Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/642 E. 2022/356 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/642 – Karar No:2022/356
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/642
KARAR NO : 2022/356

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2018
NUMARASI : 2017/567 E-2018/704 K

DAVACI : …
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Taraflar arasında 19.06.2015 tarihli …Belediyesi Sayısal Fotoğrametrik Hali Hazır Harita, İmar Planına Esas Jeolojik- Jeoteknik Etüt İşi ile İlave Revizyon İmar Planı Yapılması işine ilişkin sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin halihazır harita yapımı, jeolojik- jeoteknik etüt ve imar planı yapımı olmak üzere üç etaptan oluştuğunu, müvekkili şirketçe birinci etabın tamamlandığını ve kısmi kesin kabul sürecinden sonra birinci etap hakkedişini aldığını, uyuşmazlığın ikinci etap olarak belirlenen jeolojik- jeoteknik etüt yapımı aşaması olduğunu, davalının bu aşamaya ilişkin olarak müvekkilinin hakedişinde hukuka aykırı olarak ceza kesintisi yaptığını, bu kesintinin yapıldığı hakediş hesabına müvekkilince usulüne uygun olarak 05/04/2017 tarihinde itiraz edildiğini, ancak itirazın reddedildiğini, davalının 23/01/2017 tarihli yazısının da davada haklılıklarını ortaya koyduğunu, davalının harita çalışmalarına ilişkin raporu 25/04/2016 tarihinde onayladığını, müvekkilinin jeolojik- jeoteknik etüt raporu çalışmalarına en erken 25/04/2016 tarihinde başlayabileceğinin davalının 23/01/2017 tarihli yazısı ile kabul edildiğini, bu nedenle birinci etap olarak belirlenen harita çalışmalarının onayı yapılmadan müvekkili şirketin ikinci etap jeolojik- jeoteknik etüt raporu çalışmalarına başlama tarihinin 29/09/2015 olarak belirlenmesinin sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, davalının ikinci etap çalışmalarına başlanılması hususunda müvekkiline herhangi bir bildirimin yapılmadığını, 21/04/2017 tarihli davalı idari işlemi hukuka aykırı olup söz konusu idari işlem nedeniyle müvekkili şirketin hakedişinden 18.816,00 TL ceza kesintisi yapıldığını belirterek davalının 21/04/2017 tarihli işleminin iptaline ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ceza kesintisinin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ; Davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, esas bakımından ise yer teslim tutanağı ile davacının işe başlama tarihinin 29.09.2015 tarihi olduğunu, iş programında Jeolojik- Jeoteknik etüt çalışmaları için 60 ve 15 gün olmak üzere toplam 75 gün süre verildiğini, ancak davacı tarafından 171 günlük süre kullanımı yapıldığını, arada 96 günlük cezalı olarak çalışılan süre olmasına karşın, sözleşmenin 16.4 maddesine göre “idare tarafından kesilecek cezanın toplam tutarı hiçbir şekilde sözleşme bedelinin %30’unu geçmeyecektir” hükmü nedeni ile 96 günx313,50TL (günlük ceza)=30.096,00TL’lık ceza hesaplandığını ve sözleşme bedelinin % 30’ u olan 18.816,00 TL olarak tahakkuk ettirildiğini, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili bankaca yerine getirilen işlemlerin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında davacı hakedişinde yapılan ceza kesintisinin sözleşmeye aykırı olduğu ve iadesi istemine ilişkin olduğu, taraf delilleri toplandıktan sonra oluşturulan bilirkişi heyetinden 20/03/2018 tarihli asıl ve 14/09/2018 tarihli ek raporun alındığı, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, hakedişler, ceza kesintisine ilişkin hakediş, ihtarname, usul ve yasaya uygun hazırlanan bilirkişi heyeti raporu ve ek raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacının, sözleşme kapsamında yapması gereken jeolojik- jeoteknik etüt yapım işine başlama tarihinin, haritanın davalıya teslim tarihinden sonra işyerinde düzenlenecek işe başlama tutanağının imza tarihi olarak kabul edildiği, taraflar arasında 29/09/2015 tarihinde yer teslim tutanağının düzenlendiği ve de revize iş programına göre söz konusu işin 55 gün içinde tamamlanacağının kararlaştırıldığı, ancak davalının bu süreyi aşar şekilde imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporunu davalıya 04/05/2016 tarihinde onaya sunduğu yani teslim ettiği, bu nedenle (bölgesel kış süreside göz önünde bulundurulduğunda) 144 takvim günü cezalı sürenin olduğu , ancak sözleşmenin 16. maddesinde ceza miktarının sözleşme bedelinin %30’unu geçemeyeceği ve sözleşme kapsamında cezanın teslimine ilişkin ikinci etap işin sözleşmenin %33’ünü oluşturduğu nazara alındığında, bu miktarın 18.810,00 TL olduğu, tüm bu nedenlerle ceza kesintisi işleminde ve miktarında sözleşmeye aykırılık olmadığı gibi davacının söz konusu ceza kesintisinin yer aldığı 27/01/2017 tarih ve 3 nolu hakedişi itirazı kayıt ileri sürmeden de imzaladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınacak içerik ve yeterlilikte olmayan bilirkişi raporlarına göre hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 20/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu işin 3 aşamalı bir iş olduğu ve müvekkilinin ikinci etap çalışmalarına birinci etaba onay verildikten sonra başlayabileceğinin gözardı edilerek işe başlama tarihinin hatalı tespit edildiğini, 11/09/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda, 06/04/2018 ve 26/09/2018 tarihli itiraz dilekçelerinde yer alan hususların ve itirazlarının dikkate alınmadığını, ek raporun denetime elverişli olmadığını, yeni bir bilirkişi heyetine gönderilme taleplerinin mahkemece kabul edilmediğini, işe başlama tarihinin 29.09.2015 esas alarak mahkemece hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, jeolojik-jeoteknik etüt raporu çalışmalarının birinci etap harita hazırlama sürecinin tamamlanmasından sonra başlayacağının sözleşmede hüküm altına alındığını, müvekkili şirket tarafından ikinci etap jeolojik-jeoteknik etüt raporu çalışmalarına, birinci etap harita çalışmalarına ilişkin işlemler tamamlandıktan sonra başlandığını ve süresi içinde idareye teslim edildiğini, birinci etap harita çalışmalarının teslim tarihinin 24.11.2015 ve kabul onay tarihinin 25.04.2016 olduğunu, harita çalışmaları tamamlandıktan sonra müvekkili şirketçe jeolojik-jeoteknik etüt raporu çalışmalarına başlandığını ve 04.05.2016 tarihinde söz konusu raporların teslim edildiğini, müvekkili şirketin işe başlama ve bitirme tarihleri dikkate alındığında sözleşmede belirlenen sürenin aşılmadığını ve davalı idarece tesis edilen ceza işleminin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ikinci etap jeolojik-jeoteknik etüt raporu çalışmalarına en erken 25.04.2016 tarihinde başlayabileceği düşünüldüğünde sürenin aşılmadığının aşikar olduğunu, mahkemece yapılan yargılama esnasında birinci etap harita çalışmalarının kabul edilmesiyle ancak ikinci etaba başlanabileceği hususunun göz ardı edildiğini ve hatalı değerlendirme yapıldığını, yürütülen yargılama sürecinde davalı idarenin 23/01/2017 tarihli yazısının dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin, hakediş hesabına şerh koymasına davalı banka yetkilileri tarafından engel olunduğunu, bu nedenle hakediş raporuna şerh konulamasa da daha sonra dilekçe ile 05/04/2017 tarihinde davalı idareye usulüne uygun bir itiraz yapıldığını ancak itirazın reddedildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'(HMK)nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış ve davacı yüklenici hakedişinden yapılan ceza kesintisinin davalıdan tahsilini istemiş olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşmede 8.2.1 maddesinde Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin sözleşmenin ekleri arasında yer aldığının anlaşılmasına, ceza kesintisinin yapıldığı hakedişin davacı tarafça ihtirazı kayıtsız olarak imzalanmış bulunmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip