Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/200 E. 2022/1317 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/200 – Karar No:2022/1317
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/200
KARAR NO : 2022/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : 2017/470 E-2020/346 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 28.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.12.2022
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili: Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında … parselde yer alan … isimli sitenin D ve F bloklarının temiz su tesisatı, pis su tesisatı, kalorifer tesisatı, vs. işlerin tüm malzeme ve işçilikleri dahil projelere uygun olarak anahtar teslimi olarak yapımına ilişkin 30/06/2014 tarihinde KDV dahil 1.980.900,00 TL bedelli sözleşmenin imzalandığını, işin bitim tarihinin 30/04/2016 olarak öngörüldüğünü, sözleşmede E blok olarak geçse de E Blok ibaresinin sehven yazıldığını, gerçekte anlaşma konusunun D blok olduğunu ve yapılan işlerin de D blok isimli binada bulunduğunu, D blokun 70 daireli, F blokun 144 daireli olduğunu, davalı tarafın da buna itiraz etmediğini, feragatname başlıklı belgede de bu durumun anlaşıldığını, yine buna göre 30.06.2014 tarihinde yapılan sözleşmeye ek ve devamı mahiyetinde müvekkili … ile davalı şirket arasında A ve B bloklar için birinci, C ve E blok için ikinci olmak üzere iki adet ek sözleşme daha yapıldığını, bu iki ek sözleşmeye göre iş bitim tarihinin 2017 yılı sonu olarak öngörüldüğünü, söz konusu yapım işlerine müvekkili tarafından başlandığını, bir kısım işlerin sözleşmedeki şartlarda ve malzemelerle, bir kısım işlerin ise işverenin talebi ve muvafakati ile sözleşmeden sonra aynı kalitede mallar ve işçilikle değiştirilerek yapılmış olmasına rağmen davalı tarafça çıkartılan sorunlar sebebiyle tarafların bir araya gelerek 03/12/2016 tarihinde yapılan tüm anlaşmaların karşılıklı olarak tamamen feshedildiğini, yapılan işler karşılığında müvekkili davacı tarafından davalıya toplamları 1.427.623,39 TL olan işçilik ve malzeme faturalarının düzenlendiğini, faturaların davalıya verildiğini ve davalının bu faturalara itiraz etmeksizin ticari defterlerine işlediğini, davalı faturalara itiraz etmemiş olmakla faturaya konu bedeli kabul ettiğini, müvekkili tarafından yapılan işlerin tespiti bakımından Kastamonu Sulh Mahkemesinin 2017/7 D.iş sayılı sayılı dosyasında delil tespiti yaptırıldığını, ancak alınan raporun eksik olduğunu, zira sözleşme feshedilmiş olmakla müvekkili davacının yapmış olduğu işlerin rayiç değerlerinin hesap edilmesi gerektiğini, ancak delil tespiti dosyasında 2014 yılı fiyatları üzerinden hesaplama yapıldığını, ayrıca davalıya teslim edilmiş olmasına rağmen sadece montajı yapılmayan bir kısım malzemelerin bedellerinin de eksik hesaplandığını, imalat bedellerinin 2017 yılı birim fiyatları esas alınarak hesaplanması gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000,00 TL alacağa fatura tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, davacılar vekili 30.10.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı şirket yönünden açılan 290.000,00 TL’lık davada talebini 1.427.623,29 TL’na, davacı … yönünden açılan 10.000,00 TL’lık davada talebini 90.714,00 TL’na yükselterek dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Taraflar arasında akdedilen 30/06/2014 tarihli sözleşme davacı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedildiğinden sözleşmede taraf olmayan davacı …’nin öncelikle bu davada taraf sıfatının bulunmadığını, bu nedenle davacı … yönünden davanın usulden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise davacı şirketin 30.06.2014 tarihli sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşme gereğince toplam iş süresinin 22 ay olarak kararlaştırıldığını, ancak işin yarım bırakıldığını, tamamlanmadığını, sözleşmenin 4.0 maddesi gereğince işin süresinde tamamlanmaması halinde gecikilen her gün için 1.000,00 TL gecikme cezası kesileceğinin kararlaştırıldığını, tarafların 03/12/2016 tarihinde sözleşmeyi karşılıklı olarak feshettiklerini, ancak davacı tarafından edim konusu işler yapılmadığı gibi yapılan işlerin de sözleşmede belirlenen evsaf ve kalitede, belirtilen malzemelerle ve sözleşmeye uygun yapılmadığını, davacının iddiasının aksine sözleşme ile kararlaştırılandan farklı kalite ve marka malzemenin kullanılması konusunda müvekkilinin herhangi bir talebi veya muvafakatının bulunmadığını, sözleşmenin 8.4. maddesi uyarınca davacının malzemelerin korunması ile sorumlu olduğunu, kaldı ki iddia edilen malzeme çalınması hususu ile ilgili herhangi bir hukuki başvuru veya şikayetin bulunmadığını, iddianın soyut nitelikte olduğunu, yine iddianın aksine yük taşıma asansörlerinin kurulması her türlü malzeme indirme ve bindirme işlerinin sözleşmenin 4.2 maddesi gereğince davacının sorumluluğunda bulunduğunu, davacının herhangi bir hakedişe hak kazanmadığı halde müvekkili şirketin iyiniyetli olarak sözleşmenin sürdürülmesi amacıyla davacının belirttiği kişiler adlarına tapu devirlerinin yapıldığını, her bir davacı tarafından iddia olunan alacağa ilişkin kaynağın ne olduğunun gösterilmesi gerektiğini, bu noktada dava dilekçesinin yasal şartları taşımadığını, davacı … Şti.tarafından eksik bırakılan işlerin ……Ltd Şti’ne tamamlatıldığını, bu şirketçe 03/01/2017 tarihinde işe başlanıldığını, davacının sözleşmeye uygun olmayan ve eksik bıraktığı işlerin tespiti bakımından Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/14 D.iş sayılı dosyası ile 16/02/2017 tarihinde delil tespiti yaptırıldığını ve mevcut duruma göre tespitin gerçekleştirildiğini, bu nedenle tespit raporunda Yapıtes şirketi tarafından yapılan işlerin de davacı şirket tarafından yapılmış gibi gösterildiğini, keşif mahallinde dinlenilen tanıkların da bu hususu dile getirdiklerini, Yapıtes şirketi tarafından müvekkili adına 16/01/2017 tarihli 82.600,00 TL ve 74.340,00TL faturaların düzenlendiğini, bu dosyanın delil olarak dosya içerisine alınmasını talep ettiklerini, yine davacı tarafından eksik bırakılan işlere ilişkin olarak malzemelerin müvekkili tarafından … Malzemeleri isimli firmadan alındığını ve adı geçen firmaca müvekkili adına 15/02/2017 tarihli 40.574,42TL ve 67.410,19 TL bedelli faturaların düzenlendiğin, davacı tarafından eksik bırakılan işlerle ilgili müvekkili adına toplamda 264.924,61TL bedelli faturaların gönderildiğini, davacının müvekkilinden alacağı olduğunu kabul etmemekle birlikte mahkemece aksi kanaate varılırsa yukarıda belirtilen müvekkili adına düzenlenen fatura bedellerinin mahsup edilmesini talep ettiklerini, davacının sözleşme boyunca beş ayrı taşeronla çalıştığını, davacının bu taşeronlarla mali uyuşmazlıklara girdiği için husumetten kaynaklı söz konusu yapıya yer yer zarar verildiğini, davacı tarafından müvekkiline gönderilen toplam 1.427.623,39 TL bedelli faturalar için müvekkilince 02/12/2016 tarihinde fazlaya ilişkin fatura için 700.434,26TL’lık iade faturası düzenlenerek gönderildiğini, ancak adreste fatura alınmadığından faturanın müvekkiline iade döndüğünü, müvekkili şirketin davacı şirketten 214.000,00 TL gecikme cezasından kaynaklı olarak Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2017/6920 sayılı dosyası ile kesinleşmiş icra takibi alacağı bulunduğunu, davacı şirketin takibe itiraz etmediğini ve takibin kesinleşmiş olduğunu, davacı tarafında F blokta yapılan gizli ayıplı işler nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ve buna ilişkin olarak davacıya 05/05/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamenin keşide edildiğini ve Kastamonu 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/76 D.iş sayılı sayılı dosyasında ayıplı işlerin ve oluşan zararların tespitinin yaptırıldığını, davacı şirket tarafından yapılan işlere ilişkin bedellerin sözleşmeye uygun olarak müvekkili şirketçe yapılan tapu devirleriyle noksansız ödenmiş olduğunu davacı şirketin müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinin feshi nedeniyle imalat bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, davacı ve davalı şirket arasında 30.06.2014 tarihinde, E,F bloklarda temiz su tesisatı, pis su tesisatı…vs işlerin malzeme ve işçilikleri dahil anahtar teslim 1.980.000,00 TL bedelle, 30.04.2016 tarihine kadar teslimi, işin karşılığı olarak daire verilmesi hususunda sözleşme imzalandığı, ayrıca davacı … ile davalı şirket arasında 30.06.2014 tarihli sözleşmeye ek olmak üzere A,B,C ve E bloklarda bir kısım imalatların yapılması hususunda tarihsiz sözleşme imzalandığında uyuşmazlık olmadığı, tarafların “Feragatname” başlıklı 03.12.2016 tarihli belge ile 30.06.2014 tarihinde yapılan sözleşme F ve D blok, A ve B blok, C ve E blok ile ilgili tüm sözleşmeleri karşılıklı olarak feshettikleri, davacı …’nin 06.04.2016 tarihli yazısı ile 24.03.2016 tarihi itibariyle …’den herhangi bir alacağının bulunmadığını beyan ettiği, davalı vekili tarafından ibraz edilen talimat yazılarına göre davacıların bir kısım dairelerin kendi adlarına dava dışı şahıslara verilmesine muvafakat ettikleri, davacıların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi hususunda Kastamonu’ya yazılan talimat sonucu 15.08.2018 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği, davacıların muvafakatıyla davalı şirket tarafından dava dışı şahıslara devri yapıldığı iddia edilen taşınmazların çeşitli tarihlerdeki değerlerinin tespiti için yazılan talimat sonucu 16.07.2020 tarihli bilirkişi raporunun düzenlendiği, mahkemece görevlendirilen bilirkişiler tarafından düzenlenen 11.03.2019 tarihli raporda,…sözleşmede yapılan işlerin bedelinin daire satışından karşılanacağının kararlaştırıldığı, davacıların muvafakatını verdikleri dairelerin satış bedelinin toplam 758.600,00 TL olduğu, mahkemece davacılar tarafından verilen muvafakat belgelerinin ödeme olarak kabul edilmesi halinde davacının alacak bedelinin 163.939,82 TL, dava dışı … tarafından davalı yana konut kredi bedeli olarak 97.485,00 TL göndermiş olduğunun tespit edildiği, bu tutarın D blok 71 nolu daire için gönderildiği ispatlanırsa davacı alacağına bu tutarın da eklenmesi gerektiği, bu kapsamda davacının alacak bedelinin (163.939,82 TL + 97.485,00 TL=) 261.424,82 TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, taraf vekilleri itiraz dilekçeleri sunmuş iseler de bilirkişi raporu usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun bulunduğundan itirazlara itibar edilmediği, toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında 30.06.2014 tarihinde sözleşme imzalandıktan sonra davacı … tarafından bu sözleşmeye ek olarak imzalanan sözleşmelerin asıl sözleşmenin eki olması nedeniyle davacı …’nin bu sözleşmeleri davacı şirket yararına imzaladığının kabulü gerektiği, böyle olunca da davacı …’nin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, açtığı davanın reddi gerektiği, davacı şirket ve davalı şirket arasında imzalanan sözleşmede yapılan işlerin bedelinin daire olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dava dilekçesi ekinde sunulan belgelere göre davacı tarafın bir kısım dairelerin ismi belirtilen şahıslara devredilmesine muvafakat ettikleri, bu nedenle davalı tarafından anılan şahıslara daireler devredilmiş olmakla, daire bedeli kadar ödeme yapılmış olduğunun kabulü gerektiği, talimat bilirkişi raporunda belirlenen daire değerlerinin davalı şirket tarafından ticari defter ve kayıtlarına ödeme olarak yansıtılan bedeller ile uyumlu olduğu, taraflarca yaptırılan delil tespiti dosyaları esas alınmak suretiyle mahkemece görevlendirilen bilirkişiler tarafından düzenlenen rapora göre davacı şirketin gerçekleştirdiği imalat tutarının toplam 922.539,82 TL olarak hesaplandığı, dava dışı … tarafından kullanılan konut kredi bedelinin 97.485,00 TL’sinin davalı şirkete gönderildiği, davalı şirketin bu bedeli davacıya iade ettiğini kanıtlayamadığı, buna göre yapılan imalat bedelinden dava dışı şahıslara devredilen dairelerin bedelleri tenzil edildiğinde davacı şirketin alacağının 261.424,82 TL olduğu gerekçesiyle, davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı ….Ltd Şti tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 261.424,82 TL’nin 15.05.2017 dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Kararın yetersiz gerekçeye dayalı olduğunu, taraflar arasında 30.06.2014 tarihli sözleşme ile davalının yapmış olduğu projenin D ve F bloklarının sıhhı tesisat ve ısınma tesisatının yapımı konusunda toplam 1.980.000,00 TL’na anlaşıldığını, yine davacılardan … ile davalı firmanın önceki sözleşmeye ek olmak üzere A,B,C ve E bloklarında sıhhı tesisat ve ısınma tesisatının yapılması konusunda çeşitli fiyatlarda anlaştıklarını, müvekkili firmanın işi yapmaya başladığını ancak davalının sözleşme ile yapılan iş karşılığı vermeyi taahhüt ettiği daireleri müvekkilinin satışına engel olduğunu, bazılarını da kendisinin sattığını, bu nedenlerle tarafların aralarında anlaşarak sözleşmeyi 03.12.2016 tarihinde feshettiklerini, müvekkili şirketin D ve F bloklarda yapılan işler karşılığında davalıya toplam 1.427.623,39 TL miktarlı 23.06.2016- 30.09.2016 tarihleri arasında 10 adet çeşitli miktarlarda faturayı keşide ederek tebliğ ettiğini, davalı tarafın bu faturalara ilişkin olarak süresinde yapılmış bir itirazı söz konusu olmadığını, 11.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda davalının bu faturaları usulüne uygun olarak defterlerine kaydettiğinin tespit edildiğini, her ne kadar davalı şirket defterlerinde müvekkili firmaya ödemelerini yaptığına dair kayıtlar bilirkişi heyeti tarafından tespit edilmiş olsa dahi davalının defterindeki kayıtlarda görülen ödemeleri yaptığına dair yazılı bir belgeyi dosyaya sunamadığını, müvekkiline ait defterlerde yapılan bilirkişi incelemesinde de dava konusu faturalara ilişkin bir ödeme kaydına rastlanılmadığını, mahkemenin 21.05.2019 tarihinde davalıya ödeme yaptığına dair ve daire satış bedellerini müvekkiline verdiğine ilişkin belgeleri sunmak üzere davalıya süre verdiğini ancak davalının buna dair bir belgeyi sunmadığını, tacir olan davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davalı firmanın davaya konu edilen ve müvekkili firma tarafından keşide edilen faturalara ilişkin olarak iade faturasının keşide edildiğini ve müvekkili firmaya tebliğ edildiğini iddia ettiğini, davalının müvekkili firmaya 02/12/2016 tarihli … seri numaralı faturalar ile 700.434,26 TL’lık iade faturasını düzenleyerek tebliğ ettiğini, müvekkilinin ise 19.01.2017 günü tebellüğ ettiği bu faturalara 23.01.2017 günü Kastamonu 1.Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarı ile itiraz ettiğini, bu ihtarın davalıya 26.01.2017 günü tebliğ edildiğini, bu belgeleri 28/05/2019 günlü beyan dilekçesi ile birlikte dosyaya sunduklarını, davalı tarafın iade faturasını kestiğini beyan etmekle birlikte iade faturası içeriğinde bulunan malları müvekkiline teslim ettiğine dair bir ispat yoluna da gitmediğini, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde müvekkili şirketin davalıya keşide ettiği faturalar karşılığında 1.427.623,39 TL alacağının sabit olduğunu, bu nedenle alacağın bu rakama ıslah edildiğini, davacın …’nin de … ve davalı arasında yapılan sözleşmelere ek ve işin devamı mahiyetinde çeşitli fiyatlar ile A,B,C ve E bloklarında sıhhı tesisat ve ısınma tesisatının yapılması konusunda davalı firma ile anlaştığını, ancak burada yaptığı işlerin faturalandırma süreci oluşmadan taraflar arasındaki sözleşmeleri tarafların feshettiğini, müvekkili …’nin yapmış olduğu işlerin A,B,C ve E bloklardaki işlerinin ne kadar tuttuğuna ilişkin olarak iki defa delil tespiti yapıldığını, bu delil tespitleri üzerinden bilirkişi heyetinin düzenlendiği raporda müvekkili … ‘nin 90.714,00 TL lik bir alacağının yaptığı iş karşılığı olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle …’nin alacağı açısından ıslahla 90.714,00 TL’na yükseltildiğini, davalının müvekkiline bu alacağa ilişkin bir ödeme yaptığına dair bir kayıt ve belgenin de söz konusu olmadığını, mahkeme kararında Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemeinin 2017/7 D.iş sayılı dosyasındaki tespit değerlerini baz aldığını, buradaki toplam 941.510,54 TL değerden davalı tarafından ayıplı mallar olarak tespit ettirdiği Kastamonu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/76. D. İş sayılı dosyasındaki değeri düşerek toplam 922.539,82TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, yapılmış olan tespitlerde bilirkişi değerlendirmesini müvekkili ile davalının yaptığı sözleşmedeki bedel ile, yapıldığını düşündüğü tespit ettiği imalatın bayındırlık birim fiyatlarına göre oranlaması ile toplam yapılan imalat oranı ile alacak bedelini bulduğunu, buradaki hesaplama metodunun bayındırlık birim fiyatları ile taraflar arasındaki sözleşmedeki bedellerin aynı olmaması nedeniyle doğru bir yüzdelik sonuç vermediğini, bu husustaki itirazlarının Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/7 D. İş sayılı dosyasına sunduklarını, bu nedenle tarafların aralarındaki sözleşmeye göre keşide ettiği faturaya itibar edilmeyerek hesaplama metodu tacir olan tarafların iradesi dışında sakat olan bir metodla düzenlenen tespit raporundaki bedele itibar edilmiş olmasının hakkaniyete aykırılık oluşturduğunu, kaldı ki düzenlenen faturanın tarafların defterine zamanında işlendiğini, itiraz edilmediğini, mahkemenin süresinde ve şekil şartlarına uygun şekilde ihtarı yapılmayan ayıplı imalat bedellerini toplam bedelden düşmüş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, davalının davaya konu edilen fatura ve müvekkili lehine çıkan alacaklara ilişkin olarak bir ödeme belgesini sunamadığını, davalının sunmuş olduğu başlıksız ve ibraname mahiyetinde ( 24.03.2016 tarihi itibariyle…diye başlayan) belgenin bir delil değeri olmadığını, bu belgenin delil olarak cevap dilekçesi ve delil listesinde süresinde sunulmadığı için daha önce de beyan ettikleri gibi bu belgenin delil olarak kullanılmasına muvafakatlarının olmadığını, kaldı ki bu belgenin aslının sunulmamış olmasının 24.03.2016 tarihi itibariyle sadece …’nin doğmuş bir alacağının olmadığının belirtilmiş olması da düşünüldüğünde davanın esasına etkileyebilecek bir delil niteliğinin de söz konusu olmadığını, bu belgenin … firmasını bağlamayacağının da borçların doğum tarihi ve fatura tarihleri düşünüldüğünde de ayrıca ortada olduğunu, belgenin içerik olarak da TBK’nın ilgili maddesi gereğince ibraname yasal şartlarını taşımıyor olması nedeniyle de bir hukuki değerinin bulunmadığını, müvekkillerinden …’nin davaya konu yapmış olduğu iş nedeniyle bir fatura tanzim etme fırsatı doğmadan taraflarca sözleşmenin feshedildiğini, bu nedenle Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinde keşif yapıldığını ve bilirkişi heyetinin de buna göre bir alacak belirlediğini, bilirkişi heyetlerince …’nin A-B-C ve E Blokar için toplam alacağının 90.714,00 TL olarak belirlendiğini, davalının bu alacaklar karşılığı …ye bir ödeme yapmadığının tüm dosya kapsamı ile sabit olduğunu, mahkeme kararında davacılardan …’nin imzalamış olduğu sözleşmenin … şirketi ile davalı arasında yapılan sözleşmenin eki olarak kabul ettiğini, oysa ki sözleşme incelendiğinde …’nin kendi adına bir sözleşmeyi davalı ile aktettiği ancak sözleşme şartlarının ise … ile yapılan şartlarda anlaştıklarının açıkca anlaşıldığını, mahkemenin bunu göz ardı ederek aktif ehliyet yokluğundan … alacağı yönünden davanın reddine karar vermesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, müvekkillerin davalıdan olan alacaklarının sabit olduğunu, müvekkilinin alacağını alamamış olması nedeniyle uğradığı zararın da büyük olduğunu, buna istinaden ihtiyati haciz talep etmelerine rağmen mahkemenin bu taleplerini reddettiğini, sonunda da davalının iflas noktasına geldiğini, taşınmazları üzerindeki hacizlerin100’leri aştığını, mahkemenin daire satışlarından elde edilen ücretin müvekkili davacıya ödendiğine dair yazılı belge sunulması konusunda davalıya verilen süre içerisinde davalının mahkemeye yazılı belge sunamadığını, zira bu dairenin bedellerinin müvekkiline ödenmediğini, bu dairelerden bir tanesinin müvekkilinin kredi kullanmak suretiyle satmaya çalıştığını, bu satıştan davalı hesabına geçen paranın da müvekkiline ödenmediğini, bu hususun mali bilirkişinin yapmış olduğu incelemede tespit edildiğini, bu nedenle müvekkilinin bedellerini tahsil etmediği daire satışlarının müvekkillerinin toplam alacağından tenzil edilmesinin de doğru olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup mahkemece davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı şirket tarafından açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle davacı şirket ile davalı arasında imzalanan 30.06.2014 tarihli sözleşmenin davacı şirketi temsilen davacı … tarafından imzalandığı, sözleşmeye konu sitedeki A, B, C ve E bloklara ilişkin olarak davacı … ile imzalanan sözleşmelerin asıl sözleşmenin eki niteliğinde olduğu, mahkemesince asıl ve ek sözleşmelere ilişkin yapılan imalatların taraflar arasındaki sözleşme ve dosyaya uygun olarak denetlenebilir nitelikte incelenip değerlendirilmiş olmasına, davacı tarafça talep edilebilecek iş bedelinden yine davacı muvafakatı ile satılan daire bedellerinin mahsubunda da usul ve yasaya aykırılık bulunmamış olmasına göre davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 28.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır