Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1090 E. 2023/743 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/1090 – Karar No:2023/743
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1090
KARAR NO : 2023/743

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2021
NUMARASI : 2020/410 E-2021/682 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU :Sözleşmenin feshi, teminat mektubunun iadesi, tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :21.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :21.06.2023
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi, teminat mektubunun iadesi ve tazminat istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili:Taraflar arasında Merkez Tesislerindeki İdari Bina ve Misafirhanede Bakım Onarım işi için 30.01.2015 tarihinde eser sözleşmesi imzalandığını, 02.02.2015 tarihinde vergi dairesi kaydı ve 04.02.2015 tarihinde SGK başvurusu yapılarak işe başlama bildirgesi verildiğini, sözleşme kapsamında müvekkilinin 04.02.2015 tarihinde aslında gerçeklerle bağdaşmayan ancak davalı idare ile güven ilişkisini zedelememek amacıyla yer teslim tutanağını imzaladığını, bu tutanağın kurum amirince 05.02.2015 tarihinde onaylandığını, müvekkilinin işi güvenli şekilde yapabilmek için 04.02.2015 tarihinde … sigortası yaptırdığını, yine aynı amaçla … isimli şirkete iş sağlığı ve güvenliği konusunda müşavirlik hizmeti almak amacıyla 05.02.2015 tarihinde başvurduğunu, bu süreçte 150 gün olan iş süreci ile ilgili tedarikçilerle görüştüğünü, hatta çeşitli firmalarla sözleşme yaptığını, müvekkilinin davalıdan sözlü olarak binaların boşaltılmasını talep ettiğini, ancak kendisine misafirhane için yazılı başvuru yapmasının, idari binayı da ayarlayacaklarını söylediklerini, bunun üzerine bu yönde davalıya dilekçe verildiğini, yer teslimini beklediklerini, sözlü ve yazılı talebe rağmen yer teslimi yapılması gereken yerlerin boşaltılmaması üzerine Kayseri 4. Asliye Mahkemesine 11.02.2015 tarihinde başvuruda bulunarak, yer teslimini gerçekleşip gerçekleşmediği ve ilgili binaların fiili tasarrufunun kimde olduğunun belirlenmesi için 2015/4 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, 12.02.2015 tarihinde misafirhanenin boşaltıldığını, ancak idari binaların halen davalının hüküm ve tasarrufu altında olduğunun keşif tutanağına yansıdığını, müvekkiline sözde yer teslimi yapılan alanda fiili durumun yer teslimi olarak değerlendirilemeyeceğini, binaların boşaltılmaması ve davalı yetkililerinin binaların tahliyesinin mümkün olmadığını beyan etmesi üzerine … isimli firmaya ek bir başvuru yapılarak, 13.02.2015 tarihinde iş sağlığı ve güvenliği müşavirlik hizmetinin talep edildiğini, 17.02.2015 tarihinde işyerinin tahliyesi gerçekleşmeden çalışılamayacağı hususunda rapor alındığını, bunun üzerine binanın boş tesliminin gerçekleştirilmesi ile süre uzatım talebini içeren, bunun gerçekleşmemesi halinde sözleşmeyi feshedeceklerini içeren 17.02.2015 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvurulduğunu, Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesini 2015/4 D.İş sayılı doyasında sunulan raporda idari binaların boşaltılmadığının açıkça belirtildiğini, müvekkilinin 17.02.2015 tarihli dilekçesine cevaben davalının 20.02.2015 tarihli kısmi kısmi boşaltımdan bahsettiğini, müvekkilinin her ne kadar boş olan misafirhanenin tadilatını yapmak konusunda istekli olmasına rağmen, geri kalan kısmın uygun yer teslimini yapılacağına yönelik beyan almadan işleri yarım bırakmamak adına iyi niyetli olarak misafirhane tadilatına başlamadığını, müvekkilinin iş kazası riskleri dolayısıyla bu şartlarda işe başlamaya zorlanılamayacağını, yer teslimi yapmayan davalının temerrüde düştüğünü belirterek açıklanan bu nedenlerle sözleşmenin feshine, … bankası Erzincan şubesinden onaylı 43.500,00 TL bedelli teminat mektubunun iadesine, sözleşmenin hükümsüz kalmış olması sebebiyle uğranılan maddi zarar olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla 16.000,00 TL’nın (karar pulu, sözleşme bedeli, KİK payı, … sigortası, ihale ve sözleşme masrafları, ihale kaçırılması nedeniyle uğranılabilecek olumlu olumsuz tüm zarar kalemlerine mahsuben) ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Davacı şirketle yapılan sözleşme kapsamında 04.02.2015 tarihinde yer teslimi yapıldığını ve yer tesliminin 05.02.2015 tarihinde onaylandığını, yüklenicinin işe başlaması gerekirken Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/4 D. İş sayılı dosyası ile 12.02.2015 tarihinde tespit yaptırdığını, yüklenici ile yapılan sözleşme hükümleri arasında yüklenicinin çalışacağı iş alanının boşaltılacağı şeklinde bir hüküm olmadığını, yer teslimi yapılırken söz konusu alanların boşaltılacağına yönelik bir kayıt olmadığını, yüklenicinin buna bir itirazı kayıt koymadığını, yüklenicinin çalışacağı alanların boş olmasını arzu ettiğini, müvekkilinin verdiği hizmet dolayısıyla 150 günlük bir süre için idari binaları boşaltmasının mümkün olmadığını, yüklenicinin bir çalışma planı hazırlaması gerektiğini, çalışma programına göre çalışılacak alanların boşaltılabileceğini, binanın tamamen boşaltılmasının mümkün olmadığını, yüklenicinin binanın tamamında aynı anda çalışmasının mümkün olmadığını, parça parça çalışabileceğini, 150 günlük süre boyunca binanın tamamen boşaltılması halinde müvekkilinin yaptığı işin önemi de dikkate alındığında enerji iletiminin sekteye uğrayacağını, müşterilerin mağdur olacağını, yurt çapında dahi enerji kesintisine sebep olacağını, yapılacak işin müvekkilinin hizmeti devam ederken de yapılabileceğini, yüklenicinin çalışma alanlarından biri olan misafirhanenin boşaltılmış olduğunu, yüklenicinin bu binada dahi edimini yerine getirmediğini, davacının iyi niyetli olmadığını, davacı tarafın işi yapabilmesi için gerekli imkânın tanındığını, davacı tarafından alınan iş güvenliği raporunun bağlayıcı olmadığını, müvekkili davalının iş güvenliği uzman raporuna göre, gerekli tedbir ve önlemlerin alınması halinde, ihale kapsamındaki işin binanın fiziki durumu değerlendirilerek kısmen boşaltma yapılarak işin ilgili kısımda yapılabileceğinin bildirildiğini, bu sebeple davacı tarafından alınan rapordaki aleyhe hükümleri kabul etmediklerini, iş kapsamında olan misafirhanenin boşaltıldığını, iş yapılması için halen boş tutulduğunu, davacının işe başlamadığını, … Büyükşehir Belediyesinin kültür yolu projesi kapsamından pek çok binada bina giydirmesi yapıldığını, bu işler yapılırken binaların boşaltılmadığını, faaliyetlerin aksamadan yürüdüğünü, yüklenici tarafından yapılacak işlerin de aynı nitelikte olduğunu, davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı bir sebebe dayanmadığını, bu sebeple uğradığı zararların tazminini isteyemeyeceğini, kurum kayıtlarında davacı tarafın iadesini talep ettiği 43.500,00 TL bedelli teminat mektubunun yer almadığını, 11. Bölge Müdürlüğünün kıymetli evrak kasasında … Müh. Ltd. Şti tarafından sunulan … Bankası Kayseri Organize Şubesi 29.01.2015 tarih ve 502812 sayılı 43.450,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun yer aldığını, davacının talep ettiği 43.500,00 TL bedelli bir teminat mektubunun yer almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin feshi, teminat mektubunun iadesi ve tazminat istemine ilişkin olduğu, mahkemece evvelce yapılan yargılama sonunda 27/11/2017 tarihli, 2015/410 Esas ve 2017/935 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, bu hükmün davacı … Müh. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf etmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/420E, 2020/686K sayılı 23/06/2020 tarihli ilamı ile “…davada taraf olarak yer alan davacılardan…’in davada taraf olarak gösterilmeksizin ve hakkında hüküm kurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı…” gerekçesiyle HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, iade edilen dava dosyasının mahkemenin 2020/410 Esasına kaydedildiği, yapılan duruşmada davacılar vekilinin daha önce alınan bilirkişi rapor ve ek raporuna kapsamlı itirazları ve talebi dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesi sonucunda bilirkişi kurulu tarafından 08/02/2021 tarihli raporun düzenlendiği, tarafların rapora karşı beyan ve itirazları ve raporlar arasındaki çelişki dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi kurulu tarafından 04/05/2021 tarihli raporun düzenlendiği, bu bilirkişi kurulunun raporu denetime elverişli ve dosya içindeki delillere uygun ve 27/03/2017 tarihli bilirkişi kurulunun raporu ile uyumlu olmakla mahkemece benimsenerek hükme esas alındığı, 6098 Sayılı TBK’nın 470. vd maddelerinde eser sözleşmesinin düzenlendiği, TMK’nun 6. maddesinin, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, tarafların iddialarını kanıtlamakla yükümlü oldukları, yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler ışığında eldeki uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerektiği, taraflar arasında 30/01/2015 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı, merkez tesislerindeki idari bina ile misafirhanede inşaat bakım onarım işine ait sözleşme başlıklı 30/01/2015 tarihli sözleşmenin içeriği ve imzalarının tarafların kabulünde olduğu, bu sözleşme ile yüklenici olan davacılar tarafından davalıya ait … İli, … İlçesi’nde bulunan idari bina ve misafirhane binasının tamirat ve onarım işini üstlendikleri, sözleşmenin imza tarihinden itibaren 5 gün içinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerine göre yer teslimi yapılarak işe başlanacağının, yüklenicinin taahhüdünü iş yeri teslim tarihinden itibaren 150 gün içinde tamamlayarak geçici kabule hazır hale getirmek zorunda olduğu, kesin teminatın ve ek teminatın geri verilmesi hususunda Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ndeki hükümlerin uygulanacağı, yüklenicinin iş programını yer tesliminin yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içinde sözleşme bedeli üzerinden bir günde yapılması gereken iş tutarını hesaplayarak ödeneklerin yıllara göre dağılım esasları ile varsa işin kısımları ile bitirme tarihlerini de dikkate alarak idarece verilen örneklere uygun olarak hazırlayacağı, gecikme halinde ihtarda belirtilen sürenin bitmesine rağmen aynı durumun devam etmesi halinde ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminatın irat kaydedileceği, sözleşmenin feshedilerek hesabın genel hükümlere göre tasfiye edileceği, süre uzatımıyla ilgili hususlarda Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin uygulanacağı sözleşmenin idare veya yüklenici tarafından feshine ilişkin şartlar ve sözleşmeye ilişkin diğer hususlarda 4735 Sayılı Kamu İhale Kanunu ile Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin uygulanacağının kararlaştırıldığı, yargılama sonunda tüm dosya kapsamı, özellikle ihale belgeleri, 30/01/2015 tarihli sözleşme ve ekleri, 04/02/2015 tarihli yer teslim tutanağı, taraflar arasındaki yazışmalar, tanık anlatımları, 27/03/2017 havale tarihli ve 04/05/2021 havale tarihli bilirkişi kurulunun ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli raporları birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında 30/01/2015 tarihli eser sözleşmesinin imzalandığı, davacıların yüklenici, davalının ise iş sahibi olduğu, 30/01/2015 tarihli sözleşme kapsamında davacıların davalıya ait idari bina ve misafirhane binasının dış cephe ve iç mekanlarında bakım, tamirat ve onarım işlerini yapmayı taahhüt ettikleri, 04/02/2015 tarihli yer teslim tutanağı ile davacılara yer teslimi yapıldığı, Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/4 D. İş sayılı delil tespiti dosyası üzerinden 12/02/2015 tarihinde yapılan keşif sonrasında harita mühendisi bilirkişinin 20.02.2015 tarihli tespit raporuna göre sözleşmeye konu işlerin yapılacağı yerlerden biri olan misafirhane binasının boşaltılmış olduğunun tespit edildiğinin anlaşıldığı, 30/01/2015 tarihli sözleşme kapsamında davacıların yüklendikleri işlerin çok tehlikeli iş kolu sınıfında yer aldığı, sözleşmede, işin yapımında ifa sıralamasının yapılmadığı, iş sağlığı güvenliği açısından ifanın imkansızlığına dair bir tespitin de bulunmadığı, 05/02/2015 tarihli yer teslimi tutanağı ile işin yapılacağı yer olan idari bina ile misafirhane binasının yükleniciye tesliminin gerçekleştirildiği, çalışma yapılacak yerlerde çalışmaya mani herhangi bir durum olmadığının görüldüğünün taraflarca imza altına alındığı, davacıların yer teslim tutanağını ihtirazi kayıtsız olarak kabul edip imzaladığı, davacıların sözleşme gereği üstlendikleri işin yapımına misafirhane ve idare binasının dış cephesinden başlamasına ve boşaltılan misafirhane binasının iç mekanlarındaki işlerin yapımına davalının itirazının olmadığının görüldüğü, TBK’nun 471. maddesine göre yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorunda olduğu, sözü edilen yasal düzenlemeye göre davacıların uzman ve tecrübeli bir kimsenin gözeteceği teknik ve sanat kurallarına uygun hareket etmesi gerektiği, buna aykırı davranmasının özen borcunun ihlali niteliğinde olduğu, yükleniciler tacir olduğundan genel kabule göre basiretli davranmaları gerektiği, sözleşmeye konu işin yapılacağı yerlerin enerji alanında kamu hizmeti gören davalının idari binası ve ekleri olduğu, davalının ifa ettiği hizmetin niteliği gereği kesintisiz hizmet vermeye devam etmesi gerektiği, davacıların sözleşmeyi yaparken bu hususu bilecek durumda oldukları, hayatın olağan akışına göre değerlendirildiğinde anılan idari bina ve eklentilerinin işin yapılması sürecinde söz konusu idari işlerin yapılmasını engeller şekilde tamamen boşaltılmasının mümkün olmadığının değerlendirildiği, bu nedenle davacıların işbu işi üstlenirken yani sözleşmeyi imzalarken basiretli bir tacir ve TBK’nun 471. maddesi anlamında yüklenici olarak bu hususları gözönünde bulundurmuş olması gerektiği, bu hususların yüklenici olan davacıların yasal özen borcu kapsamında olduğu, nitekim idare binasında davalının hizmet vermeye devam etmesi nedeniyle iş sağlığı ve iş güvenliği açısından önemli derecede risklerin artmış olacağı nedeniyle yüklenici olan davacıların işin yapımına başlamadıkları ileri sürülmüşse de, davacıların delil olarak dayandıkları … İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi’nin 17/02/2015 tarihli değerlendirme raporunda hizmet binalarının dış cephesinde yapılacak bakım ve onarım işlerinin yapımı esnasında gerekli tedbirler alındığı taktirde dış cephede çalışılmasına engel bir durumun olmadığı belirtildiği halde davacıların misafirhane ve idare binasının dış cephesindeki ve boşaltılan misafirhane binasının iç mekanlarındaki işlerin yapımına başlamadıklarının açık olduğu, benimsenen bilirkişi kurulunun 04/05/2021 tarihli raporundaki tespit ve görüşlerine göre davalıya ait idari binanın ve misafirhane binasının dış cephesinde ve boşaltılmış olan misafirhane binasının iç mekanlarında yapmayı yüklendiği iş yönünden ileri sürdüğü iddialarının işin niteliği kapsamında ve işe hiç başlanılmamasını gerektirecek nitelikte yasal riskleri taşımadığının ortada olduğu, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’na göre çok tehlikeli işlerde risklerin tamamen yok edilmesinin mümkün olmadığının yasal düzenlemelerde kabul edildiği, idare binasının boşaltılmadan sözleşme konusu işlerin yapımında olağan akışa aykırı bir durumun bulunmadığı, genel olarak hizmet verilmeye devam edilen bir çok iş yerlerinde de bakım onarım işlerinin yapılmakta olduğunun da herkes tarafından bilinen bir durum olduğu, iş yeri teslim tutanağında ve idari teknik şartname ile sözleşmenin incelenmesinde iş yerinin tamamen boşaltılarak teslim edileceğine dair bir maddenin yer almadığı, davalı tarafından bu yönde bir sözlü beyan ve taahhütte bulunduğuna ilişkin iddia ve delil de bulunmadığı, ayrıca dosyada bulunan iş sağlığı ve güvenliği konusunda teknolojik gelişmelerin tüm imkanları kullanılarak gerekli önlemler alınmak koşulu ile işlerin yapılmasının mümkün olduğu, binanın tamamen boşaltılmadığı nedeniyle ifanın imkansızlığı veya artan riskler nedeniyle yapım işinin gerçekleştirilemeyeceği hususunda alınmış görüş ve raporların genel hayat tecrübelerine uygun olmadığı, iş sağlığı ve güvenliği bakımından yapılan değerlendirmede ifayı engelleyecek, imkansızlaştırılacak, sözleşme ve şartnamelerin aksine bir hususun tespit edilemediği, bu nedenle davacıların sözleşmeyi feshetmesinin haklı olmadığının sonuç ve kanaatine varıldığı, davacıların sözleşmenin feshi ve buna dayalı olarak teminat mektubunun iadesi ve tazminat istemlerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle, davacıların davasının reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dosyanın birkaç kez bilirkişi incelemesine konu olduğunu ve her bir bilirkişi heyetinin dosyaya farklı görüşler sunması ile dava konusu uyuşmazlıkta çelişki ortaya çıktığını, bu haliyle çelişkinin giderilmesi gerekirken, gelen son rapor olan 04.05.2021 tarihli rapor esas alınarak hüküm kurulduğunu, eldeki davayı ve bilhassa esas uyuşmazlık konusu olan sözleşme konusu taşınmazların iş sağlığı ve güvenliği açısından ne şekilde teslim edilmesi gerektiği hususunu, davanın 2015 olan açılış tarihinden itibaren dosya münderecatına dahil olan tüm uzman görüşleri ve bilirkişi raporlarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğini, çelişkinin 2 farklı görüşte toplanan 4 ayrı bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, mahkemece de 15.03.2021 tarihli duruşmanın 4 nolu ara kararında raporlar arasındaki çelişki dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiğini, mahkemenin de raporlar arasında çelişki olduğunu kabul ettiğini, mezkur ara karar doğrultusunda 04.05.2021 tarihli bilirkişi raporunun tanzim edildiğini ve işbu raporun hükme esas alındığını, ancak mahkemece işbu raporun çelişkileri gidermediğinin dikkate alınmadığını, zira maksadın alanında uzman bilirkişilerce tanzim edilen raporların arasındaki çelişkilerin giderilmesi ise, son rapora olan beyan ve itirazları doğrultusunda, dosyanın kül halinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin incelemesine verilmesi gerektiğini, 2 farklı görüş ayrılığı oluşan uyuşmazlık konusu hakkında, iş sağlığı ve güvenliği açısından iş konusu binaların boşaltılması gerektiği ve bu sebeple feshin haklı olduğu kanaatinde olan iki bilirkişinin de A sınıfı bilirkişiler olduğu, bir diğer deyişle iki en yetkin sınıf olan A sınıfı bilirkişinin feshin haklı olduğunu tespit etmesine karşın bir A sınıfı ve bir de C sınıfı bilirkişinin karşı görüşte olması da davanın kabulü için yeterli bir olgu olduğunu, bir diğer yönden ise son rapor olan 04.05.2021 tarihli raporun tanzim edilmesi kararından önce dosyanın tekamül etmiş olduğunu, çelişki gerekçesiyle aldırılan son raporun adeta dosyayı çıkmaza soktuğunu, misafirhanenin boşaltılması ile yer teslimi yapıldığı ve idari binanın boşaltılmadan işin yapılması gerektiği iddialarının mesnetsiz olduğu kadar, Yapım İşleri Genel Şartnamesine ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira sadece misafirhanenin boşaltılmasının teknik olarak işe başlamaya yetmeyeceği gibi, bu hususun eser sözleşmesinden kaynaklanan yer teslimi yükümlülüğüne aykırı olduğunu, kaldı ki, misafirhane tadilatının toplam işin %20’sinden daha azını ifade ettiğini, toplam işin %20’si bile olmayan misafirhane tadilatı için, işbu binanın teslimi ile yer tesliminin yapıldığını ifade etmenin kabul edilebilir bir durum olmadığını, sözleşmenin 8.maddesi gereğince sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 6. maddesinde yer tesliminin düzenlendiğini, yer tesliminin genel hükümlere göre yüklenicinin bir borcu olduğu gibi özel hükümlere göre de iş bu borcun davalı yanca ifa edilmesi gerektiğini, bu hali ile sadece misafirhanenin boşaltılması suretiyle yer teslimi yapıldığını iddia etmenin sözleşmenin eki Yapım İşleri Genel Şartnamesine aykırı olduğu gibi hakların dürüstçe kullanılması kaidesine de aykırı olduğunu, yer teslimi hususunun ise misafirhane haricindeki sözleşme kapsamında işe dahil olan idari binanın boşaltılmadığı ve bu binada faaliyetlere devam edildiğinin, Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/4 Değişik İş sayılı delil tespiti raporu ile sabit olduğunu, daha işin başında davalı ile sıkıntı yaşamamak adına ve ahde vefa, sözleşmenin ayakta tutulması gibi kanun koyucunun da kabulünde olan genel kaidelere uygun olacak şekilde tüm iyiniyet ile müvekkillerince imza edilen gerçekle bağdaşmayan yer teslim tutanağının da hükmünün kalmadığını, davalı kurumun çekince koymadığı ya da ihale ilanında belirtmediği bir şarttan dolayı, müvekkilinin sorumlu olacağı yahut tek taraflı olarak zarara düçar olacağını düşünmenin hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu, mezkur şartname hükmü ve ilgili tüm mevzuat dikkate alındığında işin yapılacağı yer/yerlerin müteahhitin uhdesine bırakılması gerektiğini, yani hem hizmetin devam etmesini istemek hem de işin yapılmasını istemenin sözleşmeye olduğu kadar TMK’nun 2.maddesindeki dürüstlük kuralına da aykırı bir düşünce olduğunu, kaldı ki iş sağlığı ve güvenliği açısından da hem davalı kurum personeli açısından hem de işçiler açısından alınabilir riskten çok daha fazla riski almak anlamı taşıdığını, davalı kurumun hizmetin kesintiye uğramadan inşaatın yapılmasını istemesi ve dahi riski de tamamıyla müvekkilleri üzerinde bırakarak işin yapılmasını istemesinin, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı kurumun sözleşmeye ve ilgili mevzuata aykırı davrandığını, bir yandan da misafirhanenin boşaltıldığını ve müvekkilinin işi yapmakta samimi olmadığını ileri sürdüğünü, ancak müvekkilince davalı kuruma idari binanın da boşaltılması için yazılmış olan dosya münderecatına da dahil edilen yazılara cevaben hep, kurumun subjektif durumundan dolayı yer tesliminin yapılmayacağının söylendiğini, yer teslimi ile ilgili yapılan şifahi görüşmelerde müvekkillerine önce idari binanın boşaltılmasının bir şekilde halledileceğini beyan ettiklerini, ancak müvekkilince gönderilen yer teslimi talepli yazılarda bu şekilde çalışılmasını istediklerini, YİGŞ’nin 6.maddesine göre yer tesliminin ne şekilde olacağının tarif edildiğini, yer teslimini işbu maddeye uygun şekilde yapamayan davalı kurumun hem sözlü hem yazılı taleplerini de sonuçsuz bıraktığı gibi ihale ilanında da yer tesliminin binaların boşaltılmadan yapılacağına ilişkin bir bildirimde bulunmadığını, davalı kuruma işin niteliği itibariyle bölünemeyecek bir iş olması, önce misafirhanenin tadilat işinin sonra idari binanın tadilatın yapılmasının inşaat işlerinin işleyişine aykırı olduğu, aksi düşüncede bile gerek inşaat alanındaki işleyiş açısından gerek ticari işleyiş açısından alt yüklenicilere tadilat yapılacak binaların parça parça verilmesinin mümkün olamayacağı, bu şekilde bir eser yapmanın hayatın olağan akışına da aykırı olacağı defaatle bildirilmiş olsa da davalı kurumun, kendi subjektif durumundan dolayı binanın boşaltılmayacağını bildirdiğini, ayrıca davalı kurumun hamaliye bedeli dahi ödemeden, binadaki tadilat esnasında kurum içindeki eşyaların müvekkillerince dışarı çıkarılmasını, iş yapıldıkça da eşyaların geri yerlerine getirilmesini istediklerini, müvekkillerine sözleşmede bulunmayan edimler yüklenmek suretiyle ahde vefa ilkesine aykırı davranan davalının, aynı zamanda yükleniciden beklenemeyecek şekilde taleplerde bulunarak işin yapılmasını fiilen imkansızlaştırdığını, son çare olarak sözlü ve yazılı şekilde davalıya binanın kat kat boşaltılması da teklif edilmiş olmasına rağmen davalının buna da olumlu bir cevap vermediğini dava konusu işin davalı kurumca tüm sorumluluğu müvekkillerine yükleyerek ya da kurum personelinin, işçilerin ve dahi hizmet alan onlarca yüzlerce vatandaşın sağlık ve güvenliği binanın boşaltılmadan sağlanabilecek basit bir tadilat işi olmadığını, işbu hususlar göz ardı edilerek tanzim edilen bilirkişi raporunun esas alınarak kurulan hükmün hatalı olduğunu, dava konusu işin basit bir tadilat işi olmadığından, misafirhane ve idari bina tadilatı işi, binalar tamamen boşaltılmadığı takdirde hem çalışan personel açısından hem inşaat işçileri açısından hem de binaya giren çıkan diğer kişiler açısından iş sağlığı ve güvenliği bakımından tehdit oluşturduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, sözleşmenin feshi, teminat mektubunun iadesi, tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemenin 27/11/2017 tarih, 2015/410 E-2017/935 K sayılı kararında özetle; davacı yüklenicinin taraflar arasındaki sözleşmeyi iddia ettiği sebeplere göre feshetmesinin haklı olmadığı, haklı sebeplerle feshetmediğinden buna dayalı maddi zarar ve tazminat taleplerinin de yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı … Müh…Ltd.Şti. vekilince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 2018/420E, 2020/686K sayılı 23/06/2020 tarihli kararında özetle;”…Davaya konu olan 30/01/2015 tarihli sözleşmede …. İnş…Ltd. Şti. ile birlikte …’in de yüklenici olarak yer aldığı ve …..Ltd.Şti ile …’in iş ortaklığı şeklinde işi üstlendikleri, dava dilekçesinde davacı şirketle birlikte yüklenici iş ortağı …’in de davacı taraf olarak gösterilip talepte bulunulduğu, adi ortaklık şeklinde üstlenilen işlerde adi ortaklığı oluşturanların birlikte dava açması veya bir ortağın açtığı davaya diğer ortağın muvafakat etmesinin gerekli olduğu, eldeki davada da yüklenici iş ortaklarının birlikte dava açtıkları görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılamada … tarafından temlik ya da benzeri şekilde taraf sıfatının kalmadığına dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı halde ve sözleşmenin tarafı olan ve davacı olarak davada yer alan …’in mahkeme kararında davacı olarak gösterilmediği gibi gerekçe ve hüküm kısmında da bu davacı hakkında herhangi bir karar verilmediği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 297.maddesi gereğince mahkeme hükmünde, tarafların ve davaya katılanların kimlikleriyle Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin, tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucun ve hukuki sebeplerin, hüküm sonucununun ve hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu durumda mahkemece davada taraf olarak yer alan davacılardan …’in davada taraf olarak gösterilmeksizin ve hakkında hüküm kurulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. …”gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvusunun kabulü ile esası incelenmeksizin HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 30.01.2015 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödedikleri başvuru harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361.madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…