banka hesapları, 3. kişilerdeki alacakları, kamudan kaynaklı alacakları v.b.) ihtiyati haczine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, eser sözleşmesinden kayanaklanan ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 257. maddesine göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebilir.
Dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle her zaman talep edilip mahkemesince yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde değerlendirme yapılıp bu konuda bir karar verilebileceği anlaşılmakla, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.’nın 362/1.f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29.11.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır