Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/868 E. 2022/312 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/868 – Karar No:2022/312
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/868
KARAR NO : 2022/312

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : 2014/982 E-2019/1158 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2022

Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkilinin … ile yaptığı sözleşme gereğince 1.000 adet ve 39.000 adet olmak üzere iki partide 40.000 adet matara tedarikini üstlendiğini, matara kapakları ve plastik tutucuların üretiminin davalıya taşere edildiğini, davalının 1.000 adet matara kapağını ve tutucusunu teslim ettiğini, idare tarafından kabulleri yapılarak bedellerinin müvekkiline ödendiğini, davalı tarafından teslim edilen 2. grupta yer alan 39.000 matara kapak ve plastik kapak tutucusunun idareye teslimi sonrasında tamamının orta noktadan ve kendiliğinden kırıldığının tespit edildiğini, idarenin teslimi reddederek sözleşmeyi feshettiğini, güncellenmiş kesin teminat tutarı 41.409,60 TL’yi gelir kaydettiğini, müvekkilinin sözleşmenin akdi için 5.943 TL damga vergisi ve sözleşme pulu, 3.567 TL damga vergisi, 313,40 TL KİK payı ödediğini, idarenin sözleşmeden dönmesiyle müvekkilinin kardan mahrum kaldığını öne sürerek şimdilik 500 TL müspet zarar ile 500 TL sözleşmenin hazırlanmasında gerçekleşen fiili zararın tahsiline karar verilmesini talep etmiş; kısmi ıslah ile menfi zarar talebini 44.082,79 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili özetle; dava dilekçesinde iddia edilen ayıpların açık ayıp olduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, ihalenin iptal edilmesinde müvekkiline atfedilecek kusur bulunmadığını, ürünün şartnamede yazılı özelliklere uygun üretildiğini, uzunluğu itibariyle tek kanaldan doldurulmasının mümkün olmadığını, polietilen maddenin iki ayrı kanaldan verildiğini, sorunun kalıp tasarımından kaynaklanmadığını, şartnamede belirtilen özelliklerde üretim yapılması durumunda sorun yaşanacağının davacı tarafa imalat öncesinde söylendiğini, davacının teslime kadar kırılmasın yeter dediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “…Dosya kapsamı incelendiğinde, mataraların teslimi sürecinde yapılan iki teknik şartname koşullarının birbirinden farklı olmadığı, dolayısıyla tedarik edilen mataralar ile sözleşmenin feshine konu olan diğer mataraların teknik şartnamelerinin aynı olduğu, ikinci yapılan sözleşmede sadece teknik şartnamenin eki olan alım numunesinin kapak tutucusu alımı şartının değiştiği, davacı tarafın ihbar olunana yönelik somut hadiseden kaynaklı açmış bulunduğu Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/319 esas sayılı davasında davacının ileri sürdüğü taleplerin tarafları ve talep konusu farklı olan iş bu davada değerlendirilmesi imkanının bulunmadığı, teknik şartnameye uygun olarak üretilen, ihale makamı muayene ve kabul komisyonunca kabul gören ilk 1000 mataranın ayıplı olmaması karşısında diğer teslimi gereken ürünlerin şartname özelliklerden kaynaklanmayan davalı yanca üretilen ürünün ayıplı olması nedenine dayalı olarak davacının idare ile aralarında yapmış oldukları sözleşmenin feshedildiği, bu suretle davalı tarafın itirazlarına itibar edilmediği anlaşılmıştır. Somut olayda, dava dilekçesi ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği, dikkate alındığında, davacı tarafın davanın açıldığı tarihi itibarıyla alacak miktarını tam olarak belirlemesinin mümkün olmadığı, bu suretle davacı yanın dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve talep arttırım dilekçesindeki beyan ve talepleri nazara alındığında açılan davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu ve zamanaşımı süresinde içinde ikame edilen iş bu davadaki taleplerle bağlı kalınarak yargılamaya devam olunacağı, bu yöndeki davalı tarafın itirazlarının dinlenilme şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen tüm olgular, taraf vekillerinin beyanları, keşif incelemesi, bilirkişi raporu, tanık beyanları, müzekkere cevapları, sözleşme ve şartname suretleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafın ayıplı olan eserler nedeniyle oluşan 44.082,79-TL maddi zararını davacıdan talep hakkı bulunduğu, tespit olunan bu tutara tacir olan taraflar arasında yapılan eser sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlık nedeniyle ve dava açmazdan evvel davalı taraf temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren avans faizi işletileceği, yukarıda belirtilen nedenlerle davacı tarafın kar kaybından kaynaklı müspet zarar talebinin reddi gerektiği…” gerekçesiyle “…DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; 44.082,79-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar vermiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle fiili zarar ve kar mahrumiyeti dahil müvekkilinin tüm zararlarını karşılaması gerekirken sadece menfi zararın tazminine karar verilmesinin doğru olmadığı, davalının kullanmaya elverişli bir eser teslim etmediği, yüklenicinin ayıptan doğan sorumluluğunun kötü ifadan doğan sorumluluk gibi olduğu, davalı üretimde kusurlu olduğu için TBK 112 madde gereğince zararı karşılamakla yükümlü bulunduğu nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; üretimden önce teknik şartnamede yer alan kapak ve kapak tutucusuyla ilgili bölümlerin fotokopisinin ve bir numunenin teslim edildiği, müvekkilinin teslim edilen özelliklerde ve süresinde imal ederek teslim ettiği, ürünün şartnamede yazılı özellikleri taşıdığı, zincirin boy ve kalınlığı itibariyle tek kanaldan doldurulmasının mümkün olmadığı, ham maddenin iki ayrı kanaldan verildiği, kalıp tasarımından kaynaklı bir hatanın bulunmadığı, üretimden önce durumun davacıya bildirildiği, davacının teslime kadar kırılmasın yeter dediği, dava konusu edilen ihalenin iptalinden sonra yapılan ikinci ihalede tutucunun özelliklerinin değiştirildiği, kalınlığının arttırıldığı, davacı tarafın da idarenin kusurlu olduğunu bildiği, birinci şartnamede kapak tutucusu zincir olmasına rağmen şartnameye aynı ölçülerde olacak şekilde plastik tutucu yazıldığı, davacının … aleyhine açtığı 2015/319 esas sayılı davada idarenin kusurlu olduğunu öne sürerek alacak talep ettiği, bu davaya ilişkin dilekçe ve yazılarda numune ve teknik şartname arasında matara kapak ve tutucusunun nitelik ve nicelikleri konusunda farklılık bulunduğunun belirtildiği, Adana Cumhuriyet Savcılığı tarafından davacının şikayeti üzerine yürütülen soruşturmada alınan bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin de kendilerini doğruladığı, kapaklar teslim edilmeden idarenin talep ettiği üretimin gerçekleşmesi halinde sorun yaşanacağının kapak tutucuların kırılacağının idareye bildirildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, mahkemece dinlenen tanıkların davacının gayri resmi ortakları olduğu, davacı tarafça dava konusu edilen zarar bilindiğinden belirsiz alacak davası açılamayacağı, ıslahla arttırılan miktara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden itibaren faize karar verilmesinin hatalı olduğu, davacı tanığı …’in beyanına göre davacı uhdesinde bulunan mataralardan davacının elde ettiği karın zarar hesabından düşülmesi gerekmekte iken eksik inceleme ile karar verildiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talepli olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca taraf vekillerinin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öğreti ve Yargıtay yerleşik kararlarında menfi zarar uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarar kavramına, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar, sözleşmenin geçerliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar ve dava masrafları, noter masrafı, karar pulu, KİK payı, gerçekleştirilen imalat bedeli, personel gideri vb kalemler örnek olarak verilebilir.
Somut olayda davacı yüklenici, davalı taşeron olup, davacının … ile yaptığı sözleşme gereğince taahhüt ettiği mataraların kapak ve kapak tutucularının imal ve tesliminin sözlü eser sözleşmesiyle davalıya taşere edildiği, davacı ile … arasında yazılan sözleşme gereğince birinci grubu oluşturan 1.000 adet mataranın, dolayısıyla kapak ve kapak tutucularının idareye teslim ve idare tarafından kabul edildiği, ikinci grubu oluşturan 39.000 adet matara teslimatında plastik kapak tutucularının tamamının kırık olduğunun muayene sonucu tespiti üzerine idarenin teslimatı reddettiği, davacıyla olan sözleşmenin feshi ile davacının verdiği teminatın gelir kaydedildiği, ikinci grubu oluşturan kapak tutucuların kırılmasının polietilen malzemenin tek kanaldan belirli bir sıcaklık ve basınç altında kalıba verilerek malzemenin kalıp kanalları boyunca homojen bir şekilde dağılımı sağlanarak üretim yapılması gerekirken kalıp başında açılan iki yoldan malzeme verilmesi sonucu tutucunun zayıf olan ortak noktadan kırılmasından yani üretim yönteminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşme davacı tarafından feshedildiğinden müspet zarar kapsamındaki kar yoksunluğunu talep edemeyeceğinden, bu gerekçeyle müspet zararın reddine dair kararın doğru olmakla, davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf başvurusu ile davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin reddine; dava, dava dilekçesinde miktarları belirtilen menfi zarar kalemlerinin tazminine ilişkin olup, dava tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden açılan kısmi davada dava dilekçesinde talep edilen miktar için dava tarihinden, ıslah ile arttırılan miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmek gerekirken hatalı değerlendirme ile dava dilekçesinde talep edilen ve ıslahla arttırılan miktarların tamamı için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru olmamakla davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.b.2 madde gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-) Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.11.2019 tarih ve 2014/982 E-2019/1158 K sayılı kararının HMK 353/1.b.2 madde gereğince kaldırılmasına,
4-) Davanın kısmen kabulü ile,
500 TL menfi zararın dava tarihi olan 22.09.2014 tarihinden 43.582,79 TL’nin ıslah tarihi olan 30.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.011,30 TL harçtan 25,20 TL peşin harç ile 760 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 2.226,10TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına,
6-) Davacı tarafından yapılan 25,20 TL peşin harç ile 760 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gereğince 6.530,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
😎 Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gereğince 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-) Davacı tarafından yapılan posta masrafları toplamı 273,70 TL, 25,20 TL başvurma harcı, 177,50 TL keşif harcı, 3,80 TL vekalet harcı ve bilirkişi ücreti 2.900,00 TL olmak üzere toplam 3.380,20 TL’nin kabul oranına göre hesaplanan 3.342,29 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-) Davalı tarafından yapılan posta masrafları toplamı 20,00 TL’nin red oranına göre 0,23 TL’nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına,
11-) 6100 sayılı HMK’ 333. madde gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi yönünden:
12-) Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
13-) Davalı tarafından ödenen 760 TL peşin istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
14-) Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
15-) Davalı tarafından ödenen 148,60 TL istinaf başvuru harcı ile 36,10 TL posta masrafı olmak üzere toplam 184,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip