Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/806 E. 2022/399 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/806 – Karar No:2022/399
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/806
KARAR NO : 2022/399

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2020
NUMARASI : 2018/647 E-2020/123 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/04/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında … … Sosyal Tesisleri mekanik tesissatı imalatı konusunda anlaştıklarını ve imalatın gerçekleştirildiğini, imalata ilişkin iki adet fatura düzenlendiğini, bu faturalardan 021957 nolu 04/06/2018 tarihli faturanın ödenmediğini, bu kapsamda Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2018/8397 sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalı şirketin borçu olmadığı yönündeki itirazı ile takibin durduğunu, KDV hariç 133.557,51 TL malzemeli imalat yapıldığını, bu imalatların dava dilekçesinin ekinde yer alan, yapılan işlere ait anlaşmaya esas ödeme şartları ile yapılacak işlerin cins ve bedelini gösteren belge ile uyumlu olduğunu, bu sebeple … nolu faturanın ödendiğini , 04/06/2018 tarih ve … nolu KDV dahil 97.620,82 TL tutarındaki faturanın ise ödenmediğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması nedeniyle müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında … … Sosyal Tesisleri sıhhi tesisat işlerinin yapımı için KDV dahil 133.577,51TL götürü bedelle anlaşma sağlandığını, davacı tarafından ilk gönderilen 60.000,64 TL tutarındaki fatura bedelinin eksiksiz ödendiğini, 97.621,00 TL tutarındaki ikinci fatura ile ilişkili itirazlarının bulunduğunu, söz 133.577,51 TL götürü bedele KDV’nin dahil olduğunu, bu konuda taraflar arasında sözlü olarak anlaşma sağlandığını, sunulan evrakın üst kısmında yazan fiyatlarına KDV dahil değildir ibaresi yerine sözlü sözleşme şartlarına itibar edilmesi gerektiğini, işin tesliminden sonra kullanıma başlandıktan sonra bir kısım ayıpların çıktığını, bu durumun davacıya şifahen bildirildiğini, fakat herhangi bir girişimin olmadığını, müvekilinin TBK’nın 97.maddesi kapsamında ödemezlik defi hakkını kullandığını, icra inkar tazminatı talebi koşulları bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taraflar arasında … Sosyal Tesis Projesi kapsamında tarihsiz İş tekif formu/Proforma ile sözleşme akdedildiği, davalının kaşe ve imzasını içeren İş tekif formu/Proforma uyarınca iş bedelinin KDV hariç 133.577,51 TL olduğu, bedelin KDV dahil 157.621,46 TL olup,bu bedelin 60.000,00 TL sinin davalı tarafça ödendiği, ödenmeyen bakiye 97.621,00-TL kaldığı,davacı tarafça yapılan eserde ayıp bulunduğuna dair ihtarname veya faturanın iade edildiğine ilişkin başkaca bir belgenin davalı tarafça ibraz edilemediği, asıl iş veren kurum iç yazışması uyarınca kabule engel olabilecek eksik kusur ve arızanın bulunmadığı, iş teklif formu proforma ile belirlenen fiyatın da serbest piyasa fiyatlarına uygun olduğu bilirkişi raporu, dava dışı iş veren kurum iç yazışması,iş teklif formu/Proforma fatura ve tüm dosya içeriği ile anlaşıldığı , ayıbın ve KDV nin bedele dahil olduğunun davalı tarafça ıspat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılacak iş karşılığında anlaşma sağlanan bedele KDV’nin dahil olduğunu, mahkemece yeterli inceleme yapılmaksızın düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, taraflarca götürü bedel üzerinden yapılacak işin toplam değerinin KDV dahil 133.577,51 TL olduğu hususunda sözlü olarak anlaşma sağlandığını, her ne kadar davacı tarafça sunulan fiyat teklif formu benzeri evrakta bedele KDV dahil değildir ibaresi yazılmış olsa da, taraflarca yapılan sözlü anlaşma gereğince bu bedele KDV’nin dahil olduğunu, davacı tarafça düzenlenen ve yerel mahkemeye sunulan fatura içeriklerinden yapılan işin götürü bedel olması nedeniyle açıklama kısmına “… … … Sosyal Tesis Mekanik Tesisat” yazıldığını, yani işin götürü bedel olarak yapılması konusunda taraflarca sözlü olarak anlaşma sağlandığı hususlarının sabit olduğunu, davacı tarafça sunulan ve yapılan işler tutarını gösterir evrakın davacı tarafından rutin olarak her işinde kullanılan fiyat teklif formu olup, bu formun üst kısmında yazan fiyatlarımıza KDV dahil değildir ibaresi yerine tarafların arasında yapılan sözlü sözleşme şartlarına itibar edilmesi gerektiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususların irdelenmeden karar verilmesi nedeniyle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece sözlü anlaşma gereğince KDV konusunun taraflar arasında belirlenmemiş olduğu kabul edilmiş ise de, yerleşik Yargıtay İçtihatları gereğince taraflar arasında KDV’nin hariç olduğu açıkça yazılı olmayan götürü bedelli sözleşmelerde belirlenen ücrete KDV’nin dahil olduğu hususunun göz önüne alınmaksızın hüküm kurulduğunu, bu konuda yerleşik Yargıtay 14. Hukuk Dairesi ve 15. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikte kararlarının bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda birim bedellerinin 2017 yılı Ocak-Temmuz ayları için KDV hariç-serbest piyasa rayiçlerine uygun olduğu belirtilmiş ise de, rayiç bedellerin nasıl hesaplandığının belirtilmediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkemece yapılan işlerin ayıplı olmasına ilişkin beyanların incelenmeksizin hüküm kurulduğunu, yapılan işin teslimi esnasında herhangi gözle görülür bir arıza veya ayıbın tespit edilemediğini, ancak kullanımla birlikte ayıpların ortaya çıktığını, şifahi bildirimde bulunulduğunu, hukuki bir yola başvurulmadığını, giderilmemesi nedeniyle müvekkili tarafından tamamlanmak zorunda kalındığını, bu kapsamında 3.kişilerle anlaşma yapılarak ayıpların giderildiğini, son alınan geçici raporun dava dışı işi üstlenen … Yapı İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasında yapıldığını, geçici kabul tutanağında da yer verilen ancak sonradan düzeltilen eksik ve ayıpların müvekkili tarafından giderildiğini, mahkemece geçici kabul işlemlerinin muhatabının davacı tarafmış gibi kabul edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kendi edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle ödemezlik defi kapsamında faturanın ödenmediğini, cevap dilekçesinde belirtilen hususların ve bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, davaya konu alacağın yargılamayı gerektirir nitelikte olması nedeniyle likit olmadığını, icra inkar tazminatı şartları bulunmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle, takibin taraflar arasında yazılı bulunan sözleşmeden kaynaklı faturaya dayalı olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.668,49 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.373,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.295,49 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip