Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/650 E. 2022/480 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2019
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkili ile davalı arasında akdedilen 13.05.2013 tarihli sözleşme ile davalının yapımını üstlendiği … … İnşaatı işinde iç oda kapılarının 783.811,46 TL bedelle ahşap kapı özel teknik şartnemesi ve sözleşme kapsamında anahtar teslimi olarak müvekkilince yapımının kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından eksiksiz olarak edim yerine getirildiği halde sözleşme bedelinden bakiye 194.613,48 TL’nın ödenmediğini, müvekkilince Ankara 54. Noterliğinin 15.01.2015 tarihli ve …. yevmiye nolu ihtarname ile bakiye alacağın ödenmesinin istenildiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, davalının düzenlenen faturaları kayıtlarına işlediğini, faturalara itiraz etmediğini ve BA/BS formlarının da düzenlendiğini, ayrıca davalının ihtarnameden sonra 10.03.2015 tarihinde 100.000,00 TL ödediğini ancak bakiye 132.057,24 TL alacağı ödemediğini, bu miktar asıl alacak ve 1.519,56 TL işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla Ankara 22.İcra Müdürlüğü’nün 2015/10966 sayılı dosyasında davalı hakkında takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ;Davacının 13.05.2013 tarihli sözleşme ile üstlendiği iç oda kapılarının yapımı ve montajı işini sözleşmeye aykırı, eksik ve özensiz olarak yaptığını, kesin hak ediş dahi yapılmaksızın icra takibi başlattığını, müvekkilince eksik ve ayıplı işlerin tespiti için Ankara 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/296 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, davacı iddiasının aksine müvekkili tarafından davacının ihtarına Ankara 63.Noterliğinin 17.01.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiğini ve gerekli prosedürün yerine getirilmesi, geçici ve kesin kabulün yapılmasının ardından müvekkilince alacak tutarının ödeneceğinin bildirildiğini, ancak davacı tarafça işin bitirildiğine ilişkin müvekkiline herhangi bir yazılı bildirimde bulunulmadığını, davacının imalatları geç tamamladığını ve işin bittiğini yazılı olarak bildirmediğini, hak ediş düzenlemeye ve kabul işlemlerine yanaşmadığından müşterilere dairelerin geç teslim edilmek zorunda kalındığını, prosedüre uygun davranıldığında eksik ve ayıpların ortaya çıkacağından davacının kötü niyetli olarak kabul ve hak ediş düzenlemeye yanaşmadığını, kabul işlemleri halen yapılmadığından ve davacı yanca yapılan işlerde teknik şartnameye aykırılıkların bulunması nedeniyle takibe itiraz edildiğini akabinde de Ankara 63.Noterliğinin 09.06.2015 tarih ve 20502 yevmiye numaralı ihtarı ile de 07.07.2015 tarihinde geçici kabule davet edildiği halde davacının davete icabet etmediğini belirterek davanın reddine, davacı aleyhinde en az %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10966 sayılı dosyası incelendiğinde, davacı tarafından, davalı aleyhinde faturalar ve cari hesap ekstresine dayalı olarak 25.05.2015 tarihinde 132.057,24 TL asıl ve 1.519,56 TL işlemiş faiz alacağının tahsili istemiyle ilamsız icra takibinde bulunulduğu, borçlunun süresinde takibine itirazı üzerine takibin durduğu ve iş bu davanın yasal süresinde açıldığı, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/296 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde, … …. Ltd. Şti. nin talebi üzerine … İnş… Ltd. Şti. aleyhinde, … … Projesinin iç oda kapılarının yapımı ve montajı konusunda yapılan sözleşmeye aykırı ayıplı ve eksik işlerin tespitinin istendiği, mahkemece bilirkişiler vasıtasıyla yaptığı tespit ve incelemeyle alınan raporda, imal edilmiş iç kapılar, süpürgelikler ve boya imalatlarında sözleşmeye aykırılığın bulunduğu, kapı kasa pervazlarında sözleşmenin 5.2 maddesinden değişikliklerin bildirilmesi gerektiği, süpürgelik altlarına yastık olarak 8 mm MDF kullanılmadan montaj yapıldığı, kilit montajının sözleşmeye kısmen uygun yapılmadığı ve bu nedenle sözleşmenin 2. , 4. ve 5. maddelerinde belirtilen işler için 10.663,00 TL nesafet kesintisi yapılabileceğinin belirlendiği, taraflar arasında imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmayan 13.05.2015 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde işin anahtar teslimi iş olduğu ve 9. maddesinde, işin bedelinin KDV dahil 806.054,46 TL olarak kararlaştırıldığının anlaşıldığı, tarafların bildirdiği noter ihtar örnekleri ile ilgili vergi dairesinde davacının BS/BA formlarının celp edildiği, davalının ayıp ihbarı konusunda bildirdiği tanığı…’in dinlendiği, tanığın beyanında, kapı süpürgeliklerindeki vs. ayıpların davacıya ihbar edildiği ancak düzeltilmediği için kesin hak edişin yapılmadığının belirtildiği, tarafların bildirdiği delilleri toplandıktan sonra oluşturulan bilirkişi heyetinde 04.04.2018 tarihli raporun alındığı, davacı vekilinin itirazları üzerine yeniden aynı hayattan alınan ek raporda da asıl rapordaki tespitlerin yinelendiği, davacı vekilinin itirazları, tespit raporu ile alınan heyet raporunda eksik ve ayıplı işlerin değeri yönündeki farklılık nedeniyle yeniden oluşturulan heyette çelişkiyi gidermek amacıyla rapor alındığı, davacı vekili, davalı defterlerinde kayıtlı olmayan ancak davalıya gönderilen ve BA/BS mutabakat formunda gösterilen faturalar kadar sözleşme dışı iş yapıldığını, davalı defterlerinden tespit edilen 180.940,12 TL fazla ödemeninde bu nedene dayandığını, bu faturalarında nazara alınmasını, yine ayıplı iş bedelinin bilirkişilerce fazla tespit edildiğini belirterek bu son rapora da itiraz ettiği, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, sözleşme, teknik şartname, tespit dosyası bilirkişi raporu ile mahkemede oluşturulan iki farklı heyetlerden alınan ve birbirini teyit eden raporlar hep birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında 13.05.2015 tarihli sözleşme gereğince davalının iç oda kapılarının yapımı ve montajı işini KDV dahil 806.054,46 TL bedelle anahtar teslimi olarak üstlendiği, davacının yaptığı toplam iş bedelinin en fazla sözleşme bedeli olan 806.054,46TL olabileceği, davalı tarafından bu bedelin tartışmasız olan 784.328,40 TL’sinin ödendiği ve geriye (806.054,46 – 784.328,40=) 21.726,06 TL borcu kaldığı, ancak davacının yaptığı işteki kusurlar nedeni ile 40.680,00 TL nefaset kesinti yapılması ve bunun davacı alacağından düşülmesi neticesinde davacının talep edebileceği bir alacağı kalmadığı gibi davacının kabul ettiği iş bedeli toplamının 783.811,46 TL olarak kabulü halinde dahi ödenen 784.328,40 TL ile bakiye alacağın kalmadığının anlaşıldığı, yine dosya içerisinde davacının sözleşme dışı iş yaptığı iddiası yönünde herhangi bir delil sunulmadığı gibi taraflar arasındaki mevcut sözleşmenin götürü bedelli anahtar teslim olarak düzenlendiği, belirlenen fiyatın KDV dahil 806.054,46 TL olduğu ve bu bedel üzerinden hesaplama yapılması gerektiği nazara alınarak, davacının sözleşme dışı iş yaptığı iddiasının ve itirazının kabul görmediği, davacının söz konusu götürü bedelli sözleşme kapsamında davalıdan alacağı kalmadığı nazara alınarak davasının ve şartları oluşmayan icra inkar tazminatı taleplerinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı istemi ile davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece delillerinin toplanmadığını, yapılan itirazlarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, tarafların onayladığı BA/BS formları ile alakalı tüm faturaların ilgili vergi dairesinden celbi ile sözleşme konusu işin anahtar teslimi götürü bedelli olmadığı, birim fiyat esasına ilişkin olduğu ve sadece birim fiyatın belirlendiği ve buna göre sözleşme ile bağlı kalınamayacağı, yapılan imalatın ve montajların sayısının belli olduğu ve bunun tespitinin gerektiği hususlarında itirazları ve delil toplanması taleplerinin yerine getirilmediğini, her ne kadar BA/BS formlarının celp edildiği gerekçeli kararda yazıyor olsa da bu formların taraflarınca sunulduğunu, vergi dairesi tarafından dosyaya herhangi bir BA/BS formu sunulmadığını, ayıp ihbar sürelerine ilişkin itiraz ve beyanlarına dair gerekçeli kararda herhangi bir hüküm bulunmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli/anahtar teslimi olduğu konusundaki yapılan belirlemenin hiçbir hukuki ve maddi dayanağı olmadığını, mahkeme gerekçesinin hangi delile ya da somut olguya dayandığının açık olmadığını, dosya kapsamında da anlaşılacağı üzere sözleşmenin taraflar arasında her ne kadar anahtar teslim olarak yapılmış olsa da sözleşme dışı işlerin yapıldığının çok açık ve net olduğunu, sözleşmenin bu anlamda taraflar arasındaki birim fiyatı belirler nitelikte olduğunu, şöyle ki, davalı tarafından sözleşmeye nazara yapılan fazla ödeme mevcut iken dava konusu alacağı sadece sözleşme ile sınırlamanın ne TTK ne de teamül anlamında hukuki bir niteliği olmayacağını, sözleşme dışında işlerin de yapıldığını, buna ilişkin tarafların ortak ve mutabık olduklarını, dava öncesi yazışmalar ve ihtarname metinlerinden de açık