Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/611 E. 2022/181 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.02.2022

Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalının dahil olduğu adi ortaklığın stadyumda çim saha yapım işini 15.01.2016 tarihli sözleşme ile müvekkiline taşere ettiğini, yer tesliminin 04.04.2016 tarihinde yapıldığını, 60 günde sahanın çim serimine hazır hale getirildiğini, 25.06.2016 tarihinde çim serimine başlandığını, işin tamamlandığını, sözleşme gereğince Temmuz ayında bakımın ücretsiz yapıldığını, iş sahibi …’nin 19.10.2016 tarihinde çim saha yapımında eksiklik bulunmadığını tespitle işin geçici kabulünü yaptığını, davalının 1 ve 2 numaralı hakedişleri ödediğini ancak 3 nolu hakedişe ilişkin 174.260,83 TL tutarlı fatura ile Ağustos, Eylül ve Ekim ayı çim bakım ücretlerine ilişkin 2 adet faturayı iade ettiğini, ödemediğini, faturaların 21.10.2016 tarihinde davalıya tekrar gönderildiğini, icra takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu öne sürerek davalının 2016/20789 sayılı takibe vaki itirazının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davanın iş ortağı ….şirketine de yöneltilmesi gerektiğini, bu şirketin iflasına karar verildiğini, davacının işi tam olarak teslim etmediğini, iş yerini terk ettiğini, 31.10.2016 tarihli ihtarname ile davacıya çimlerde hastalık baş gösterdiği hususunun bildirildiğini, davacı tarafça geçici kabulün yapıldığı öne sürülmüş ise de, davacının bakanlık tarafından teslim alınana kadar sorumlu olduğunu, davacının sözleşme süresi olan 90 gün içerisinde işleri tamamlayarak tutanakla bakanlığa teslim etmesi gerektiğini, iş bitim tarihi olan 03.07.2016 tarihinden itibaren 150 gün gecikme cezası kesildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “… Sözleşmenin 9.1.1. maddesine göre taahhüdün çim serimine kadar olan altyapı imalatlarının 60 takvim gününde tamamlanarak sahanın çim serimine hazır hale getirilmesi gerekmekte olup, (sözleşmede çim serimi için bir süre öngörülmemiş , altyüklenicinin uygun gördüğü iklim şartlarında yapılacağı belirtilmiştir) yer teslimi 4.4.2016 tarihinde yapıldığına göre altyapı imalatları için kararlaştırılan 60 günlük süre 4.6.2016 tarihinde sona ermektedir. 25.6.2016 tarihinde çim serimine başlanıldığı, sözleşmenin 9.1.2 maddesinde belirtilen hava şartları sebebiyle çalışılamayan günlerin iş bitim süresine dahil edileceği düzenlemesi ile birlikte değerlendirildiğinde özellikle davalının gönderdiğini belirttiği 31.10.2016 tarihli ihtarnamenin davacı tarafa ulaşmadığı, (yargılama sırasında tebligatın tamamlanmaya çalışıldığı), altyapı imalatları ile çim serimi arasındaki sürenin kısalığı, bilhassa davacının 18.05.2016 tarihinde çim serimine başlanacağına ilişkin ihtaratı da birlikte değerlendirilerek, cezai şart uygulama koşullarının oluştuğunun ispatlanamadığı, Sözleşmenin 9.1.3 maddesinde, “Rulo çim serimi altyüklenicinin uygun gördüğü iklim şartlarında yapılacak olup , imalat başlamadan işverenin onayı alınacaktır. ” denilmekte olup, çim serimi imalatına başlanılmadan önce işverenden bu konuda alınmış açık bir onay bulunmamakla birlikte 18.5.2016 tarihli mail ile (çim serilmeden önce ) 25.6.2016 tarihinde rulo çim serimine başlanılacağının davalı tarafa bildirildiği, ayrıca 25.6.2016 tarihli mail ile de çim serimine başlanılacağının bidirildiği, her iki bildirime de davalı tarafça itiraz edilmediğinden işin zamanında ve sözleşmeye uygun yerine getirildiği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından, geçici kabul aşamasında Ankara 67. Noterliği kanalı ile adi ortaklığa gönderilen 21.10.2016 tarih ve 41945 yevmiye nolu ihtarname ile, işin eksiksiz tamamlandığının idare tarafından da teyit edildiği belirtilerek, 21.10.2016 tarihinden itibaren sahadan ayrılacakları ve bu tarih sonrasında sahanın bakımına dair herhangi bir yükümlülüklerinin bulunmadığı ihtaren bildirilmiştir. Bu durumda davacı tarafından sözleşme konusu işin eksiksiz bitirildiği ve Temmuz 2016 ayı bakım işlerinin bedelsiz olarak, Ağustos-Eylül ve 20 günlük Ekim ayı bakım işlerinin de bedeli karşılığında yapıldığı, 21.10.2016 tarihinden itibaren davacının sahadan ayrıldığı ve edimini ifa etmiş olması nedeniyle sözleşme bedeline hak kazandığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın, çimlerde hastalık baş gösterdiği , çimlerin bakımı için başka bir firma ile anlaşıldığı ve ödemelerin de o firmaya yapıldığı, bakım sürecinde yeteri kadar ilaçlama ve gübreleme yapılmadığı, işin süresinde bitirilmediği , işler bitirilmeden işyerinin terk edildiği ve bu hususların 31.10.2016 tarihli ihtarname ile davalıya bildirildiğini savunmakta ise de , bu hususları kanıtlayan bir belgenin dosyada bulunmadığı, dosyada bulunan resimler blirkişilerce incelendiğinde, çimlerin gayet sağlıklı ve bakımlı olduğu, gübreleme, sulama ile ilgili bir eksikliğin görülmediği kök, gövde ve yaprak gelişiminin normal olduğu kanaati bildirilmiş, buna göre çim saha hazırlama işinin alt yüklenici ile anahtar teslimi anlaşıldığı, zeminin hazırlanması ve çim serim işinin tamamlandığı eksiklik olmadığı, temmuz ayı bakımının anahtar teslimi fiyata dahil olduğu, 6.2 maddesi çerçevesinde kararlaştırılan ve sözleşme bedeline dahil olmayan Ağustos, Eylül ve 20 Günlük Ekim ayı çim bakımlarınında davalı tarafından yapıldığı geçici kabul tutanağı ile 1.12.2016 tarihli tutanak karşısında davalı savunmalarının haklı olmadığı, davacının davasının kabulü gerektiği, taraflar tacir olduğundan avans faizi talebininin yerinde olduğu, alacak likid olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, dava tam kabul olduğundan davalının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış…” gerekçesiyle “…Davacının davasının KABULÜ ile, Ankara 6. İcra Dairesinin 2016/20789 esas sayılı dosasında davalının takibe yaptığı itirazın iptali ile takip talebindeki şartlar ile takibin devamına, Davalı haksız itiraz ettiğinden İİK uyarnıca alacağın %20’si oranında hesaplanan 70.230,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin 9. maddesi gereğince çim serimine kadar olan alt yapı imalatlarının 60 takvim gününde tamamlanmasının gerektiği, 14.madde gereğince işin geçici ve kesin kabulünün idarenin yapacağı geçici kabulle birlikte yapılmış sayılacağı ve sahanın bakanlığa teslimine kadar davacının sorumlu olduğu, davacının sözleşme şartlarına uymadığı, işi süresinde bitiremediği, yeterli ilaçlama ve gübreleme yapmadığı, …’nin 21.10.2016 tarihinde geçici kabul yaptığı ve 01.12.2016 tarihinde bakanlığa resmi tesliminin yapıldığı, davacının sahayı 150 gün geç teslim ettiği ve geçici kabul ile bakanlığa teslim tarihi arasındaki 41 günde hiçbir hizmet vermediği, davacının yükümlülüğünde olan çim saha bakım işlerinin bu sürede bir başka şirkete yaptırıldığı, davacının tek taraflı olarak 3.hakedişi düzenlediği, müvekkilince iade edildiği, müvekkili defterlerine göre davacının 113.960,53 TL bakiye alacağı bulunmakla birlikte gecikme cezası nedeniyle alacaklı olmadığı, zira davacının bakanlığa teslim için müracaatının bulunmadığı, teslimi gereken 03.07.2016 tarihinden itibaren gecikme cezası ödemesi gerektiği, alacak likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedildiği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle iş sahibi … tarafından 15.08.2016 tarihi itibar olunarak yapılan ve 29.11.2016 tarihinde onaylanan geçici kabul tutanağında davacı tarafın sözleşme kapsamında üstlendiği işte eksik ve ayıp bulunmadığının tespit edilmiş olmasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Alınması gereken 23.987,37 TL istinaf karar harcından peşin alınan (1.060,27 TL + 4.936,57 TL) toplam 5.996,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.990,53 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 17.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır