Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/706 E. 2022/511 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/706 – Karar No:2022/511
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/706
KARAR NO : 2022/511

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2017
NUMARASI : 2014/805 E-2017/949 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 10/09/2013 tarihinde sözleşme imzalandığını sözleşmeye göre davalı şirketin 6*60*60 ölçülü, 65,00 TL/m² birim fiyatlı olarak 5.530 m² mucartalı bazalt teslim edeceğini, davalının sözleşmede yer alan ve imalatı en kolay ve ucuz olan 2 cm pahlı bazalt bordürünü teslim ettiğini ve müvekkili şirket tarafından bunun ödemesinin yapıldığını, ancak sözleşmede yer alan diğer mamullerin şifahi uyarılara rağmen teslim edilmediğini, bunun üzerine önce e-mail, daha sonra da Konya 9. Noterliğinin 07/10/2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının ihtarnameye kayıtsız kaldığını, müvekkilinin … Büyükşehir Belediyesinin ihale yoluyla yapımını gerçekleştirdiği … parkının alt yüklenicisi olduğunu yerine getirmek zorunda olduğu süreli taahhütleri bulunduğunu, davalının işi teslim etmemesi uyarılara kayıtsız kalması ve işin süresinin dolmak üzere olması nedeniyle bordür malzemesi hariç aynı mamuller için … ve Madencilik AŞ ve … İnş.San ve Tic Ltd Şti ile ayrı ayrı sözleşmeler imzaladığını, önceki sözleşmede 65,00 TL/m² birim fiyatlı malzemenin 93,00TL/m² birim fiyatı ile tedarik edilmek zorunda kalındığını, arada 28,00/m² fark oluştuğunu, davalı şirket edimini yerine getirmiş olsaydı müvekkili şirketin anılan mamulü daha pahalı almayacağını ve yukarıda belirtilen meblağı fazladan ödemek zorunda kalmayacağını, yine davalı şirketin edimini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin ticari itibarının da zedelendiğini ve manevi olarak zarara uğradığını belirterek; davalının 10/09/2013 tarihli sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin uğradığı 154.840,00 TL menfi zarar ve 5.000,00 TL manevi zarar toplamı olan 159.840,00 TL’nin davalının Konya 9. Noterliği’nin 07/10/2013 tarih ve … yevmiyeli ihtarı ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren ticari faiziyle birlikte tazminini ve anılan sözleşmenin feshini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın yetkisiz mahkemede açıldığından usulden reddedilmesini, dava dışı … firma yetkilisi ile birlikte merkezi Konya’da olan davacı firmanın adresine gelen müvekkiline, davacının park işleri olduğunu, burada Kayseri Bazalt Plaka taşının kullanılacağını ve bununla ilgili teklif vermelerini istediğini, ebat bilgileri verildikten sonra müvekkili şirket tarafından teklif formu oluşturulduğunu, davacıya teklifin hangi firmasına yapılacağının sorulduğunu, firma yetkilisinin … İnşaat Peyzaj ismindeki şirketlerine yapılmasını istediklerini, müvekkilinin iş bedelinin 713.000,00 TL olması nedeniyle, firmanın kredibilitesini araştırdığında firmanın açıkta çekleri olduğunu, çeklerinin ödenmediğini öğrendiğini, bunun üzerine davacının diğer firması olan … Madencilik firmasına teklif yapılmasını istediğini, bu firmanın araştırmasında da yine kredibilitesinin düşük olduğunun ve 30/07/2013 tarihinden beri çeklerinin ödenmemeye başladığının tespit edildiğini, bunun üzerine teminat mektubu istenildiğini, ancak verilmediğini, davacının kötüniyetli olarak teklif formunu sözleşme olarak nitelendirdiğini, davacının, numune taşlar için ciro ettiği dava dışı … firmasına ait 30/01/2014 tarih 66.375,00TL bedelli çekin gününde bankaya ibraz edildiğini ve karşılıksız çıktığını, müvekkili şirketin basiretli bir tacir gibi davranarak gerekli araştırmaları yaptığını, miktarı büyük olan bu işin altından mali durumu iyi olmayan davacı şirketin kalkamayacağı sonucuna vardığını ve sözleşme yapmaktan ve teminat mektubu vermekten kaçınan şirketle iş yapmayacaklarını bildirdiklerini, müvekkili ile davacı arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını, iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla ortada kurulmuş bir sözleşe olsa dahi TBK’nın 98/2 maddesinde belirtilen ifa güçsüzlüğü ile ilgili hüküm gereği haklı sebepten sözleşmeden dönülebileceğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; eldeki davanın taraflar arasında imzalanan 10/09/2013 tarihli sözleşmeden kaynaklanan tazminat davası olduğu, davalı şirketin, davacıya 10/09/2013 tarihli teklif formuyla, Kayseri bazaltından üretilen 3 kalem ürün için teklif verdiği, teklif formunun taraflarca imzalandığı, teklif formunun satım sözleşmesi olmadığı, dolayısıyla bağlayıcı olmadığı ileri sürülmüş ise de, gerek tarafların imzasının formda bulunması, gerekse de form kapsamında ürün teslim edildiği hususunda ihtilafın bulunmaması nedeni ile taraflar arasında yazılı bir sözleşme kurulduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalı firmanın anlaşma uyarınca 10*20*50 cm ebadındaki 2.250 m² pahlı bazalt bordürü davacıya teslim ettiği, davacı firmanın da teslim aldığı ürün için düzenlenen 30/09/2013 tarihli fatura karşılığını anlaşmada belirtilen ödeme şekline uygun olarak 120 gün sonrasına 30/01/2014 vade tarihli … Avcılar/ İstanbul Şubesi’nin … numaralı, 66.375,00 TL tutarlı çeki ile ödediği, her ne kadar davalı çekin vadesinde ödenmediğini ve arkasının yazıldığını iddia etmiş ise de, bu konuda kanıt sunulmadığı, ayrıca, çekin karşılıksız çıkmasının sonucu, takibi gereken bir alacak olduğundan, sırf bu nedenle sözleşmenin oluşmadığını kabul etmenin mümkün olmadığı, taraflar arasında bağlayıcı, yazılı bir sözleşme kurulduğu, anlaşma uyarınca teslimi gereken diğer 2 kalem ürünün teslim edilmediğinin tarafların kabulünde olup, davacı tarafından 06/10/2013 tarihinde e-mail yoluyla ve 07/10/2013 tarihinde noter kanalıyla davalı firmanın uyarılarak ürünlerin tesliminin ihtaren istendiği, ihtara rağmen davalının ürünleri teslim etmemesi üzerine, davacının dava dışı 3. kişilerle ticari satım sözleşmesi yaparak ürün temini yoluna gittiği, benzerlik taşıyan 6*30*30 ham bazalt ile 5*30*30 ham bazaltın fiyatı karşılaştırıldığında kalınlık nedeniyle haricen temin edilen bazaltın fiyatının daha düşük olduğunun görüldüğü, dolayısıyla nitelik ve nicelik yönünden farklı olan ürünlerin fiyat karşılaştırılması yapılarak zarar talebinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığının değerlendirildiği, kaldı ki, iş sahibi … Büyükşehir Belediyesi’nin imalatta kullanılan malzemenin ebadında ve özelliğinde yaptığı değişikliğin hangi şartlarda yapıldığının ( fiyat değişiminin yapılıp yapılmadığı, sonradan ikame edilen ürünlerin şart kılınması sureti ile temin yoluna gidilip gidilmediği) bilinmemekte olup, davacının zararının oluşup oluşmadığının da tespit edilemediği gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 10/09/2013 tarihli Sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre, davalı şirketin 6*60*60 ölçülü, 5.530 m² miktarlı, birim fiyatı 65,00 TL’den Kayseri bazaltı mucartalı bazalt teslim edeceğini, ancak davalı şirket edimini yapılan ihtarlara ve temerrüde düşmesine rağmen yerine getirmediğinden başka firmalar ile yapılan sözleşmelerle müvekkili şirketin tedarik ettiği ham kesim işlemsiz 5*30*30 ölçülü Kayseri bazaltında davalı şirketle akdettiği sözleşmedeki birim fiyatında her hangi bir değişiklik olmamakla birlikte, 6*60*60 ölçülü 5.530 m² miktarlı, birim fiyatı 65,00 TL’den akdedilen Kayseri bazaltı mucartalı mamulünün piyasa fiyatı arttığı için yeni sözleşmelerde birim fiyatı 93,00TL/m²’den mamuller tedarik ettiğini, dolayısıyla anılan mamulün birim fiyatında (93,00TL/m²-65,00TL/m²=) 28,00 TL/m² fark oluştuğunu, oluşan farkın alınan bilirkişi raporlarının tamamında kabul edilmiş olup, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki mahkemenin gerekçesinde de oluşan zararı kabul ettiğini, eğer ki, davalı şirket edimini vaktinde yerine getirmiş olsaydı, müvekkili şirketin anılan mamulü daha pahalı almayacağını ve fazladan ödeme yapmayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/01/1990 tarih ve 1989/13-392 Esas-1990/1 Karar Sayılı kararında da malı, davalıdan almayıp da başka bir kişiden alma olanağı varsa (kaçırılan fırsat) o kişiye yapacağı varsayılan ödeme ile sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle aynı malı almak için ödemek zorunda kaldığı tutar arasında farkı yani menfi zararını isteyebileceğini kabul ettiğini, ticari itibarı davalı şirketin kusuru nedeniyle sarsılan, zarar gören müvekkili şirket için 5.000,00 TL manevi tazminat istemleri olmasına rağmen, bu konuda da mahkemece bir değerlendirme yapılmadığını, 01/02/2017 tarihli bilirkişi raporunun son sayfasındaki tablo incelendiğinde, davalının teklifindeki ürünler ile 3. Kişilerden temin edilen ürünlerin miktarının aynı olduğunu, neticede teklif edilen ürünlerin 9.313 m², 3. kişilerden temin edilen ürünlerin ise 9.268,50 m² olduğunu, iş bu nedenle müvekkili firmanın, davalı tarafın edimini zamanında yapmaması nedeniyle aynı miktar ürünü 3. kişilerden temin ettiğini ve aradaki farkın menfi zarar olarak ortaya çıktığını, hal böyle iken mahkemece eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi zararın tazmini ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 10/09/2013 tarihli “Teklif Formu” başlıklı sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı taşerondur. Bu sözleşme ile davalı taşeron, davacı yükleniciye 5.530 m², 6*60*60 ebatlarında mucartalı bazalt taşı, 3.783 m² 6*30*30 ebatlarında ham kesim işlemsiz Kayseri bazaltı ve 2.250 mt. 10*20*50 ebatlarında 20 cm. pahlı bazalt bordür taşını imal ve teslim etme edimini üstlenmiştir. Sözleşmede kararlaştırılan imalatlardan 2 cm. pahlı bazalt bordürünün davalı taşeron tarafından imal edilerek teslim edildiği, bedelinin de ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı yüklenici, iş bu sözleşme kapsamında davalı taşeron tarafından temin edilmesi gereken diğer iki kalem imalattan , 5.530 m² miktarlı,6*60*60 ebatlarındaki mucartalı bazalt taşının piyasadan daha yüksek fiyatla temin edilmesi nedeniyle oluşan menfi zararını talep etmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişiler Doç.Dr…., inşaat mühendisi … ve mali müşavir … tarafından düzenlenen 01/02/2017 raporda; teklif verilen ürünlerin nitelik ve nicelik bakımından 3.kişilerden temin edilen ürünlerle aynı olmadığı, benzerlik taşıyan 6*30*30 ham bazalt ile 5*30*30 ham bazaltın fiyatı karşılaştırıldığında da kalınlık nedeniyle haricen temin edilen bazaltın fiyatının daha düşük olduğu, teklif sözleşmedeki imalatlar ile temin edilen imalatların nitelik ve nicelik olarak birbirlerinden farklı oldukları, yine iş sahibi … Büyükşehir Belediyesince imalat değişikliğine ve bu kapsamda fiyat artışına gidilip gidilmediğinin de bilinmediği, bu nedenle menfi zararın hesaplanamayacağı belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu, Dairemizce de dosya kapsamına ve oluşa uygun, denetlenebilir nitelikte kabul edilmiştir. Bu kabul kapsamında, ispatlanamayan menfi zarara ilişkin mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yine menfi zarar ispatlanamadığından, davacının manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle; Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,3‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 17/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …