Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/973 E. 2022/745 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/973 – Karar No:2022/745
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/973
KARAR NO : 2022/745
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2019
NUMARASI : 2017/847 E-2019/894 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasında 12/04/2016 tarihinde akdedilen sözleşme gereği müvekkili tarafından davalı şirkete iki adet teminat senedi verildiğini, sözleşme kapsamında yapılan işlerin bedelinin yapılan hakedişler ile ödendiğini, hakedişlerden teminat senedi tutarında kesinti yapıldığı halde, 45.000,00 USD toplam bedelli iki adet senedin iade edilmeyerek icra takibi başlatıldığını, icra takibinin kesinleşmesi üzerinde bankadan icra dosyasına 1.000,00 Euro da ödeme yapıldığını belirterek; davacı şirketin senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini ve icra dosyasına ödenen 1.000,00 Euro’nun davalıdan istirdadını talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının üstlendiği iş kapsamında işi zamanında ve eksiksiz yapmadığını, dava konusu 15.000,00 ve 30.000,00 USD bedelli bonoların, davacıya ödenen avans ödemesi karşılığında davalıya verildiğini, sözleşme hükümleri çerçevesinde davacı tarafından üstlenilen işin yarım bırakılması sebebiyle uğranılan zararın ve cezai işlem uygulamasının tahsili amacıyla senetlerin icra takibine konu edildiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, davacı ile davalı arasında, davacının yüklenicisi olduğu, Irak’ın Basra bölgesinde bulunan şantiyeye prefabrik bina montaj ve malzemeleri altyapı inşaat işinin yapılması konusunda düzenlenen eser sözleşmesi uyarınca davacı tarafından davalıya verilen 15.000,00 USD ve 30.000,00 USD bedelli iki adet bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davacı tarafça dava konusu bonoların teminat amacıyla verildiğinin ve haksız olarak icra takibine konu edildiğinin ileri sürüldüğü, davalı tarafça bonoların avans olarak yapılan ödeme karşılığı davacı tarafından verildiğinin ve davacı yüklenicinin üstlendiği işi sözleşmeye uygun ve zamanında yerine getirmediği için uğranılan zararın ve gecikme cezasının tahsili amacıyla takibe konu edildiğinin savunulduğu, dosyaya sunulan hakedişler incelendiğinde, 02/05/2016 tarihli hakedişte davacının gerçekleştirdiği işin 54.361,98 USD olduğunun, kesintilerden sonra davacıya ödenen 45.000,00 USD avanstan 10.872,40 USD avansın kesildiği, sonuçta davacıya ödenecek tutarın 38.053,39 USD olduğunun gösterildiği, 14/06/2016 tarihli hakedişte bu hakediş döneminde davacının yaptığı işlerin tutarının 47.938,57 USD olduğunun bir kısım kesintiler sonrası yükleniciye ödenen 45.000,00 USD avanstan 9.587,71 USD kesilmesi sonucu yükleniciye ödenen tutarın 35.557,00 USD olduğunun belirtildiği, buna göre bu hakedişlerde davacıdan 20.460,11 USD tutarında avans kesintisi yapıldığı, Mahkemece yapılan değerlendirmede, sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiası ile 15.000,00 USD ve 30.000,00 USD bedelli bono ile sözleşme hükmü bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bonoların sözleşme kapsamında davalı işverene verildiği, sözleşmenin 9. maddesinde teminat miktarı olarak 15.000,00 USD verileceği kabul edilmiş olup, 15.000,00 USD bedelli bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiği, buna karşılık 30.000,00 USD bedelli bononun ise avans teminatı olarak verildiğinin kabul edildiği, tarafların defterlerinin, sunulan fatura ve belgelerin incelenmesinde davalı işverenin yapılan iş nedeniyle 42.332,42 USD alacaklı olduğu, 15.000,00 USD bedelli bononun takibe konulmasının alacaklı yönünden haklı bulunduğu, buna karşılık davacının hakedişinden kesilen teminat kısmının 20.460,11 USD olduğu halde 30.000,00 USD bedelli bononun tamamı yönünden icra takibine konu edilmesinin haklı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 25/04/2016 tarihli bono nedeniyle 20.460,11 USD tutarında borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyeti kanıtlanmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine, icra dosyasına yatırılan 1.000,00 Euro, şirket kayıtlarında ödeme olarak yer aldığından ve davacının bu tutarı aşan kısım yönünden borçlu olduğu anlaşıldığından, icra dosyasında ödeme dikkate alınacağından istirdat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; iş bu davanın sadece avans teminatı olarak verilen senetlerin karşılığının hak edişlerden kesilip kesilmediği, bu kesintilerden dolayı senetlerin karşılıksız kalıp kalmadığına ilişkin olduğunu, dosyaya sunulan hakkedişlerden anlaşılacağı üzere; 02/05/2016 tarihli hakkedişte, 10.872,40 USD avans iadesi adı altında, 14/06/2016 tarihli hakkedişte 9.587,71 USD avans iadesi adı altında ve 29/07/2016 tarihli hakedişte 24.539,89 USD avans iadesi adı altında kesinti yapıldığını, böylece toplam 45.000,00 USD bedelli avans senetlerine karşılık toplam 45.000 USD kesinti yapıldığını, bu durumda takibe dayanak senetlerin bedelsiz kalması nedeniyle menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki ticari ilişkinin tamamı üzerinden; faturalar, ödemeler, müvekkili adına üçüncü kişilere yapılan ödemeler göz önüne alınarak değerlendirme yapılarak hatalı bir sonuca ulaşıldığını, bilirkişilerin tüm hesaplamalar üzerinden yapmış oldukları değerlendirmelerin yanlış olduğunu zira yapılan işin yurtdışında olması nedeniyle fiili bir keşif ve tespit yapılmasının mümkün olmadığını, tespit ve keşif yapılamadığından sözleşme konusu işin ne kadarının müvekkili şirket tarafından, ne kadarının üçüncü bir şirket tarafından yapıldığının belli olmadığını, yapılan işin süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda da bir belge bulunmadığını, yine dosya kapsamından bürokratik engellerin, vize sorunlarının davalı şirket tarafından kaldırılıp kaldırılmadığının, üçüncü kişilere yapılmış bir ödeme var ise bu ödemenin Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre geçerli bir belge ile yapılıp yapılmadığının tespit edilemeyeceğini, ayrıca müvekkili adına yapılan ve davalı ticari defterlerinde müvekkili adına ödeme olarak gösterilen bu ödemeler ile ilgili alınmış bir belge de olmadığını, sözleşmenin feshinde hangi tarafın haklı olduğu hususunda ortada hiç bir delil, belge ve bilgi olmadığı için haklı fesih sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığını, müvekkili tarafından düzenlenen toplam 102.300,55 USD miktarlı 2 adet faturadan sonra, davalı şirketin isteği doğrultusunda, 12/07/2016 tarihli 58.176,02 USD miktarlı üçüncü bir fatura daha düzenlendiğini, ancak davalı şirket talep etmiş olmasına rağmen sonradan hakediş işlemlerinin davalı şirket içinde henüz onayların tamamlanmadığı gerekçesi ile bu faturanın iade edildiğini, yine müvekkili şirkete iki defa ihtarname gönderildiği, bu ihtarlara cevap dahi verilmediği yönündeki ithamların da haksız olduğunu zira, müvekkili şirketin tek sorumlusu …’un Irak Basra’da şantiyede olması nedeniyle şirket merkezinin kapalı kaldığını, müvekkili şirkete gönderilen ihtarların bu nedenle muhtara tebliğ edildiğini, davalı şirketin bu durumu bildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bu ihtarlardan haberi olmadığını ve cevap veremediğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne, Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14954 Esas sayılı icra dosyası ve dosya alacağının dayanağı yapılan 12/04/2016 düzenleme tarihli 15.000,00 USD bedelli ve 25/04/2016 düzenleme tarihli 30.000,00 USD bedelli iki adet senetten dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, icra dosyasında tahsil edilmiş olan 1.000,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit, ödeme nedeniyle istirdat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ‘nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 12/04/2016 tarihli … Protokol Numaralı sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Bu sözleşme kapsamında davacı taşeron, davalı yüklenicinin Basra’da üstlendiği işin 16-1007 malzemeli temel altyapı işleri ve prefabrik bina montaj işçiliği’ni anahtar teslim olarak üstlenmiştir.
Sözleme konusu işin tamamen ifa edilmediği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve bu raporda incelenen taraf ticari defterlerine göre; her iki tarafın da imzaladığı ve faturası her iki tarafın da defterlerinde kayıtlı bulunan iki adet hakkediş bulunmakta olup, davacı vekilinin kök rapordan sonra sunmuş olduğu kesin hakkediş raporu imzasız ve onaysız olup, yine kök rapordan sonra sunulan, 3. Hakkediş faturası da taraf defterlerinde kayıtlı değildir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle dava konusunun avans teminatı olarak verilen senetlere ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılamada taraflar arasında düzenlenen hakedişler kapsamında yapılan avans kesintilerine karşılık gelen miktar yönünden kabul karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,

3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip