Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/871 E. 2022/368 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/871 – Karar No:2022/368

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/871
KARAR NO : 2022/368

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2019
NUMARASI : 2017/632 E-2019/620 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.04.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; tarafların 21.08.2015 tarihli iş ortaklığı ana sözleşmesini akdettiklerini, müvekkilinin edimini ifa ettiğini, davalının Haydarpaşa Limanı ve Erenköy İç Gümrük noktalarında CCTV sistemine ilişkin imalatlardaki hata ve sorunları sözlü ve yazılı uyarılara rağmen gidermediğini, müvekkilinin bu hataları gidermek zorunda kaldığını ve halen de gidermekte olduğunu, Haydarpaşa’daki iş de çelik spiralle korunan kablonun koptuğunu, görüntü aktarımı gerçekleştiren fiber kablo arızasının giderilmediğini, yine her iki işteki menhol kapaklarındaki bozulmalarında giderilmediğini, arıza bedellerinin müvekkili şirket tarafından karşılandığını, sarf bedellerinin ihtarnameye rağmen ödenmediğini öne sürerek şimdilik 50.000 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; tarafların Haydarpaşa Limanı ve Erenköy İç Gümrük noktalarında CCTV sistemi kurulmasına ilişkin 21.08.2015 tarihli sözleşmeyi akdettiklerini, müvekkilinin işi eksiksiz olarak tamamladığını, bakanlığın kesin kabulü yaptığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının öne sürdüğü arızalara ilişkin delil sunamadığını, koptuğu öne sürülen çelik spirallerle korunan kabloların çekilmesinin 21.08.2015 tarihli sözleşme ve eki olan teknik şartname kapsamında yer almadığını, davacının ana sözleşme dışında müvekkiline ” yüzeyden 250 m çelik spiral kullanılarak 500 m fiber kablo çekilmesi” işini teklif ettiğini, müvekkilinin kabulü ile sözleşmenin kurulduğunu, müvekkilinin maliyet listesi çıkararak e- posta ile gönderdiğini, işin tamamlandığını, iş bedeline ilişkin 5.239,20 TL bedelli faturanın gönderildiğini, davacının da fatura bedelini ödediğini, bakanlığın davacıya hakedişleri ödediğini, davacının da müvekkiline sözleşme bedelini ödediğini, tarafların mutabakat metni ile işi tamamladıklarını, davacının sorumluluğunda olan iş makineleri ve farklı firmalara ait iş makineleri tarafından menhol kapaklarına zarar verildiğini, kapakların ve betonun dışarıdan müdahale olmaksızın insan gücüyle bozulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin oluşan zarardan sorumlu bulunmadığını, davacının yaklaşık 70.000 TL hakedişi halen ödemediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “…Davacı şirket vekili dava dilekçesi içeriğinde yer alan iddianın ileri sürülüş biçimine göre; taraflar arasında imzalanan İş ortaklığı sözleşmesi kapsamında temin edilen ürün ve hizmetlerde oluşan arızaların giderilmesine yönelik alacağının tahsilini talep etmektedir. Ancak davacı Şirketin taşeron konumundaki Şirketten eksik ve kusurlu işler ile giderilmediğini ileri sürdüğü arızalar nedeni ile maddi zararının doğduğunu yazılı deliller ile usulen kanıtlaması zorunludur. Buna rağmen, davacı Şirket tarafından İş ortaklığı sözleşmesi kapsamında davalı yüklenici tarafından ifası üstlenilen ve geçiçi kabulü yapılan işin eksik ve ayıplı olarak ifa edildiği toplanan deliller ile kanıtlanamadığı gibi ifa konusu işin ayıplı olarak ayıplı ifa edilmesi nedeni ile işte ortaya çıkan arızaların gideriminde de İş ortaklığı sözleşmesinin 3.9 maddesi gereğince davacı tarafından davalı Şirkete arıza ihbarında bulunulduğu halde arızanın giderilmediğine ve davacı tarafından giderilmek zorunda kalınması nedeni ile davacının maddi zararının veya yaptığı ödemelerden kaynaklı davalı alacaklı olduğuna ilişkin de bir delil dosyamıza sunulmamıştır. Diğer taraftan, bilirkişi kurulu raporunda SMMM bilirkişi raporunda davacının iddia konusu harcamalarına ilişkin olarak davacının alacak talebine dayanak ve delil teşkil edebilecek herhangi bir ödeme kaydı da mevcut olmadığı gibi aksine tarafların birbiri ile uyumlu ticari defter kayıtlarına göre de davacının davalıdan alacak kaydının bulunmadığı sabittir. Bu çerçevede dosyamıza sunulan bilirkişi asıl ve ek raporu da gözetildiğinde; açılan davanın haklılığının kanıtlanamadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın çözümü için mahallinde keşif yapılması gerektiği, keşif yapılıp tanık dinlenmeksizin ret kararı verildiği, teknik şartnameye aykırı olarak davalı tarafından yüzeyden çekilen çelik spiralle korunan kablonun koptuğu, arızanın giderilmediği, her iki iş yerindeki menhol kapaklarındaki beton bozulmaları ve çukurlarında onarılmadığı, betonun şartnamede tanımlanan kalitede olmadığı, arızaların sözleşmenin 3.9 maddesinde belirtilen yöntemle bildirilip servis formları ile kayıt altına alındığı, 15.04.2016 tarihli faturanın davaya konu arızaların giderilmesine ilişkin olduğu, bilirkişi heyetinin yüzeyden çekilen çelik spiralle korunan fiber kablo işinin 21.08.2015 tarihli iş ortaklığı kapsamında kalıp kalmadığını irdelemediği, sözleşmenin dar yorumuyla CCTV sistemine yönelik iş kapsamında kalmadığı kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu, işin kesin kabulünün halen yapılmadığı, arızanın garanti kapsamında giderilmesi gerektiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacı tarafça davanın açılması aşamasında yatırılan nispi harçtan davanın reddi nedeniyle alınması gereken maktu harcın mahsubuyla fazla alınan 809,48 TL harcın iadesine, hüküm fıkrasının 2. bendinde karar verilmiş olmakla, hüküm fıkrasının 3. bendinde 853,88 TL harcın davalıdan tahsiline karar verilmiş olması maddi hataya dayalı olup, her ne kadar mahkemesince tavzih talebinin reddine karar verilmiş ise de, mahkemesince mahallinde her zaman düzeltilebileceğinin tabi bulunmasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödenen istinaf başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1 madde gereğince KESİN olmak üzere 01.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …