Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/164 E. 2021/336 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/164 – Karar No:2021/336

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/164
KARAR NO : 2021/336

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2020
NUMARASI : .

2-….
.
3-..
.
.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit ( Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 31/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/03/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içerisinde davalı .ti. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkili ile davalı yükleniciler … ve … arasında Ankara 12. Noterliğinin 25/02/2014 tarih ve .yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi ve Arsa Payı Karlışığı İnşaat Sözleşmesinin yapıldığını, davalıların edimlerini yerine getirmediklerini, müvekkilinin kendisine düşen daire için yetmeyen arsa payına karşılık gelen eksik kalan arsa payının değeri tutarında icra takibine konu olan senedi vade ve keşide tarihi boş olarak davalı yükleniciye verdiğini, davalının söz konusu bonoyu ciro ettiğini belirterek müvekkili hakkında yapılan Ankara 5. İcra Müdürlüğünün …./…. sayılı dosya kapsamında müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, takibin ve senedin iptaliyle, müvekkiline %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın kısmen kabulüne, Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasında takibe konulan, 02/04/2014 keşide, 03/06/2016 vade tarihli, keşidecisi …, lehtarı … olan ciro görmüş 30.000,00 TL tutarlı senetten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile, takip konusu 38.464,93 TL toplam alacağın %20 si olan 7.692,99 TL kötüniyet tazminatının davalı …. Tic. Ltd. Şti den alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılardan talep edilen kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
Davalı ….Ltd.Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili şirketin dava konusu bonoyu diğer davalı …’dan ciro yoluyla devraldığını, ciro zincirinde bir kopukluk bulunmadığını, müvekkili şirketin kambiyo senedinin yetkili hamili konumunda olduğunu, dava konusu senedin yetkili hamili konumundaki müvekkili şirketin işbu hususlar ışığında iyi niyetli üçüncü kişi olup diğer davalılar ile davacı arasındaki sözleşme ilişkisinin müvekkilini bağlamadığını, davacının borçsuz olduğu yönündeki iddialarını kambiyo senedinin gerçekliğini çürütecek şekilde yazılı delille ispatlanması gerektiğini, somut olayda davacı tarafından borçsuzluğun ispat edilemediğini ve iddianın genişletilmesi yasağına aykırı olarak müvekkili şirket yetkilisi ile dava dışı … Rezidans firması ortakları arasındaki bağlantının davaya dahil edilmeye çalışıldığını, öte yandan davacı tarafından müvekkili şirketin kötü niyetli hareketinin ispatlanamadığını, mahkeme tarafından kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece verilen karara karşı davalı ….Ltd.Şti. vekilince istinaf talebinde bulunmuştur.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 26/11/2018 tarihinde açılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi gereğince de göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzeninden olup, taraflarca yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemelerce de resen dikkate alınmak zorundadır.
Somut olayda, davacı arsa sahibi olup, tacir olmadığı gibi 6102 sayılı TTK’da eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu durumda, eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nce görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunlu olup, arsa sahibi olan davacı tacir olmadığından ve dava konusu uyuşmazlık eser sözleşmelerinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığından davanın ticaret mahkemesinde görülüp karara bağlanması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, mahkemece davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde esastan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı ….Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK 353/1-a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … ….Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2020 tarih ve …../…… E- ……./.. K sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalı ….Ltd.Şti. tarafından yatırılan 657,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davalı ….Ltd.Şti. tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır