Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/232 E. 2022/1246 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/232 – Karar No:2022/1246
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/232
KARAR NO : 2022/1246

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2020
NUMARASI : 2017/622 E-2020/501 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 15.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.12.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili ile davalıların oluşturduğu iş ortaklığı arasında 30/11/2016 tarihinde Manisa ili, Akhisar Çevre Yolu Toprak Tesviye, Sanat Yapıları, Köprü, Üst Yapı ve BSK İşi ile ilgili Beton Üretilmesi, Taşınması ve Pompalanması Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusunun beton üretilmesi, taşınmazı ve pompalanması, süresinin 12 ay ve sözleşme süresi boyunca alınması gereken beton miktarının en az 47.000 m3(+/-%5) olduğunu, sözleşme kapsamında başka bir firmadan beton alınmasının söz konusu olması halinde beton pompası ve transmikserler ile kepçe için hakedişe ilave yapılacağının kararlaştırıldığını, santral, araçlar ve ekipmanın Ankara’dan Akhisar’a ve Akhisar’dan Ankara’ya nakli masraflarının iş ortaklığına ait olduğunu, müvekkilinin sözleşme konusu edimlerini yerine getirmesine rağmen iş ortaklığının hakedişlerde kesinti yapmak suretiyle eksik ödeme yaptığını, iş ortaklığına keşide edilen 24.04.2017 tarihli ihtarname sonrasında sözleşmede 04.05.2017 tarihli düzenlemeler yapıldığını, sorunun kısmen çözüldüğünü ve kısmen ödeme alındığını, garanti beton miktarının 04.05.2017 tarihinden sonrası için 32.000m3(+/-%25 olacak şekilde tadil edildiğini, sözleşmede yapılan düzenlemeye rağmen iş ortaklığı tarafından ödemelerin yapılmadığını, 14.08.2017 tarihinde yeniden ihtarname gönderilmesine rağmen sorunlara çözüm bulunmadığını, davalının 22.08.2017 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, bahane olarak da santralin arızalı olduğu, araç ve personelin şantiyeyi terkettiği yönünde hususları ileri sürdüğünü, müvekkilinin Akhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/27 D.iş sayılı dosyasında tespit yaptırdığını belirterek, taahhüt edilen beton garantisi kapsamında alacağının tespit edilmesine ve fazla hakları saklı olarak, hakedişe dahil edilmeyen 1462m3 beton işi için 35.123,09 TL, araç ve personelin Ankara’dan Akhisar’a nakli bedeli 34.888,48TL, demonte işlemi için gereken vinç bedeli için 2.700,00TL olmak üzere toplam 72.711,57 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 03.12.2019 tarihli açıklama dilekçesinde hakedişe dahil edilmeyen 35.123,09 TL alacak bedelinin 33.245,07 TL’sının beton bedeli, 1.878,02TL’sının garanti bedeline ulaşmada eksik kalan alacak kısmı olduğunu belirtmiştir.
Davalı ……AŞ.vekili: Davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, davacı ile davalıların oluşturduğu iş ortaklığı arasında imzalanan sözleşmeden doğan tüm yükümlülük ve zararlardan davalı ……AŞ’nin sorumlu olduğunu, müvekkilinin taraf sıfatının bulunmadığını, davalılar arasında imzalanan iş ortaklığı protokolünde bu hususun düzenlendiğini, protokol kapsamındaki tüm sorumluluğun diğer davalıda olduğunu belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …AŞ vekili: Davacının sözleşme kapsamındaki taahhüt etmiş olduğu beton üretimini yapmadığını, işi yarım bıraktığını ve en son santralin faaliyetini durdurduğunu, yazılı ve sözlü ihtarlara rağmen davacının sözleşmede öngörülen üretimi yapmadığından müvekkilinin sözleşmedeki rakamın üstünde rakamlar ödeyerek malzeme teminini sağlamaya çalıştığını, bu aşamalarda işin sekteye uğradığını ve gecikmeler yaşandığını, davacının iddia ettiği bir şekilde üretimin söz konusu olmadığını, davacının edimlerini yerine getirmediğini, eksik ve kusurlu imalatlar nedeniyle kesinti yapılması gerektiğini, davacının müvekkilinden alacağının bulunmadığını, davacının işe üç – dört ay geç başladığını ve sözleşme kapsamında beş – altı aylık çalışmasının bulunduğunu, davacının göndermiş olduğu 14.08.2017 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, oysaki davacının sözleşmenin ilk gününden bu yana yüklenmiş olduğu beton üretim işini sürekli olarak araç ve gereçlerinde arıza olması nedeniyle sağlayamadığını, davalıların oluşturduğu iş ortaklığının piyasadan beton satın almak zorunda kaldığını, piyasadan beton temin edilmesinin ise maliyetin artmasına ve işin gecikmesine sebep olduğunu, aşamalarda işin gecikmesinden kaynaklanan durumların tutanak altına alındığını ve davacıya ihtar edildiğini, davacının sözleşme kapsamındaki edimlerini yerine getirmediğini, davacının 10.08.2017 tarihinde şantiye alanını terk ettiğini, bu nedenle haklı olarak sözleşmenin feshedildiğini belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen hakediş alacağı ile sözleşme kapsamında davalıların oluşturduğu iş ortaklığına ait olmasına rağmen ödenmeyen sözleşme alacaklarının ödenmesi talebine yönelik olduğu, bilirkişiler tarafından düzenlenen 03/04/2019 tarihli bilirkişi raporu ile, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacının beton üretiminden dolayı ödenmeyen alacak miktarının 33.245,07 TL, araçların, beton santrallerinin ve diğer ekipmanların şantiyeden dönüşü için nakliye bedeli alacağının 34.888,48 TL olduğu, vinç bedeli talebi ile garanti kapsamında ise herhangi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiği, tarafların rapora itirazları üzerine düzenlenen 20/08/2019 tarihli ek rapor ile, asıl raporda tespit edilen beton üretiminden kaynaklanan alacak ve nakliye alacağı dışında davacının ayrıca vinç demontaj bedeli olan 2.700,00 TL’yi de talep edebileceğinin bildirildiği, davacı vekilinin 03/12/2019 tarihli dilekçesi ile, beton bedeli alacak miktarı talebini 33.245,07 TL, nakil bedeli alacak miktarı talebini 34.888,48 TL, vinç demontaj bedeli alacak miktarı talebini 2.700,00 TL ve garanti bedeli alacak miktarı talebini 1.878,02 TL olarak açıkladığı, Akhisar Sulh hukuk Mahkemesinin 2017/27 D.iş sayılı dosyası ile dava konusu işe ilişkin olarak tespit yapıldığı ve inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alındığı, takasın inşai bir hak olduğu, mahsubun ise inşai hak ya da defi olmadığı, bir itiraz olduğu, her aşamada ileri sürülebileceği, ilke olarak takas definin de diğer defiler gibi cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği, cevap süresi içerisinde ileri sürülmeyen takas defi yönünden ise davacı tarafından savunmanın genişletilmesine açıkça muvafakat edilmediği takdirde takas defiinin dinlenilmesinin mümkün olmayacağı, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, davacı ile davalıların oluşturduğu iş ortaklığı arasında 30/11/2016 tarihinde Manisa ili, Akhisar Çevre Yolu Toprak Tesviye, Sanat Yapıları, Köprü, Üst Yapı ve BSK İşi kapsamında 47.000 metreküp beton üretilmesi, taşınması ve pompalanması işine ilişkin olarak Beton Santrali, Transmikser ve Beton Pompası Kiralama ve İşletme Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme kapsamında davacının yüklenici, davalıların oluşturduğu iş ortaklığının ise işveren olduğu, sözleşme süresinin 12 ay olarak, 1 metreküp beton bedelinin KDV hariç 21,00 TL + motorin şeklinde belirlendiği, ayrıca başka firmalardan beton alınması halinde beton pompası ve transmikser ile yükleyici kepçe için ücret belirlemesinin yapıldığı, beton santralinin kurulumunda altyapı beton, demir ve saha düzeltilmesi, suyun ve elektriğin santrale bağlanması ile montaj ve demontaj için vinç sağlama görevinin işverende olduğunun kararlaştırıldığı, 04/05/2017 tarihli zeyilname ile beton miktarının 32.000 metreküp olarak düzeltildiği, aşamalarda işe ilişkin olarak tarafların birbirlerine ihtarname gönderdikleri gibi bazı yazışmaların da yapıldığı, değişik iş dosyasında yapılan tespite göre üretilen beton miktarının 10.527 metreküp olduğu, işin başlama tarihi, değişik iş dosyası tespit tarihi ve bu tarihe kadar yapılan üretim miktarı dikkate alındığında davacı tarafından sözleşmede kararlaştırılan miktarda beton üretimi yapılmasının mümkün olmadığının bilirkişiler tarafından belirlendiği, bu nedenle de sözleşmenin feshinin haklı olduğu, sözleşme kapsamında fesih halinde ödenmesi gereken bir cezai şart düzenlemesinin yer almadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 484/1. maddesi hükmü dikkate alındığında işveren konumunda bulunan davalıların oluşturduğu iş ortaklığının sözleşmenin feshi tarihine kadar gerçekleşen üretim miktarından kaynaklanan borcu ödemesinin gerektiği, sözleşme kapsamında herhangi bir cezai şartın düzenlenmemiş olması nedeniyle sözleşme kapsamında kararlaştırılan nakliye bedeli ile vinç demontaj bedelinden de davalıların oluşturduğu iş ortaklığının sorumluluğunun bulunduğu, sözleşmenin haklı nedenle feshedilmesi ve sözleşme hükümleri arasında garanti beton üretimine ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle bu alacak talebinin yerinde olmadığı, davalılar vekili tarafından takas ve mahsup talebinin cevap dilekçesinde ileri sürülmediği, davacı vekilinin ise ileri sürülen takas ve mahsup define karşı haberdar olduğu duruşma sırasında kabul etmediklerini beyan ettiği, takas talebine konu edilen alacağın muaccel ve dava edilebilir nitelikte olmasının gerektiği, gerek davacı vekilinin takas talebini kabul etmemesi nedeniyle savunmanın genişletilememesi, gerekse davalıların takas talebine konu ettikleri alacaklarının bu aşamada istenebilir olduğuna yönelik dosya kapsamına herhangi bir belge veya bilgi sunmamaları karşısında davalıların ileri sürdüğü takas talebinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, dosya kapsamına sunulan belge ve bilgilerin niteliği dikkate alındığında davalıların davacının alacağından mahsup edilmesini gerektirir nitelikte miktarı belirli alacakları olduğu hususunu ispatlayamadıkları anlaşıldığından davalıların ileri sürdükleri takas ve mahsup talebi yönünden herhangi bir araştırma yapılmasına gerek olmaksızın alınan bilirkişi raporunun dikkate alındığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 33.245,07 TL üretimden kaynaklı ödenmeyen alacak, 34.888,48 TL nakliye bedelinden kaynaklanan alacak ile 2.700,00 TL vinç demonte bedelinden kaynaklanan alacak olmak üzere toplam 70.833,55 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Cevap dilekçesinde belirttikleri hususların mahsup taleplerinin dayanağını oluşturduğunu, kaldı ki mahsup itirazının her zaman yapılabilir bir itiraz olduğunu, mahkemece takas olarak değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, cevap dilekçesinde davacının eksik işleri, işe geç başlaması ve bundan dolayı yeterli beton üretememesi, müvekkilinin bundan dolayı 3.kişilerden beton temin etmek durumunda kaldığının açıkça izah edildiğini, daha sonra yargılama aşamasında bilirkişi tarafından davacının gecikmesi ve dışarıdan daha yüksek fiyata beton temin edildiği hususundaki açıklamalarının dikkate alınmaması üzerine 03.09.2019 tarihli dilekçede takas-mahsup defiinin dikkate alınmadan hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu belirttiklerini, her ne kadar dilekçede takas mahsup bütün olarak kullanılmışsa da hukuken taraflar arasında başka bir ticari ilişki bulunmadığından ve davacının aynı işi eksik yapması sebebiyle indirilecek bir hak bulunduğundan bu talebin mahsup talebi olduğunu, mahkemece gerekçeli kararda takas talebinin kabul edilmediği, cevap dilekçesi ile belirtilmediği şeklindeki hükmün hatalı olduğunu, davacının sözleşmeye aykırılıkları sebebiyle müvekkilinin zararlarının cevap dilekçesinde belirtildiğini, bunun mahsup talebi olarak kabulünün yasal zorunluluk olduğunu, mahkemece verilen sürede delillerle birlikte mahsup zararlarının tek tek izah edildiğini, mahsuba konu taleplerin ispat edilemediği şeklindeki gerekçenin hatalı olduğunu, 04.12.2019 tarihli beyan dilekçesi ile tek tek zararlarının izah edildiğini, sadece davacı haricinde 3.kişilerden temin edilmek durumunda kalınan beton sebebiyle uğranılan zararın dahi davacının iddia ettiği zararı aştığını, şu halde delilleri ile birlikte davacıdan kaynaklı zararları ispat edilmiş iken mahkemece zararların ispat edilemediği hususundaki tespitin hatalı olduğunu, mahkemece zararlarına dair sunulan evraklar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmaması ve gerekçeli kararda bu tutanak ve zararlara dair delillerden hiç bahsedilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu, mahkemece tutanakların hiçbirisinin hükme esas alınmadığını, sunulan harici beton alım faturalarının gerekçeli kararda hiç tartışılmadığını, bunların neden kabul edilmediğinin açıklanmadığını, genel ifade ile zararların ispatlanamadığının kabul edildiğini, gerekçe gösterilmediğini, delillerinin yok sayılmasının gerekçesiz olarak reddinin hukuka aykırı olduğunu, sadece davacının ticari defterlerinde yer alan ve müvekkili tarafından iade edilen fatura bedelinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davacı tarafın bu faturaya konu işi tam ve eksiksiz yaptığını ispat külfeti olduğunu, ancak davacının en son faturası olan 05.09.2017 tarihli 35.123,09 TL bedelli faturasının müvekkili şirkete ihtarname ile tebliğ edildiğini, müvekkili tarafından Van 7.Noterliği’nin 15.09.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile süresi içerisinde faturaya itiraz edildiğini ve daha önce de keşide edilen ihtarlarda izah edildiği üzere işin tam ve eksiksiz yapılmadığını, gecikmeler olduğu gerekçesi ile faturanın iade edildiğini, buna göre fatura içeriğinin kesinleşmediğini, kesinleşmeyen faturaya konu işin yapılıp teslim edildiğini ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davacının teslime ve zamanında teslime dair tek bir evrak sunamadığını, tutanaklarının hiç birisinin davacının işi gerektiği gibi yaptığı, işi yaptığı hususlarında bilgi vermediği gibi faturada belirtilen miktarda yapıp yapmadığı hususlarında da bilgi vermediğini, vinç montaj bedeli tespitinin hatalı olduğunu, sözleşmenin 7-1 maddesinde vincin montaj bedelinin karşılanacağının belirtilmediğini, sözleşmedeki metinden vincin kullanım amacının anlaşıldığını, sözleşmede kararlaştırıldığı üzere vincin müvekkili tarafından sağlandığını, ancak montaj ve demontajının yüklenici tarafa bırakıldığını, mahkemece vinç demonte bedelinin müvekkilinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafça işin gerektiği gibi ve zamanında yapılmadığını, haklı sebeple sözleşmenin feshedildiği yönündeki tespite anlam verilemediğini, haklı feshe sebep olan tarafın davacı olup kimsenin kendi kusurundan hak çıkaramayacağını, 22/08/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davacıya sürekli işte aksaklıkların meydana geldiğinin ihtar edildiğini, bu ihtarnamede belirtilen tutanakların hepsinde saha çalışanının imzasının olduğunun görüldüğünü, dolayısıyla söz konusu eksikliklerin davacıya doğrudan yazılı olarak tebliğ edildiğinin açık olduğunu, davacı tarafça dava konusu faturanın ödenmesi hususunda ihtarname keşide edildiğini, müvekkilince 15/09/2017 tarih ve … yevmiye numarası ile davacıya işin eksik ve kusurlu olması nedeniyle doğmuş zararlar hususunda sözleşme gereği kesintilerin yapılmasının zaruri olduğu, herhangi bir hak ve alacağının kalmadığının ihtar edildiğini, açıklandığı üzere üretimin anılan miktarda yapılamamasının sorumlusunun müvekkili değil davacı olduğunu, davacının hem sözleşmeye aykırı olarak sürekli alanda eksik eleman ve makine ile çalışıp hem de kendi eksikliği sebebiyle süresinde üretim yapılamayacağı gerekçesiyle sözleşmeyi haklı feshedemeyeceğini, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını, mahkemece sadece üretimin yeterli miktarda yapılamayacağına dair tespit sebebiyle davacının fesih sebebinin haklı olduğuna karar verilmiş olup buna kimin kusurunun sebep olduğunun araştırılmamasının da hatalı olduğunu, açıkça davacı tarafça sözleşmeye aykırı davranılması sebebiyle üretimin gerçekleştirilemediğini, yine de davacı lehine karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle, taraflar arasındaki sözleşme, taraf beyan ve delilleri, mahkemece alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla davacı tarafça yapıldığı tespit edilen miktar üzerinden alacağın belirlendiğinin anlaşılmasına, yine sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince beton santralinin kurulumunda alt yapı, beton, demir ve saha düzeltilmesi, suyun ve elektriğin santrale bağlanması ile montaj ve demontaj için vincin davalı işveren tarafından karşılanacağı belirtilmiş, bu kapsamda vincin kullanılabilmesi noktasında montajına ve demontajına ilişkin bedelden de davalının sorumlu bulunduğunun anlaşılmasına, mahsup talebi yargılamanın her aşamada ileri sürülebilecek ise de, davalının mahsuba ilişkin talebini kanıtlayamamasına ve istinaf edenin sıfatına göre mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.838,64 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam 2.420,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.418,64 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır