Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2021/1002 E. 2023/818 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

KARAR NO : 2023/818 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.09.2021
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit / İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 12/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, yargılama sırasında istirdat istemine dönüşen davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili şirketçe …. … Müdürlüğü’ne ait doğalgaz dolum istasyonlarında bakım ve onarım hizmetlerinin verildiğini, dağıtım istasyonunda yaşanan arızaların onarımından sorumlu olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan sözleşmede …. … Müdürlüğü’nün Ulaşım Dairesi olan 2. Bölge Mamak’ta bulunan doğalgaz dolum istasyonuna ait 2 nolu kompresörün elektrik motorunun arızalanması üzerine arızalı motorun onarım amacıyla davalı şirkete teslim edildiğini, onarım hizmeti karşılığında müvekkili tarafından düzenlenen 25.07.2016 vade tarihli 4.435,00 TL, 25.08.2016 vade tarihli 4.435,00 TL ve 25.09.2016 vade tarihli 4.435,00 TL bedelli 3 adet senedin davalıya teslim edildiğini, davalı şirketin motor arızasını giderdikten sonra müvekkili şirkete teslim ettiğini, ancak motorun devreye alındıktan kısa süre sonra tekrar arızalandığını, davalı şirketin ayıplı ifası nedeniyle arızalı motorun yeniden onarım yapılmak üzere davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirketin ikinci kez onarımı yaparak tekrar müvekkiline teslim ettiğini, fakat onarım yapılan motorun tekrar arızalandığını, davalının bu defa 3. sefer aynı motoru söküp onarım yapmak durumunda kaldığını, bunun için gece fazla mesai ücreti ile elektrik, işçilik ücretinin ödediğini ayrıca her seferinde rulman (birim fiyatı 1.000,00TL) ve kayış (birim fiyatı 2.350,00 TL) değiştirilmesi ve kompresörün çalışmaması nedeniyle her saat başı 1.000,00 TL ceza ödemek mecburiyetinde kalındığını, müvekkili şirketin maddi zarara uğradığını, müvekkili tarafından davalıya Beyoğlu 8. Noterliği’ nin 01.07.2016 tarih ve ,,, yevmiye sayılı ihtarnamenin gönderilerek 3 adet senedin geri iade edilmesinin talep edildiğini, davalının 20.07.2016 tarihli ve ,,,, yevmiye sayılı ihtarnamesiyle senetleri iade etmeyeceğini bildirdiğini, bu durum nedeniyle davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine icra takibi/dava açılması ve müvekkili şirketin zarara uğrama tehlikesinin ortaya çıktığını belirterek, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, ayrıca müvekkili şirket tarafından düzenlenen 25.07.2016, 25.08.2016 ve 25.09.2016 vade tarihli her biri 4.435,00 TL bedeli üç adet senedin iptaline, davalı tarafça icra takibi yapılması tehdidine karşı İİK’nın 72. maddesi çerçevesinde takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 30.07.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle, müvekkili şirket tarafından başlangıçta menfi tespit davası olarak açılan davanın müvekkili tarafından yapılmak zorunda kalınan ödemeler nedeniyle istirdat davası olarak görülmeye devam edildiğini, istirdada konu olan senet meblağları toplamının 13.305,00 TL olmakla birlikte, müvekkili şirketçe ödenen toplam bedelin 18.965,00 TL olduğunu, ayrıca istirdada konu meblağa ilişkin faiz için de ıslah talebinde bulunduklarını belirterek davanın ıslahı ile 18.965,00 TL’ nin ticari faiziyle birlikte davalıdan istirdadını talep etmiştir.
Davalı vekili: Davacının iddialarının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin sadece motor sarımı ve mil düzeltilmesi işi olduğunu, öncelikle dava konusu motorun daha önceden birçok revizyon gördüğünü ve revizyon sonrası yine aynı sorunlar ile müvekkiline tamir ve onarım için getirildiğini, onarıma getirilen motorun 25.02.2016, 24.05.2016 ve son olarak 16.06.2016 tarihinde olmak üzere müvekkilince 3 kez onarımının yapıldığını, hatta son onarım için davacıdan para dahi talep edilmediğini, diğer bir hususun ise söz konusu motorun çalışma ve bakım periyotlarına uyulup uyulmadığı olduğunu, müvekkilince tamir edilen ve davacıya ait elektrik motorunun… tarafından sürekli olarak limitlerinde çalıştırıldığını, motorun fazla yük altında bırakılması nedeniyle rulmanlarının bozularak motorun kendi kendine zarar verdiğini, yapılan her onarımda motorun fazla yükte çalıştırılması nedeniyle önce rulmanların bozulduğunu bu nedenle motorda arıza meydana getirdiğini belirterek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın İİK’nın 72 maddesi uyarınca açılıp istirdat talebine ilişkin olup dava konusu alacağın motor tamir sözleşmesinden kaynaklandığı, tamir ve bakım sözleşmelerinin TBK’nın 470 vd. maddeleri anlamında eser sözleşmesi niteliğini arz ettiği, TBK’nun 470 maddesinde eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olduğu şeklinde tanımlandığı, eser sözleşmesinde işin uzmanı sayılan yüklenicinin yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlü olduğu, eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisinin sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdü olduğu, bu borcun altına giren taraf yani yüklenicinin, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorunda olduğu, sadakat borcunun, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınması olduğu, eserin sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerektiği, eser sözleşmesinde, yüklenicinin belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenicinin borcunu ifa etmiş sayılacağı ve ücrete hak kazanacağı, eldeki davada, davacıya ait elektrik motoruna davalı tarafından bakım ve onarım hizmeti sunulduğunun tartışmasız olduğu, makine mühendisi bilirkişiler … ve … usul ve yasaya uygun denetime elverişli raporlarının hükme esas alındığı, davalının sunmuş olduğu onarım hizmetinin ayıplı olduğu bu nedenle davacının icra takiplerine konu senetler nedeniyle borçlu olmadığının anlaşıldığı, davacının 15/11/2017 tarihli dilekçesi ile davaya istirdat davası olarak devam edeceklerini bildirdiği, 30/07/2021 tarihli ıslah dilekçesiyle 18.965,00 TL’nin ticari faiziyle tahsilini talep ettiğinin göz önünde bulundurulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne 18.965,00 TL’nin 30/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme tarafından verilen kararın doğru olmakla beraber ticari faizin işletilmesi konusunda belirlenen 30/07/2021 tarihinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, zira işbu davanın ilk olarak menfi tespit davası olarak açıldığını ve dava konusu senetlerin icra kanalıyla müvekkili şirketten tahsili neticesinde toplamda 18.965,00 TL ödeme yapılmak zorunda kalındığını, bu nedenle de dava menfi tespit davasından ödenmiş bedelin istirdadı davasına döndüğünü, zaten müvekkili şirket tarafından ödemeler yapıldıktan sonra 15.11.2017 tarihinde dava dosyasına sundukları dilekçede de davanın bu tarihten sonra istirdat davası olarak görülmesi gerektiğini belirttiklerini, müvekkili şirketin davaya istirdat davası olarak devam edilmesi talebinin mahkeme tarafından kabul edildiğini, menfi tespit davasında dava konusu bedelin 13.305,00 TL olduğunu, ancak menfi tespit davası devam ederken müvekkili şirketten icra kanalıyla tahsil edilen toplam bedelin 18.965,00 TL olduğunu, diğer bir ifadeyle müvekkili şirketin istirdat talep edebileceği bedelin 18.965,00 TL olduğunu, bu nedenle bedelin 18.965,00 TL olarak 30.07.2021 tarihinde ıslah edildiğini, ıslah edilen 5.660,00 TL’ lik kısım için olan ıslah harcının da 30.07.2021 tarihinde ödendiğini, mahkemenin faiz başlangıç tarihi kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin 13.305,00 TL’ lik alacak için dava tarihi itibariyle veya en azından davanın istirdat davası olarak görülme taleplerini sundukları 15.11.2017 tarihi itibariyle ticari faiz işletilmesine, ıslah edilen 5.660,00 TL’ lik meblağ içinse ıslah tarihi olan 30.07.2021 tarihi itibariyle işletilmesine karar vermesi gerektiğini, zira davalı şirketin müvekkili şirketin alacağı yönünden temerrüt tarihinin davanın açıldığı tarih olduğunu belirterek, mahkeme kararının yalnızca faiz başlangıç tarihi yönünden kaldırılmasına, müvekkili şirketin asıl alacağı olan 13.305,00 TL’ nin dava tarihi olan 11.08.2016 tarihinden itibaren işlemiş ticari faiziyle ve ıslah edilen 5.660,00 TL’ nin ise ıslah tarihi olan 30.07.2021 tarihinden itibaren işlemiş ticari faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, usulünce yapılan bir ayıp itirazının bulunmadığını, zira davacının iddiası olan ve rapora göre en son bozulma tarihi olan ve… kayıtları ile sabit olan duruma göre söz konusu motorun 03.06.2016 tarihinde bozulduğunu, oysa dosyaya sunulan servis raporunda söz konusu motorun 17.05.2016 tarihinde müvekkiline geldiğinin sabit olduğunu, bu durumda motorun… kayıtlarına göre 17.05.2021 tarihinde bozulmadığının açık ve net olduğunu, … kayıtlarına göre ve bilirkişi raporunda yazılı olan ve rulmanların bozulması veya yağ keçesi takılmadığı iddiasının bu yönüyle hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 17.05.2021 tarihinde davacı tarafından müvekkiline ayıpla ilgili herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, bu durumda TTK hükümleri uyarınca usulünce yapılan bir ayıp itirazından söz edilmesinin mümkün olmadığını, bir diğer itirazlarının ise davacı tarafından müvekkiline verilen borca karşılık olan senetlerin müvekkili dışında 3.kişiler tarafında icraya konu edildiğini, senedin asıl borçlusunun davacı olup, kendisine usulüne uygun olarak sırasıyla 27.07.2016, 29.08.2016, 28.09.2016 tarihlerinde ekte sunulan senet sureti ve protesto suretleri ile de sabit olduğu üzere kendisine protesto edildiği halde dava dışı 3. kişi tarafından icraya konu edildiğini, bu nedenle kabul anlamına gelmemek üzere asıl alacak dışındaki bedeller açısından müvekkilinin kusurundan değil davacı tarafın söz konusu senetleri ödememesinden kaynaklı olarak borç miktarının 18.965,00 TL ye yükselmiş olduğunu, oysa senet bedellerinden de anlaşılacağı üzere 13.305,00 TL olduğunu, bu halde davacı tarafın kendi kusurundan kaynaklı olarak ödemediği senetlerin icraya konu olması nedeniyle oluşan zarardan müvekkilinin sorumlu olmasının hukuken imkansız olup, zira eldeki davada davacı tarafın diğer taraftan isteyeceği bedelin sadece asıl alacak yönünden olacağını, senedin müvekkili dışında 3.kişilerce icraya konu edilmesinin davacının kendi kusuruna dayandığını, bilirkişi raporlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, … kayıtlarını içerir rapora göre müvekkilinin 3 kez onarımını yaptığı dahi kabul edilse bile müvekkilinin 25.02.2016 ve 24.05.2016 tarihli fatura ile 2 kez fatura düzenlendiğinde onarımın 2 kez yapıldığı 3 kez yapılmadığının görüleceğini, oysa… kayıtlarında sırasıyla söz konusu motorun 19.02.2016, 03.06.2016, 22.06.2016 ve son olarak 29.06.2016 tarihinde arıza verdiğini, … kayıtları ile sabit olduğu fatura ve Servis kayıtlarında söz konusu motorun 17.05.2016, 19.02.2016 tarihlerinde geldiği ve sırasıyla 25.02.2016, 14.04.2016 ve 24.05.2016 tarihlerinde olmak üzere 3 kez fatura kesildiği fatura tarihleri ve servis kayıtları birlikte incelendiğinde müvekkili tarafından son iki onarımın yapılmadığının görüleceğini, bu haliyle bile yaşanan olayda bir tezatlık olduğunu, davaya dayanak raporda müvekkilinin kusurlu olduğu dile getirilmiş ise de raporun tamamiyle varsayıma dayalı olarak düzenlendiğini, … tarafından verilen kayıtlarda söz konusu motorun montajının… yetkililerince yapıldığı dikkate alınmadan sanki müvekkilince montajının yapıldığı ileri sürülerek müvekkiline kusur atfedildiğini, oysa müvekkilinin ne montaja nede sökülmesine yardımcı olmadığını, bu haliyle bilirkişi raporunun hatalı ve maddi gerçekten uzak olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilen ve eksik yapıldığı iddia edile rulman keçesi sorununun bilirkişi tarafından hatalı tespit edildiğini, tüm bu anlatımlara bakıldığında kaynak olarak gösterilen sunumlar incelendiğinde motor arızalarının nasıl ve ne şekilde meydana geldiğinin belirli bir sebebi olmayıp, çeşitli sebeplerinin olduğunu, bu durumda müvekkilince onarımı yapılan motorun ne şekilde bozulduğunun kesin veya belirli olmadığını, bilirkişi raporunda belirtilen ve eksik yapıldığı iddia edilen rulman keçesi sorununun bilirkişi tarafından hatalı tespit edildiğini, zira konusu motorlarda rulman keçesi bulunmadığını ilgili motorda rulmanın iki tarafında rulman kapaklarının mevcut olduğunu, bu kapakların rulmanları merkezlemek adına takılı olduğunu, bu durumun tespitinin ancak konusunda uzman bilirkişi raporu doğrultusunda mümkün olabileceğini, bu nedenle bilirkişi tarafından aynı motor özelliklerine sahip motorun sökülmesinde görüleceği üzere söz konusu motorda rulman keçesinin olmadığının görüleceğini, bu nedenle bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının müvekkilinin kusurlu olduğuna ilişkin dosyaya bir delil sunamadığı gibi bilirkişi raporlarının da varsayıma dayalı olarak yapıldığından davacının iddialarını ispatlayamadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit talepli olup, yargılamada istirdat istemine dönüşmüş ve mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 1.295,50 TL istinaf karar harcından peşin alınan 324,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 971,50 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a madde gereğince KESİN olmak üzere 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan … Üye … Üye … Katip …