Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1036 E. 2022/335 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
…..
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasındaki 20/07/2017 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi ile davacının yüklenicisi olduğu … … … Kaplamaları İşinin davalıya alt işveren sıfatıyla devredildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. maddesinde davalının işi 31/08/2017 tarihine kadar tam ve eksiksiz olarak bitirip teslim etmesi, bu tarihe kadar bitiremediği takdirde 2500 Euro, 10/09/2017 tarihine kadar tamamlayamadığı takdirde 10.000 Euro cezai şart ödemesinin kararlaştırıldığını, davalının işi bu iki tarihte de bitirememesi üzerine 11/10/2017 tarihli ihtarname gönderilerek davalının işi 10 gün içinde teslim etmesi, aksi halde 10.000 Euro cezai şart uygulanarak sözleşmenin feshedileceği hususunun ihtar edildiğini, davalının ihtara cevap vermemesi üzerine 08/01/2018 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini ve cezai şartın 3 gün içinde ödenmesinin istenildiğini, davalının ödeme yapmayarak temerrüde düştüğünü ileri sürerek, sözleşmenin 6. Maddesinde düzenlenen cezai şart nedeniyle şimdilik 500 Euro ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili özetle; davalının 20/07/2017 tarihli sözleşme gereği işi taşeron olarak yaptığını, davanın kısmı dava olarak açılamayacağını, eksik harcın ikmal edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin HMK’da belirtilen emredici hükümlere uygun hazırlanmadığını, ispat için yeterli belge ve evrakların sunulmadığını, davacı tarafın ihtarnamelerine cevap verilmesine rağmen davacı tarafça bu durumun belirtilmediğini, sözleşme gereğince 25/07/2017 tarihinde yapılması gereken ödemenin geç yapıldığını ve 8. madde gereğince sözleşmenin hükümsüz hale geldiğini, ancak müvekkilinin iyiniyetli olarak ödemenin geç yapıldığı her günün teslim süresine eklenmesi koşuluyla işi devam ettirdiğini, davalının iş yapması için gerekli koşulların zamanında davacı tarafından oluşturulmadığını, karşı tarafın cezai şart bedelini almak için kasıtlı hareket ettiğini, davalının sözleşmenin feshini gerektirecek eylemi olmadığını, gecikmesi olmadığını, kendilerine süresinde ödeme yapılmadığından sözleşmenin hükümsüz hale geldiğini, cezai şartı ödeme yükünün davalıda olmadığını, davalının sözleşmenin direkt tarafı olmadığını, TBK’nın 179/2.maddesi gereği davacının hakkını kaybettiğini, işin çekincesiz teslim alındığını belirterek, davacı tarafa eksik husular yönünden süre verilmesi ve davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
Mahkemece; her ne kadar davacı tarafça sözleşme konusu işin geç teslim edildiği iddiası ile cezai şartın ödenmesi amacı ile dava açılmış ise de, 20/07/2017 tarihli sözleşmenin, 1. maddesinde belirtildiği üzere davacı ile … … arasında imzalanmış olması, davalının sözleşmede sadece tedarikçi sıfatı ile imzasının bulunması, cezai şarta ilişkin olan 6. maddede davalının sorumlu olduğuna dair açık hüküm bulunmaması ve davacı yönünden de kendisi tarafından ödenip davalıya rücuyu gerektiren dayanak bir sözleşme veya herhangi başka delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçeli kararında davalı tarafı sözleşmenin bağlayıcı olduğuna dair açık ve net hüküm bulunmadığından bahisle davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların imzalamış oldukları ve her iki şirketin kabul ikrarını taşıyan sözleşmede cezai şartın gecikmeyle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı tarafın cevap dilekçesinde bu hususu kabul etmiş olmakla, gecikmenin ödemeden kaynaklı olduğunun tevil yolu ikrarda bulunulduğunu, cevap dilekçesinde cezai şartın davalı tarafından kabul edilmesine rağmen bu hususun mahkemece göz ardı edildiğini, davalı tarafın cezai şart hususunun gerçekleşmediğini farklı yönlerden savunduğunu, Yargıtay içtihatlarında da tarafların ikrarında olan hususların dışında gerekçelerle taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira işin yapılmasının sözleşmede davalı tarafın yükümlülüğünde ve delil listesinde sunulan evraklar ile işin yapılmasının gecikmesinin tamamen davalı tarafın kusur ve sorumluluğunda olduğunun sabit olduğunu, davalının savunmasında cezai şartın doğumunun kendi kusurlarından kaynaklanmadığını, davacıdan kaynaklandığını iddia ettiğini, bu durumda cezai şartın doğup doğmadığı, taleplerinin haklı olup olmadığı hususunda rapor aldırmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik ve hatalı gerekçelerle davanın reddine karar verildiğini, sözleşmede yer alan hükümlerin davalı firmayı bağladığını ve işi yapan firma için sözleşmede yer alan cezai şartın konulduğunun tartışmasız ve ihtilafsız olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun, mahkemece 13/03/2019 tarihli ek kararla istinaf harç ve posta giderlerinin verilen kesin süreye rağmen yatırılmaması nedeniyle yapılmamış sayılmasına karar verildiği, ek kararın davacı vekili tarafından süresinde harcı yatırılarak istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 16/06/2021 tarih, 2019/739 E ve 2021/605 K sayılı ilamı ile istinaf talebinin kabulü ile 13/03/2019 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verildiği ve mahkemenin davanın reddine ilişkin vermiş olduğu, 19/12/2018 tarihli kararına karşı davacı vekilince yapılan istinaf talebinin incelenmesi gerektiği yönünde karar verildiği, ancak davanın reddine ilişkin kararın istinaf incelemesinin yapılabilmesi için Harçlar Kanunu gereğince yatırılması gereken istinaf harçlarının ikmal edilmediği anlaşılmakla, Dairemizin 25/11/2021 tarih, 2021/660 E – 2021/1066 K sayılı kararı ile geri çevirme kararı verildiği ve eksiklikler mahal mahkemesince ikmal edildikten sonra dosyanın Dairemize gönderilerek istinaf edilen kararın esası incelenmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacı tarafından dayanılan sözleşmedeki cezai şartın TBK’nın 179/2 maddesine göre ifaya ekli cezai şart olup, talep edilebilmesi için teslimde ihtirazı kayıt konulması gerekip, dosya kapsamından konulmadığının ve sözleşmenin feshedilmesi halinde ayrıca istenebileceği hususunun kararlaştırılmamış olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının peşin alınan toplam (44,40+ 59,30 TL=)103,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-)İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….