Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/942 E. 2022/639 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/942 – Karar No:2022/639
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/942
KARAR NO : 2022/639

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2020
NUMARASI : 2018/154 E-2020/67 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasında 22/09/2016 tarihinde davacının yüklenici, davalının iş veren olduğu, 11 ayrı iş kaleminden oluşan, anahtar teslimi hususlarını içeren, 125.000,00 TL bedelli sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmek için gerekli özeni gösterdiğini, ancak davalının gerekli özeni göstermemesi nedeniyle inşaat işinin süresinih uzadığını, sürecin uzamasında davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, sürecin kısalması hususunda dava dışı firma ile iş veren tarafından yapılması gereken görüşmeleri de gerçekleştirdiğini, sözleşmede yer almayan bazı işleri de yaptığını, davalı firmanın talebi üzerine fatura düzenlendiğini, faturanın davalıya teslim edildiğini, davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, daha sonra davalı tarafından işin geç teslimi gerekçe gösterilmek suretiyle ihtarname gönderildiğini, işin gecikmesindeki tüm sorumluluğun davalı iş veren firmada olduğunu, yapılan iş miktarının 125.000,00 TL olduğunu, davalı tarafından 65.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye alacağın ödenmediğini, bakiye alacağın ödenmesi için icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; davalının Ankara 7. İcra Dairesinin 2017/4207 esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptalini, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili süresinden sonra verdiği beyan dilekçesinde; taraflar arasında … ili, … ilçesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın cephe kaplama ve benzeri işleri ile ilgili olarak 22/09/2016 tarihinde malzemeli ve işçilikli ticari sözleşme imzalandığını, davalı tarafından projede yazılı olan ve projede olmasına rağmen sözleşmede yer almayan işlerin anahtar teslimi olarak yapılmasının kararlaştırıldığını, davacı tarafın işleri süresinde tamamlayamadığını, davalı tarafından davacıya işlerin süresinde bitirilemediğine ilişkin olarak ihtarname gönderildiğini, ihtarnamede bir kısım işlerin yapılmadığı, bir kısım işlere ise hiç başlanılmadığı hususunun bildirildiğini, ihtarname ile işlerin tamamlanması hususunda davacıya bir hafta süre verildiğini, davacı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, işin süresinden sonra 31/12/2016 tarihinde tesliminin yapıldığını, bu durumun tutanakla sabit olduğunu, işin süresinde bitirilmemiş olması nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın, mahrum kalınan kira bedelinin ve fazladan güvenlik görevlisi ve şantiye şefi maaşları ve sair ödemelerin ödenmesinin istenildiğini, davacı tarafından ödeme yapılmadığını, sözleşmenin gecikmesindeki hatanın davacıda olduğunu, davalının kusurunun bulunmadığını, asıl davacının davalıya borcunun bulunduğunu, takibin ve davanın haksız olduğunu belirterek; davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasında 22/09/2016 tarihli sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, sözleşme kapsamında davalının iş veren, davacının ise yüklenici olduğu, sözleşmenin “Süre” bölümünde sözleşmede gecikme olması halinde de geçerli olacak şekilde 500,00 Amerikan doları cezai şart belirlendiği, belirlenen cezai şartın sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 179/2. maddesinde tanımlanan ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmediği, davalı tarafından davacıya eksik işlerin tamamlanması hususunda gönderilen 10/11/2016 tarihli ihtarnameden sonra taraflar arasında düzenlenen 17/02/2017 tarihli tutanağa göre, yüklenici tarafından sözleşme kapsamındaki işin “içeriden yapılması gereken taş yünleri iş verenin uygun gördüğü zamanda tamamlanmak kaydı ile” 31/12/2016 tarihinde tamamlandığı, eser sözleşmelerinde, yüklenicinin sözleşme kapsamındaki edimlerini fen ve sanat kurallarına ve iş sahibinin amacına uygun olarak tamamlamak suretiyle iş verene teslim ettiğini ve bedele hak kazandığını, iş sahibinin ise iş bedelini ödediğini kanıtlaması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmede bu kuralın aksinin kararlaştırılmadığı, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, taraflar arasında 11 kalemden oluşan işin yapılması hususunda eser sözleşmesi imzalandığı, düzenlenen iş bitirme tutanağına göre 31/12/2016 tarihinde sözleşme kapsamındaki işin bitirildiği, inşaat mühendisi bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapora göre işin gecikmesinde davacıya yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, sözleşme kapsamındaki işin gecikmesinin projeden ve proje kapsamında yapılan bir kısım değişikliklerden kaynaklandığı, işin davalı iş veren tarafından teslim alındığı, gecikme nedeniyle davacı yüklenicinin herhangi bir kusurunun bulunmaması nedeniyle davalı tarafından sözleşme kapsamında kararlaştırılan ve ifaya ekli ceza niteliğindeki cezai şartın ve diğer zararlarının talep edilmesinin mümkün olmadığı, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre ise davacının 60.000,94 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu hali ile sözleşme kapsamındaki işin davacı tarafından yapıldığı, davacının sözleşme kapsamındaki iş bedeline hak kazandığı, işin gecikmesinde davacıya yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı ve davalının başlatılan icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız olduğu, takip öncesinde davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Ankara 7. İcra Dairesinin 2017/4207 esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 60.000,94 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin davanın reddine, haksız itiraz edildiği kabul edilen asıl alacak miktarı olan 60.000,94 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 12.000,19 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkeme kararının eksik ve yetersiz inceleme neticesinde usul ve yasaya aykırı verildiğini, davacı tarafça da kabul olunduğu ve sözleşme içeriğinden anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki sözleşmenin anahtar teslim iş sözleşmesi olup bu kapsamda değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme yapılarak karar verildiğini, davacının sözleşme kapsamındaki işin gecikmesinde kusurunun bulunmadığı tespitinin hatalı olduğunu, işin 22/10/2016 tarihinde teslim edilmesi gerekirken ancak 31/12/2016 tarihinde eksik olarak bitirilip teslim edildiğini, davacının sözleşme konusu edimlerini ayıpsız, eksiksiz ve tam olarak süresinde ifa edemediğini, bu husustaki tutanaklar ve ihtarnameler dikkate alınmadan karar verildiğini, sözleşmenin niteliği gereği, işin süresinin proje, tasarım planı ve yapım süresi dikkate alınarak belirlendiğini, davacı tarafın gecikmeye neden olarak ileri sürdüğü proje değişiklikleri, elektrik kesintisi, hava koşulları, karo döşenmesi nedeniyle yaşanan gecikmelerin işin niteliğine göre, alanında uzman bir firma olarak yüklenicinin önceden öngörebileceği durumlar olduğunu, mücbir sebep veya olağanüstü hal dışında kalan tahmin edilemeyecek, beklenilmeyecek bir olay yaşanmadığını, bu nedenle davacının sözleşme konusu edimlerini zamanında ifa etmeyerek temerrüde düştüğünü, hüküm tesis edilirken bu hususların dikkate alınmadığını, davacı tarafın bahsettiği sebeplerle sözleşme konusu işin süresinde bitirilemeyeceğinin farkında olmasına, üstelik gecikmelere ilişkin müvekkili tarafından ihtarlar da gönderilmesine ve sözleşmede işin kesin tarihi belli olmasına rağmen müvekkilini bu gecikmelerden haberdar etmediğini, işin kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle gecikmesinden dolayı müvekkiline işin sözleşmede belirlenen sürede yetişmeyeceğini bildirmediğini ve ek süre talep etmediğini, bu şekilde dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı hareket ettiğini, ayrıca sözleşmenin süre başlıklı maddesi gereğince de davacının söz konusu gecikme yaratan sebeplerden ve işin sözleşmede belirtilen süresinde bitirilemeyeceğinden müvekkilini haberdar etmesi gerektiğini, yapılan yargılama kapsamında inşaat mühendisi bilirkişiden alınan 22/04/2019 tarihli raporun uyuşmazlık konusunda yetersiz ve eksik inceleme ile düzenlendiğini, Mahkemece bilirkişiden “dosyanın işin gecikmesinde kimin sorumlu olduğu, dosyada bulunan iş bitirme tutanağı ve tarafların noter ihtarları da dikkate alınmak suretiyle cezai şart koşulları ile diğer zararlara ilişkin talep hakkının bulunup bulunmadığı hususları da değerlendirilmek suretiyle rapor düzenlenmesi” şeklinde belirtilen hususlarda rapor düzenlemesi istenmesine rağmen, bilirkişi raporunda teknik bir inceleme yapılmaksızın sadece dosya kapsamındaki e-postalar dikkate alınarak görüş belirtildiğini, uzmanlık alanında teknik ve somut inceleme yapılmadığını, bu nedenle raporun dava konusu uyuşmazlığın çözümüne elverişli ve hükme esas alınacak nitelikte olmadığını belirterek; mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddi ile davacının %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 22/09/2016 tarihli sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Bu sözleşme ile davacı yüklenici, davalıya ait binada 11 kalemden oluşan inşaat işlerinin yapımını üstlenmiştir. Bu 11 kalem imalatın devamı sırasında, projede değişiklikler yapıldığı gerek dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden, gerekse bilirkişi raporundan anlaşılmakla, işin yükleniciden kaynaklanmayan nedenlerle uzamasından dolayı, yüklenicinin iş bedelinden gecikme cezası kesintisi yapılmamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.098,66 TL istinaf karar harcından peşin alınan (54,40 TL + 972,00 TL) toplam 1.026,4‬0 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.072,26‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …