Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1041 E. 2023/487 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/1041 – Karar No:2023/487
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1041
KARAR NO : 2023/487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2019
NUMARASI : 2018/364 E-2019/1025 K

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …-(E-Tebligat)
Av. …-(E-Tebligat)
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :27.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :27.04.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili ;Müvekkiline gönderilen … imzalı teklif mektubu ile taraflar arasında yoğun spor ve yaya trafiği kullanım onaylı akreditasyonlu test raporları bulunan çocuk oyun ve spor alanları zemin kaplama ürünü ile hediye olarak yapılan vaatlerin yerine getirilmesi konusunda anlaşma yapıldığını, söz konusu vaatlerin 6 m² satranç renkli zemin, 60 m² tatemi, bir çift futbol kalesi, bir çift panyalı şeffaf basketbol direği ve pota ağı, bir çift voleybol direği ile iki ağı mapalı yükseklik ayarlı işlerin yapımı şeklinde olduğunu ve sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen para borcunu kendisine kesilen faturaları ödeyerek yerine getirdiğini, davalının işleri ayıpsız ve zamanında yapmaması üzerine önce Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/59 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, zemin malzemesinin vaat edilen nitelikte ve miktarda olmadığı gibi davalı tarafından zemine de uygulanmadığını, malzemenin zemine uygulanması işinin davalının yükümlülüğünde olduğunu, daha sonra Kayseri 3. İcra Müdürlüğünün 2014/2478 sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe karşı itirazda bulunduğunu, davalının yetki ve borca itirazının yerinde olmadığını belirterek davalının icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ; Davacı tarafça sunulan teklif metninin sözleşme niteliği taşınmadığını, bu teklifin müvekkilinin web sayfalarında yer alan bir teklif olduğunu, dolayısıyla taraflar arasında mevcut bir yetki sözleşmesi bulunmadığını, bu durumda HMK 6 veya 10 maddesinin uygulanması gerektiğini, davada yetkili mahkemenin davalının ikametgahı mahkemesi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında yer kaplamasında kullanılmak üzere kauçuk zemin ürün alışverişi yapıldığını, taraflar arasında mevcut bir sözleşme söz konusu olmayıp işin neticede mal alım satım ilişkisi olduğunu, müvekkilinin teklifte belirtilen ürünleri teslim ettiğini, faturaların tam eksiksiz olarak usulüne uygun düzenlenip karşı tarafça teslim alındığını, söz konusu irsaliyeli faturaların düzenlendiğini, resmi süresi içerisinde malın eksik teslim edildiğine ilişkin davacı tarafça bir ihbarda bulunulmadığı gibi herhangi bir ayıp ihbarının da yapılmadığını, müvekkilinin teklife karşılık istenen ürünleri basiretli bir tacir gibi karşı tarafın onayından da geçerek sattığını, uygulanmanın müvekkili şirketçe yapılmadığını, fatura incelendiğinde de faturanın mal ürün bedeli faturası olduğunu, davacı alıcının kusurlu uygulaması ve sonucunda üründe meydana gelen hasarlardan müvekkilinin sorumlu bulunmadığını belirterek davanın reddine ve %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan ilamsız icra takibine itiraz nedeniyle İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, Kayseri 3. İcra Müdürlüğünün 2014/2478 sayılı icra takip dosyasında alacaklı davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 56.019,90 TL üzerinden ilamsız icra takibine geçildiği, ödeme emrinin borçluya 26/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği, takip borçlusu vekilinin 27/02/2014 tarihinde borca ve takibe itiraz ettiği, 19/03/2014 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı, taraflar arasında 6098 sayılı TBK’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, davacının iş sahibi, davalının yüklenici olduğu, eser sözleşmesinde ayıba dair hükümlerin, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlendiği, ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumluluğunu düzenleyen TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde, gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca da, ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunluluğunun bulunduğu, ayıbın bildirilmemesi halinde eserin kabul edilmiş sayıldığı, ayıp ihbarı yapıldığını HMK’nun 190 ve TMK’nun 6. madde gereğince iş sahibinin ispatlaması gerektiği, eser sözleşmesine konu mallarda açık veya gizli ayıp bulunup bulunmadığını tespit için mahalinde keşif yapıldığı, alanında uzman malzeme mühendisi akdemisyen bilirkişi tarafından sözleşme konusu mallardan numune alınarak testler yapıldığı ve bu bilirkişiden 24/05/2019 tarihli bilirkişi raporu alındığı, bu bilirkişi raporuna davacı vekilinin itiraz etmesi nedeniyle son olarak talimat mahkemesi yoluyla üç kişilik bilirkişi heyetinden 20/11/2019 tarihli rapor aldırıldığı, bu raporlarda ortak olarak sözleşme konusu mallarda ayıp olmadığı bildirildiği ve yapılan testlerde mallarda ayıp olduğuna dair bir bulgu elde edilemediği, mahkemece bilimsel nitelikteki, objektif, yeterli ve denetime açık bu raporlara itibar edildiği ve eser sözleşmesine konu mallarda açık veya gizli herhangi bir ayıp olmadığı kanaatine varıldığı, ayrıca davacı vekili tarafından eksik mal teslimi yapıldığı belirtilmiş ise de 009218 numaralı 24/05/2013 tarihli faturada malların eksiksiz teslim edildiğine dair imza bulunması nedeniyle bu iddiaya da itibar edilmediği, bu nedenlerle davacının eksik ve ayıplı iş yapıldığından bahisle eser sözleşmesi kapsamında ödediği bedelin faizi ile iadesi amacıyla başlatığı icra takibindeki itirazın iptalini gerektirecek bir husus bulunmadığı, dava ispat edilemediğinden davanın reddi gerektiği kanaatine varıldığı, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin davanın reddedilmiş olması nedeniyle yerinde görülmediği, davacının kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmaması ve bu kötü niyetin ispatlanamamış olması nedenleriyle davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine de karar verildiği gerekçesiyle, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkilinin eser sözleşmesi kapsamında davalının yükümlülüklerin yerine getirmemesinden kaynaklı zararı bulunduğunu, sözleşme gereğince müvekkilinin üzerine düşen para borcunu kendisine kesilen faturaları ödeyerek yerine getirmesine rağmen davalının işi yapmak ve ayıpsız bir şekilde malları teslim etmek vazifesini yerine getirmediğini, müvekkiline gönderilen 30.07.2013 tarihli teklif mektubundan anlaşılacağı üzere vaat edilen 1000 m2’lik ana zemin kaplama ürününün, yalnızca 792,04 m2’sinin nakliye yoluyla gönderildiğini, ayrıca tamamlanan kısım için kullanılan malzeme teklif mektubunda belirtilen özelliklere haiz olmayan nitelikte olduğunu, ana zemin kaplama ürününün zemine uygulanması için şirketin yetkilileri ile irtibata geçilmesine rağmen müvekkilini oyalanarak malzemenin gerektiği gibi zemine uygulanmadığını ve bunun üzerine eserin müvekkili tarafından zemine serilerek açıldığını, malzemenin açılması neticesinde gönderilen eserin vaad edilen nitelik ve niceliğe sahip olmadığının endüstri mühendisi bir veli tarafından anlaşıldığını ve müvekkilinin sözkonusu malzemeleri toplayıp kenara koyduğunu, bilirkişi geldiğinde keşif incelemesi yapabilmesi için açmış ve sermiş bulunulduğunu, teklif mektubunda yer alan işlerin zamanında ve ayıpsız bir biçimde yapılmaması nedeniyle hukuki yararın korunması maksadıyla, 25.11.2013 tarihinde Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2013/59 D. İş. Sayılı dosya ile yapılan keşif neticesinde hak ve alacaklarının tespit edildiğini, zira beton zemin üzerine serilen kauçuk esaslı zemin kaplama malzemesinin teklif mektubunda belirtilen ebadlarının dışında ve farklı niceliklerde olduğunun anlaşıldığını, davalı tarafça uygulama görevinin kendilerine ait olmadığı idda edilse de, teklif mektubunda “onay, ödeme sonrası nakliye 2, uygulama süresi 3, toplam 5 gündür.” ibaresinin yer aldığını, söz konusu malzemelerin alana uygulanması işinin satın alan tarafa yükletilmesinin hayatın olağan akışına da aykırı bir durum teşkil edeceğini, zira kauçuk esaslı zemin kaplama malzemesinin zemine kusursuz bir şekilde uygulanması işinin kalifiye elemanlar vasıtasıyla gerçekleştirileceğini, mahkemenin delilleri hakkaniyete aykırı şekilde değerlendirdiğini, sözleşmenin 2013 yılında yapıldığını, edimin yüklenici tarafından gereği gibi ifa edilmediğinin 2013/59 D.iş sayılı bilirkişi raporu ve diğer raporlar ile sabit olduğunu, mahkemenin 2019 yılında alınmış bilirkişi raporunu temel alarak vermiş aldığı kararın esastan reddedilmesi gerektiğini, dosyadaki bilirkişi raporları değerlendirildiğinde davanın kabulü gerektiğini, 24.05.2015, 07.03.2016 ve 01.06.0216 tarihli bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde malzemenin nitelik ve niceliğinden dolayı kullanılmakla zuhur eden gizli ayıp hükmünde olduğu, dolayısıyla fatura bedelleri olan malzemelerin 6502 sayılı yasa kapsamında ayıpsız benzerler ile değiştirilmesi ya da fatura bedellerinin davalı tarafından davacıya iadeten ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, 03.09.2018 tarihli bilirkişi raporu ile işin gizli ayıplı olduğu göz önüne alındığında 6098 sayılı yasanın 475. maddesi gereğice söz konusu ayıp sebebi ile davalı yüklenicinin sorumlu olduğu, iş sahibinin seçimlik hakları kapsamında ”Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme “hakkının bulunduğu ve iş sahibine tahsilat tarihi itibari ile tespit edilen bedeli ödemesi gerektiği,12.12.0218 tarihli bilirkişi raporunda yüklenicinin sorumlu olduğu ve davacı iş sahibine tahsilat tarihi itibariyle tespit edilen bedeli ödemesi gerektiği şeklinde kanaatlerini içerir rapor sunulduğunu, 23.05.0219 tarihli sözleşmenin üzerinden 6 yıl geçmesi üzerine alınan rapor ile 7-8 yıllık zamanla birlikte malzemenin mekanik ve fiziksel özelliklerinde bir değişme meydana geldiğini de belirterek bir kısım malzeme üzerinde yapılan inceleme gereği malın ayıplı olmadığı ve üretim hatası bulunmadığı sonucuna varıldığını, taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereğince malzemelerin uygulaması için 3 iş günü verilmiş olup yükleniciye ait olan bu edimin yüklenici tarafından yerine getirilmediğini, kararda usul ekonomisi ilkesine uyulmadığını, mahkemece beş kez rapor alındığını, davanın karara bağlanması aşamasında işbu raporların dikkate alınmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davanın ilk olarak mahkemenin 2014/1247 esasında açıldığı, yargılama sonucunda 2016/1287K. sayılı 17/11/2016 tarihli kararı ile davanın reddine ve tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf etmesi üzerine Dairemizin 2017/349E-2018/348 K sayılı 06/04/2018 tarihli kararında özetle; mahkemenin ayıp ihbarına dayanak yaptığı hükümlerin satım akdi ile ilgili olup, somut olayda taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisi olduğundan bu hükümlerin eldeki davada uygulanma imkânı bulunmadığından, davanın eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm oluşturulması gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında, davalının antetli kağıdı ile davacıya hitaben düzenlenen teklif mektubu kapsamında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmakta olup, bu husus Dairemizin az yukarıda yazılı kaldırma kararında da belirtilerek eser sözleşmesi kapsamında uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Söz konusu teklifte zemin kaplama miktarı 1000 m2 ve bedel de 42.000,00 TL+KDV olarak gösterilmiş ve yine aynı teklifte onay ve ödeme sonrası nakliye 2 gün, uygulama süresi 3 gün olarak belirtilerek toplam teslim süresi 5 gün olarak kararlaştırılmıştır. Teklifte nakliyenin iş bedeline dahil olmadığı da belirtildiği görülmüştür.
Dava konusu takibe dayanak faturanın, 24.08.2013 tarihli toplam iş bedeli olan 49.927,44 TL’de belirtilerek irsaliyeli düzenlendiği ve bu faturada yer alan malzemelerin eksiksiz teslim alındığına ilişkin imzanın bulunduğu anlaşılmakla sözleşmeye konu malzemelerin eksiksiz teslim edildiğinin kabul edilmesi gerekir ise de taraf beyanları ve dosya kapsamıyla uygulamanın davalı tarafça yapılmadığı hususu da ihtilafsızdır.
Yukarıdaki açıklamalar ve teklifle taraflar arasında kurulduğu anlaşılan sözleşme ilişkisi değerlendirildiğinde, taraflar arasında malzeme+montaj olmak üzere toplam 42.000,00 TL+KDV bedel üzerinden götürü bedelli sözleşme ilişkisi kurulduğu anlaşılmış olup, yerleşik içtihatlarda kabul edildiği üzere mahkemesince malzeme ve uygulama işlemleri yönünden uygulama işleminin götürü bedele oranı belirlenerek davalı tarafça uygulama yapılmadığı da değerlendirilmek suretiyle davalının hak kazandığı bedel belirlenmeli, bu kalem yönünden, davacının yapmış olduğu ödemeler de dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.12.2019 gün ve 2018/364E., 2019/1025 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 59.30 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderleri ve ödenen başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 27.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…
Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır