Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1042 E. 2022/157 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
,,,,
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 15/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline gönderilen dosya ikmalen gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ;Taraflar arasında, …. işine ilişkin 03.09.2015 tarihinde 354.000,00 TL bedelli sözleşmenin yapıldığını, 13/09/2015 tarihinde yer teslimi yapılarak yapım sürecine başlandığını, davalı idareden kaynaklanan ve müvekkiline verilen 218 gün süre uzatımı neticesinde 10/01/2017 tarihinde işin kabulünün gerçekleştirildiğini, ancak yapım sürecinde işin işleyişi ile ilgili olarak sözleşme hükümlerine bağlı kalınamadığını, yasa ve sözleşmeye aykırı pek çok fiil ve işlem neticesinde müvekkilinin müspet ve menfi zararlarının oluştuğunu, davalı idare tarafından 25/05/2017 tarihinde yapılan hakedişe esas 01/06/2017 tarihli ve 064304 sayılı faturada 2/10 KDV tevkifatı yapılarak davalı idareye teslim edildiğini, davalı idarenin 06.06.2017 tarihli yazı ile KDV tevkifatının 2/10 değil de 9/10 şeklinde kesilmesi gerektiği gerekçesi ile sunulan faturayı iade ettiğini, bunun üzerine 02.06.2017 tarihli faturanın davalının talep ettiği şekilde 9/10 KDV tevkifatı kesilerek dilekçe ekinde itiraz kaydıyla gönderildiğini, davalının bu talebinin….117 sayılı KDV tevkifatına ait tebliğe aykırı olduğunu, KASKİ ile yapılan görüşmelerde işin adında “yapım” kelimesi geçmemesi nedeni ile KDV tevkifatının 9/10 şeklinde olması gerektiğinin ifade edildiğini, ancak önemli olanın işin ismi değil ifası olduğunu ve işin kapsamında proje ve sondaj işi olması nedeniyle KDV tevkifatının 2/10 olması gerektiğini, müvekkilinden haksız olarak kesilen 57.348,00 TL KDV’nin davalı idareden tahsili gerektiğini, sözleşmenin 14.maddesindeki fiyat farkı ödenmesi hususunda ise davalı idareden kaynaklı olarak 218 gün süre uzatılmış olması nedeni ile gecikme nedeniyle güncellenmiş fiyat farkı olan 13.769,88 TL’nın davalıdan tahsili gerektiğini, üçüncü kişilere ait arazilerde çalışmanın ne şekilde olduğunun 2942 sayılı … Kanunu’nda tanzim edildiğini, davalının bu kanuna uygun hareket etmediğini, kamulaştırma işlemlerini yapmadan çalışmaların yapılmasını talep ettiğini ve bu süreçte müvekkilinin hakedişlerinden haksız olarak 18.691,20 TL gecikme cezası kesintisi yaptığını belirterek her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı idareye karşı yapılan ve müvekkiline cezai kesintiler sebebi ile ödenmeyen hakedişlerin ve idareden olan sair alacakların(KDV tevkifat kesintisi ve fiyat farkı) tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’sının hakediş ve alacak tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ; KDV tevkifatı bakımından husumetin müvekkili idareye değil ilgili vergi dairesi başkanlığına yöneltilmesi gerektiğini ve bu durumda davanın vergi mahkemesinde görülmesi gerektiğinden davanın usulden reddi gerektiğini, davanın belirsiz alacak, kısmi dava ve tespit davası şeklinde açılmasının doğru olmadığını, davacı tarafın KDV tevkifat oranının 2/10 olması gerektiğine dair iddiasının mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, KDV tevkifat oranının 9/10 olması gerektiğini, sözleşmenin 14/1 ve 14/2 maddeleri hükmüne göre fiyat farkı istenemeyeceğini, davacının fiyat farkı ile ilgili talebinin yerinde olmadığını, müvekkili idarenin işin gecikmesinde herhangi bir kusurunun olmadığını, davacıya toplamda 218 gün ilave süre verilerek işin bitim tarihinin 15/10/2016 olarak belirlendiğini, ancak davacının işi 10/01/2017 tarihinde teslim ettiğini, bu tarihler arasındaki 88 gün daha uzatımsız olarak davacının kusuru ile geciktiğini, 218 günlük süre uzatımının özellikle davacının ön projelerdeki eksiklikleri, olması gereken ideal proje standartlarının uygulamaması ve davacının gerekli proje izin süreçlerini tamamlayamaması gibi sebeplerden kaynaklandığını, bu durumda sözleşmenin 16.1.1 maddesine göre davacının hakedişinden yapılan 18.691,20 TL gecikme cezası kesintisinin somut vakaya ve hukuka uygun olduğunu, davacının hakedişe usule uygun bir itirazının olmadığını, usulüne uygun olmayan itirazı kabul etmemekle birlikte davacının 09/06/2017 tarihli dilekçesinde de fiyat farkı ve gecikme cezası kesintisine dair bir itirazının da bulunmadığını, davacının faiz talebinin de yerinde olmadığını belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince;Dava konusu alacak nedeni ile mahkemenin görevli olduğu ve dava konusu alacağa yönelik olarak davalıya husumet yöneltilebileceği anlaşılmakla davanın esasına girildiği, bilirkişi heyetinden alınan 01/03/2019 havale tarihli raporda özetle, ” Davacının KDV tevfikatının yanlış oranda yapıldığı iddiasının yerinde olmadığı, 9/10 oranındaki kesintisinin doğru olduğu, davacının nefaset kesintisi yapılmaması gerektiği yönündeki iddiasının yerinde olmadığı, işin başlama, uzatılma ve bitiş tarihlerine ilişkin belgeler incelendiğinde, gecikilen 88 güne karşılık sözleşmenin 16.1.1. maddesindeki gecikmeye ilişkin kesinti oranı ile yapılan kesinti oranın doğru olduğu, davacının iddia ettiği şekilde 14. madde çerçevesinde idareden kaynaklanan işin uzamasına yönelik bir durumun oluştuğuna dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle davacının ek bir bedel talep etmesinin mümkün olamayacağı,” şeklinde bildirilmiş olduğunu, her ne kadar davacı tarafça davalıdan kaynaklanan, davalının haksız ve tebliğe aykırı işlemleri nedeni ile davalıdan alacaklı oldukları belirtilerek alacak davası açılmış ise de, toplanan deliller sonrası alınan 01/03/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere, davacının KDV tevfikatının yanlış oranda yapıldığı iddiasının doğru olmaması, davacının nefaset kesintisi yapılmaması yönündeki iddiasının yerinde olmaması ve 14. madde çevrçevesinde işin uzamasının idareden kaynaklı olduğuna ilişkin delilin dosyaya sunulmaması nedeni ile davacının alacaklı olduğunu iddia etttiği davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, işin idarenin yüzünden geciktiğine dair birçok yazılı belgenin dosya kapsamına ibraz edildiğini, 02.06.2017 tarihli ve 064305 sayılı faturanın davalı idarenin talep ettiği şekliyle 9/10 KDV tevkifatı kesilerek dilekçe ekinde itiraz kaydıyla gönderildiğini, idarenin talep ettiği şekilde KDV tevkifat kesintisi yapılmasının….. 117 sayılı KDV tevkifatına ait tebliğe aykırı olduğunu, müvekkilinden haksız ve mesnetsiz olarak kesilen toplam 57.348,00TL. KDV’nin davalı idareden tahsili gerektiğini, yapılan işin kapsamında proje ve sondaj, sondaj işinin de yapım işi olması nedeniyle KDV tevkifatının 2/10 kesilmesi ve/veya …. İdareleri için uygulanan KDV kesintisinden muaf tutulması gerekmekte iken bilirkişi kurul raporunda 9/10 oranındaki kesintinin doğru olduğu yönündeki beyanlara katılmanın mümkün olmadığını, kaldı ki, buna ilişkin emsal durumlarda KDV tevkifatının 2/10 olarak yapıldığı işlerin dosyaya sunulduğunu, sözleşmenin 14. maddesindeki fiyat farkı ödenmesi hususu ile ilgili olarak, “Bu sözleşme kapsamında yapılacak işler için fiyat farkı hesaplanmayacaktır. Ancak, mücbir sebepler veya idareden kaynaklanan nedenlerle işin bitim tarihinin süre uzatımı verilmek suretiyle uzatılması halinde, yürürlükte bulunan fiyat farkına ilişkin esaslar dikkate alınarak fiyat farkı hesaplanacaktır.” denildiğini, davalı idareden kaynaklı 218 gün (7 ay, 8 gün) süre uzatımı olması nedeniyle, fiyat farkının dilekçeleri ekinde sunulan cetveldeki gibi yapılması ve ödenmesinin gerekmekte olup, gecikme sebebiyle güncellenmiş fiyat farkı olan 13.769,88TL.’nın davalı idareden tahsili gerektiğini, buna ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya sunulduğunu, davalı idareye karşı yapılan işler ve imalatların hakediş evrakları ile de sabit olduğunu, kaldı ki müvekkilinden kaynaklanan gecikme olmadığından cezai işlemin de olamayacağını, müvekkili şirket ile davalı arasında akdolunan yapım işine yönelik sözleşme uyarınca 13/09/2015 tarihinde yer tesliminin yapıldığını, işin devamı sürecinde davalı idareden kaynaklı sebepler neticesinde süre uzatımını gerektiren vakıaların hasıl olduğunu, üçüncü kişilere ait arazilerdeki çalışmaların Kamulaştırma Kanunu veya üçüncü kişilere ait izin alındığına ait resmi yazı ile belgelendirilmesi gerektiğini, davalı idarenin hiçbir resmi yazı veya kamulaştırma işlemi yapmadan müvekkili şirketi üçüncü kişilerle karşı karşıya bırakarak kanuni olmayan işlemlerin yapılmasını talep ettiğini, buna rağmen müvekkili şirketin kendi imkanları ile üçüncü kişilerden gerekli izin alınmamış olmasına rağmen, söz konusu üçüncü kişiler ikna edilerek çalışmalarını tamamladığını, buna rağmen, bu sürelere ait cezai işlem yapıldığını ve bu gecikmeye neden olan sürelerin hakedişten kesildiğini, müvekkili şirkete işin geç bitirildiği gerekçesiyle haksız olarak 18.691,20 TL cezai kesinti uygulandığını, idarenin iddia ettiği geciken süreler nedeniyle de ceza kesintisi uygulandığının sabit olduğunu, diğer süre uzatımlarının ise, idarenin tasarruf ve yetkisinde olmayan tamamen başka kişilere ait arazilerde çalışmayı gerektiren yerler olması ve bu arazilerde de çalışma koşullarının olmadığının idareye sunulan dilekçe ve belgelerde sabit olduğundan bu nedenle de süre ve buna ait fiyat farkı verilmesi gerektiğini, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 59.maddesinde süre veya başka nedenlerle yüklenici ile idare arasındaki sorunların çözümünün dilekçe ile yapılacağının ifade edildiğini, yani dilekçeyle talep edilmesinin sorumlu olunduğu anlamına gelmeyeceğini belirterek mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında,…..yapımı işine ilişkin 03.09.2015 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiği ihtilafsız olup davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Sözleşmede bedelin götürü 354.000,00 TL(md.6) olduğu, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin sözleşmenin ekleri arasında ve ilk sırada yer aldığı(md.8), sürenin işe başlama tarihinden itibaren 180 gün olarak belirlendiği(md.9) ve davalı yanca verilen süre uzatımı ile iş bitim tarihinin 14/10/2016 tarihine ötelendiği, sözleşme kapsamında yapılacak işler için fiyat farkı hesaplanmayacağı, ancak mücbir sebepler veya idareden kaynaklanan nedenlerle işin bitim tarihinin süre uzatımı verilmek suretiyle uzatılması halinde yürürlükte bulunan fiyat farkına ilişkin esaslar da dikkate alınarak fiyat farkı hesaplanacağı(md.14.2), gecikme halinde gecikilen her gün için sözleşme bedelinin %0,06(onbinde altı) oranında gecikme cezasının uygulanacağı(md.16.1.1), gecikme cezası kesintisinin yapıldığı 25/05/2017 tarihli 1 nolu hakedişi davacı yüklenicinin ihtirazi kayıtsız imzalamış olduğu belirlidir.
Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42. maddesinde yüklenicinin geçici hakedişlere itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “idareye verilen … tarihli dilekçemde yazılı ihtirâzi kayıtla.” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hakediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok on gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorunda olduğu, bu şekilde itiraz edilmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42. maddelerindeki bu düzenleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 193. maddesi uyarınca delil sözleşmesi niteliğinde olup mahkemece re’sen gözetilmelidir. (Yargıtay 15HD.2019/1983 E, 2020/96K.,15.01.2020)
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşmede Hizmet İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin eki olup davacının 1 nolu hakedişi ihtirazi kayıtsız imzaladığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 15/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
,,,,,,

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır