Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/746 E. 2022/330 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/746 – Karar No:2022/330
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/746
KARAR NO : 2022/330

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI : 2019/672 E-2020/227 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında tanzim olunan sözleşmeler gereği, müflis şirketin 3 grup işin imalatını üstlendiğini, birinci grup işin, İTM.50-Bingöl, İTM.50-İnebolu, İTM.50-Mardin, İTM.50-Kayseri III, İTM.50-Uşak ve 19.12.2007 tarihinde imzalanan İTM.52-Paşaköy referanslı sözleşmelerle yürütülen imalat işi olduğunu, ikinci grup işin; İTM.43A-Beylikdüzü, İTM.43A- Göztepe GIS, İTM.44B-Bursa 3, İTM.44B-Çinkur, 154KV Çinkur TM tevsiatı işi olduğunu, üçüncü grup işin ise; DB.ATT referanslı 154KV Yenikapı GIS, Mancarlık GIS ve Alsancak GIS Trafo Merkezi işlerine ilişkin olduğunu, birinci grup iş içerisinde yer alan sözleşmelerin 2009 tarihi itibariyle davalı idare tarafından feshedildiğini, ikinci grup iş içerisinde yer alan sözleşmeler kapsamında yer alan işlerin 2007 tarihinde geçici kabullerinin yapıldığını, 24 aylık garanti süresinin dolması nedeniyle kesin kabulünün yapılması gerektiğini, feshedilen sözleşmeler kapsamında kesin hakediş çalışmalarının yapıldığını, ancak kesin hesap hakedişine ilişkin kontrollerin yapılmadığını, davalı tarafından iflas masasına bildirildiğini, üçüncü grup iş kapsamındaki işlerin konsorsiyum lideri … A.Ş. tarafından tamamlandığını, hesap kesme hakedişleri düzenlenerek muhasebeleştirildiğini ve müflis şirketin bloke hesap bakiyesinin 125.274,72 TL olduğu ve bu alacağın blokeli olduğunun 29/04/2014 taihli yazı ile bildirildiğini, belirtilen grup işlere ilişkin sözleşme örneklerinin iflas masasında bulunmadığından incelenemediğini, bu nedenle sözleşme örneklerinin davalı tarafından dosyaya sunulması gerektiğini, davacı hakkında Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/59 E sayılı dosyası ile 08.07.2009 tarihinde iflasın açılmasına karar verildiğini ve 04/05/2012 tarihinde ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığını, müflisin taraf olduğu birinci grup iş içerisindeki sözleşmeler kapsamında yapılan imalatın elektrik işleri yönünden 1.899.433,89 TL ve inşaat işleri yönünden ise 686.167,24 TL alacak olmak üzere davalıdan toplamda 2.585.601,13 TL alacağın bulunduğunun davalı ile yapılan yazışmalardan anlaşıldığını ancak bunun iflas masasına ödenmediğini, ikinci grup iş nedeniyle alacakları hakkında iflas masasına bilgi verilmediğinden alacak tutarının bilinmediğini, ATT referanslı 154kV Yenikapı GIS, Mancarlık GIS ve Alsancak GIS trafo Merkezi İşleri Konsorsiyum Lideri … A.Ş. tarafından tamamlanan işle ilgili bloke edilen 125.274,72 TL tutarın mevcut olup olmadığı ya da gerçek tutarı yansıtıp yansıtmadığının bilinmediğini, davalı ile iflas masası arasında yapılan yazışmalardan davalı nezdindeki iflas masasının alacakları üzerine, müflisin borçlarından dolayı bloke konulduğu ve bu nedenle iflas masasına ödeme yapılmadığının anlaşıldığını ve çeşitli zamanlarda yaptırılan bilirkişi raporlarındaki tespitler ışında masanın doğan alacaklarının davalı tarafından ödenmediğini, davalı kurum tarafından üçüncü kişilere müflis şirket adına ödemeler yapıldığını, teminat mektuplarının nakde çevrildiğini ancak hesap bilgisi ve detayı verilmediği gibi müflis adına yapılan ödemelerde masanın muvafakatinin de alındığını, iflas hükümlerine aykırı yapılan ödemelerinin masayı bağlamadığından hukuka aykırı yapılan tüm ödemelerin masaya iadesi gerektiğini, bu nedenle yapılacak bilirkişi incelemesinde iflas hükümlerinin de ayrıca değerlendirilerek haksız yapılan ödemelerin masa lehine değerlendirilerek sonuca bağlanması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam üç grup işten doğan alacakların tespiti ile 26.11.2007 tarihli İTM.50-Bingöl, ÎTM.50-İnebolu, ITM.50-Mardin, ITM.50-Kayseri III, İTM.50-Uşak trafo merkezi işlerine ilişkin sözleşmelerden doğan alacaklar için şimdilik 10.000 TL, müflisin İTM.43A-Beylikdüzü, İTM.43A-Göztepe GIS , İTM.44B-Bursa 3, İTM 44B- Çinkur, 154kv Çinkur TM tevsiatı işinden doğan alacaklar için şimdilik 10.000,00 TL, ATT referanslı 154kV Yenikapı GIS, Mancarlık GIS ve Alsancak GIS Trafo Merkezi İşleri Konsorsiyum işinden doğan alacak için şimdilik l0.000,00 TL olmak üzere toplamda şimdilik 30.000.00 TL’nin davalı kayıtlarına konulan iflas şerhinin konulduğu tarihten itibaren işleyecek olan avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacının talep sonucunun müvekkili kurum tarafından, “30.000,00-TL asıl alacağın tahsili” şeklinde kısmen kabul edildiğini, bu hususa ilişkin belgelerin dilekçe ekinde sunulduğunu ve sözleşmelerin CD formatında dosyaya sunulduğunu, davacının asıl alacağa ilişkin talebi dışında faize ve başlangıç tarihine yönelik talep ve beyanları kabul etmediklerini, müflis şirketle müvekkili arasındaki sözleşmelerin, müflis şirket hakkında iflas kararı verilmesi nedeniyle sona ermediğini ve iflas masasının bu sözleşmelerin tarafı haline geldiğini, ödemelerin yapılması konusunda iflas masası tarafından müvekkili kuruma bir talepte bulunulmadığını savunarak, talep sonucunun müvekkili kurum tarafından kabul edilen kısmı haricinde reddine ve müvekkili kurum aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dava konusu alacağın taraflar arasındaki eser sözleşmelerin kaynaklandığı ve bu hususun tarafların kabulünde olduğu, davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 30.000,00 TL üzerinden kısmi dava olarak açıldığı, davalının cevap dilekçesiyle 30.000,00 TL’nin kabul edildiği, yalnızca feri nitelikteki faizin başlangıç türüne ve tarihine itiraz edildiği, davalının dava açılmadan önce temerrüde düşürülmediği ve işleyecek faizin avans faizi olması gerektiği, HMK’nın 308.maddesi gereğince kabulün davacının talep sonucuna göre davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olup, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu ve uyuşmazlığı sona erdirdiği, davalının 16.11.2018 tarihli dilekçesi ile asıl alacak yönünden açılan davayı usulüne uygun verilmiş yetki uyarınca ön inceleme duruşmasından evvel kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 30.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davanın açılmasına kendi kusuru ile neden olmayan davalının yargılama masraflarından sorumlu tutulmamasına karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiğini, bunun üzerine mahkemenin 10.03.2020 tarihli kararı ile mahkeme ilamındaki çelişkinin giderildiğini, ancak istinaf nedenleri hakkında karar verilmediğinden mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, belirsiz alacak davasının davalının kabul beyanı ile sonlandırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, feragat ve kabulün davaya son veren işlemlerden olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, davalının da bulunan maddi hukuksal bilgiler olmadan davacının tek başına alacak tutarını belirleyebilme imkanı bulunmadığını, bu nedenle dava ile dava konusu tüm alacağın tespitinin de istendiğini, davanın başında belirtilen asgari tutarın talep olunan alacağın tümünü karşılamadığını, davanın niteliğinden ve dava dilekçesindeki talep sonucundan da davanın belirsiz alacak olarak açıldığının açık olduğunu, zira davaya konu sözleşmelerin müfliste bulunmadığını, sözleşmelerin hangi tarih itibarı ile feshedildiğinin tespitin gerektiğini, tarafların birbirlerinden olan alacak tutarlarının bilinmediğini ve davalının iflastan sonra da müflisin muvafakati olmadan sözleşmeleri devam ettirmesi nedeni ile müflis hesabına yapılan ödemelerin, kesintilerin müflisten talep edilip edilemeyeceğinin tartışılması gerektiğinden iflas masasının alacak tutarının belirlenemediğini, bu nedenle yargılama ile “kesin hesabın” çıkarılarak masanın alacağının tespit edilmesinin zorunluluk olduğunu, dava dilekçesinin belli bir meblağ içermeyen talep hakkında yapılan kabul beyanlarının hukuki sonuç doğurmadığını, belirsiz alacak davasında kanun gereği asgari bir tutarın belirtildiğini, dava dilekçesinde belirtilen alacak tutarının, tespiti istenen masa alacağına karşılık gelmediğini, mahkemeden kabul dışında kalan kısmın tutarının tam ve kesin olarak belirlenmesi istediğinden, geri kalan kısım için kabul beyanının hüküm doğurmaması ve mahkemece yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, zira hakimin devam eden bir davaya bakmaktan kaçınamayacağını, bu nedenle kısmi kabule rağmen hakimin davayı sürdürmesi ve toplanacak delillere göre hüküm kurması gerekirken davayı kabul beyanı ile talep sonucunun ispatlanmış sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkına, HMK hükümlerine ve yerleşmiş içtihatlara aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak yargılamaya devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmeler kapsamında kesin hesabın çıkarılarak alacağın tespiti ile alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davacının alacak talebinin kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, taraflar arasında 3 grup işe ait sözleşmeler bulunduğunu, bu kapsamda bazı işlerin tamamlanarak geçici kabullerinin yapıldığını, bazı sözleşmeler kapsamındaki işlerin geçici kabullerinin yapılmadığını, bazı sözleşmelerin idarece feshedildiğini ve bu kapsamda müvekkilinin bakiye alacaklarının ödenmediğini belirterek, davacı ile davalı arasındaki sözleşmelerden doğan kesin hesap alacağının çıkartılarak , 26.11.2007 tarihli İTM.50-Bingöl, ÎTM.50-İnebolu, ITM.50-Mardin, ITM.50-Kayseri III, İTM.50-Uşak trafo merkezi işlerine ilişkin sözleşmelerden doğan alacaklar için şimdilik 10.000 TL, müvekkilinin İTM.43A-Beylikdüzü, İTM.43A-Göztepe GIS, İTM.44B-Bursa 3, İTM 44B- Çinkur, 154kv Çinkur TM tevsiatı işinden doğan alacakları için şimdilik 10.000,00 TL, ATT referanslı 154kV Yenikapı GIS, Mancarlık GIS ve Alsancak GIS Trafo Merkezi İşleri Konsorsiyum işinden doğan alacakları için şimdilik l0.000,00 TL olmak üzere fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla toplam 30.000.00 TL’nin avans faiziyle birlikte tahsili isteminde bulunmuş olduğu anlaşılmakla, talebin bu sözleşmeler kapsamında kesin hesabın çıkarılarak alacağın tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL alacak istemine ilişkin olduğunun kabulü gerekir.
Dava, dilekçede belirsiz alacak davası olarak adlandırılmış ise de; alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğundan HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davacı açılamayacağı, ancak belli bir miktar gösterilerek talepte bulunulduğundan davacının davasının HMK 109. maddesinde ifade edilen kısmi dava niteliğinde olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 10.07.2013 gün 2012/6728 Esas 2013/4521 Karar sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2016 gün 2014/15 Karar 2014/439 Esas, 2016/207 Karar sayılı ilamları). davacı yüklenici işin ehli olup, dava tarihinde yaptığı imalâtın bedelini tam ve kesin olarak hesaplaması mümkün olduğu ve bunun miktarının belirlenmesi de imkânsız olmadığından açılan dava belirsiz alacak davası değil kısmi dava niteliğindedir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,davalının 16.11.2018 tarihli dilekçesi ile asıl alacak yönünden açılan davayı usulüne uygun verilmiş yetki uyarınca ön inceleme duruşmasından evvel kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 30.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ancak davacının yukarıda belirtilen üç adet iş grubuna ait sözleşmeler kapsamında kesin hesabın çıkarılarak alacağın tespitine ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.
HMK’nun hükmün kapsamı başlıklı 297/2. maddesine göre; ”Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” Somut olayda mahkemece davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığı dikkate alındığında kesin hesabın çıkarılarak alacağın tespitine ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken HMK’nun 297. maddesi hükmüne aykırı şekilde bu konuda karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Yine , davacı vekili, dava konusu alacak kalemlerinden üçüncü gurup işin , DB.ATT referanslı 154KV Yenikapı GIS, Mancarlık GIS ve Alsancak GIS Trafo Merkezi işlerine ilişkin olduğunu, bu işin konsorsiyum olarak alındığını belirttiği anlaşılmıştır. Adi ortaklık iki veya daha fazla kişinin emekleri veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşmedir (TBK’nın 620/1 maddesi). TBK’nın 624. maddesine göre adi ortaklık sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamış ise ortaklığın kararları bütün ortakların oybirliği ile alınır. Ortaklığa ait mal ve haklar elbirliği ile tüm ortaklara ait olur. TBK’nın 638. maddesi hükmünce ortaklar birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, üçüncü bir kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan aksi kararlaştırılmamış ise müteselsilen sorumlu olurlar. HGK’nın 2003/12-574 Esas, 2003/564 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 15. HD’nin 11.02.2004 gün ve 7121 Esas ve 2004/647 Karar sayılı ve benzer uyuşmazlıklarda verilen emsal kararlarda değinildiği üzere, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından adi ortaklık olarak takip ve dava ehliyeti bulunmamaktadır. Takip ve davanın adi ortakların tamamı ya da yönetim ve temsil yetkisini haiz ortak tarafından yapılıp açılması gerekmektedir. Dosya kapsamından mahkemece bu konuda bir araştırma ve inceleme yapılmadığı, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı hususunun denetlenmediği anlaşıldığından ve taraf teşkili kamu düzeninden olduğundan re’sen dikkate alınması gerektiğinden verilen karar usul ve yasaya uygun aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin kabulü ile, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-)Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarih ve 2019/672 E-2020/227 K sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına,
3-)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-)Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-)İstinaf başvurusu nedeniyle yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 23/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip