Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1085 E. 2023/350 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/1085 – Karar No:2023/350
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1085
KARAR NO : 2023/350

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2021
NUMARASI : 2019/689 E-2021/755 K

ASIL DAVA VE BİRLEŞEN 2020/327 E. SAYILI DAVADA

DAVACI :
VEKİLİ : Av. … – E-TEBLİGAT

DAVALI :
VEKİLİ : Av. … – E-TEBLİGAT

DAVALARIN KONUSU : İtirazın İptali / Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.03.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli asıl dava ile alacak talepli birleşen davada mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalının yöneticilerinden …’un bayram dönemini kapsayan süre içerisinde projenin hazırlanacağı, faaliyete başlanacağı ve bayramı takip eden 20 gün içerisinde bütün işlemler tamamlanarak Ağustos ayı itibariyle cafenin faaliyete geçirilebileceğini söyleyerek teşviki ile müvekkilinin kendi markasını yaratma kararı aldığını, müvekkilinin oluşan güvenle 2018 yılı Haziran ayı ortasında kira sözleşmesi akdettiğini, ilk ham planın 11.07.2017 tarihinde müvekkiline ulaştığını, daha sonra ayrıntılı bir plan gönderildiğini, fakat Ağustos ayına kadar faaliyette bulunulmadığını, davalının Ağustos ayı başında basit bir fırının cafeye dönüştürülmesi işi için, endüstriyel mutfak havalandırması gibi ihtiyacın çok üzerinde donanım içeren 330.000 TL + KDV tutarlı bir teklifte bulunduğunu, müvekkilinin ısrarı sonucu teklifin 178.686,75 TL + KDV olarak düzeltildiğini, ancak müvekkilinin teklifi imzalamadığını, önceki tekliften çıkarılan ürünlerin ardından birim fiyatlarda, sayı ve metrajda artışlar yapıldığını, müvekkilinin şantiye kurulması talebi üzerine 60.000 TL ödeme yaptığını, davalının fahiş teklifte bulunduğunu, asma kat yapılması, buzdolabı, klima, havalandırma sistemleri gibi bir kısım imalatı üçüncü kişilere yaptırdığını, Ekim ayına kadar toplam ödemenin 222.000 TL’ye ulaştığını, iptal edilen işler nedeniyle davalının 60.500 TL ödemeyi iade ettiğini, dilekçesinde açıkladığı biçimde imalatta gecikmeler yaşandığını, elektrik kablolama işlerinin müvekkili tarafından 3.500 TL + KDV ücretle davalının ustalarına yaptırıldığını, müvekkilinin 05.11.2018 tarihinde ikinci bir ihtarname göndererek sözleşmeyi feshettiğini ve fazla ödemeyi talep ettiğini, davalının dilekçesinde listelediği bir kısım işleri yaptığını, kararlaştırılan bir kısım işlerin hiç yapılmadığını, yine listelenen bir kısım işlerin ise müvekkili tarafından üçüncü kişilere yaptırıldığını veya satın alındığını, uzman bir kişiye danışarak inceleme yaptırıldığını, davalının yaptığı işler toplamının 69.901,88 TL + KDV olduğunu, 78.515,78 TL fazla ödeme yapıldığını, bu tutar ile işlemiş faiz ve vekalet ücretinin tahsili için başlatılan icra takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu öne sürerek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; uyuşmazlığın davacının kendi markasını oluşturarak açacağı cafeye ilişkin mimarlık, proje ve dekorasyon işlerinden kaynaklandığını, davacı adına hareket eden …’ın şirket yetkilisi olmadığının bilahare öğrenildiğini, müvekkilinin tekliflerinde süre taahhüdünde bulunmadığını, davacı tarafın istekleri üzerine pek çok kez revize edildiğini, her bir teklif ve projenin davacı ile paylaşıldığını, davacının sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin üstlendiği işlerin bir kısmı ile ilgili teklif detaylarını üçüncü kişilerle paylaştığını, işin maliyetli kısmını müvekkiline yaptırdığını, basit işlemleri ise üçüncü kişilere yaptırdığını, elektrik işlerinde müvekkilini by-pass ederek taşeronlarına iş yaptırdığını, üçüncü kişilerin yaptırdığı işlerde ciddi sorunlar yaşandığını, tekliflerde her bir kalemde kullanılacak malzemenin marka ve miktarının belirtildiğini, revizeler ve davacının işler için gerekli ortamı hazırlamaması nedeniyle işin geciktiğini, davacının üstlendiği klima temininin yerine getirilmediğini, davacının teklifte yer almayan hatta çalışma ruhsatı alınırken engel teşkil edecek asma kat gibi hususlarla müvekkilini sürekli meşgul ettiğini, endüstriyel havalandırma sisteminin müvekkilinin edimlerinde yer almadığını, müvekkilinin teklifler gereğince üçüncü kişilere yaptığı sipariş ve ödemelerde revizyonlar sonucu sorun yaşadığını, zarara uğradığını, mimari projenin rayiç bedelinin 40.000 – 50.000 TL olduğunu, teklif başlıklı anlaşmaların en son hali itibariyle müvekkiline ödenmesi gereken iş bedelinin toplam 210.850,37 TL olduğunu, davacının 161.500 TL ödeme yaptığını, 49.350,37 TL daha ödenmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2020/327 Esas sayılı davada davacı vekili özetle; asıl davadaki dava dilekçesindeki vakıaları tekrarla, müvekkilinin cafeyi işletmeye açamadığı, Eylül 2018- Ocak 2019 dönemi için ödediği kira bedeli, üç aylık dönem için yoksun kalınan kar ve davalı tarafa fazla ödenen iş bedeli için 13.082,34 TL ile 70.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, taraflar arasında davacının iş veren, davalının ise yüklenici olduğu, davacıya ait iş yerinin bir kısım işlerinin yapılması hususunda sözlü olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu, yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporuna göre kurulan sözlü eser sözleşmesi kapsamında davalı tarafından yapılan işin bedelinin teklif formları ve TBK’nin 481. maddesi birlikte değerlendirildiğinde 119.129,20 TL olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme olmaması nedeniyle işin başlama – bitiş tarihlerinin ve bu itibarla işin gecikip gecikmediği ile gecikmiş olması halinde gecikmeden kimin sorumlu olduğu hususlarının tespitinin mümkün olmadığı, iş bedeline karşılık olarak davacı tarafından 161.500,00 TL avans ödemesi ile bilirkişi tarafından tespit edilen iş miktarı dikkate alındığında davacı tarafından 42.370,80 TL fazla ödeme yapıldığı, keşif sırasında davalı tarafından yapıldığı kabul edilen işlerin kullanılmakta olduğu, yapılan işlere karşılık olarak davacı iş verenin ödeme edimini yerine getirmesinin gerektiği, birleşen dava ile talep edilen manevi tazminata ilişkin koşulların ise açıklandığı üzere yazılı sözleşme bulunmaması karşısında işin yapılmasında gecikme olup olmadığı, davacının işin gecikmesi nedeniyle zararının bulunup bulunmadığı hususlarının değerlendirilmesinin mümkün olmaması karşısında oluşmadığı” gerekçesiyle “Mahkememizin 2019/689 esas sayılı dosyası yönünden,1) (a) Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı borçlunun Ankara 16. İcra Dairesinin 2019/5634 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin 42.370,80 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, asıl alacağa takip tarihinden itibaren AVANS FAİZİ uygulanmasına, fazlaya ilişkin davanın reddine, (b) Davacının icra inkar tazminatı, davalının ise kötü niyet tazminatı talebinin alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine…” ve birleşen davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uzman kişinin 14.11.2018 tarihinde yerinde ve fotoğraflar üzerinden yaptığı inceleme sonucu yüklenici karı dahil davalı tarafça yapılmış olan işler bedelini 69.901,88 TL + KDV olarak hesapladığı, davalının yaptığı işlere ilişkin faturaları sunmadığı, müvekkilinin tüm delillerini UYAP üzerinden ve USB bellek içerisinde süresinde sunduğu, dava dilekçesindeki talebin davanın açıldığı tarihteki dosya hesabı ve icra inkar tazminatı baz alınarak belirlendiği, davalının 01.07.2018 tarihi itibariyle inşaata başlanacağı ve tüm sürecin en fazla bir ay süreceği beyanına istinaden müvekkilinin taşınmazı kiralarken üç aylık ödemesiz süre aldığı, müvekkilinin kendi çabalarıyla başka kişilere yaptırmak durumunda kaldığı, Ocak 2019 itibariyle tadilatın devam ettiği, bedelsiz sürenin boşa geçirildiği, müvekkilinin fazladan 40.000 TL ödediği, planlandığı gibi Eylül 2018 itibariyle işletmeye başlansaydı, müvekkilinin ortalama 120.000 TL gelir elde edebileceği, gecikme sonucu kar kaybına uğradığı, son ihtarnamenin gönderilmesinden önce işlerin tamamlanması istendiğinde davalının geri dönüş yapmadığı, davalı yetkilisi …’un “ben Ankara’ya gelip, onların ağzını burnunu kıracağım. O mekanda da taş taş üzerinde bırakmayacağım. Ayağını denk alsınlar.” demek suretiyle tehdit ettiği, müvekkili şirket yetkilisi …’ın kalp hastası olduğu, bu durumdan çok etkilendiği, tüzel kişi tarafından da manevi tazminat talep edilebileceği, özellikle sözleşmeye aykırı hareket sonucu mesleki ve ticari itibarının saldırıya uğradığı, davalının Ankara’da bulunan ustaları çalışmamaları için tembihlediği, tehdit ve baskılar sonucu şirket yetkilisinin kalp rahatsızlığının nüksettiği, davalının ücretini alıp yaptığı ve yapmadığı işler bulunduğu, yapmadığı işlere ilişkin itirazın iptali davası açıldığı, yarım bıraktığı işlerle ilgili olarak uzman incelemesi yaptırıldığı, müvekkilinin bilgisizliğinden faydalanarak 13.082,34 TL fazla malzeme ve fahiş fiyatlandırma yapıldığının belirlendiği, vekalet ücreti ve dava giderlerine ilişkin hesaplamaların isabetli olmadığı nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali ve birleşen dava alacak talepli olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince asıl davada davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harçlarının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a madde gereğince kesin olmak üzere 23.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır