Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/943 E. 2022/635 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/943 – Karar No:2022/635
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/943
KARAR NO : 2022/635

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2018/36 E-2020/59 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; … Genel Müdürlüğü Sosyal Tesislerinde bulunan ambar binasının büroya dönüştürülmesi işine ait CCTV ve network alt yapı düzenleme işi nedeniyle davalı şirkete ait fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20778 esas sayılı icra dosyası üzerinden başlatılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edildiğini, işin kesin kabul tutanağında belirtilen eksikliklerin giderilmesi adına asıl şirkete bağlı taşeron firma olarak iş yaptığını belirten … tarafından müvekkili şirketten sözlü talep edildiğini, müvekkili şirketin CCTV ve network altyapı düzenlemesinin maliyet tutarının 6.000,00 TL – 7.000,00 TL civarında olacağını belirtmesi üzerine 6.000,00 TL üzerinde anlaştıklarını, iş tesliminin ardından …’ün faturanın asıl şirket olan davalı şirket adına kesilmesini talep ettiğini, faturanın asıl alacak 6.000,00 TL ve %18 KDV bedeli 1.080,00 TL olmak üzere toplam 7.080,00 TL olarak kesildiğini, 30/01/2017 tarih ve … numaralı irsaliyeli faturanın davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin faturayı teslim aldığını süresi içerisinde itiraz etmeyerek borcu kabul ettiğini belirterek; davalı borçlunun Ankara 27. İcra Dairesi’nin 2017/20778 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamını, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; ihtarnamenin tebliğinden sonra Ankara 16. Noterliği’nin 30/05/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya cevap verildiğini, aralarında ticari ilişki olmadığını ve gönderilen faturanın kabul edilmediğinin belirtildiğini, işin geçici kabulünün 20/11/2015 tarihinde yapıldığını, işin kesin kabulünün yapılması ile davacı şirketin müvekkili şirkete kesmiş olduğu fatura arasındaki sürenin 7 günden daha uzun bir süre olduğunu, iş bitiminden sonra kesilen 30/01/2017 tarihli faturanın gerçeği yansıtmadığını, faturadan ihtarname ile haberdar olduklarını, ihtarnameye itiraz ettiklerini, faturayı kabul etmediklerini, … isimli kişinin şirketlerinde çalışan bir kişi olmadığını, bu yönden davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafından yapıldığı belirtilen hizmetlerin başka bir firmadan alındığını belirterek; davanın reddini ve davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasında imzalanmış herhangi bir yazılı sözleşme örneği bulunmadığı, davacı tarafından, davalı adına düzenlenen ve takip konusu yapılan 30/01/2017 tarih ve … no’lu 7.080,00 TL bedelli irsaliyeli fatura içeriğinin, “Sosyal tesislerde bulunan ambar binasının büroya dönüştürülmesi işine ait CCTV ve Network alt yapı düzenleme işi” olup, irsaliyeli faturanın teslim edildiğinin anlaşıldığı, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde, davanın; taraflar arasında dava dilekçesinde belirtilen CCTV ve Network yapım işi konusunda sözleşme bulunup bulunmadığı, dava dışı …’ün davalı şirket temsilcisi olup olmadığı, davacının fatura içeriğindeki mal ve hizmeti davalıya verip vermediği, faturanın davalıya tebliğ edilip edilmediğine ilişkin olduğu, davalı tarafa uyuşmazlığa konu 2017 yılı ticari defter ve belgelerini 2 haftalık kesin sürede ibraz etmesi, ibrazında güçlük varsa inceleme yapılacak adresi ve ilgili kişinin iletişim bilgilerini bildirmesi, aksi takdirde defter ve delil ibrazından kaçınmış sayılacağı ve HMK 220/3 maddesi uyarınca kayıtların içeriği konusunda karşı taraf delil ve beyanlarına itibar edileceği hususlarını bildiren ihtarlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak davalı tarafça ticari defter, kayıt ve belgelerin sunulmadığı, dosyaya sunulan bilirkişi raporu incelendiğinde davacının 2017 yılı ticari defter kayıtlarının yıl sonu noter kapanış tasdikinin usulüne uygun olarak ve süresinde yapıldığı, takip konusu faturadan kaynaklı 7.080,00 TL alacak kaydının varlığının görüldüğü, bir sözleşme ilişkisinin, sözleşmenin esaslı unsurları üzerinde tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile kurulacağı 6100 sayılı HMK’nın 219.maddesine göre her iki tarafın ellerindeki belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorunda oldukları, HMK 220.maddeye göre bir tarafın verilen süre içerisinde o belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemece o tarafın amacı değerlendirilerek, diğer tarafın o belgelere ilişkin açıklamalarının kabul edilebileceğinin öngörüldüğü, TTK. 21. maddesine göre; 8 gün içerisinde fatura ve içeriği ürünlere itiraz edilmezse fatura ve içeriği ürünlerin tesliminin kabul edilmiş sayılacağı, her iki tarafın tacir olduğu, ticari işletmeleri ile ilgili olduğu; ticari defter ve belgelerle sözleşme ilişkisinin ispat edilebileceği, ticari defter ve belgelerin aksinin ancak yazılı ve kesin delillerle ispatının mümkün olabileceği, takip konusu alacak likit bir alacak olduğu gerekçesiyle; yasal koşulları oluşmayan davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebi ile, ihtarname gideri talebinin reddine, davalının itirazının 7.080,00 TL asıl alacak, 295,00 TL işlemiş faiz üzerinden iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına da hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; taraflarına 18/04/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olan çağrı kağıdında defterlerin incelenmesi için 2 haftalık kesin süre verildiğinin belirtildiğini, ancak bu kararın, bir ara karar şeklinde değil, basit bir çağrı kağıdının altına işlenerek tebliğ edildiğini, güncel Yargıtay içtihatlarına göre bunun usule uygun bir ara karar olmadığı gibi herhangi bir usule uygun ihtardan da söz edilebilmesinin mümkün olmadığını,
dosyada davacı tarafa ticari defterlerin sunulması için 16/01/2018 tarihli tensip zaptının 7. Maddesi gereğince, her iki tarafa da 07/06/2018 tarihli celsede, bir de 18/04/2018 tebliğ tarihli çağrı kağıdı ile olmak üzere 3 kez her iki tarafa veya yalnızca davacı tarafa dilekçelerinde gösterdikleri delilleri getirmeleri veya açıklamaları için “kesin” süre verildiğini, burada bir karmaşa olduğunu, bu karmaşa giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi heyetinin kendisini hakim yerine koyarak çağrı kağıdında yer alan süreyi esas aldığını, ön inceleme duruşmasında verilen kesin süreyi hesaba katmadığını oysa, gerek ön inceleme duruşmasının mantığı, gerek güncel Yargıtay içtihatları çerçevesinde esasa alınması gereken kesin sürenin, ön inceleme duruşmasında verilen kesin süre olduğunu, taraflarınca ticari defterlerin yerlerinin ön inceleme duruşmasından itibaren süresi içinde mahkemeye bildirildiğini, davacı tarafın da kesin süreye rağmen defterlerini süresinde teslim etmediğini, ancak bilirkişilerce bu defterler üzerinde inceleme yapıldığını, normalde yapılması gerekenin her iki tarafın da defterlerini süresinde ibraz etmiş olması sebebiyle her iki tarafın da ticari defterlerinin incelenerek hüküm kurulması olduğunu belirterek; mahkemenin hukuka aykırı kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Akdi ilişki davalı tarafça inkar edilmiştir.
Davacı, 30/01/2017 tarih ve … nolu “Sosyal Tesislerde Bulunan Ambar Binasının Büroya Dönüştürülmesi İşine Ait CCTV ve Network Alt Yapı Düzenleme İşi” açıklamalı KDV dahil 7.080,00 TL bedelli fatura kapsamında yaptığını ileri sürdüğü işlere yönelik alacak hakkında icra takibi yapmıştır. Bu faturadaki işler kapsamında taraflar arasında kurulduğu ileri sürülen ilişki, Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Davalı tarafça akdi ilişki inkar edilmiştir. Bu durumda Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi uyarınca davacı, akdi ilişkiyi ispat külfeti altındadır.
Faturanın delil olması ile, ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesine göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdi ilişkinin yazıl delilerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil, ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222.maddesine bakmak gerekir. (Yargıtay (kapatılan) Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2016 tarih ve 2015/5487 Esas-2016/826 sayılı kararı) Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar.
Dosya üzerinde yapılan incelemede; Mahkemenin 04/04/2018 tarihli duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yaptığı ön incelemenin 4 nolu ara kararı ile davacı ve davalı şirkete 2017 yılı ticari defterlerini ibraz etmeleri konusunda muhtıra tebliğine karar verildiği, Mahkemece davalı şirketin adresine usulüne uygun olarak ticari defterlerin ibrazı için ihtarlı davetiye çıkarıldığı, davetiyenin üzerine “2017 yılı ticari defter ve belgeleri ibraz etmeniz, ibrazında güçlük var ise inceleme yapılacak adresi ve defterleri zimmetinde bulunduran kişinin adı, adresi ve iletişim bilgilerini mahkemeye sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen sürede defterlerin ibraz edilmemesi ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz edilmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret gösterilmemesi durumunda HMK’nın 220/3 maddesi uyarınca ticari kayıtların içeriği konusunda karşı tarafın delil ve beyanlarına itibar edilebileceği ihtaren tebliğ olunur” şerhi düşüldüğü, bu davetiyenin davalı şirkete usulüne uygun olarak 18/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten sonra mahkemece 07/06/2018 tarihinde ön inceleme duruşması yapıldığı, duruşmada, yukarıdaki davetiyeden söz edilmediği, davalı vekilinin, ticari defterlerin yerinde incelenmesini talep ettiklerini, incelemeye arz edeceklerini beyan ettiği, Mahkemece duruşmanın 11 nolu ara kararı ile; ara kararları gereği yerine geldikten sonra dosyanın uzman iki bilirkişiden oluşacak heyete tevdi ile takdir ve münakaşası mahkemeye ait olmak üzere taraf iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, dosya kapsamı dikkate alınmak suretiyle davacı yanın talep edebileceği bir miktar olup olmadığı, var ise fer’ileri ile birlikte tespiti hususunda rapor alınmasına, bilirkişiye HMK 218 ile 278/4. Maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmesine, bilirkişi tarafından yerinde inceleme yapılacak tarih ve saatin Mahkemeye bildirilmesine, Mahkemece de yerinde inceleme tarih ve saatinin taraflara/vekillerine tebliğine karar verilmiştir. 22/06/2018 tarihinde davalı vekili davalı şirketin ticari defterlerinin bulunduğu yeri ve irtibat kurulacak kişileri göstermiş, dosya 08/10/2018 tarihinde bilirkişiye teslim edilmiştir. 02/10/2019 tarihinde mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda, davalı defterlerinin verilen kesin sürede ibraz edilmemesi ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz edilmemesi hakkında kabul edebilir bir mazeret gösterilmemesi durumunda HMK’nın 220/3 maddesi uyarınca işlem yapılacağı bildirilmesine rağmen yanıt verilmediği belirtilmiştir. davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde, Vergi Denetmeni’nin “Defter ve Belge Teslim Alma Tutanağı”nı sunmuştur. Bu tutanağa göre davalı şirketin 2016 ve 2017 yılı yevmiye defterleri 27/12/2018 tarihinde vergi müfettişliğine verilmiştir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; Mahkemece verilen ilk ara kararında verilen sürenin kesin olduğuna karar verilmemesine rağmen çıkartılan muhtırada kesin süre verilmesi hatalıdır. Ön inceleme duruşmasından sonra ve dosya bilirkişiye teslim edilmeden önce, davalı vekilince ticari defterlerin bulunduğu yer ve irtibat kurulacak kişi de bildirilmiştir. Bu durumda, bilirkişilerce bildirilen adreste inceleme yapılması gerekirken, kesin sürede defterler ibraz edilmediğinden incelenmemesi ve mahkemece de davalının defter ibrazından kaçındığı gerekçesiyle akdi ilişkinin kurulduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2021 tarih ve 2021/5278 Esas-2021/11404 Karar sayılı kararı, Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesi’nin 03/12/2019 tarih ve 2016/16256 Esas-2019/10832 Karar sayılı kararı)
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2018/36 Esas- 2020/59 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davalı tarafından yatırılan 126,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

5-İstinaf başvurusu nedeniyle yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 01/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip