Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/627 E. 2022/407 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/627 – Karar No:2022/407
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/627
KARAR NO : 2022/407
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2020
NUMARASI : 2018/849 E-2020/162 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 13/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Dava dışı …San.Tic. Ltd. Şti. ‘nin davalıdan olan 120.000,00 TL’lık alacağının müvekkili tarafından Ankara 66.Noterliğinin … yevmiye sayılı 26/05/2017 tarihli temlik sözleşmesi ile devralındığını ve temliknamenin 29/05/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, davalı yanca temliknameye itiraz edilmediğini, ancak müvekkiline sadece bir defaya mahsus 59.321,00 TL’lık ödeme yapıldığını, bakiye miktarın ödenmemesi nedeniyle davalıya 04/12/2017 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalı tarafından gönderilen cevabi ihtarnamede temlik tarihi itibariyle dava dışı firmanın, temlik tutarı kadar alacağının bulunmadığını, böyle bir alacağı olduğuna yönelik herhangi bir görüşme, belge ve tutanağı kabul etmediklerini, mevcut alacağın ödendiğini ve başkaca alacak bulunmadığını belirttiğini, oysa temlikname düzenlenmeden önce 08/03/2017 tarihinde tarafların ve dava dışı temlik edenin birlikte yaptıkları görüşmelerde, dava dışı firmanın 120.000,00 TL’lık alacağının bulunduğunun davalı yanca teyidinin yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 05/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 7.500,00 TL ‘na yükselterek temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Alacağını davacıya devreden dava dışı ……Ltd Şti ile müvekkili şirket arasında 10/06/2016 tarihinde akdedilen sözleşme ile dava dışı şirketin müvekkilinin idari binasının cephe işlerinin yapılması işini üstlendiğini, işin süresinin beş ay olduğunu, ancak işin süresi içersinde bitirilemediğini ve yıllara sari bir iş halini aldığını, işin ancak Ekim/2017 tarihinde tamamlanabildiğini, iş bitiminde dava dışı yüklenici firmanın hakediş hesaplayarak 02/10/2017 tarihinde KDV dahil 1.315.666,49 TL’lık faturayı düzenlendiğini, davacı ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen temliknamenin müvekkiline 29/05/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, cari hesaplarda temliknamenin tebliğ edildiği tarihinde yüklenici şirketin müvekkiline 1.192.897,34 TL borçlu göründüğünü, yapılan işin taahhüt ve hakedişe dayalı bir iş olması ve muhtemel alacağı oluşabileceği düşüncesi ile temliknamenin müvekkili şirket kayıtlarına işlendiğini, sonraki süreçte dava dışı yüklenici şirketin yazılı talebiyle ve müvekkilinin de yasal yükümlülüğü gereğince söz konusu iş de çalışan işçilerine 21.066,53 TL’lık ücret ödemesinin yüklenici adına yapıldığını, yapılan ödemeye ilişkin 651,54 TL’lık stopaj kesintilerinin de ödendiğini, ayrıca bir işçiye ait maaş ödenmediğine ilişkin olarak 03/07/2017 tarihli yüklenicinin talebi ile 4.133,31 TL’lık maaş 127,83 TL’lık stopaj kesintisinin ödendiğini ve ödenen bu miktarların yüklenici hesabına borç kaydedildiğini, yüklenici şirketin Ekim 2017 başında hakediş hesabına yaptığını ve müvekkili şirket tarafından kabul edildiğini, bunun üzerine 02/10/2017 tarihli KDV dahil 1.315.666,49 TL’lık hakediş faturası düzenlediğini ve bu faturanın yüklenici alacağı olarak kaydedildiğini, yüklenici şirketin borcu ve stopajlar nazara alındığında sonuçta yüklenici şirketin 65.657,08 TL alacak bakiyesinin kaldığını, müvekkili şirkete, İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü’nün 2017/7526 sayılı dosyası üzerinden yüklenicinin borcu nedeniyle 22/05/2017 tarihinde 89/1 haczi gönderildiğini, bu dosyaya 06/10/2017 tarihinde 6.205,64 TL’lık ödeme yapıldığını, kalan 59.321,44 TL’lık tutarında karşı tarafın kabulünde olduğu üzere 06/10/2017 tarihinde davacı şirketin hesaplarına ödendiğini, yüklenici şirketin başkaca alacağı da bulunmadığını, bu nedenle davacıya 59.321,44 TL’lık ödeme dışında başka bir ödeme yapılamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince;Davanın eser sözleşmesi nedeniyle doğduğu iddia edilen alacağın davacı tarafından temlik alınması nedeniyle ödenmeyen alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, 26/05/2017 tarihli temlik sözleşmesinde, devreden …Tic. Ltd. Şti nin davalı …AŞ’de bulunan 120.000,00 TL alacağını, davacı … San ve Ltd Şti’ne devrettiğinin anlaşıldığı, bu sözleşmenin 29/05/2017 tarihinde davalı yana tebliğ edildiğinin de dosyadaki deliller ile sabit olduğunu, davacı tarafından, dava dışı şirket ile yapılan temlik sözleşmesinin davalıya bildirilmesine rağmen davalının kendilerine ödeme yapılmadığı iddia edildiği, davalı tarafından ise tüm ödemelerin gerçekleştirildiği dava dışı şirketin bir alacağının kalmadığı ve dolayısıyla davacıya ödenecek bir borcun da kalmadığının savunulduğu, uyuşmazlığın, alacağın temlikine konu olan alacak bulunup bulunmadığına yönelik olduğunu, Borçlar Kanunu’nda düzenlenen alacağın temlikinin, ister sözleşmeye, ister kanun hükmüne ya da yargı kararına dayansın, üçlü ilişkiye dayanan hukuki bir yapıyı ifade ettiği, yasanın temlik için yazılı şekil şartını yeterli gördüğü, alacaklının, bir borç ilişkisinden doğan alacağını üçüncü bir kişiye (temlik alan/temellük edene) devretmekte, alacak, temlik edenden üçüncü kişiye geçerken borç ilişkisinin aktif süjesi değişmekte, temlik eden borç ilişkisinden çıkarak onun yerine alacaklı sıfatıyla, alacağı devralan üçüncü kişinin geçmekte olduğunu, bu kapsamda yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 120.000,00 TL alacağın temliki sözleşmesi ile dava dışı şirketin davalıdan olan alacağının davacı tarafından devralındığı ve borç ilişkisinin süjesinin değiştiği, bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği üzere davalının aslında tüm borcunu dava dışı şirkete ödediğinin anlaşıldığı ancak, alacağın temliki sözleşmesinin davalı yana bildirildiği tarih olan 29/05/2017 tarihinden sonra yapılan bir kısım ödemelerin dava dışı şirket lehine yapılmasının davalıyı davacıya karşı borçtan kurtarmayacağı, temliknamenin tebliğ tarihinden sonra yapılan personel maaş ödemeleri, stopaj kesintileri için toplam 57.242,07 TL’nın davacıya yapılması gerektiği, dava dışı şirketin isteği ile işçilere rızaen ödeme yapıldığı ve stopajın da bu ödemeler nedeniyle gerçekleştiği, oysa davalı tarafından temlikname gerekçe gösterilerek bu ödemelerin yapılmama imkanı bulunduğu, haciz ihbarnamesi gereği ödenen 6.205,64 TL’nın ise temlikname tebliğinden sonra ödenmişse de bu ödemenin temlik tarihinden önce düzenlenen ihbarnameye dayalı olması ve icra baskısı altında ödenmiş olması nedeniyle hesaba katılmasının haklı olmadığı, davanın sadece 57.242,07 TL yönünden haklı olduğu kanaatiyle ve taleple bağlı olarak davanın kabulü ile, 7.500,00 TL’nın 1.000,00 TL’sına 04/12/2017, bakiye 6.500,00 TL’sına ıslah tarihi olan 05/02/2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dışı yüklenici şirket ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin 10.06.2016 tarihli sözleşmeye dayandığını, işin süresinin sözleşmenin 9/a maddesinde yazılı olan avansın yatırılma tarihinden itibaren 5 ay olarak kararlaştırılsa da dava dışı …San ve Tic. Ltd. Şti.’nin taahhütlerini yerine getiremediğini, …San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sözleşme gereği üstlendiği edimleri usulüne uygun yerine getirmediğinden kendisine ihtarname tebliğ edildiğini, uzun bir sürecin ardından işin ancak 2017 Ekim ayı başında tamamlanabildiğini, temliknamenin 29.05.2017 tarihinde müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, temliknamenin tebliğ tarihinden sonra müvekkili şirketin İş Kanunu ve vergi mevzuatı gereğince üçüncü kişi ve kurumlara temlikname haricinde ödemeler yapmak zorunda kaldığını, bu ödemelerin keyfi değil kanundan kaynaklanan ödemeler olduğunu, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 36/5 maddesinde “İşverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür.” hükmünün yer aldığını, müvekkili şirketin, ödenmeyen maaşlarının yatırılması için yazılı talepte bulunan ve gerçekten de maaşlarını alamadıkları tespit edilen dava dışı şirket çalışanlarının ücretlerini İş Kanunu’nun 36/5.maddesi gereğince doğrudan işçilerin banka hesaplarına ödemek durumunda kaldığını, dava dışı şirketin, çalışanlarına ücret ödeyememesinden kaynaklı olarak, işçilerin müvekkili şirkete başvurusu ve yazılı taleplerine istinaden, bir tercihe değil kanuni bir zorunluluğa dayanarak işçilere yapılan 25.199,84 TL’lık ödemenin geçersiz sayılarak davacı-temlik alacaklısına ödenmesi gerektiğine ilişkin gerekçenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, işçilere yapılan 25.199,84 TL’lık ücret ödemesi için toplamda 779,37 TL’lık stopaj ödemesi yapıldığını, 779,37 TL’lık stopaj ödemesinin yine vergi mevzuatından kaynaklanan bir tutar olduğunu, müvekkili şirketin stopaj ödemesinden kaçınamayacağını, ödememe gibi bir tercih hakkının bulunmadığını, bu nedenle 779,37TL’lık tutarın temlik alacaklısına ödenmesi gerektiği gibi bir sonuca varılmasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin değerlendirmesinin aksine 779,37 TL haricindeki stopajların işçi ücretleri ile bağlantısı bulunmadığını, diğer yandan stopaj kesintisinin kanuni bir zorunluluk olduğunu, müvekkili şirketin kanuni zorunluluğuna aykırı davranarak, bu tutarı davacı-temlik alacaklısına ödemesinin mümkün olmadığını, bu uygulamanın kanuna aykırı olduğunu, hakediş çerçevesinde fatura düzenlendikten sonra yapılan 31.262,86 TL stopaj ödemesinin mahkeme tarafından hem işçilere yapılan ödemelerle bağdaştırılması hem de müvekkili davalı şirketin vergi dairesine ödeme yapmasından başka kanunen bir tercih hakkı olmamasına rağmen bu tutarın temlik alacaklısına ödenmesi gerektiği şeklinde bir neticeye varılmasının hukuka aykırı olduğunu, temlik tarihinden sonra kanunun emredici hükümleri gereği işçilere ödenen 25.199,84 TL ücretin, ücret ödemelerine bağlı 779,37 TL stopaj ve hakediş düzenlenmesinin akabinde ödenen 31.262,86 TL’nın davacı-temlik alacaklısına ödenmesinin kanunen mümkün olmadığını, yapılan ödemelerde hiç bir usulsüzlüğün olmadığının bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu,
bilirkişi raporlarında da ısrarla vurgulandığı üzere, alacağın tutarının hakedişin kabulü ile oluşacağını, dava dışı şirketin alacağının kesinleştiği tarihin ise fatura tarihi olan 02.10.2017 tarihi olduğunu, yine raporlarda da görüleceği üzere dava dışı firmanın müvekkili şirketten fatura tarihinde 59.321,44 TL alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin, dava dışı şirkete bu tutarın dışında başka bir borcu bulunmadığından ve bu tutar da davacı şirkete ödenmiş olduğundan davanın kabulünün hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Temlik eden dava dışı yüklenici ……Ltd Şti ile davalı şirket arasında davalının fabrika idari binasının cephe işlerinin yapımı konusunda 10/06/2016 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiği ve dava dışı yüklenici şirketin söz konusu iş nedeniyle davalı şirketten olan alacağının 120.000,00TL’lık kısmını 26/05/2017 tarihli temlik sözleşmesi ile davacıya temlik ettiği, temlik konusu alacağın 59.321,44TL’lık kısmının davalı tarafından temlik alan davacıya ödendiği, uyuşmazlığın temlike konu ödenmeyen bakiye alacaktan kaynaklandığı anlaşılmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 512,32 TL istinaf karar harcından peşin alınan 129,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 383,32 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …