Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/163 E. 2022/1277 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/163 – Karar No:2022/1277

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/163
KARAR NO : 2022/1277

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
NUMARASI : 2018/709 E-2020/572 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)0
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/12/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 24/07/2017 tarihinde imzalanan Teslim ve Montaj Sözleşmesi uyarınca müvekkili şirketin davalı fabrikada mekanik montaj-bakım işini üstlendiğini ve sözleşme uyarınca yapılan iş karşılığında davalı tarafından müvekkiline 150.000,00 TL’si peşin, 75.000,00 TL’si mekanik montaj bitiminde, 75.000,00 TL’si teknik onay sonrası olmak üzere toplam 300.000,00 TL ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşme uyarınca 26/07/2017 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin işçilerinin 2017 yılının Ekim ayında davalı işyerinde çalışırken ilgili bölümde bulunan davalı şirkete ait … Marka, 80 V) patladığını, davalı şirketin meydana gelen akü patlaması nedeniyle müvekkili şirketi sorumlu tuttuğunu, bu nedenle iş karşılığı müvekkiline ödenmesi gereken toplam 300.000,00 TL ücretten KDV dahil toplam 33.990,87 TL’yi akü bedeli olarak kestiğini ve fatura ederek müvekkiline gönderdiğini, davalı işyerinde meydana gelen akü patlamasında müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin işçilerinin çalışmalarını özenle ve dikkatli bir şekilde yerinde getirdiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca hak kazanmış olduğu ücretten akü bedeli olarak 33.990,87 TL kesinti yapmasının haksız olduğunu belirterek; 24/07/2017 tarihli sözleşme uyarınca müvekkiline ödenmesi gereken ve ödenmeyen 33.990,87 TL’nin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 19/02/2020 havale tarihli dilekçesi ile; davasını ıslah ederek, dava değerini 25.479,98 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında Teslim ve Montaj Sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşme gereğince müvekkili şirkete ısıtma sistemi kurulduğunu, davacı şirket çalışanları tarafından akü alanında yangın borularına kaynak yapıldığı esnada oluşan kıvılcımların, müvekkili şirkete ait 4 tonluk forkliftin aküsüne zarar verdiğini ve bu olay neticesinde forkliftin aküsünün patladığını, davaya konu kazanın davacı şirketin çalışanlarının kusurları ile meydana geldiğini, davacı şirket çalışanlarının dikkatsiz ve özensiz davranışları ile yangın borularına kaynak yaptıkları esnada oluşan kıvılcımların etrafa sıçradığını, bu kıvılcımların müvekkiline ait forkliftin aküsüne zarar verdiğini ve neticesinde akünün patladığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili davası olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 24/07/2017 tarihli teslim ve montaj sözleşmesi uyarınca davacının davalıya yönelik edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirip getirmediği, davalının, forklift aküsünün patlaması nedeniyle davacıya iade faturası düzenlemekte haklı olup olmadığı, davacının bu bedelin iadesini davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplandığı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 24/07/2017 tarihinde Teslim ve Montaj sözleşmesi imzalandığı, davacının sözkonusu sözleşme uyarınca 26/07/2017 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı, davacı şirketin işçileri davalı işyerinde çalışırken davalı şirkete ait …’ün patladığı, davalının akü patlaması olayının davacının işçilerinin sebep olduğunu belirterek sözleşme uyarınca davacıya ödenmesi gereken 300.000,00 TL ücretten 33.990,87 TL akü bedeli kestiği, alınan bilirkişi raporuna göre zararın meydana gelmesinde davalı … …. A.Ş. nin %50, davacı…. Şti’nin %50 oranında kusurlu oldukları, akünün hasar tutarının 17.021,78 TL olduğu, tarafların patlamanın meydana gelmesindeki kusurları oranında sorumlu olacakları ve davacı firmanın 8.510,89 TL, davalı firmanın 8.510,89 TL bedellerden sorumlu olacakları gerekçesiyle; davanın kabulü ile 25.479,98 TL’nin 25/07/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, belirtilen sovdaj değerine nasıl ulaşıldığının rapor içeriğinden anlaşılamadığını, zira rapora piyasa araştırmasına dair somut hiçbir bilgi ve belge eklenmediğini, yine hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporu makine mühendisince tanzim edilmiş olup; davacı şirket ile müvekkili şirket arasındaki anahtar teslimi sözleşmenin; makine mühendisi olan bilirkişi tarafından hukuken nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple, üniversitelerin iş hukuku kürsülerinden seçilecek bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir heyet tarafından, “anahtar teslimi” sözleşmeye rağmen müvekkili şirkete kusur atfedilip atfedilemeyeceği hususunun incelenmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin, kağıt ambalaj üzerinde üretim yapan bir şirket olup, ısıtma sistemi kurulması veya kaynak vb. işlerin, müvekkilinin iş alanıyla ilgisi olmayan ve uzmanlık gerektiren işler olduklarını, bu nedenle fabrikanın ısıtma sisteminin kurulması için bu konuda uzman olan davacı şirket ile anahtar teslimi sözleşme imzalandığını, anahtar teslim sözleşmenin niteliğinin tüm itirazlarına rağmen değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda, akü patlamasının, kaynak işlemi sırasında ortama kıvılcım yayılması nedeniyle meydana gelmiş olabileceğinin, davacı şirket çalışanının kaynakçı belgesi olmadan kaynak yaptığının tespit edilmiş olup; hal böyleyken müvekkili şirkete hangi gerekçeyle % 50 kusur atfedildiğinin anlaşılamadığını, yine dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve bizzat davacı şirketin personelleri olan ve kaynak işlemini gerçekleştiren çalışanların da beyanlarından görüleceği üzere kaynak işlemi yapılırken gerekli önlemlerin davacı şirketçe alınmadığını, her şeyden önce kaynak yapılırken etrafa saçılan kıvılcımlardan korunmak için battaniye kullanılması gerekmekte olup; böyle bir battaniye dahi kullanılmadığını, davacı şirketin kaynak yapması için gönderdiği personelin kaynakçı belgesi dahi bulunmadığından ve yine kaynak yapılırken kaynak bölgesi karantinaya alınıp gerekli önlemler alınmadığından bilirkişi raporunda müvekkili şirkete atfedilen kusuru kesinlikle kabul etmediklerini, söz konusu olayda gerekli özeni göstermeyenin davacı şirket olup, zarardan tek başına sorumlu olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulü ile hatalı ve hukuka aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın müvekkili şirket lehine usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında imalatlar yapılırken, davalı iş sahibine ait akünün yanması nedeniyle oluştuğu iddia olunan zarar kapsamında iş bedelinin ödenmemesi nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 24/07/2017 tarihli “Teslim ve Montaj Sözleşmesi” başlıklı sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Bu sözleşme kapsamında yapılan imalatlar sırasında, davalı iş sahibi şirkete ait …’ün patladığı sabit olup, davalı iş sahibince zarar gören akünün bedeli olarak davacı yüklenicinin hakkedişinden KDV dahil toplam 22.990,87 TL iş bedelinin mahsup edildiği ve ödenmediği tarafların kabulündedir.
Mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle makine mühendisi bilirkişi…’dan alınan bilirkişi kök ve ek raporunda; davacı çalışanlarının olay sırasında yaptıkları kaynak işlemini tekniğine uygun olarak yapmadıkları, gerekli tedbirleri almadıkları, davalı firmanın ise, başta işveren olmak üzere yetkili ve sorumlularının işyerinde İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik tedbirleri yeterince almadıkları, aldırtmadıkları, çalışanlara İş Sağlığı ve Güvenliğine yönelik yeterince eğitim verilmediği, işyerini ve çalışanlarını denetlemediği ve izlemediği, dava konusu akü patlaması olayının oluşumunda her iki firmanın sorumlularının eşit oranda kusurlu oldukları tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin “Sorumluluk” başlıklı 10. Maddesinde, yüklenicinin, tesise ilişkin herhangi bir riski karşılamayı ve teslim alma günü de dahil teslim alma gününe kadar tesisin maruz kaldığı herhangi bir hasardan sorumlu olmayı kabul ettiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin “İş Güvenliği Şartları” başlıklı 7.maddesinde ise; yine yüklenicinin ve iş sahibinin iş güvenliği konusundaki sorumlulukları açıklanmıştır.
Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları gereğince, eser sözleşmelerinde yüklenici, üstlendiği işin uzmanı olup basiretli bir tacir ve iş adamı olarak işin tekniğine göre yerine getirilmesi yönünden iş sahibinden talimat almayacağından, iş yerinde meydana gelen zarardan kural olarak iş sahibi sorumlu değildir. Ancak olayın ve bunun sonucu zararın meydana gelmesinde etkili ve nedensellik bağı bulunan bir ihmal ve eyleminin bulunması ve kusurlu olması halinde sorumlu tutulabilir. Eser sözleşmesinin varlığı durumunda iş sahibinin kusurlu olup olmadığının iş ve sosyal güvenlik mevzuatı ile iş güvenliği hükümlerine göre değil taraflar arasındaki sözleşme, TBK’nın eser sözleşmesini düzenleyen hükümleri ve Borçlar Hukukunun sorumluluk ilkelerine göre saptanması gerekir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2013 gün 2013/4355 Esas- 2013/3868 Karar sayılı ilâmı).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece davacı yüklenicinin üstlendiği işin uzmanı olup, basiretli bir tacir olarak işin tekniğine göre yerine getirilmesi yönünden davalı iş sahibinden talimat almayacağı, sözleşmenin mahiyeti icabı güvenlikle ilgili tüm tedbirleri davacının kendisinin alması gerektiği kabul edilerek, davalı iş sahibinin taraflar arasındaki eser sözleşmesi ve Borçlar Hukukunun sorumluluk ilkelerine göre etkili ve nedensellik bağı bulunan bir ihmal ve eyleminin bulunup bulunmadığı kapsamında kusur değerlendirmesi yapılması, bu değerlendirmenin de sözleşmeler konusunda uzman bir bilirkişi ve bir makine mühendisi bilirkişi tarafından birlikte yapılması gerektiği gözden kaçırılarak, sözleşme hükümleri değerlendirilmeksizin üst işveren ve iş güvenliği açıklamaları kapsamında kusur dağılımı yapılması, yine davalı iş sahibi vekilince bilirkişi raporunda yapılan zarar hesaplamasına da itiraz edilmiş olup, bu husustaki itirazları da karşılanmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyetten, yukarıdaki açıklamalar kapsamında ve taraf itirazları da değerlendirilerek rapor alınarak; sonucuna göre karar verilmesidir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarih ve 2018/709 Esas- 2020/572 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan 436,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 21/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır