Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/915 E. 2022/657 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/915 – Karar No:2022/657
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/915
KARAR NO : 2022/657

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : 2013/96 E-2020/45 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Taraflar arasında … İli … İlçesi … Köyü sınırları içinde kalan … sayılı parsel üzerinde 480 adet büyükbaş hayvan için süt sığırcılığı ve ahır inşaat işlerinin yapılması hususunda 27.09.2010 tarihinde anlaşma yapıldığını, sözleşmenin 9/3 maddesinde, işverenin yüklenicinin alacağını bankalardan talep edilen kredi çıkması halinde ödeyeceği, kredinin işveren haricinde bir sebepten çıkmaması halinde yüklenicinin işverenden herhangi bir alacak talep edemeyeceği, bankaların krediyi durdurması, kamu kurum ve kuruluş kaynaklı sorunlar nedeniyle ve yükleniciden kaynaklanan nedenlerle kredi çıkmaması durumunda yüklenicinin herhangi bir alacak talep edemeyeceğinin belirtildiğini, kredinin alınmasında yüklenici olan müvekkilinden kaynaklı bir sorun bulunmadığını, davalı işverenin kredi başvurularını yapması ve gerekli teminatları göstermesi gerektiğini, davalının birçok mülkü olup kredi alabilecek konumda olduğunu, davalının … bankasına başvurduğunu ancak bu kredinin gereği evrakları ve teminatları göstermediğinden başvurunun atıl kaldığını öğrendiklerini, işin teslimi olan 27/09/2010 tarihinden itibaren 3 yıla yakın geçen sürede davalının kredi almadığından müvekkilinin zarar ettiğini, sözleşmenin 11. Maddesine göre müvekkilinin yer teslimine müteakip ayda bir kere hakediş yapma hakkı olduğu, ödenmeyen kısımla ilgili vade farkı uygulanacağı, vade farkının vergi dairelerinin uyguladığı gecikme faiz oranı kadar olacağının belirtildiğini, müvekkilinin iş tesliminden bu güne kadar en az 16 hakediş yapma hakkını kazandığını ve 2011 yılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı verilerine göre yaklaşık 1.952.000,00 TL inşaat için masraf yaptığı halde hiç ödeme alamadığını, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/32 D.İş sayılı dosyasında 18.05.2012 tarihinde mahalinde inşaatın değer tesbiti yapıldığını, tespit raporunda toplam1.322.950,00 TL değer biçildiğini, bu bedele sözleşmeye göre %5 nakliye gideri ve %18 KDV eklendiğinde müvekkilinin 1.627.228,50 TL hakediş alacağı bulunduğunu, ayrıca 65.000,00 TL inşaatın proje bedeli olarak davalı yerine projeyi hazırlayan Başarı şirketine banka aracılığı ile ödemede bulunulduğunu, bu şekilde müvekkilinin toplam alacağının 1.692.228,00 TL olduğunu, sözleşmenin 22. maddesine göre ayrıca malzeme fiyat farkını da talep ettiklerini, Diyarbakır 2.Noterliğinin 14.05.2012 tarihli … yevmiye sayısı ile çekilen ihtarnamede alacakların ödenmesi aksi halde sözleşmenin ihtar tarihinden itibaren bir hafta sonra feshedeceğinin bildirildiğini, davalı tarafın Ankara 47. Noterliğinin 23.05.2012 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile verdiği cevapta, taraflar arasında sözleşme gereğince doğmuş borçları olmadığını bildirdiğini, davalının herhangi bir ödemede bulunmadığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.692.228,00 TL alacağın hak edilen tarihten itibaren vergi dairelerinin uyguladığı gecikme faiz oranı uygulanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Müvekkili tacir olmadığından davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, sözleşmenin 30.maddesinde tahkim şartı bulunduğunu ve öncelikle tahkim prosedürünün uygulanması gerektiğini, davacının inşaat ruhsatı, tastikli projesi olmadan ve yöntemince yer teslimi yapılmadan inşaata başladığını, yapının kaçak yapı durumda olduğunu, müvekkilinden kaynaklanmayan nedenlerle kredinin çıkmadığını, tespit bilirkişisi raporunu kabul etmediklerini, davacının 01/12/2012 tarihli ibraname ile müvekkilini ibra ettiğini, ibradan sonra ise yapılan hiçbir imalatın bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemece; Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, davalı vekilinin tahkim şartı itirazı ve görev itirazının yerinde görülmediği, tarafların kabulünde olan 27/09/2010 tarihli sözleşmede, davacı tarafın yüklenici, davalı tarafın ise işveren olduğu,… Belediyesi Başkanlığının 21/11/2013 tarihli cevabi yazısında … nolu parseldeki ahır inşaatına ait arsanın ruhsata tabi yerlerden olduğu, belediyeden herhangi bir ruhsat izni talebinde bulunulmadığı, söz konusu inşaatın belediyeden izinsiz ve kaçak olarak yapıldığı, inşaatın bulunduğu alanın belediyeleri imar sınırları dahilinde arsa vasfında olduğu, imar planında tarımsal niteliği korunacak alan olarak tescil edildiğinin bildirildiği, … Belediye Başkanlığının 19/07/2016 tarihli cevabi yazısında özetle, ahır inşaatına ruhsat verilebilmesi için …, …, …, … ve … Bölge Müdürlükleri ile … Müdürlüğü ile işbirliği sağlanarak önce mevzi imar planı yaptırılması gerektiği, belirtilen kurumlardan birinin olumlu görüş vermemesi halinde buranın değerlendirmeye alınmadığı, olumlu görüş verilmesi halinde … Büyükşehir Belediye Meclisince onaylanması durumunda mevzi imar planının geçerli olacağı, ruhsat için gerekli belgelerin eksiksiz olarak belediyeye teslim edilmesi durumunda ruhsat verilmesinde sakınca bulunmadığı, dava konusu parselin imar planları dışında olduğu, önceki yazının sehven yazıldığının bildirildiği, talimatla Bismil Asliye Hukuk Mahkemesince 24/02/2014 tarihli mahallinde inşaat bilirkişisi marifetiyle keşif yapıldığı, bilirkişi raporunda özetle, yapılan ahır inşaatının temel su izolasyonu ve dolgusunun yapılmadığı, demir işçiliğinin dışarıdan gözleme dayanarak bir fikir vermediği, yapı ruhsatı işyeri teslim tutanağına rastlanmadığı, yapıların kaçak yapı konumunda olduğu, yapı şantiye şefinin olmadığı, projelerin onaysız olduğunun bildirildiği, mahkemece bilirkişi kurulundan alınan raporda özetle, yer teslimi yapılmadığına ilişkin savunmanın yerinde olmadığı, 03.11.2010 tarihinde nihai yer tesliminin yapıldığı, projenin onaysız olduğunun tarafların kabulünde olduğu, davalı tarafın 28.07.2011 tarihinde bir yıl dolmadan Diyarbakır İl Özel İdaresinden yapı ruhsatı talep ettiği, idarenin 10.08.2011 tarihli cevabi yazısında talep ettiği belgelerin, 09.03.2012 tarihindi sunulduğu ancak tüm bunlara rağmen kuruluş izni alındığına dair belgeye rastlanılmadığı, gerekli izinler alınmadığından kaçak yapı konumunda olduğu, nakliye dahil 964,817,85İ TL lık imalat gerçekleştiği, %15 tenzilat çıkarımı ile ve %18 KDV ilavesi ile birlikte toplam 967.712,30 TL’lik imalat gerçekleştiği, 65.000,00 TL lık proje bedeli ilavesi ile birlikte davacı tarafın talep edebileceği tutarın 2011 yılı birim fiyatları ile 1.032.712 TL olduğu, dava tarihi itibariyle ise 1.177.263,43 TL olduğu, kredi temin edilememe noktasında davacının kusurunun bulunmadığı, davalının kredi müracaatını takip etmediği ve müspet bir sonuç alınması noktasında gayretinin de bulunmadığı, davacının inşa ettiği binanın projesinin onaylı hale getirilmesi ve gerekli izinlerin alınması mümkün olduğu takdirde davacının yaptığı inşaatın bedelini talep edebileceği ancak onaylı projesi ve gerekli izinler alınmadan inşaata başlanılmasından doğacak zararları da davacının üstlenmesi gerekeceği, davacının yaptığı yapı tümüyle projeye bağlanamayacak ve yıkımı gerektirecek ise davacının hiçbir bedel talep edemeyeceğinin bildirildiği, yazılan talimat sonucu mahalli mahkemesince 08/05/2017 tarihinde resen seçilen bilirkişi marifetiyle davacı vekili Av …’ın hazır olduğu keşifte, binadan yirmi ayrı yerden alınan karot örneklerinin incelenmesi sonucu hazırlanan 13/05/2017 tarihli labovatuvar raporunda, binanın 20 adet kolonundan alınan karotlarda dayanıklılık değerlerinin 12.06 ila 22.16 N/mm2 (Mpa) arasında olduğunun bildirildiği, davacı vekilleri yeniden karot alınmasını talep etmişlerse, davacı vekilinin hazır olduğu keşifte dava konusu binadan karotların alındığı anlaşıldığından bu talebin yerinde görülmediği, bilirkişi kurulundan alınan 19/07/2018 tarihli ek raporda özetle, kök rapora ilaveten beton mukavemet sonuçları olumsuz çıktığından bu durumda tasarım kabullerinin değişmiş olacağı, yapısal yeterlilik bakımından yapının incelenerek sonucuna göre ilave tedbirlerin bedelinin tespiti gerektiği, bu hususun da davacının sorumluluğunda olduğu, eksikliklerin ve alınacak tedbirlerin parasal tutarının davacının imalat bedelinden düşülmesi gerektiğinin bildirildiği, … Belediye Başkanlığından gelen 22/05/2019 tarihli cevabi yazıda, bilirkişi raporu ve karot basınç dayanım deney raporlarında da belirtildiği gibi basınç dayanıklılığının 17,35N/mm2 olduğu, Deprem Yönetmeliğinin 7.2.5.1 maddesinde ”bu yönetmelik kapsamında yapılacak tüm betonarme binalarda C25’ten daha düşük dayanırlılık beton kullanılamaz” hükmüne istinaden mevcut yapının deprem yönetmeliğine aykırı olarak yapıldığı, bilirkişi raporu ve karot basınç dayanım deney raporlarından anlaşıldığından bu haliyle ruhsatlandırılması ve yasal hale getirilmesinin mümkün olmadığının bildirildiği, dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, sunulan sözleşmeler bilirkişi raporlarına göre, davalı tarafa ait … İli, … İlçesi, … Köyü sınırları içinde kalan 109 parsel üzerinde 480 adet büyükbaş hayvan için süt sığırcılığı ve ahır inşaat işlerinin yapılması işi için … İnş.Tic.Yayıncılık A.Ş., … Tarımsal Hayvancılık….Ltd.Şti. ve davalı …’e vekaleten … arasında 30/06/2010 tarihli sözleşme imzalandığı, daha sonra aynı inşaat işinin yapımı konusunda davacı … ile davalı …’e vekaleten … arasında 27/09/2010 tarihli sözleşme imzalandığı, 01/12/2012 tarihli ibrarname başlıklı belgeye göre, … ve … şirketlerinin dosyanın taraflarıyla ibralaştıkları ve bu şirketlerin dava konusu inşaat işinden ayrıldıkları, taraflar arasındaki sözleşmede kredi alınması halinde davacının hakediş alacağının ödeneceğinin belirtildiği, davalı tarafça kredi başvurusunun yapıldığı ancak kredi başvurusundan sonuç alınamadığı, davacı tarafından imal edilen binanın ruhsatının bulunmadığı, davacı yüklenicinin ruhsat alınmadan bina inşaatına başlamaması gerektiği, inşaatın kaçak yapı durumunda olduğu, ayrıca binanın kolonlarından alınan karotların labaratuvar raporuna göre basınç değerlerinin düşük olduğu, … Belediye Başkanlığından gelen 22/05/2019 tarihli yazıda, binanın deprem yönetmeliğine aykırı olması nedeniyle bu haliyle binaya ruhsat verilemeyeceğinin bildirildiği, bu durumda ayıplı ve kaçak yapılan imalatın davalı tarafça kabul edilemeyeceği, davacının dava konusu imalat bedelini ve onaysız inşaat proje bedelini davalı taraftan talep edemeyeceği, alacak taleblerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yeniden keşif ve teknik incelemenin üniversiteden bağımsız heyet eşliğinde yapılması taleplerinin haksız olarak reddedildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporu ile davalı yanca şahsen aldırılan rapor arasında dahi açık çelişki bulunduğunu, noksan inceleme ile hüküm kurulduğunu, dava tarihinden sonra çıkan 2019 yılından sonraki bina inşaatları için getirilen, yeni deprem yönetmeliği ve bina olmayan tek katlı ahır inşaatı için hatalı mevzuat esas alınarak hüküm kurulduğunu, dava konusu betonların 7 yıl boyunca Güneydoğu’nun aşırı sıcak ve soğuğuna dış etkiye maruz kalarak zarar gördüğünü, dava konusu inşaatın 2010 yılında yapıldığını ve bu haliyle kaldığını, davanın ise 2013 yılında açıldığını, dava tarihinde 06/03/2007 tarihli eski yönetmelik hükümlerinin esas olduğunu, müvekkilinin mahkemenin kabulünün aksine inşaatın imalatı esnasında yüklenici olmadığını, … İnş.Tic.Yayıncılık A.Ş., … Tarımsal Hayvancılık….Ltd.Şti. ve davalı …’e vekaleten … arasında 30/06/2010 tarihli sözleşme imzalandığını ve davalı ile dava dışı … şirketinin anlaştığını, ahır inşaatının başlamasının dava aşamasına gelinen inşaat imalatı dahil olmak üzere, müvekkili davacı tarafın taşeron şirket olduğunu, iş bu nedenle mahkemenin hükme esas alınan kabulünün hatalı olduğunu, müvekkili şirketin inşaatın imalatının bitmesinden yaklaşık 2 yıl sonra taraf sıfatıyla ibranameyle geçtiğini, 01/12/2012 tarihli ibrarname ile … ve … şirketinin taraf sıfatından çıktığını ve müvekkili … şirketinin dahil olduğunu, bu şekilde ilk sözleşme olan 30.06.2010 tarihi ile 01.12.2012 olan ibra tarihi arasında yaklaşık 2,5 yıl geçtiğini, bu süreçte müvekkili şirketin ruhsat alımına ve inşaat imalatına dair bir sorumluğu olmadığı halde bu süreçten kaynaklanan iddialarla davanın reddinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sadece davalı tarafın ruhsat ve kredi alımına dair yetkisi ve sorumluluğunu yerine getirmediğini, inşaatın durmasının asıl sebebinin kredi temin edilememe noktasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalının kredi müracaatını takip etmediğini, bilirkişi raporunda 1.177.263,43 TL imalat bedeli olduğuna dair noksan da olsa tespit yapıldığını, müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, ahır inşaatını davalı tarafın başkalarına taşınmazı kiralayarak kullandığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında … ili, … ilçesi, … Köyü sınırları içinde kalan 109 sayılı parsel üzerinde 480 adet büyükbaş hayvan için süt sığırcılığı ahır inşaat işinin yapımını konu alan eser sözleşmesi ilişkisi mevcut olup davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
3194 sayılı İmar Yasası’nın 21. maddesi gereğince aynı yasanın 26. maddesinde gösterilen istisnalar hariç her türlü inşaat yapımı ilgisine göre belediye veya valiliklerden alınacak yapı ruhsatına tabidir. Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır. İstisnalar dışında ruhsat alınmadan yapıya başlanması (kaçak) yahut ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapılması durumunda 3194 sayılı Yasa’nın 32. maddesi uyarınca yerel idarelerce yıktırılır ve aynı yasanın 42. maddesi gereğince de yapı sahibine ve yükleniciye ceza yaptırımı uygulanır. İmar mevzuatındaki kurallar kamu düzeni gereği uyulması zorunlu ve emredici hukuk kurallarıdır. İmar kurallarına aykırılık halinde yaptırımların uygulanmaması yasaya aykırılıkların devamlılığı sonucunu doğurur. (Yargıtay 15.H.D.2014/5801E,2015/1179K,05.03.2015)
Dava konusu somut olayda, dosya kapsamından yapılan imalatın kaçak yapı niteliğinde bulunduğu ve dayanım gücü itibariyle de ayıplı olduğu anlaşılmakta ise de, dosyada mevcut belediye yazısı ve bilirkişi raporlarıyla yapılan imalatın sözleşme ve yasal mevzuata uygun hale getirilip getirilemeyeceği yönünde bir inceleme ve değerlendirmenin olmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi için inşaatı sözleşmeye, plan ve projesine, imar mevzuatına ve teknik kurallarına uygun bir biçimde yapıp iş sahibine teslim etmesi gerektiği, kaçak yapı niteliğinde ve imar mevzuatına aykırı imalatlar yönünden bu aykırılıkların giderilip giderilmeyeceği belediyesi ve mahallinde keşifle belirlenmesi, giderme imkanı varsa yükleniciye bu aykırılıkların yasal hale getirilmesi noktasında yeterli süre ve yetki verilmesi, inşaatın yasal hale getirilmesi durumunda davacı yüklenicinin alacağının belirlenmesi, inşaatın yasal hale getirilmesinin mümkün olmaması ya da verilen süre ve yetkiye rağmen giderilmemesi halinde ise yine yerleşik içtihatlarda da (Yargıtay 15.H.D.2013/410E,2013/3195K, 16.05..2013) kabul edildiği üzere kaçak ve yıkımı gereken imalatlar ekonomik değer ifade etmeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/01/2020 gün ve 2013/96 E., 2020/45 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 08/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…