Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/14 – Karar No:2022/984
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/14
KARAR NO : 2022/984
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2020
NUMARASI : 2018/970 E-2020/264 K
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.10.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili şirketin, davalının yükleniminde olan, … parsel numarasında … adına tapuya kayıtlı taşınmazda davalının inşa ettiği binanın tesisat işi için 22/12/2016 tarih ve 3.905,80 TL bedelli, … parsel numarasında … adına tapuya kayıtlı taşınmazda davalının inşa ettiği binanın tesisat işi için 05/12/2016 tarih ve 6.460,50 TL bedelli, … parsel numarasında … adına tapuya kayıtlı taşınmazda davalının inşa ettiği binanın tesisat işi için 07/11/2016 tarih ve 3.056,20 TL bedelli faturaların düzenlendiğini, ancak fatura bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2018/7906 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: İcra takip dosyasına dayanak olarak gösterilen faturaların kapalı fatura olduğunu, faturaların kapalı olmasının müvekkilinin iş bu faturaları ödediğine karine oluşturduğunu, faturaların ödenmediğinin ispat yükünün davacı şirkete ait olup davacının mükerrer tahsilat yapma gayesinde olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın, fatura borcundan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkin olduğu, Eskişehir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7906 sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklı ….Ltd. Şti, borçlu …, takip tarihinin 06/08/2018 olduğu, asıl alacak 13.422,50TL ve işlemiş faiz 2.208,98TL olmak üzere toplam 15.631,48TL talep edilen takipte borçlunun 16/08/2018 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğu, davacı vekili tarafından 26/10/2018 tarihinde süresinde itirazın iptali davasının açıldığı, taraf iddia ve savunmalarına göre faturalara istinaden düzenlenen ödeme makbuzlarında imzası bulunan şirket yetkilisinin mahkemeye tanık olarak çağrıldığı ve mahkemenin 19/12/2019 tarihli duruşmasında şirket yetkilisi …’in dinlendiği ve ”046132 numaralı faturaya mahsuben 05/12/2016 tarihli 6460,50 TL, 046116 nolu faturaya mahsuben 07/11/2016 tarihli 3056,20 TL, 046148 nolu faturaya mahsuben 3905,80 TL bedelli makbuzlardaki imzalar ve yazılar bana aittir, bu paralar alındıktan sonra … hanıma teslim ediliyordu, çünkü … hanım muhasebe işleriyle kendisi ilgileniyordu, ben tahsilat makbuzu karşılığı aldığım parayı … hanıma verip vermediğimi net olarak hatırlamıyorum ama şirketteki çalışma sistemimiz ya paranın kasaya teslimi ya da … hanıma verilmesi şeklindeydi, tahsilatlarımız sürekli elden yapılmıyordu, bazı ödemelerimiz tahsilat makbuzu karşılığı, bazıları senet, bazıları da banka üzerinden ödeme yapıyordu.” şeklinde beyanlarda bulunduğu, bu durum üzerine dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve mali müşavir tarafından düzenlenen 18/06/2019 tarihli raporda özetle; davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre, davalı … adına düzenlediği dava ve takibe konu toplam bedeli 13.422,50 TL olan 3 adet satış faturası alacağına karşılık yapmış olduğu herhangi bir tahsilat kaydı bulunmadığından, davacı şirketin (06/08/2018) icra takip tarihi itibariyle 13.422,50 TL alacağı olduğu, davalıya ait incelenen ticari defter kayıtlarına göre, davacı şirket tarafından adına düzenlenen dava ve takip konusu toplamı 13.422,50 TL olan 3 adet alış faturası borcuna karşılık sunmuş olduğu toplam 13.422,50 TL olan 3 adet ödeme belgesi düşüldüğünde davalının (06/08/2018) icra takip tarihi itibariyle 0,00 (sıfır) TL borcu olduğunun bildirildiği, her ne kadar davacının ticari defter ve kayıtlarında dava konusu alacağa ilişkin ödeme kaydı yok ise de, fatura tarihindeki davacı ortak ve yetkilisi …’in tanık ifadesi ile doğruladığı tahsilat makbuzu ile dava konusu alacağın ödenmiş olduğu anlaşıldığı gibi davalının, usule uygun tutulup lehine delil niteliğinde bulunan ticari defter ve kayıtlarının da borcun bulunmadığını göstermesi karşısında davanın reddine, ödenmiş olan borca ilişkin takibe geçmekle davacı kötü niyetli görüldüğünden tazminata hükmedildiği gerekçesiyle, davanın reddine, asıl alacağın %20’si oranındaki 2.684,5 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Bilirkişi raporuna süresinde itiraz edildiğini, ödemeye esas alınan makbuzlardaki imzaların müvekkili şirkete ait olmadığını, bu şekilde tanık dinlenemeyeceğini, imza incelemesi yapılması gerektiğini, makbuzların şirket ortağının yetkisinin bitmesinden sonraki dönemde düzenlenmiş olabileceğini, dolayısıyla gerçeği yansıtmadığını, bu hususlarda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen mahkemece bu taleplerinin değerlendirilmediğini, usule aykırı tanık olarak dinlenen …’le ilgili Eskişehir 1. Asliye Ceza Mahkemesine 2020/601 esasında ticaret sebebiyle güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığının duruşmada belirtilmesine rağmen bu dosyanın celp edilmediğini, …’in tarafların delil listesindeki tanık olarak gösterilmediğini, mahkemenin bu tanığı resen dinlediğini, bu hususun HMK’na uygun olmadığını, bu nedenle tanığın beyanının hükme esas alınamayacağını, aksi olsa bile tanığın tahsilat makbuzlarındaki imzanın kendisine ait olduğunu belirtmesinin imzanın aidiyetini kanıtlayan bir husus olmadığını, makbuzlardaki imzanın kendilerince inkar edilmesi nedeniyle tanığın imzalarının alınıp inceleme yapılması gerektiğini, davacı olarak usulüne uygun olarak bildirdikleri tanığın ise dinlenilmediğini, diğer taraftan makbuzlardaki düzenleme tarihinin de gerçeğe aykırı olduğu yönündeki iddiaları bakımından da inceleme yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin ticari defterlerinde hükme esas alınan makbuzların kayıtlı olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, mahkemenin buna rağmen kötü niyet tazminatına hükmettiğini, oysa tahsilat makbuzundaki imzanın kendisine ait olduğunu belirten …’in faturaya dayalı olarak yapılan takip tarihi itibariyle şirketin yetkilisi ve ortağı olmadığını, her şeye rağmen tahsilat makbuzundaki imzanın kendisine ait olsa ve makbuz gerçek olsa dahi hukuki olarak şirketin alacaklı olduğu bir parayı tahsil edip şirkete aktarmayan kişi statüsünde olacağından takip tarihi itibariyle müvekkili şirketin de bu durumu bilme imkanı bulunmadığından kötü niyet tazminatı takdir edilmesinin mümkün olmadığını, makbuzlardaki imza ve gerçeğe aykırılık konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadan, açılan kamu davasının sonucu beklenmeden kötü niyet tazminatının takdir edilmesinin de mümkün olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 12.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…
Üye…
Üye…
Katip…
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır