Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/987 E. 2022/531 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/987 – Karar No:2022/531

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/987
KARAR NO : 2022/531

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2020
NUMARASI : 2017/861 E-2020/89 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle: müvekkili ile davalı arasında … Kurumu lojman binasının mekanik tesiset işlerinin yapılmasın için sözleşme imzalandığını, yer teslimi davalıya yapıldıktan sonra davalı/borçlu tarafından sözleşme hükümlerinin gereği gibi yerine getirilmediğini, durumun davalıya bildirilerek tespit edilen aksaklık ve gecikmelerin giderilmesinin istendiğini, aksaklıkların giderilmesi için ayrıca davalıya Ankara 24.Noterliği7nin 11/08/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname çekildiğini ancak buna rağmen aykırılıkların devam etmesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini , sözleşme kapsamında müvekkil ile davalı arasında mevcut bulunan cari hesap sonucunda davalı tarafından müvekkile ödenmesi gereken 19.222,43 TL için Ankara 32.İcra Müdürlüğü’nün 2017/19474 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe hem icra dairesinin yetkili olmadığı hem de borcunun bulunmadığı hususlarında itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir,
Davalı vekili özetle; davacının sözleşmenin 15. maddesi gereğince Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek yetki itirazının reddini talep ettiğini ancak HMK’nın 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için tarafların tacir sıfatına haiz olması gerektiğini, oysa müvekkilinin tacir sıfatının bulunmadığını, bu durumda HMK’nın 6. ve 10. maddelerinin uygulanması gerektiğini, buna göre de icra takibinde ve davada Bolu icra dairesiyle mahkemelerinin görevli olduğunu, oysa takibin Ankara’da yapıldığını, müvekkiline hakedişlerinin tamamen ödenmediğini, sözleşmenin feshinden sonra borç çıkarılarak alacak talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının alacağını ispat etmesi gerektiğini, icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, müvekkilinin borçlu değil alacaklı olduğunu savunarak öncelikle yetki itirazının değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmesini, aksi taktirde davanın esastan reddiyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; İİK’nın 50. maddesi yollaması ile HMK’ nın yetkiye ilişkin hükümleri dikkate alındığında 18.04.2017 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiği, HMK nın 17. maddesine göre yetki sözleşmesinin bağlayıcı olması nedeniyle davalının yetki itirazının reddine , davalı vekilinin lojmanların kalorifer tesisatlarının bütününe yakınının tamamlandığını, mahallinde keşif yapılarak tanıkların keşif mahallinde dinlenmesi talebinin sözleşmenin 2017 yılında feshedilmiş olması ve dava tarihi itibariyle işin tamamlanmış olması nedeniyle mahallinde keşif yapılmasının sonuca etkili görülmediği, yapılan iş miktarının tanıkla ispatının mümkün olmadığı, davalının ana taşeron tarafından davacıya yapılan ödeme kayıtlarının tespiti, bu yolla da taraflar arasındaki sözleşmenin 5.c maddesinde yer alan “idare tarafından işverene uygulanan pursantaj miktarları aynen taşerona uygulanır” maddesi gereği yapılan işin tespiti alt taşeron ile işin feshedilmiş olması, kalan işlerin başkasına yaptırılması nedeni ile geçmişe yönelik durum tespiti yapılamayacağından teknik bilirkişiden rapor alınması talebinin kabul edilmediği, 6100 sayılı HMK nın 222. maddesi gereğince ticari defterlerin mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmesine karar verildiği ve alınan bilirkişi raporunda davacının davalıdan 19.222,43 TL alacaklı olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından bu talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece yetki yönünden yapılan incelemede, taraflar arasındaki 18.04.2017 tarihli sözleşmenin 15. maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olarak belirlenmiş olması nazara alınarak, HMK 17. Maddesi yollamasıyla davaya konu icra takibinde yetkili yerin Ankara İcra Daireleri olduğunu ve bu kapsamda Mahkemenin davayı görmekle yetkili olduğuna karar verildiğini, HMK 17 maddesi gereğince yetki şartının geçerli olması için iki tarafından da tacir olması gerektiğini, müvekkilinin tacir olmadığını, bu nedenle yetki sözleşmesinin geçersiz olduğunu ve mahkemenin de yetkili olmadığını, yetki ihtilafının HMK’nın 6 ve 10.maddeleri gereğince halledilmesi gerektiğini, icra takibinin Sincan İcra müdürlüğünde yapılmaması nedeniyle HMK 6 maddesi gereğince davalının yerleşim yerinin yetkili olduğunu, bu nedenle Bolu İcra Müdürlüğü ile mahkemelerinin yetkili olduğunu, mahkemenin yetki itirazına ilişkin kararının hatalı olduğunu, keşif talebinin sözleşmenin feshedilmesi ve dava tarihi itibariyle tamamlanmış olması nedeniyle reddedildiğinin oysa hakedişe bağlanan işlerden daha çok iş yaptığını ve bunun ancak mahallinde tanık dinlenerek tespitinin mümkün olduğunu, bu nedenle keşif yapılması talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin bu konudaki içtihatlarının dikkate alınmadığını ve dosya üzerinden inceleme yapıldığını, ne kadar iş yapıldığına ilişkin hususların tespiti açısından yapılan taleplerin usulüne aykırı olarak reddedildiğini, bilirkişi raporlarının hükme esas alınabilir mahiyette olmadığını, yeniden rapor alınması taleplerinin reddedildiğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 18/04/2017 tarihli sözleşme ile davalı taşeronun … ili … ilçesinde yapılmakta olan … Kurumu projesi işi sözleşmesi kapsamında, 24 blok (480 daire) lojman binasının mekanik tesisat (kısmi malzeme temini ve montajı) işlerinin yapımı işini üstlenmiş olup, sözleşmenin “İhtilafların Hallinde Yetki” başlıklı 15. maddesinde sözleşmenin uygulanmasında doğacak ihtilaflar için Ankara Ticaret Mahkemeleri ile İcra Dairelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece bu hükme dayanılarak davalının yetki itirazı reddedilmiştir. Davalı vekili, yetki şartının geçerli olabilmesi için müvekkilinin de tacir olması gerektiğini ancak müvekkilinin tacir olmaması nedeniyle yetki şartının geçersiz olduğunu ve yetkili icra dairesi ile mahkemenin Bolu İcra Mahkemeleri ile Bolu Mahkemelerinin olduğunu savunmuştur.
Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi, 10. maddesi uyarınca akdin ifa edileceği yer mahkemesinde, 17. maddesi uyarınca taraflarının tacir veya kamu tüzel kişisi olması halinde sözleşmeyle yetkili kılınan mahkemede de açılabilir.
Yetki sözleşmesini düzenleyen HMK’nın 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflar aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükme göre, geçerli bir yetki sözleşmesinin varlığı halinde taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yani kanunen yetkili olan genel veya özel mahkemelerin yetkisinin devam ettiği sözleşmeye dercedilmekle dava ancak sözleşmeyle yetkili kılınan mahkemede açılabilir. Yetki sözleşmesi, kanunen yetkili kılınan diğer mahkemelerin yetkisini ortadan kaldırır. Yetki sözleşmesinin geçersiz olması halinde ise yetkili mahkeme HMK’nın diğer yetki hükümlerine göre belirlenir.
Somut olayda, davacı ticaret şirketi olup tacir olduğu ihtilafsızdır. Davalı ise gerçek kişi olup, tacir olmadığını savunmuş, mahkemece davalının tacir olup olmadığına ilişkin gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan davalının tacir olduğu kabul edilerek yetki şartının geçerli olması nedeniyle esas hakkında karar verilmiştir. Öncelikle uyuşmazlık, davalının tacir olup olmadığı ve buna göre mahkemenin görevli olup olmaması ve yetki şartının geçerli olup olmadığı ve sonucuna göre mahkemece esas hakkında inceleme yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 23/11/2017 tarihinde açılmış olup, davanın ticari niteliğinin ve bu bağlamda görevli mahkemenin belirlenmesinde bu kanunla getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Aynı yasanın 5. maddesinde ise bir yerde asliye ticaret mahkemesinin bulunması halinde, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağına değinilmiş, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, ihtilaf halinde göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenmekte olup göreve ilişkin kurallar kamu düzeniyle ilgili olduğundan yargılmanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, davalının tacir olup olmadığının usulüne uygun olarak araştırılarak, az yukarıda açıklanan hususlar da gözetilerek görev hususunun saptanması, tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre yetki itirazının değerlendirilmesi olup, belirtilen hususlarda gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/02/2020 tarih, 2017/861 E-2020/89 K
sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 328,27 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 17/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …