Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1022 E. 2023/864 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/1022 – Karar No:2023/864
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1022
KARAR NO : 2023/864

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.09.2021
NUMARASI : 2018/228 E-2021/711 K

ASIL DAVADA:
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 19/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin asıl ve birleşen davada mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili: Müvekkili firmanın davalı ile yapmış olduğu sözleşmeler uyarınca konteynerler ürettiğini ve üretimlerin tamamlandığını ancak teslim alınmadığını, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/67 D.iş sayılı dosyası ekinde bulunan faturalar ve listeden de anlaşılacağı üzere tüm siparişlerin toplam bedelinin 617.300,00 Euro olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline sadece 254.217,71 Euro ödendiğini, ayrıca davalı firmanın siparişleri nedeni ile fabrika sahasının ürünle dolu vaziyetle olduğunu, müvekkilinin alacaklı temerrüdü neticesinde elinde kalan malzeme nedeni ile fabrikasını etkili kullanamadığını, tarafların yaptığı sözleşme uyarınca teslimatın müvekkilinin fabrika sahasında yapılması ve gümrük-nakliye vs. maliyetine davalının katlanması gerektiğini, yıllardır teslim alınmayan malzemelerin depolama maliyetini de talep ettiklerini, 2016/67 D.iş sayılı tespit dosyası ile davalıdan tahsili gereken toplam tutarın 585.650,00 Euro olarak belirlendiğini, buna göre 585.650,00 Euro – 254.517,71 Euro=331.132,29 Euro bakiye alacağın tespit edildiğini, yükleme ve nakliye sorumluluğu davalıda olmasına rağmen üretilen eserlerin teslim alınmasının sağlanamadığını ve açıkça davalı tarafça siparişlerin teslim alınmayacağının ve başkalarına satılmasının bildirildiğini, müvekkilince 2017 Nisan ayından itibaren fabrika sahasını işgal eden konteynırları 3. kişilere satmaya çalıştığını, konteynerlerin talebe özel üretim olması sebebiyle sadece 15 adedinin çok düşük bedelle toplam 103.330,00 TL’ye satışının gerçekleştirilebildiğini, davalının ürünleri teslim almaması üzerine günlük 250,00 Euro depolama bedelinin işletildiğinin kendisine 05.04.2016 ve 19.04.2016 tarihli e-maillerle bildirildiğini, depolama alanı olarak çok büyük yer kaplayan ürünler nedeni ile müvekkili firmanın mağdur olduğunu ve çoğu üretimde zorluk yaşadığını, ürünlerin zarar görmemesi ve muhafazası için gösterilen çabanın da ayrıca hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, davalı tarafça gönderilen Karşıyaka 5. Noterliğinin 04510 yevmiye numaralı 07.02.2018 tarihli ihtarnamede her ne kadar sözleşmelerden dönüldüğü beyan edilmişse de, tamamlanan eserlerin teslim için hazır beklediğini, mevcut durumda alacaklı temerrüdü gerçekleşmiş olduğundan bu beyanın davalının kötüniyetini gösterdiğini, ürünlerin davalının onayladığı ve kendisi ile mutabık kalınan şekilde, kalitede ve miktarda üretildiğini ancak davalı tarafından teslim alınmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yapılan toplam ödeme içerisinde S15-170.01 ve S15-158.03 numaralı siparişlerin ödemelerinin yapıldığının, ödemesi eksik yapılan siparişlerin S15-158.01 ve S15-158.02 numaralı siparişler olduğunun tespiti ile tüm siparişlere ilişkin mahkemece saptanabilecek belirsiz alacaklarından şimdilik 2.500,00 Euro’luk kısmının davalıdan en yüksek faizi ile TBK’nun 99/III maddesi uyarınca aynen tahsiline, depolama bedel olarak mahkemece belirlenecek alacaklarından şimdilik 500,00 Euro’luk kısmının en yüksek faizi ile TBK’nun 99/III maddesi uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili: Müvekkili şirketin davacı firmadan 5 Şubat 2016 tarihli iki ayrı purchase order siparişi gerçekleştirdiğini, sipariş bedellerinin 229.950,00 Euro ve 364.300,00 Euro olduğunu, taraflar arasında daha önce yapılmış olan satın alma siparişlerinin bu yeni siparişler ile yenilendiğini, neticede geçerli olan akitlerin 5 Şubat 2016 tarihli iki ayrı satın alma siparişleri olduğunu, ayrıca 8 adet konteynerin yangına mukavemet ve sair testlerini yapmak üzere müvekkili tarafından 17.233,30 Euro bedelle alındığını ve ücretinin ödendiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkili tarafından sipariş edilen konteynerler hazır olsaydı davacının yüklemeyi yapıp teslimat gerçekleştirmiş olacağını ve müvekkilinin ödemeleri yapmış olacağını, konteynerler hazır olmadığından müvekkilince talep edilen hazırlıklar ve teknik özellikler yerine getirilmediğinden davacının teslimatı gerçekleştiremediğini, davacının kendi beyanı üzerine S15-158.01 kodlu siparişin tavan ve şaselerinin üretildiğini vs. malzemelerin satın alındığını, ancak bu siparişi kapsayan 32 adet wc mutfak konteyner, 68 adet yatakhane konteyner ve 26 adet koridor konteynerin tamamlanmadığını, bu siparişin bedelinin 364.300,00 Euro olduğunu, davacının çalışanı pazarlama uzmanı …’in 03.02.2016 tarihli e- mailinde belirtmiş olduğu üzere S15-158.01 kodlu siparişin ilk teslimatın avans ödemesi yapıldıktan 25 gün sonra ve son teslimat sonu ilk teslimattan 25 gün sonra olacağını beyan ettiğini, yine aynı çalışanın 05.02.2016 tarihli e-mailinde S15-158.02 sipariş için avans ödemesinin 145.750,00 Euro olduğunu ve S15-158.01 siparişi için avans ödemesinin 12.000,21 Euro olduğunu müvekkiline bildirdiğini, buna binaen müvekkilinin genel müdürünün aynı gün e-maille toplamda 157.720,21 Euro (145.750+12.000,21) havale edeceğini bildirdiğini ve S15-158.01 siparişin bittiğinde kendisine haber edilmesini ve nakliye firmasına haber verilmesini talep ettiğini, davacının beyanı ile sabit olduğu üzere müvekkilinin toplam 254.217,71 Euro ödeme yaptığını, karşılığında 23.05.2016 tarihli e-mailinde beyan ettiği gibi herhangi bir konteynerin alınamadığını, davacının konteynerleri taahhüt ettiği zamana kadar hazır edemediğini, 2016/67 D.iş sayılı tespit raporunda siparişlerin tarafların mutabık kaldığı kalite ve teknik özelliklerde yerine getirilip getirilmediği hakkında herhangi bir tespitin bulunmadığını, yine davacı tarafından üretilen konteynerlerden 8 adedinin müvekkilince yaptırılan yangın mukavemet testinde başarısız ve yetersiz kaldığını, yine davacının teslimi taahhüt ettiği 14.01.2016 tarihinde konteynerleri hazır edemediğini, söz konusu süreçte asıl kötüniyetli davrananın davacı olduğunu, davacının siparişleri tamamlayamadığını konteynerlerin ayıplı ve kullanıma müsait olmadığının yazışmalarla sabit olduğunu, sonuçta 8 adet konteynerin müvekkili davalıya teslim edilebildiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili: Davalının sözleşme gereğince edimini yerine getirmediğini, imal edilmiş olan konteynerlerin ayıplı olduğunu, davalının iddiasının aksine 8 adet konteynerin müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin ayıplı olan malları teslim almak gibi bir hukuki yükümlülüğünün bulunmadığını, imal edilen konteynerlar zamanında teslimata hazır olmadığından ve teslim edilmediğinden ayıplı olduğundan dolayı müvekkilince sözleşmeden haklı olarak cayıldığını, davalıya müvekkilince 254.217,71 Euro ödendiğini, 07.02.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmeden cayıldığı belirtilerek bu miktarın geri ödenmesini talep ettiklerini, ancak davalı yanca herhangi bir ödemenin yapılmadığını, bu nedenle 254.217,71 Euro’nun iadesini talep ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 3.000,00 Euro alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili: Müvekkilinin karşı taraftan alacaklı olup, açılan davanın haksız olduğunu belirterek zamanaşımı ve esas bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl davada talebin, eser sözleşmesi nedeniyle iş bedeli alacağının S15-158.01 ve S15-158.02 numaralı siparişlere ilişkin olduğunun tespiti ile tüm siparişler yönünden saptanabilecek eksik kalan ödemelere ilişkin iş bedeli alacağının ve depolama bedelinin tahsili, birleşen dosyada ise eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, süresinde açılmayan karşı davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verildiği, dosyanın mahkemenin 2019/243 esas sırasına kaydedildiği ve sonrasında 2018/228 esas sayılı eldeki dava ile birleştirildiği, dava dosyasında 4 adet sipariş formunun mevcut olduğu, denetime elverişle, gerekçeli ve hükme esas alınan 19/12/2019 tarihli kök bilirkişi raporu ile 07/07/2020 ve 18/12/2020 tarihli ek bilirkişi raporuna göre; S15-0158.03 Sipariş Kodlu … Konteyner imalatının tamamlanarak davalıya teslim edildiği, söz konusu konteynerlere ilişkin olarak 17.200,00 Euro bedelin davacıya ödendiğinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, S15-0170.01 Sipariş Kodlu 5.850,00 € bedelli mutfak ve yatakhane konteyneri imalatının tamamlandığı, ancak davalı tarafından teslim alınmadığı, davalı tarafından davacıya ödeme yapılan 08.02.2016 tarihli 7285629956 nolu dekontun açıklama bölümünde STS-515-017001 nolu siparişe de yer verildiği, söz konusu dekontları anılan siparişe ilişkin ödemenin davacıya yapıldığının anlaşıldığı, söz konusu siparişe ilişkin alındının davacının da kabulünde olduğu, bununla birlikle bahse konu konteynerlerin davalı tarafından teslim alınmadığı gerekçesi ile davacı tarafından kiraya verildiği, S15-158.02 kodlu siparişin (20 adet WC-Mutfak konteyter, 44 adet yatakhane konteyner ve 16 adet koridor konteyner) monteli ve demonteli olarak davacı tarafından üretildiği, ancak konteynerlerin çatısının imal edilmediği, davacı tarafından 9 adet WC-Mutlak konteyner ile 19 adet yatakhane konteynerinin toplamda 46.743,43 € bedel ile satılmış olduğu, geriye 11 adet WC-Mutfak konteyner ile 25 adet yatakhane ve 16 adet koridor konteyner kaldığı, 229.950,00 € sipariş tutarından geriye, davacı tarafından satılan konteynerlerin bedelinin sipariş bedeli üzerinden hüküm altına alınması gerektiğinden, satılan 19 adet konteynerin sipariş bedeli olan 90.356.00 €’nun ve eksik imalat bedeli olan 17.250,00 € düşüldüğünde davacıya 132.344,00 €’nun kaldığı, S15-158.01 kodlu siparişin (32 adet WC-Mutfak konteyner, 68 adet yatakhane konteyneri ve 26 adet koridor konteyneri) ile ilgili tüm malzemelerinin alındığı ancak konteyner imalatlarının yapılmadığının 31.10.2016 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği, ancak söz konusu malzemelerin keşif tarihi itibari ile malzemelerin bir kısımın davacı tarafından başka konteyner imalatlarında kullanıldığının tespit edildiği, bir kısım malzemelerin ise tamamının davacıya ait fabrika sahasında ve depolarında bulunmadığı, 346.300,00 € sipariş bedelinden; kullanılan malzemelerin bedeli olan 117.921,00 €’nun ve fabrika sahasında bulunmayan malzemeler ile işçilik bedeli olan 107.004,72 €’nun düşülmesi sonrasında geriye 121.374.28 €’nun kaldığı, davacı tarafından imal edilen konteynerlerin ayıplı olmadığı, S15-0158.63 Sipariş koduna ilişkin 17.200,00 € tutarında alacağın tahsil edildiği, S15-0170.01 Sipariş koduna ilişkin 5.850,00 € tutarında alacağın tahsil edildiği, S15-158.02 Sipariş Koduna ilişkin satılan konteynerlerin bedelinin sipariş bedeli üzerinden hüküm altına alınması gerektiğinden 132.344 Euro alacağının bulunduğu, S15-158.01 Sipariş koduna ilişkin davacının 121.374,28 € alacağının bulunduğu, hal böyle olunca S15-158.01 nolu ve S15-158.02 nolu siparişler için davacının davalıdan toplamda 253.718,28 € alacaklı olduğu, S15-0158.03 ve S15-0170.01 nolu sipariş bedelleri için ödenen tutarlar haricinde davalı tarafından 231.730,21 € tutarında ödeme yapıldığı, davacının alacaklı olduğu tutardan davalı tarafından yapıdan ödemeler düşüldüğünde, 21.988,07 € alacağının bulunduğu, davacı tarafından şimdilik 2.500 €’nun talep edildiği, her iki tarafın da kabulünde olan S15-158.01 nolu ve S15-158.02 nolu sipariş formlarında; ödeme koşullarının yerine getirilmesinden sonra konteynerlerin davalıya teslim edileceğinin belirtildiği, ancak, her iki siparişe ait ödemelerin tamamının davalı tarafından davacıya yapılmadığı, hal böyle olunca, davalının, konteynerlerin zamanında teslim edilmemesinden dolayı sözleşmelerden caydıkları gerekçesinin haklı bir nedene dayanmadığı, davacı tarafından imal edilen konteynerlerin ayıplı olmadığı dikkate alındığında; davacı tarafından üretilen konteynerlerin ve üretimi yapılmamış konteyner malzemelerin davacıya ait fabrika sahasında depolanma ücretinin aylık 1.000,00 € olabileceği, davalıdan 05.04.2016 tarihinden itbaren depolama ücreti talep edildiğinden bu tarihten dava tarihine kadar 2 yıl 5 gün için toplam 24.167.00 € depolama ücreti ödenebileceği, depolama bedeli olarak davacı tarafından ise şimdilik 500 €’nun talep edildiği anlaşıldığından, asıl davada davacı … … Ltd. Şti.nin açtığı alacak davasının kabulüne, birleşen 2019/243 esas sayılı dosyasında davacı …’nin açtığı alacak davasının reddi gerektiği gerekçesiyle, asıl davada davacı ….Ltd. Şti.nin açtığı alacak davasının kabulüne, 2.500,00 Euro konteyner bedeli, 500,00 Euro depolama bedeli olmak üzere toplam 3.000,00 Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarınca Euro cinsi üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak fiili ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, birleşen davada davacı …’nin açtığı alacak davasının reddine karar verilmiştir.
Davacı- birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemenin karar gerekçesinde yangın direnciyle ilgili güvence verildiğinin belirtildiğini ancak bu kalitenin ne olduğunun açıklanmadığını, dosyadaki tüm bilirkişi raporlarında açıkça belirtildiği üzere taraflar arasında yangın direnci hususunda herhangi bir anlaşma/garanti/güvence/taahhüt olmadığını ve gerekçeli kararda bu hususun bu şekilde tespit edilmesi gerektiğini, kararda her ne kadar bir taahhüde dayanmasa da PVC kaplamalar ile elektrik tesisatının yangına dayanıklı olduğu tespitinin, aslında konteyner imalatında kullanılan malzemelerin yangına dayanıklı olacağına dair özel bir şart bulunmadığını, karşı davanın 3.000.€ bedelli olduğunu, karşı davada avukatlık ücretinin hatalı hesaplandığını, davalının karşı davasının 3.000.-€ bedelli olduğunu, ancak karşı dava vekalet ücreti için müvekkili lehine 89.744,77 TL vekalet ücretine hükmedildiğini ki davalı- karşı davalının dosyaya bu bedeli gerektirecek bir harç yatırmadığını, karşı dava vekalet ücretinin müvekkili lehine yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca mevzuata ve karşı davada talep edilen bedele uygun hükmedilmesini talep ettiklerini belirterek, istinaf isteminin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı – birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dosya kapsamındaki deliller ve ticari hayatın olağan akışı birlikte değerlendirildiğinde sözleşme konusu konteynerların ayıplı olduğunu, sözleşme kapsamını yeterince incelemeyen ve davacının ispatlanmayan iddialarına istinaden karar veren mahkemenin her ne kadar işbu davada yangına ilişkin bir taahhüt verildiğini karara bağlamış olsa da bilirkişi raporlarındaki hatalar nedeni ile … merkezinde gerçekleştirilen testte yanan konteynerların, ayıplı olmadığı gibi hayatın olağan akışına aykırı bir sonuca ulaştığını, müvekkilinin eser sözleşmesinden ayıp nedeni ile döndüğünü ve alacaklı temerrüdünün gerçekleşmediğini, mahkemenin, fabrika sahasında bulunmayan, kiralandığı ve satıldığı ikrar edilen ürünlere ilişkin davacının talebini kabul ederek depo bedeline hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bakımından, üretilen ürünlerin kalitesi ve yangına dayanıklılığı çok önemli olduğundan sözleşme kapsamındaki ürünleri test etmek amacıyla S15-158.03 kodlu sipariş, 17.233,30 Euro bedelle satın alınarak, ayrıca 50.000,00 Euro ödeme yapılmak suretiyle Almanya Liebzig’de yer alan … isimli test merkezinde yangına dayanıklılığa karşı test edildiği ve konteynerlerin işbu test esnasında yanması doğrultusunda testten kalmasını müteakip ürünlerin ayıplı olduğunun anlaşıldığını, ilgili konteynerların yangına dayanıklılık testinden kalması, statik rapor uyarınca konteynerların son derece kalitesiz olmasının davacının konteynerların sağlam bir şekilde kurulacak düzeye getirilmesi için gerekli iyileştirmeleri yapmaması, konteynerların teslim tarihinin geciktirilmesi ve müvekkilinin konteynerların kalitesi noktasında kandırılmasını takiben müvekkilinin haklı nedenle sözleşmeden döndüğünü, TBK’nın 475.maddesi uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullanmak üzere karşı tarafa 07/02/2018 tarihli 04510 yevmiye sayılı ihtarın gönderildiğini, konteynerlerin yangına dayanıklı olmasının karşı tarafça dosyaya sunulan “Container, Technical Specification” isimli belgede “fire resistant” olarak açıkça belirtildiğini, davacının dosyaya sunduğu hatalı çevirinin mahkemeyi yanıltıcı nitelikte olduğunu, taraflar arasında yapılan mail yazışmalarında da müvekkilinin konteynerların yangına dayanıklı olduğu konusunda yanıltıldığını, müvekkilinin konteynerların sözleşmeye uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığını test etmek için toplamda 250.000 Euro’nun üzerinde para harcayarak ürünlerin ayıplı olduğunu öğrendiğini ve üzerine düşen bildirim külfetini yerine getirdiğini, mahkemenin ara kararı uyarınca yangın direncine ilişkin araştırma yapmak üzere alınan 18/12/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda incelenen konteynerların dava konusu konteynerlar olmadığını, kaldı ki 18.12.2019 tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu teslim edilmeyen konteynerların davacı tarafından bazılarının satışı yapıldığından bazılarının ise kiraya verildiğinden fabrika sahasında bulunmadığı tespit edilmişken mahkemenin sipariş bedeli ödenmiş ve fabrika sahasında bulunmayan konteynerler üzerinden depo bedeli adı altında davacı yararına mükerrer faydaya yol açacak şekilde hüküm kurulduğunu, depoda bulunmayan ürünler hakkında davacı lehine depo bedeline hükmetmenin hukuka uygun olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “ Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak özel bir dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 115.maddesinde”Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır…” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu somut olayda; davacı yüklenici tarafından alacak istemiyle açılan davaya karşı iş sahibi vekilince 10/04/2019 tarihinde sözleşmeden dönerek ödenen bedelin iadesi istemiyle karşı dava açılmış, mahkemesince karşı davanın süresinde açılmadığından bahisle tefrik kararı verilerek aynı mahkemenin 2019/243 esasına kaydedildiği ve sonrasında iş sahibi tarafından açılan 2019/243 esas sayılı davanın eldeki istinafa konu 2018/228 esas sayılı dosyası ile birleştirilerek birlikte karara çıkarıldığı görülmüş olmakla, iş sahibi tarafından açılan sözleşmeden dönme ile ödenen bedelin istirdadına ilişkin davanın açıldığı tarih itibariyle arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, dosya kapsamı itibariyle bu dava şartının yerine getirilip getirilmediği hususunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi gerekçeli kararda da buna ilişkin bir tespit ve değerlendirmenin bulunmadığı anlaşılmış olmakla, taraf vekillerinin istinaf sebepleri ve kararın esası incelenmeksizin birleşen dava yönünden dava şartına ilişkin eksik inceleme ve değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru olmamış, kararın kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,

2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2021 tarih ve 2018/228 E-2021/711 K sayılı kararının HMK’nun 353/1.a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davacı-birleşen davada davalı tarafından asıl ve birleşen dava için ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL ve 59,30 TL istinaf karar harçlarının talep halinde kendisine iadesine,

5-Davalı -birleşen davada davacı tarafından asıl dava için yatırılan 59,30 TL ve 196,86 TL ile birleşen dava için yatırılan 59,30 TL olmak üzere toplam 315,46 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır