Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/850 E. 2022/305 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/850 – Karar No:2022/305
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/850
KARAR NO : 2022/305

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2019
NUMARASI : 2018/241 E-2019/784 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17.03.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2022

Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde müvekkilinin birçok iş yaptığını, davalının iş bedelini ödemediğini, takibe dayanak faturaya süresinde itiraz edilmediğini, takibin haksız itiraz sonucu durduğunu öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini, takibin dayanağı faturanın ofis içi tadilat bedeline ilişkin olduğunun belirtildiğini, müvekkili ile davacı arasında akdi ilişki bulunmadığını, davacının tadilat yapmadığını, faturanın müvekkiline gönderilmediğini, 2014 yılında yapılan iş için 3 yıl sonra takip başlatılmasının yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “… her ne kadar davacı tarafından söz konusu faturanın ödenmediği, davalı tarafından ise taraflar arasında bir ticari ilişki bulunmadığı bulunmadığı iddia edilmiş ise de, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ve yine davacıya ait BS ve davalıya ait BA formlarının incelenmesinin neticesinde taraflar arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu anlaşılmış, davaya konu 23.600,00-TL fatura ise her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, söz konusu inceleme ile bu tutar yönünden davalının borçlu olduğu anlaşıldığından her ne kadar davalı şirket tarafından davacı şirket müdürü Ali Yenice’nin şirket hesapları blokeli icralık olduğundan kızı ve yeğeninin hesabına söz konusu faturaya istinaden para gönderildiği iddia edilmiş ise de, söz konusu iddia yasal dayanağı bulunmadığından mahkememizce kabul edilmemiş olup, davacı tarafından mahkememize sunulan 25/06/2019 havale tarihli dilekçe ile 27.564,95-TL’ye artırılmış olduğu…” gerekçesiyle “…Davanın KISMEN KABULÜ ile Ankara 16. İcra Dairesi’nin 2017/21765 Esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı şartlarda devamına, bakiye 3.964,00-TL yönünden davanın reddine, davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile 4.720,00-TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan işlerin tarih, zaman ve iş bedelinin açıklanması için davacıya süre verildiği, yapılan işlerin miktarlarının belirtilmediği, …’de bulunan bir dairenin alçı, boya işlerinin yapıldığı iddia edilmiş ise de, müvekkilinin bu semtte dairesinin bulunmadığı, mahkemece defter ve belgeler ile BA ve BS formlarına dayanarak hüküm kurduğu, keşif taleplerinin reddedildiği, eksik inceleme ile karar verildiği, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığı nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Fatura sözleşmenin kurulması aşamasıyla ilgili olmayıp, sözleşmenin ifasına ilişkin olarak düzenlenir. Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) faturanın şekli ve kapsamına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Faturanın şekli şartları ve zorunlu içeriği Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir (VUK md 230). Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir (TTK md 21/2). Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa, bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/3). Sekiz günlük sürede itiraz edilmemesi halinde fatura içeriği kesinleşir. Faturanın ispat gücü hakkındaki TTK 21/3 maddedeki düzenleme gereğince süresinde itiraz edilmemekle faturanın sözleşmeye uygun olarak düzenlendiği ve içeriğinin doğru olduğu hususunda adi karine oluşur. Bunun için faturanın gönderilmiş ve süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması yeterli olmayıp, taraflar arasında borç doğurucu bir hukuki ilişkinin bulunması ve faturanın da bu hukuki ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Fatura alıcısı hukuki ilişkiyi inkar ederse, fatura düzenleyenin öncelikle hukuki ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Faturanın ispat gücü VUK ile belirli kapsamı ve akdin ifasıyla ilgili hususlarla sınırlıdır.
Kayıt dışı ekonomiyi ve sahte fatura düzenlenmesini engellemek üzere bilanço esasına göre defter tutan kurum, kuruluş ve kişilere KDV hariç belirli bir tutarın üzerinde düzenledikleri (BS) ve aldıkları (BA) faturaları vergi dairesine bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Yargıtay içtihatları gereğince fatura alıcısının bu fatura nedeniyle BA formu düzenleyerek vergi dairesine bildirmesi faturaya konu mal ve hizmeti aldığına karine teşkil eder ( Yargıtay 19. HD, 31.10.2018, 2627/5349; 18.06.2020, 709/1122).
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, istinaf edenin sıfatı ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.612,18 TL istinaf karar harcından peşin alınan toplam (358,65 TL + 44,40 TL) 403,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.209,13 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a madde gereğince KESİN olmak üzere 17.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…