olduğunu, davalı şirketin iddiasının yargılamanın hiçbir safhasında sözleşme bedelinin ödenmiş olduğu konusunda olmadığını, bilirkişi raporlarında sözleşmenin ne şekilde anahtar teslimi yapıldığının açık olmadığını, gerekçeli kararda sözleşme gereğince borcun olmadığı ifadesi ile dosyadaki delillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılmasının bu anlamda yasaya aykırı olduğunu, davalının fazla ödeme yapması ve nedenini nedenini açıklayamadığını, davalının faturaları teslim aldığını ve faturalara itiraz etmediğini, ilgili vergi dairesine yazılacak müzekkere ile mutabık kalınan BA/BS formlarının akıbetinin ortaya çıkacağını, sözleşme dışı işlerin varlığının hali hazırda davalı tarafından yapılan ödeme ve dosyaya sundukları deliller anlamında kanıtlanmış olsa bile, bu iddialarını güçlendirecek nitelikte olduğundan mahkemece bu delile ulaşılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğunu, ayrıca davalının ticari defter ve kayıtlarının muteber kabul edilip müvekkilinin defter ve kayıtlarının delil olarak değerlendirilmediğini, BA/BS formlarının onaylanmış olmasının ve bu iddianın tespiti olmaksızın itirazın iptali davalarında karar verilmesinin mümkün olmadığını, sözleşme bedelinin kesin olmadığına ilişkin belirlemenin tarafların yazışmaları ve icap kabul durumu ile ortada olduğunu, müvekkili şirket tarafından 15 Ocak 2015 tarihinde Ankara 54.Noterliği’nin …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 878.941,88 TL’lik iş bedelinin 684.328,40 TL’sinin ödendiğini ancak bakiye 194.613,48 TL’nin ödenmediğinin davalıya ihtar olunduğunu, bu duruma yani davalı şirketçe müvekkili tarafından düzenlenen ve tebliğ edilen 916.385,64 TL’lik tüm faturalara hiçbir itirazda bulunulmadığını, sadece eksik yapılan işler ve kesin kabul ile birlikte bu bedelin ödeneceğinin beyan edildiğini, hal böyle iken sözleşme bedelinin üstünde bir imalat olduğunun da davalının beyanları ile de ortadayken sözleşme bedeli üzerinden karar verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşme bedeli üzerinden hesap yapıldığını, yapılan ödeme bedeli üzerinden de nefaset kesintisinin uygulandığını, davalının ticari defter ve kayıtlarındaki kayıtlı fatura tutarı toplamı ile sözleşme bedeli arasında tutarsızlık olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından yapılan teknik değerlendirme ve hesaplamaların hatalı olduğunu, alınan her iki rapordaki farklı maliyetin gerekçesinin açıklanmadığını, raporlar arasındaki hesaplamalar ve mali belirlemelerin birbiri ile tamamen zıt olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte dosyada mevcut her iki keşif ve bilirkişi incelemesinde tespit edilen tüm unsurların kullanımla ortaya çıkabilir nitelikte değil, açık ayıp ve basit bir muayene ile ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunu, davalının süresi içinde açıkça bir ayıp ihbarında bulunmadığını, bu nedenle semenin tenzili yoluna gidilemeyeceğini, montaj yapılan tarihler itibariyle davalının yazılı hiçbir şekilde ayıp ihbarında bulunmadığından nefaset kesintisinin uygulanabileceğine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı ile yargılama öncesi yapılan yazışmalar ve düzenlenen ihtarnameler ışığında süresi içerisinde TTK anlamında muayene yükümlülüğünü yerine getirmediği için ayıplı mal iddiasında bulunamayacağını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı ile davalı arasında akdedilen 13.05.2013 tarihli sözleşme ile davalının yapımını üstlendiği … … Projesi İnşaatında iç oda kapılarının anahtar teslimi olarak teknik şartnemesi ve sözleşme kapsamında davacı taşeron tarafından yapımının kararlaştırıldığı, sözleşmede yapılacak işlerin ve birim fiyatlarının gösterildiği ve toplam bedelin 683.097,00TL+KDV= 806.054,00TL olduğu(md.9), geçici kabule ilişkin sözleşmenin 29.maddesinde işin bittiğinin ve kabule hazır olduğuna dair taşeron tarafından yazılı olarak bildirilmesi üzerine işin sözleşme ve eklerine uygun olarak yapılıp yapılmadığının bir tutanakla tespit edileceğinin düzenlendiği, davalı tarafından davacı taşerona toplam 784.328,40 TL ödeme yapıldığı hususunda bir ihtilafın olmadığı hususları belirgindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış ve davacı taşeron tarafından davalı yüklenici hakkında başlatılan icra takibinde bakiye alacağın tahsili istenilmiş olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından ödenen istinaf başvuru harcı ile yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.