Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/147 E. 2022/1239 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/147 – Karar No:2022/1239
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/147
KARAR NO : 2022/1239

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI : 2016/880 E-2020/419 K

ASIL DAVADA
DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/12/2022
Asıl davada davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan menfi tespit (Yargılama sırasında ödenmekle istirdat), birleşen davada davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan alacak davalarında mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili; müvekkillerden … ile davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı arasında, konusu; “… İş Kalemlerini Projeleri Çerçevesinde Ana Sözleşme Ve Bütün Ekleri Doğrultusunda Kısmi Malzemeli Olarak Ve Her Türlü Fiyat Artışından Etkilenmemek Kaydıyla Ekli Birim Fiyat Teklif Cetvelinde Belirtilen Birim Fiyatları İle Yapma” işi olan 15/04/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkili şirket tarafından yapılan işlerin bedeli ödenmediği gibi, işlerin yapımı için temini zorunlu olan ve davalıların temin edip sahaya göndermesi gereken çeşitli boru ve bağlantı malzemelerinin de sahaya gönderilmeyerek, müvekkili şirketin fiilen işten el çekmeye zorlandığını, mevcut koşullarda, müvekkili şirket tarafından işe devam edilebilmesine de imkan bulunmadığını, Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/14 D.İş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit sırasında da sahada başka bir firmanın çalışmaya başladığı hususunun tutanak altına alındığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1. maddesinde bahsedilen 55.000,00 TL’lik teminat senedinin, müvekkili … tarafından imzalanarak davalılara verildiğini, sözleşme konusu işte, müvekkili …. Şti.’nin taahhüdünü kısmen veya tamamen yerine getirememesi durumu söz konusu olmayıp, müvekkili şirkete yaptığı işlerin ve masrafların karşılığının dahi ödenmediğini, müvekkillerinin davalı şirketlere herhangi bir borcu bulunmadığından, şirket yetkilisi müvekkili … tarafından teminat amaçlı olarak verilen 55.000,00 TL’lik senedin bir hükmünün de kalmadığını belirterek; öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile, müvekkili … tarafından imzalanarak davalılara teminat amaçlı olarak verilen 55.000,00 TL meblağlı senedin başkalarına ciro ve temlik edilmesinin ve icra takibine konulmasının tedbiren durdurulmasını, menfi tespit taleplerinin kabulü ile, müvekkillerinin, işbu davaya konu senetten ötürü davalı şirketlere borçlu olmadığının tespitini ve müvekkillerinden … tarafından imzalanarak davalılara verilen 55.000,00 TL meblağlı senedin iadesini, iadesi mümkün olmadığı takdirde iptalini talep etmiş, 23/01/2018 tarihli dilekçesi ile; dava konusu senedin dava dışı 3.kişilere ciro edilmesinden sonra Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2017/18046 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinden …Ltd. Şti. tarafından bu icra dosyasına 25/10/2017 tarihinde 15.000,00 TL, 29/11/2017 tarihinde 26.000,00 TL, 04/01/2018 tarihinde 26.000,00 TL ve 04/01/2018 tarihinde 624,81 TL olmak üzere toplam 67.624,81 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmesi taleplerinin kabulü ile 67.624,81 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı …. Tic. A.Ş.) vekili; müvekkili şirketin, yükümlülüğünde bulunan malzemeleri şantiye sahasına getirmediği veya geç getirdiği, bu nedenle davacı şirketin işten el çekmeye zorlandığı şeklindeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının işi yapmamasına ilişkin tüm kusur ve sorumluluğun kendisinde olup, davacının değil müvekkilinin zararının olduğunu, malzeme gönderilmesi konusunda davacının müvekkiline herhangi bir ihtarı olmadığını, davacının, elektronik posta yoluyla bildirimde bulunduğunu kabul etmemekle birlikte, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 2.4. maddesindeki düzenlemeye aykırı şekilde yapılan bir bildirimin de taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 18. maddesine göre; davacı yanca verilen teminat senedinin iadesi için kesin hesap ve hak edişlerin idare tarafından onaylanması, geçici ve kesin kabul muayenelerinin ve SGK işlemlerinin ilgili maddelerindeki yükümlülükler doğrultusunda eksiksiz olarak yerine getirilmesi ve idarenin işverenden keseceği bütün cezaların taşeron hakedişlerinden kesilmiş olması gerekmekte olup, teminat senedinin iade şartlarının da gerçekleşmediğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ……Ltd. Şti. duruşmalara katılmamış, yazılı cevap da vermemiştir.
BİRLEŞEN ANKARA 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/998 ESAS- 2020/320 KARAR SAYILI DOSYASINDA;
Davacı vekili; Devlet Su İşleri 5. Bölge Müdürlüğü ile davalılar arasında 20/02/2015 tarihinde imzalanan sözleşmeye konu işlerin bir kısmının yapımına ilişkin olarak, müvekkili … … Ltd.Şti. ile davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı arasında konusu, “… İş Kalemlerini Projeleri Çerçevesinde Ana Sözleşme Ve Bütün Ekleri Doğrultusunda Kısmi Malzemeli Olarak Ve Her Türlü Fiyat Artışından Etkilenmemek Kaydıyla Ekli Birim Fiyat Teklif Cetvelinde Belirtilen Birim Fiyatları İle Yapma” işi olan 15/04/2016 tarihli sözleşme imzalandığını; sözleşmenin 4. maddesinde tarafların sorumluluklarının düzenlenmiş olduğu, bu kapsamda “inşaatın bünyesinde kullanılacak her çapta ve basınç dayanımında PE100 borularının ve özel parçalarının inşaat mahallinde temini, zemin altı ve zemin üstü ayrımlarında kullanılacak olan muhtelif çaplardaki sürgülü ve kelebek tiplerdeki tevkif vanalarının inşaat mahallinde temini, boru hatları üzerinde projesinde öngörülen noktalarda kullanılacak olan muhtelif çaplardaki hava ve tahliye vanaları ile pompajlı hatlarda kullanılacak olan muhtelif çap ve tipteki ara tahliye ve hat sonu tahliye vanalarının inşaat mahallinde temini, proje kapsamında bulunan muhtelif tiplerdeki tek ve çift çıkışlı sulama hidrantlarının inşaat mahallinde temini, boru hatları üzerinde montajı yapılacak olan tüm vanalar ile sulama hidrantlarına ait prefabrik beton koruma yapılarının inşaat mahallinde temini, şantiye mahallinde gerekli olan elektrik ve suyun temini, boru özel parçalarının etrafında yapılacak olan tespit kitleri için gerekli kalıp malzemeleri ile betonun temin edilmesi” işlerinin, davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığının yükümlülüğünde bulunduğunu; müvekkili şirketin yükümlülüklerinin ise, “onaylı projesine göre ekli birim fiyat cetvelinde belirtilen toplam 46 kalem imalatların, poz no.larına ait birim fiyat tariflerinde belirtilen şartlara ve teknik şartnamelerine uygun olarak yapılması, bu imalatların yapılması için işveren tarafından temin edileceği belirtilenler dışında kalan tüm malzemelerin iş başında temin edilmesi, şantiyede çalıştıracağı işçilere ait bilgi ve belgeleri sigortalı yapılmak üzere en geç işe başlamadan 1 (bir) gün önce işverene verilmesi, işin yapımı için gerekli olan elektriğin ve her türlü sarf malzemeleri (akaryakıt, kaynak malzemeleri vb.), her türlü alet, edevat ve tertibat ile ihtiyaç duyulan her türlü iş makinelerinin (ekskavatör, kamyon, jeneratör, kaynak makinesi vb.) temin edilmesi” işlerinden ibaret olduğunu; sözleşmenin imzalanmasını müteakip, müvekkili şirket tarafından sahada çalıştırılacak işçilere ilişkin bilgilerin davalı iş ortaklığına bildirildiğini, şantiye hazırlanarak ve müvekkili şirketin sorumluluğundaki ekipmanlar temin edilerek çalışmalara başlandığını, sözleşme gereği davalı iş ortaklığının yükümlülüğünde bulunan boru ve çeşitli bağlantı parçalarının çok az bir kısmının sözleşmenin imzalanmasından bir ay sonra iş sahasına gönderildiğini, devam eden süreçte ise işin yapımı için gerekli malzemenin inşaat sahasına gönderilmediğini, davalılar tarafından, iş sahasına işin yapımı için gerekli boru ve diğer bağlantı parçalarının gönderilmediği hususunun, mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen ve Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/14 D.İş sayılı dosyasına sunulan 10/11/2016 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, ayrıca sözleşme konusu işe ilişkin tutulan şantiye ziyaret defterinden de boru ve bağlantı parçalarının gönderilmediğinin anlaşıldığını, sözleşme konusu işin projesine göre sahaya davalı şirketler tarafından 25.016 metre boru ve diğer bağlantı parçalarının gönderilmesi gerektiği halde, bunun çok az bir kısmının işin başında sahaya gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından bu boruların sahaya döşendiğini, devamında ise boru ve bağlantı parçaları davalı şirketlerce sahaya gönderilmediğinden işin devamının mümkün olmadığını; müvekkili şirket yetkilileri tarafından malzeme gönderilmesi konusunda davalı iş ortaklığından defalarca gerek sözlü gerekse yazılı talepte bulunulduğunu, 07/06/2016 tarihinde iş ortaklığına gönderilen e-postada, işin geçici teslimine 135 gün kaldığının belirtildiğini, teslim edilmeyen 18.624 metre borunun 20-30 Haziran 2016 tarihleri arasında sahaya teslim edilmesinin istenildiğini, yine 11/08/2016 tarihli e-posta ile de sanat yapılarının ek parça malzemelerinin listesinin de ekte gönderilerek malzemelerin iş yerine bir an önce getirilmesinin talep edildiğini, boru ve bağlantı parçalarının 7 gün içerisinde iş sahasına sevk edilmesi hususunda davalıların noter kanalı ile de ihtar edildiğini, ancak ihtarın da sonuçsuz kaldığını; bu süreç içerisinde müvekkili şirket tarafından şantiyenin açık tutularak işçilerin yeme-içme, elektrik, su, akaryakıt vb. giderlerinin karşılandığını, yine işin yapımı için gerekli olan araç gereç ve ekipmanların iş sahasında hazır tutulduğunu; müvekkili şirket tarafından yapılan işlerin bedeli davalılarca ödenmediği gibi, işlerin yapımı için temini zorunlu olan ve davalıların temin edip sahaya göndermesi gereken çeşitli boru ve bağlantı malzemeleri sahaya gönderilmeyerek, müvekkili şirketin fiilen işten el çekmeye zorlandığını; müvekkili şirketin dava konusu iş nedeniyle alacak, zarar ve tazminat taleplerinin, yapılan iş bedeli, şantiye kurulması ve bu iş için kullanılması gereken araç ve gerecin teminine ilişkin yapılan masraflar, şantiyede çalışan işçilerin yeme, içme, ulaşım ve barınma giderleri için yapılan masraflar, çalışanlara ödenen ücretler, işin yapımı için kiralanan veya alınan araç ve makineler için ödenen ücretler, mahrum kalınan kâr şeklinde olduğunu belirtilerek; yapılan iş bedeli yönünden, Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/14 D.İş sayılı dosyasına sunulan 10/11/2016 tarihli bilirkişi raporu’nda tespit edilen müvekkili şirket tarafından yapılan işin %18 KDV dahil bedeli olan 40.104,99 TL, şantiye kurulması ve bu iş için kullanılması gereken araç ve gerecin teminine ilişkin yapılan masraflar yönünden, 11.100,00 TL, şantiyede çalışan işçilerin yeme, içme, ulaşım ve barınma ihtiyaçları için müvekkili şirketin harcamış olduğu 7.723,07 TL, çalışanlara ödenen ücretler yönünden, sözleşmeye konu işte çalışan işçilerin ücretlerinin ödenmesi için müvekkili şirket ve müvekkili şirket yetkilisi … ile şirket çalışanı … tarafından, işçiler …’a farklı tarihlerde gönderilen toplam 62.460,00 TL’den, 2.500,00 TL’sinin davalıların yükümlülüğünde olan aplikasyon işinin yapılması için haritacı Sedat Topgül’e gönderilmiş olduğu, kalan miktar olan 59.960,00 TL’nin ise çalışanlara ödenmiş olduğu, bu kaleme ilişkin müvekkili şirketin toplam alacağı olan 62.460,00 TL, işin yapımı için kiralanan veya alınan araç ve makineler için ödenen ücretler yönünden, 79.990,00 TL, yine müvekkili şirket tarafından satın alınan makine ve jeneratörlerin bedeli 33.571,00 TL toplamı 113.561,00 TL ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000,00 TL mahrum kalınan kâr olmak üzere toplam 249.949,06 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı …. A.Ş.) vekili; davacının, müvekkili şirketin yükümlülüğünde bulunan malzemeleri şantiye sahasına getirmediği veya geç getirdiği şeklindeki iddiasının bütünüyle gerçek dışı olduğunu, davacının taşeron firma olarak yapımını üstlendiği işin müvekkili şirketin KİK kapsamında üstlendiği bir iş olup, işin geç teslimi veya teslim edilmemesi halinde müvekkili şirketin “Kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanma” da dahil olmak üzere bir dizi yaptırımlara maruz kalacağının açık olduğunu, davacının işi yapmamasına ilişkin tüm kusur ve sorumluluğun davacının kendisinde olduğunu, davacının değil müvekkilinin zararının söz konusu olduğunu, davacının taraflarınca malzeme gönderilmesi konusunda gerek sözlü, gerekse yazılı talepte bulunduğunu ve 07/06/2016 tarihinde ise elektronik posta yoluyla bildirimde bulunduğunu iddia ettiğini, müvekkili şirkete bu şekilde bir bildirimin ulaşmadığını, davacının iddia ettiği gibi bir sözlü talebin de söz konusu olmadığını, davacının elektronik posta yoluyla bildirimde bulunduğunu kabul etmemekle birlikte taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 2.4. maddesindeki düzenlemeye aykırı şekilde yapılan bir bildirimin de kabulünün mümkün olmadığını, davacı şirketin, şantiye kurulması masrafları, işçilik giderleri ve makine-ekipman kiralama bedeli adı altında taleplerde bulunduğunu, davacı şirketin bu taleplerinin haksız olduğunu; anılan sözleşmenin 3. maddesinde, “Taşeron, sözleşme tarihinden itibaren, sözleşme ile belirlenmiş olan birim fiyatlar üzerinden hiçbir şekilde fiyat farkı talep edemez. Bu fiyatlar, işin sonuçlandırılması ve kesin kabulüne kadar geçerlidir.” ifadesinin yer aldığını, bu yönüyle de davacının taleplerinin haksız olduğunu; davacı, her ne kadar çalışanlarının yeme, içme, barınma giderleri ile ücretlerinin taraflarınca karşılandığını iddia etmekteyse de, davacı yanın bu iddiasının da tamamen farazi olduğunu, Ziraat Bankasına ait hesap dökümleri incelendiğinde tüm çalışanların ücretlerinin müvekkili şirketçe ödendiğinin görüleceğini, davacı tarafça dosyaya sunulmuş olan SGK dökümlerinde de, işveren sıfatının davacıya değil müvekkili şirkete ait olduğunun görüleceğini, ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin 14.2 maddesinde, “Taşeron tarafından çalıştırılacak olan işçilerin, sigorta giderleri ile açılacak olan banka hesaplarına yatırılacak olan tahakkuk edecek aylık ücretleri ve vergileri, başlangıçta işveren tarafından karşılanacaktır. İşveren tarafından yapılacak olan bu ve benzeri ödemelerin toplamı taşeronun yapılacak olan hakedişlerden kesilecektir.” ifadesinin yer aldığını, bu madde uyarınca çalışanların giderleri ve aylık ücretlerinin müvekkili tarafından karşılandığını, davacının işin yapımı için araç ve makine kiraladığı ve ücretinin davacı şirket tarafından ödendiğini iddia ettiğini, davacı yanın bu beyanlarının da kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile …A.Ş. arasındaki mail dökümleri incelendiğinde davacı şirket tarafından kullanılan araçların müvekkili şirket tarafından kiralandığının açıkça anlaşılacağını, kaldı ki araçların yakıt giderlerinin dahi müvekkili şirket tarafından karşılandığını, yakıt giderlerine ilişkin fişlerin de ekte sunulduğunu, davacının, iş bedeli adı altında bir kısım taleplerde bulunduğunu, bu taleplerin sözleşmenin “Hakedişlerin tanzimi ve ödeme şekli” başlıklı 11. maddesinde düzenlenen usule aykırı olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı ……Ltd. Şti. duruşmalara katılmamış, yazılı cevap da vermemiştir
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/04/2018 tarih ve 2016/998 Esas- 2020/320 Karar sayılı kararı ile; mahkemenin bu dosyası ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/880 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan birleştirilmelerine, yargılamaya Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/880 Esas sayılı doyasında devam edilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece; asıl davanın, taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesi uyarınca davacının davalılara verdiği teminat senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemlerine ilişkin olup, birleşen davanın ise taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesi kapsamında yapılan iş bedellerinin, masrafların ve mahrum kalınan kârın davalıdan tahsili talebini içeren alacak davası olduğu, taraflar arasındaki asıl ve birleşen davaya konu uyuşmazlığın, davacı … … Ltd.Şti. ile davalı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı arasında konusu, “… İş Kalemlerini Projeleri Çerçevesinde Ana Sözleşme Ve Bütün Ekleri Doğrultusunda Kısmi Malzemeli Olarak Ve Her Türlü Fiyat Artışından Etkilenmemek Kaydıyla Ekli Birim Fiyat Teklif Cetvelinde Belirtilen Birim Fiyatları İle Yapma” işi olan 15/04/2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanmakta olup, davacılar vekilinin, asıl davaya konu senedin bu sözleşmeye dayalı ve teminat senedi olarak davalıya verildiğini iddia ettiği, dosya kapsamına göre anılan iş ile ilgili Devlet Su İşleri 5. Bölge Müdürlüğü ile davalılar arasında 20/02/2015 tarihinde imzalanan sözleşme bulunmakta olup, taraflar arasında yapılan 15/04/2016 tarihli sözleşmeye göre davacı …’nın alt taşeron konumunda bulunduğu, asıl davaya konu senedin incelenmesinden; 55.000,00 TL tutarlı senedin davacılar tarafından keşide edildiği, üzerinde teminat kaydının bulunmadığı ve ciro yoluyla dava dışı … tarafından takibe konulduğu ve senet bedelinin ferileriyle birlikte davacıdan tahsil edildiği, her ne kadar senet üzerinde teminat için verildiğine dair ibare, kayıt bulunmasa da; taraflar arasında yapılan sözleşmenin 6.1. maddesi uyarınca 55.000,00 TL’lik teminat senedi verileceği ve bu senedin İdare tarafından işin kesin kabulünün yapılmasından sonra iade edileceği belirtilmiş olup, bu hüküm karşısında asıl davaya konu senedin teminat senedi olarak verildiğinin kabulü gerektiği, öte yandan; iş sahibi İdare olan DSİ 5. Bölge Müdürlüğünün 10/10/2017 tarihli müzekkere cevabına göre Sulama Göleti yapım işinin davalıların taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle 16/08/2017 tarihinde fesh edildiğinin tespit edildiği, bu doğrultuda, işin kesin kabulünün yapılması da 16/08/2017’den sonra fiilen mümkün olmadığından ve bu tarihten sonra davacıya iadesi gerektiğinden, davacıların istirdat taleplerinin yerinde olduğu kanaatine varıldığı, birleşen dava dosyası bakımından ise; özellikle mahkemece hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunan 17/01/2020 ve 28/05/2020 tarihli asıl ve ek raporlardaki tespitler nazara alındığında, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.2 maddesine göre işçilerin SGK primlerinin ve maaş ödemelerinin davacının alacağından kesileceği hükmü getirilmiş olup, davalının, davacının belirlediği işçiler için 45.674,91 TL ödeme yaptığı, davacının imalat tutarı alacağının 23.987,23 TL ve şantiye kurulumu ve yakıt tankı alacağının ise 11.1000,00 TL olarak hesaplandığı ve diğer talepler bakımından da davalının sorumluluğu bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde birleşen dava bakımından davacının alacağının bulunmadığı sonucuna varıldığı, davacının birleşen davadaki mahrum kalınan kâra yönelik talebine gelince; Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/14 Değişik İş sayılı dosyası üzerinden alınan tespit raporunda toplam işin yaklaşık yüzde 6,2’lik bölümünün gerçekleştirildiğinin görüldüğü, kalan kısmın gerçekleştirilmesinin ve mutlak kâr elde edileceği iddiasının da kanıtlanamadığından davacının bu talebine yönelik alacak hakkının da bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, 67.624,81 TL’nin, 15.000,00 TL’si bakımından 25/10/2017, 26.624,81 TL’si bakımından 04/01/2018, 26.000,00 TL’si bakımından 29/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine, birleşen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/998 Esas sayılı dosyası bakımından; davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili istinaf başvurusunda; birleşen davanın reddine dair mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu zira; hükme esas alınan 17/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda, diğer raporlardan daha az olarak müvekkili şirketin imalat tutarı nedeniyle 23.987,28 TL, şantiye kurulumu ve yakıt tankı nedeniyle 11.100,00 TL olmak üzere toplam 35.078,28 TL alacaklı olduğunun belirtildiğini, bu miktarlara KDV eklenmesi talebinin ise KDV tahakkuk ettirilebilmesi için fatura, irsaliyeli fatura veya serbest meslek makbuzu gibi belgelerin gerekli olduğu gerekçesiyle dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin tahsil ettiği miktarın KDV’sini ödeyip ödemeyeceği hususunun bilirkişileri ilgilendiren bir husus olmadığını, bilirkişilerin dosya kapsamı bilgi ve belgelere göre müvekkili şirketin alacağını hesaplayıp takdiri Mahkemeye bırakmak yerine, kendilerine verilen görevin yetki ve sınırını aşarak değerlendirmede bulunduklarını, bu değerlendirmede de hiçbir hukuki isabet de bulunmadığını, müvekkili şirket ile …. Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşmelerde kararlaştırılan hizmet bedelinin sözleşme süresi dolmadan ödenmiş olmasının, bu kalemde yer alan alacakların müvekkili şirket zararı olarak belirlenmesine engel olmadığını, sözleşme tarihleri ile müvekkili şirketin işten el çektirildiği tarih arasında geçen süre için araç ve kamyon kira bedellerinin talep edilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, işin az bir kısmı yapıldıktan sonra müvekkili şirketin işten el çektirilmesi nedeniyle müvekkili şirketin satın aldığı 2 adet kaynak makinesi ve 2 adet jeneratör için ödenen bedelin müvekkili şirket yönünden ayrı bir zarar kalemi oluşturduğunu, bu makinelerin fatura bedeli değil de en azından fatura bedeliyle ikinci el bedeli arasındaki farkın müvekkili şirket zararı olarak belirlenmesi gerektiğini, aksi yöndeki bilirkişi değerlendirmesinin yasaya ve ticari kabullere aykırı olduğunu, müvekkili şirket haksız olarak işi terke zorlandığından, sözleşmenin devam etmesi halinde, elde edeceği net kâr karşılığı zarara uğradığının sabit olup, bu talepleri yönünden verilen kararın da usul ve yasaya aykırı olduğunu, cevap dilekçelerinde de belirtildiği üzere, bilirkişi raporunda belirtilen ve davalı şirketler tarafından çalışan işçilere yapıldığı iddia edilen ödeme tutarından sadece 01/07/2016 tarihinde yapılan 8×694,50 TL tutarındaki maaş ödemelerinin ve müvekkili şirkete ödenen 10.000,00 TL’lik ödemenin doğru olup, bunun dışındaki ödemelerin hiçbirinin müvekkili şirketle alakası bulunmadığını, cevap dilekçesi ekinde sunulan …Bankasına ait ekstrede yer alan işlemlerin tamamının 2016 yılının Aralık ayına ilişkin olup, bu tarih itibariyle müvekkili şirketin işten el çektirildiğini, davalılar tarafından yapıldığı iddia olunan bu ödemelerin, iş sahasında yaptırılan tespit tarihi olan 27/10/2016 tarihinden sonrasına ait olduğunu ve bu ödemelerin müvekkili şirketin dava sonundaki muhtemel alacaklarını azaltmaya yönelik işlemler olduğunu, esasen, ödenmesi gereken tarihlerde ödenmeyen bu paraların, 2016 yılının Aralık ayında ödenmiş gibi gösterilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, kaldı ki, müvekkili şirkete işten el çektirilmesinden sonra iş sahasında çalışan yeni taşeronun işçilerinin de eski işçilerle aynı olup, bu kişilere ödeme yapılmış olmasının, yeni taşeronla davalılar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklandığını, neticede, müvekkili şirketin işten el çektirildiği ve yasal yollara başvurduğu tarihlerde, cevap dilekçesi ekinde sunulan ödemelerin mevcut olmadığını, dolayısıyla bu ödemelerin, müvekkili şirketin alacaklarından mahsup edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından çalışanlara ödeme yapıldığının ise şirket kayıtları ile sabit olduğunu, banka dekontlarının tek başına resmi belge niteliği taşımadığı gibi çalışanların ücretlerinin aylık olarak ödenmesi gereği karşısında, bu ücretlerin sonradan ödendiğini kabul etmenin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşmenin 14.2. maddesinde de işçilerin İş Yasasından kaynaklanan özlük hakları, fazla mesai, ihbar tazminatı, izin vb. haklarının müvekkili şirket tarafından karşılanacağının, işçilerin sigorta primleri ve stopaj vergilerinin de taşerona ait olduğunun düzenlendiğini, gerektiğinde isimleri bildirilen işçiler için Sosyal Güvenlik Kurumuna müzekkere yazılarak bu işçilerin 2016 yılı Ekim-Aralık aylarında sigorta kayıtlarının olup olmadığının, varsa hangi şirket üzerinden sigortalı olduklarının sorulmasını talep ettiklerini, asıl davada mahkemeye sunulan 23/01/2018 tarihli dilekçe ile menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülmesi ve icra dosyasına ödenen 67.624,81 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep edilmiş olması; iş ortaklığının adi ortaklık niteliğinde bulunması ve adi ortaklıkta ortakların müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları esası dikkate alınmaksızın, asıl dava yönünden müştereken ve müteselsilen tahsil yönünde hüküm kurulmamış olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulü ile birleşen davanın reddine dair mahkeme kararının bozularak kaldırılmasını, asıl dava yönünden ise müştereken ve müteselsilen tahsile yönelik hüküm kurulmamış olması nedeniyle kararın düzeltilerek hüküm kurulmasını talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan istirdat ve alacak istemlerine ilişkin olup mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 25/12/2020 tarih 12/01/2021 tarih ve 2020/1356 Esas-2021/2 Karar sayılı geri çevirme kararı uyarınca asıl ve birleşen davada davacı vekilince eksik istinaf başvuru ve karar harcının tamamlanarak, dosyanın esası incelenmek üzere Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 15/04/2016 tarihli “… İş Kalemlerini Projeleri Çerçevesinde Ana Sözleşme Ve Bütün Ekleri Doğrultusunda Kısmi Malzemeli Olarak Ve Her Türlü Fiyat Artışından Etkilenmemek Kaydıyla Ekli Birim Fiyat Teklif Cetvelinde Belirtilen Birim Fiyatları İle Yapma” işi sözleşmesi, niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte olan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, asıl ve birleşen davada davacı … … Ltd.Şti. Taşeron, davalılar yüklenici adi ortaklık ortaklarıdır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı deliller, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına ve özellikle asıl davada davalılar adi ortak olup, 6098 Sayılı TBK’nın 638.maddesine göre ortakların birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olmalarına göre, davalılardan tahsilin müşterek ve müteselsilen olmasının tabi bulunmasına, birleşen dava yönünden ise; dosya kapsamına, davacı tarafça çalıştırdığı işçilere ilişkin sunulan listeye, bu listede yer alan …’a yapılan ödemelerin; sözleşmeye göre işçi ödemelerinin davacının yükümlülüğünde olmasına, aynı listede yer alan ve davacı işçileri olduğu anlaşılan işçiler…’a yapılan maaş ödemelerine ilişkin davalının ödeme iddiası olup, bu iddianın aksinin yani davacı tarafından bu işçilere ödeme yapıldığının iddia ve ispat olunamamasına, yine bu kabuller kapsamında imalat bedeline KDV eklendiğinde çıkacak olan iş bedeline göre de davacının alacağının bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davaya yönelik istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,3‬0 TL harcın asıl davada davacılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Birleşen davaya yönelik istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL harcın birleşen davada davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Asıl ve birleşen davada davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır