Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/985 E. 2022/532 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/985 – Karar No:2022/532

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/985
KARAR NO : 2022/532
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI : 2016/888 E-2019/907 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalı şirket ile müvekkili firma arasındaki 24/07/2012 tarihli sözleşme gereğince işlerin tamamlanıp 05/12/2012 tarihli “montaj bitim tutanağı” yapılarak davalıya teslim edildiğni, davalı tarafından düzenlenen geçici kabul tutanağına göre işin bitim tarihinin 05/12/2012 olarak kabul edildiğini, sözleşmenin 13. maddesine göre, iş bedelinin %30’unun malzeme teslim tesellümünde, %20’sinin montaj ve kaynak işlerinin kullanılmasında, geriye kalan %50’sinin de geçici kabul işleminin tamamlanması ile birlikte ödeneceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin eki niteliğindeki teknik şartnamenin XV maddesinde düzenlenen geçici kabul şartlarına göre, ünitenin devreye alınıp deneme çalışmasının yapılması gerektiğini, işin 05/12/2012 tarihinde bitirilip idareye teslim edilmesine rağmen, idarenin kendinden kaynaklanan nedenlerle ünitenin devreye alınmadığını, geçici kabulün 1 yıl sonra 30/12/2013 tarihinde yapıldığını, müvekkiline ödemenin geç yapılması nedeniyle zarara uğradığını, sözleşme bedelinin 1.383.000,00 TL olup KDV ile ödenmesi gereken tutarın tevkifat kesintisinden sonra 1.507.470,00 TL olup , faturanın 16/11/2012 tarihinde düzenlendiğini, idarece 22/11/2012 tarihinde 150.000,00 TL 29/11/2012 tarihinde 389.370,00, 13/12/2012 tarihinde 214,421,76 TL, 30/11/2012 tarihinde 62.178,24 TL (57.118,00 TL gecikme cezası) ,31/12/2012 tarihinde 11.926,98 TL, 09/01/2014 tarihinde ise 688.868,99 TL şeklinde ödendiği, müvekkilinin geç ödeme nedeniyle davalıya ihtar çekip faiz ve zararına ilişkin talep haklarını saklı tuttuğunu, müvekkili firmanın bu nedenle 59.335,00 TL zararı olduğunu, ayrıca sözleşme dışında kalan santrale ait tribünün zarar gördüğü tespit edilip, sökülerek yurt dışında 1 yıla yakın sürede tamir ve bakımı yapıldığından, ünitenin devreye alınamadığını, ayrıca demontaj sırasında izolasyon malzemelerinin tamamiyle özelliğini yitirdiğini, deforme olduğunu, yenisi ile değiştirmesi gerektiğinden bu durumun tamamiyle müvekkilinin iş programınını aksattığını ve 38 günlük ek süre talebine 30 gün ek süre verip 7 gün gecikme olduğundan bahisle 48.405,00 TL ceza kesildiğini, bu cezanın haksız olduğunu, hakedişinden kesildiği iddiası ile hakedişten kesilen 48.405,00 TL ceza tutarının ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak geç ödeme nedeni ile oluşan 59.335,00 TL zararın davalıdan ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; müvekkili şirket bünyesinde olan … Termik Santrali İşletme Müdürlüğünün ana kazana ait hoper bölgesi borularının değişmesini… ızgarasının demontajı ve tekrar montaj edilmesi…. devreye alınması işi için davacı şirket ile 24/07/2012 tarihli sözleşme yapıldığını, yüklenicinin 05/12/2012 tarihinde işi bitirmiş olduğunu bildirip aynı tarihli montaj bitim tutanağının düzenlendiğini, montaj sonrası yapılacak ödeme için 10/12/2012 tarihli talimatın yazıldığını, ünite devreye alınamadığı için geçici kabulün yapılamadığından ödemenin yapılamadığını, 30/12/2013 tarihi itibari ile geçici kabulün yapıldığını, buna mütakip %50 ödeme talimat yazısının yazıldığını, 15/09/2015 tarihinde kesin kabul yapılarak kesin teminatın da iade edildiğinı, sözleşmenin 13 maddesinde ödeme yeri ve şartlarının düzenlendiğini, teknik şartnamenin 15. maddesi gereği geçici kabul işlemlerinin yapılacağını, geçici kabul yapılmadan ödemenin yapılamayacağını, ancak yükleniciye ödeme yapılabilmesi için avans teminat mektubu sunulmasının istendiğini, yüklenicinin bu hususu kabul etmediğini, yüklenicinin talep ettiği süre uzatımlarının değerlendirilerek gerekli süre uzatımlarının verildiğini, buna rağmen teslimde geciktiğini ve müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davacı yüklenici ile davalı kurum arasında yapılan 24/07/2012 tarihli birim fiyatlı sözleşme düzenlendiği, davacı yüklenicinin edimini yerine getirip işi teslim ettiği, sözleşmeye göre işin süresinin, yer tesliminden sonra 90 takvim günü olup, bu sürede işin gerçekleştirilmemesi halinde her geçen takvim günü için sözleşme tutarının % 0,005 oranında gecikme cezası kesileceğinin kararlaştırıldığı, ilave 30 günlük sürenin verildiği, yer tesliminin 01/08/2012 tarihinde yapıldığı, 120 takvim günü eklendiğinde işin bitim tarihinin 28/11/2012 olup, işin montajı ile birlikte teslim tarihinin 05/12/2012 olmasına göre 7 gün gecikme cezası uygulanması gerekeceği, bu ilave sürelere davacı tarafça itiraz edilmediği dikkate alınarak davalı idarenin 7 gün gecikme cezası uygulayabileceği sonucuna varıldığı, sözleşme bedelinin ikinci %50’lik kısmının geç ödendiğinden bahisle zarar talebinin ise, sözleşmenin eki niteliğindeki teknik şartnamenin X.maddesi ve muayene tesellüm işlemleri başlıklı maddesi düzenlemesine göre; ödemenin ikinci %50’lik kısmının geçici kabulden sonra ödeneceği, teknik şartnamede belirtilen işlerin tümünün 05/12/2012 tarihinde düzenlenen montaj bitim tutanağında belirli olup, montaj işleminin tamamlanmasına rağmen ünitenin devreye alınıp test işlemlerinin tamamlanması gerektiği, aynı maddeye göre 30 takvim günü ünitenin devreye alınma ve deneme süresi, 20 takvim günü komisyon oluşturma kabulün yapılması, geçici kabulün onaylanması 5 takvim günü olmak üzere geçici kabule kadar 55 takvim günü geçebileceği, 30/01/2013 tarihi itibari ile bu günlerin dolduğu, hala geçici kabulün yapılmaması üzerine, davacının bedelin 30 gün içinde ödenmesi talepli ihtarının davalı yana 25/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği, 30 gün sonrası olan 24/04/2013 itibari ile davalının temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği, bilirkişi kurulunca, ihtarnamenin tebliği ve ihtarnamede belirtilen 30 günlük süreden sonrasına 55 günün ilave edildiği, temerrüt tarihinin ondan sonra gerçekleştiğinin belirtildiği, sözleşmede açıkça işin bitiminden sonra uygulanacak prosedür ve sürelerin belirtildiği ve davalı kurumun üniteyi devreye alıp test işlemlerinin tamamlanmasının kendisinden kaynaklanıdğı, bu hususta davacı yüklenicinin sorumluluğu olmadığı ve ihtarnamesi ile yine 30 günlük sürede verdiği dikkate alındığında 55 günlük süreyi bu süre bitiminden sonra uygulamanın hakkaniyet ilkesine aykırı olacağı, ayrıca 30 günlük süre sonunda bedelin ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin amacının bedel yönünden temerrüdün oluşturulmasını sağlamak olmakla, temerrüdün 30 gün sonrasında başladığının kabulü gerektiği, buna göre ödemede gecikilen sürenin 250 gün olduğu kanaatine varılmakla, bilirkişiler … ve arkadaşlarının verdiği rapora itibar edildiği, geç ödeme zararının 52.278,55 TL olduğu, davalı yanca bu zararın ödenmediği, zararın BK’nın 121 maddesine göre faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne 52.278,55 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; geç ödeme nedeniyle oluşan zararın hesabında esas alınan iş bedelinin KDV hariç olmak üzere hesaplanmış olmasının hatalı olduğunu, mahkemenin 25/11/2019 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamayı dikkate alarak hüküm kurduğunu ancak bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olup, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, sözleşmede iş bedelinin 1.383.000,00 TL + KDV şeklinde kararlaştırıldığını, KDV dahil ödenmesi gereken tutanın tevkifat kesintisinden sonra 1.507.470,00 TL olup, geç ödeme nedeniyle oluşan zararın hesaplanmasında iş bedelinin KDV hariç miktar üzerinden hesap yapılmasının hatalı olduğunu, işin ifa edildiğini, 16/11/2012 tarihli faturanın KDV dahil toplam 1.507.470,00 TL olarak kesildiğini, bedel içerisinde KDV ‘nin bulunduğunu, bu fatura bedelinin geç ödenmesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, KDV’nin faturanın kesilmesi ile birlikte vergi dairesine ödendiğini, davalının faturaya itirazının olmadığını, faturanın geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın hesabında kesinleşmiş fatura alacağının dikkate alınması gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin uğradığı zararın 59.335,00 TL olduğunu ve kararın müvekkili lehine bu sebeple kaldırılması gerektiğini, idare tarafından müvekkili aleyhine kesilen gecikme cezasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu konudaki bilirkişi raporlarına yapılan itirazların dikkate alınmadığını, davalıdan kaynaklı nedenlerle geçici kabul işlemleri yapılamadığından müvekkili aleyhine gecikme cezası kesilmesinin yerinde olmadığını, süre uzatımını gerektiren nedenlerin bulunduğunu, idare tarafından süre uzatım süreleri verilirken eksik süre verildiğini, verilen sürelerin işin niteliğine uygun olup olmadığının tartışılmadığını, bu kapsamda sözleşmenin 18.3 maddesinin dikkate alınmadığını, hazırlanan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, 19/03/2013 tarihli ihtarname ile müvekkilinin her türlü zarara ilişkin itiraz ve dava açma hakkını saklı tuttuğunu, TBK’nın 97.maddesi uyarınca kendi edimini ifa etmeyen tarafın diğer taraftan ediminin ifasını talep edemeyeceğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini, olmadığı takdirde kararın kaldırılarak yeniden inceleme yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşme gereğince yüklenicinin istediği ek süre uzatımlarının verildiğini, yüklenicinin 25/03/2013 tarihli ihtarname ile ünite devreye alınamadığı için yapılamayan geçici kabul nedeniyle bakiye %50 tutarındaki alacağının ödenmesini talep ettiğini, avans teminat mektubu getirilmesi durumunda bakiye ödemenin yapılabileceğinin bildirildiğini ancak davacı yüklenicinin teminat mektubu alamadığını belirterek, bakiye hakediş ödemesini talep etmesi üzerine 30/12/2013 tarihinde geçici kabulün yapıldığını ve bakiye %50 hakedişinin ödendiğini, 15/09/2015 tarihinde kesin kabulün yapılarak, kesin teminatın iade edildiğini, sözleşmenin Ödeme yeri ve Şartları başlıklı 13.maddesinde ödeminin nasıl yapılacağının düzenlendiğini, yine teknik şartnamenin XV. muayene teslim ve kabul işlemleri başlıklı maddesi de dikkate alındığında geçici kabul yapılmadan ödeme yapılamayacağının belirtildiğini, yine sözleşmenin 20.2 maddesinde sözleşme imzalanmasından sonra değişiklik yapılmayacağının kararlaştırıldığını, kaldı ki yükleniciye ödeme yapılabilmesi için avans teminat mektubu verme imkanının sunulmasına rağmen yüklenicinin bunu kabul etmediğini, gecikmede müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki 24/07/2012 tarihli sözleşme TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında düzenlenen geçici kabul tutanağında 7 günlük gecikme cezası karşılığı 48.405,00 TL kesileceği belirtilmiş ve taraflarca geçici kabul tutanağı imzalanmış, davacının gecikme cezası tutanağına ilişkin herhangi bir itirazının bulunmadığı anlaşılmış olmakla, davacı vekilinin gecikme cezasına ilişkin talebinin reddine yönelik mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilince müvekkili yüklenici ile davalı iş sahibi arasındaki sözleşme kapsamında kararlaştırılan iş bedelinin geç ödenmesinden kaynaklı alacak talebinde bulunulmuş olmakla, bu alacak kalemi yönünden yapılan incelemede; taraflar arasındaki sözleşmenin “Ödeme Yeri ve Şartları” başlıklı 13. Maddenin “Ödeme Koşulları ve Zamanı” başlıklı 13.2 maddesinde sözleşme bedelinin %30’unun malzeme teslim tesellüm tutanağının hazırlanmasından sonra, %20’sinin montaj, kaynak… test çalışmalarının tamamlanması ve bunun işletme müdürlüğüne yazılı olarak bildirilmesinden sonra, geriye kalan %50 sözleşme bedelinin ise teknik şartnamenin XV.maddesinde belirtilen geçici kabul çalışmalarının tamamlanmasından sonra ödeneceği belirtilmiş, teknik şartnamenin XV.maddesinde ise muayene teslim ve kabul işlemlerinin nasıl yapılacağı düzenlenmiş, yine XVIII. maddesinde de ödemenin ne zaman yapılacağı düzenlenmiş olup, sözleşme bedelinin geri kalan %50’lik kısmının XV.maddede belirtilen geçici kabul çalışmalarının tamamlanmasından sonra ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Davacı tarafça bakiye hakediş bedelinin ödenmesi için 19/03/2013 tarihli ihtar gönderildiği, gönderilen ihtarın 25/03/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve gönderilen ihtarda faize ilişkin hakların saklı tutulduğu, bu nedenle temerrüdün mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 24/04/2013 Tarihinde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Sözleşmenin Türü ve Bedeli başlıklı 6.maddesinde iş bedelinin 1.383.000,00 TL + KDV olacağı kararlaştırılmış olup, iş bedeline ayrıca KDV ilave edilmesi gerekeceğinden ve bu konuda da davacı tarafından davalıya gönderildiği anlaşılan faturanın da bu hüküm göz önüne alınarak düzenlendiği ve davalı tarafından da itiraz edilmediği anlaşılmakla, davacının KDV dahil hakediş bedeli için kestiği fatura bedeli dikkate alınarak, bu bedel üzerinden ödenen miktar düşüldükten sonra iş sahibinin temerrüde düştüğü miktar üzerinden faiz hesabı yapılması gerekir.
Buna göre, usul ekonomisi de göz önüne alınarak Dairemizce yapılan hesaplamada 25/11/2019 tarihli bilirkişi raporundaki oluşa uygun ve denetlenebilir avans faizi dikkate alındığında, fatura bedeli 1.507.470,00 TL’den yapıldığı taraflar arasında ihtilafsız olan 827.896,98 TL ödemenin mahsubu sonucu bakiye iş bedeli olan 679.573,02 TL’ye gecikme süresi kadar avans faizi uygulanması neticesinde (679.573,02 X 13,75 X 250/365) 64.000,00 TL alacağının olduğu, taleple bağlı kalınarak davacının 59.335,00 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde iş bedeline KDV eklenmeksizin bulunan tutar üzerinden gecikme faizinin hesap edilerek karar verilmesi hatalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm istinaf başvurusunun, davacı vekilinin ise sair istinaf nedenlerinin reddi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun gecikme faizi alacağı yönünden istinaf nedenleri dikkate alınarak oluşan müktesep hak gözetilerek kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 59.335,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2019 tarih, 2016/888 Esas- 2019/907 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
4-Davanın kısmen kabulüne,
59.335,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Alınması gereken 4.053,17 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça yatırılan 1.839,93 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 2.213,24 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılmış olan 1.839,93 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.513,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 7.092,65 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 3.900,00 TL, tebligat gideri 190,70 TL ile başvurma harcı 29,20 TL olmak üzere toplam 4.119,90 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.268,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
11-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
12-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
13-Davalıdan alınması gereken 3.571,15 TL istinaf karar harcından peşin alınan 893,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.678,15‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
14-Davacı tarafından istinaf başvurusu nedeniyle ödenen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 49,00 TL tebligat gideri ve 24,38 TL posta masrafı olmak üzere toplam 221,98 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
15-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip