Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/913 E. 2021/1104 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2020
NUMARASI ….
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 03.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.12.2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin dava ve birleşen davada mahkemece davanın kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen 07.10.2009 ve 01.06.2010 tarihli sözleşmeler ile müvekkilinin davalının yüklenicisi olduğu … 430 adet sosyal konutun bir kısmının ince işlerini üstlendiğini, müvekkilinin her türlü yükümlülüğünü yerine getirdiğini, iş bedeli 1.129.677,63 USD’nin davalı tarafça ödenmediğini öne sürerek şimdilik 10.000 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini; birleşen davada ise bakiye 1.125.962 USD’nin faiziyle tahsiline karar verimesini dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen 01.06.2010 tarihli sözleşme gereğince davacının üstlendiği işleri tamamlamadığını, 2010 yılı Haziran ayında işi terk ettiğini, davacı çalışanlarının vize, uçak bileti vb. giderlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, davacının sadece işçiliği üstlendiğini, sözleşmede yer alan birim fiyatlarının işçilik fiyatları olduğunu, davacının hakedişleri düzenleyerek sunması gerekirken hakediş düzenlemediğini, şantiye şefliğinin 08.06.2010 ve 01.07.2010 tarihli 1 ve 2 numaralı hakedişleri düzenlediğini, hakedişlerin davacı tarafından imzalanmadığını, davacının işi terk etmesinden sonra 12.07.2010 tarihli hakedişin düzenlendiğini, davacının borçlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; ” taraflar arasında davalı şirketin taahhüdü altında …’de yapımı devam eden 430 adet sosyal konutun bir kısmının ince işlerinin yapılması konusunda 01.06.2010 tarihli sözleşmenin imalandığı, davacının iddia ettiği 07.10.2009 tarihli yazılı sözleşmenin sunulmadığı, ancak söz konusu konut projesinde ince işlerin bir kısmının davacı tarafından yapımı konusunda aralarında bir anlaşma yapıldığı hususunun, gerek davalı ve davacının beyanlarından gerekse Ekim 2009 ayı ve devamı aylarda davacının ekibine ait maaşların dökümüne ilişkin listelerden anlaşıldığı, 07.10.2009 tarihli yazılı sözleşmede belirtilen işlerin tamamlanmış olduğu, davalı taraf, davacının 2010 yılının Haziran ayı itibariyle şantiyeyi terk ettiğini, davacının hakediş düzenlemediğini, davacının şantiyeyi terk etmesi üzerine sözleşmenin elektronik posta yoluyla fesih edildiğini, davacı hakediş düzenlemediğinden şantiye şefliğince 08.06.2010 tarihinde 1 no.lu hakedişin, 01.07.2010 tarihinde 2 nolu hakedişin düzenlendiğini, ancak davacının bu hakedişleri imzalamadığını, işveren tarafından 12.07.2010 tarihinde bir ” Hesap Kesme” hakedişinin de düzenlendiğini, davacı işi terk edip gittikten sonra, listelerde adı geçen işçilerin çalışmalarını işveren firmanın çalışanı olarak sürdürdüğünü, davacının da bu durumu 23.06.2010 tarihli elektronik posta mektubuyla kabul ettiğini iddia etmiş ise de, davacının davalı ile anlaştığı işi gerçekleştirmek üzere tüm işçileri temin ederek bu işi belli bir süre yürüttüğü ve 23.06.2010 tarihi mailde artık işin ve işçilerin davalıya ait olduğunu ve beklemeye tahammülü olmadığını, birgün belki yine birlikte iş yapabileceklerini belirttiği, davacının işi bıraktığı tarih itibariyle yaptığı işe nazaran eksik ödeme almış ise sözleşmeye haklı nedenle devam etmeyebileceği, davacı tarafın sözleşmenin 12. Maddesine göre davalının davacıya bir süre verdiğine dair beyanına rastlanmadığı, davacı taraf 23.06.2010 tarihli maili ile işten el çekmiş olsa bile davalı tarafından işe devam için uyarıda bulunulmadığından davalının davacının yaptığı imalatı mevcut haliyle kabul etmiş sayılacağı, 01.06.2010 tarihli sözleşme ekindeki metrajlar nazara alınarak davacının yaptığı imalat tutarının, sözleşme dışı işler hariç 1.432.215,60 USD olduğu, davacıya yapılan 451.337,96 USD tutarın mahsubu sonucu davacının bakiye 961.923,64 USD alacağı kaldığı, davacı taraf sözleşme dışı iş yaptığını kanıtlayamadığından sözleşme dışı iş bedellerine ilişkin talebinin yerinde olmadığı, davalı taraf daha önceden temerrüte” düşürülmediği gerekçesiyle ” Asıl davada davanın kabulüne, 10.000,00 TL’nin 24/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …Birleşen davada davanın Kısmen Kabulüne, 954.938,38 USD nin dava tarihi olan 22/07/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının dolar cinsinden 1 yıllık mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu edilen sözleşme dışı işleri yaptığı, 31.08.2010 tarihinde teslim ettiği, sözleşme dışı işlerin fiyatlandırılmasının talep edildiği, sözleşme dışı işler bedeli davalı tarafça iş sahibinden tahsil edildiği, bilirkişilerce sözleşme dışı işler bedeli 266.637,14 USD olarak hesaplandığı halde mahkemece bu talebin reddine karar verildiği, gerekçeli kararda imalat tutarı 1.432.215,60 USD ve ödemeler toplamı 451.337,96 USD olarak belirlendiği halde bakiye 980.877,64 USD yerine hesap hatası sonucu 961.923,64 USD’nin tahsiline karar verildiği nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleşen davada davacının adli yardım talebinin usule aykırı olarak kabul edildiği, harç ödenmeden yargılamanın yürütüldüğü, davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmadığı için teminat göstermesi gerektiği, davacının sadece işçiliği üstlendiği halde işçilerinin yol, yemek, barınma, ücret ve sigorta giderlerinin müvekkili tarafından ödenmesinden sonra kendisine ayrıca metrajların karşısında yazılı birim fiyatlarla çarpılarak bulunacak tutarların ödenmesini talep etmesinin çelişkili olduğu, tarafların 01.06.2010 tarihli sözleşmeyi akdettikleri, davacının iddia ettiği 07.10.2009 tarihli sözleşmenin yapılmadığı, davacıya Ekim 2009 da ayrı bir iş verilmediği, davacının 23.06.2010 tarihli e-postadaki ifadeleriyle işi ve şantiyeyi terk ettiğinin açık olduğu, davacının yaptığı iş konusunda çalıştırdığı işçilerin çalıştığı aylar ile ödenen ücretlere ilişkin listeler ve yemek listeleri dışında delil sunamadığı, bilirkişi kurulunun …’den celbedilen evraklar ile davacının sunduğu evrakların uyuşmazlığın çözümüne ışık tutacak nitelikte olmadığını belirlediği, davacı 23.06.2010 tarihinde işi terk ettiğinden müvekkilinin işin tamamlanması için kendisine ayrıca süre vermesi ve ihtarname keşide etmesi gerekmediği, bilirkişi kurulunun davacıya süre verilmediği ve müvekkilinin tespit yaptırmadığı gerekçesiyle varsayıma dayalı olarak ve de davacı 430 konutun bir kısmının ince işlerini üstlendiği halde tamamını yapmış gibi hesaplama yaptığı, sözleşmede iş süresi 7 ay olarak belirlendiği ve davacının sözleşme tarihinden 23 gün sonra işi bıraktığının gözetilmediği, davacı sadece işçiliği üstlendiği halde 961.923,64 USD’nin tahsiline karar verildiği, mahkeme kararının gerekçesiz olduğu nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay yerleşik içtihatları gereğince eser sözleşmesi yürürlükte olduğu sürece sözleşme kapsamında kalan ve fiilen yapılmış olan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. Karinenin aksi ileri süren iş sahibi tarafından kanıtlanmalıdır.
Somut olayda davalı yüklenicinin … Devletinde üstlendiği yapım işi kapsamındaki 430 adet sosyal konutun bir kısmını ince inşaat işlerinin yapımını taraflarca akdedilen 01.06.2010 tarihli sözleşmeyle davacıya taşere ettiği, yapılacak imalat kalemlerinin global metraj ve birim fiyatlarının sözleşmenin eki olan listede belirtildiği, davacı tarafça öne sürülen 07.10.2009 tarihli sözleşmenin ibraz edilemediği, taraflarca düzenlenmiş hakediş ve işin teslimine ilişkin belge bulunmadığı, yapılan imalatın çekişmeli olduğu, … Devletinden celbedilen belgeler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davalı yüklenicinin işi tamamladığı ve geçici kabulünün yapıldığı ve davacının sözleşme gereğince üstlendiği işlerin de tamamlanmış olduğu, davalının toplam 451.337,96 USD ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşme ve eki listedeki imalatların yapılmış olduğunun taraf delil ve belgeleri ile dava dışı iş sahibi … Devletinden getirtilen belgelerle kanıtlanmış olduğu, davacının imalatı tamamladığını öne sürdüğü, davalı tarafça davacının işi eksik bıraktığı savunulmuş ise de, sözleşmenin 12.maddesi delil sözleşmesi niteliğinde olup, taşeronun edimini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi durumunda yüklenici tarafından taşerona yazılı ihtarname ile süre verilmesi kararlaştırıldığı halde davalı yüklenici tarafından sözleşmenin 12. madde hükmüne uygun biçimde feshedildiğinin kanıtlanamamış olmasına göre sözleşme ve eki listedeki işlerin davacı tarafça yapıldığının kabulü doğru olup, davacı istinafı yönünden sözleşme dışı işlere ilişkin davasını yasal deliller kanıtlayamadığından bu kaleme ilişkin talebin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda da sözleşme eki listedeki metraj ve birim fiyatlar alınmış olmasına rağmen farklılığın ilk raporda sıva imalatına ilişkin iki kalemin birim fiyatı gösterilmediği nedeniyle hesaplamaya dahil edilmemesinden kaynaklandığı, hükme esas alınan raporda ise metrajı açıkça belirtilen ve imal edildiği anlaşılan ek belgedeki bu iki kalemin de hesaplamaya katılarak davacı taşeron alacağına eklenmesinde sözleşmeye aykırılık, bu nedenle raporlar arasında çelişki bulunmadığının kabulüyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince davacıdan asıl ve birleşen dava için ayrı ayrı alınması gereken (59,30+59,30)=118,60 TL istinaf karar harcından peşin alınan (54,40+54,40)=108,80 harcın mahsubu ile bakiye 9,80 TL harcın asıl ve birleşen davada davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince davalıdan asıl dava için alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından peşin alınan 171 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,10 TL harcın asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-) Harçlar Kanunu gereğince davalıdan birleşen dava için alınması gereken 176.793,98 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44.199 TL harcın mahsubu ile bakiye 132.594,98 TL harcın asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-) İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödenen istinaf başvurma harçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 03.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.