Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/577 E. 2022/427 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Alacak/Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 15.04.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.04.2022
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli dava ve menfi tespit talepli birleşen davada mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirketin yüklenicisi olduğu inşaat işi kapsamındaki bir kısım imalatı sözlü anlaşmayla davalıya taşere ettiğini, davalının teslim tarihi 30.11.2015 tarihinde işi tamamlayamadığını, 18.04.2016 tarihli ihtarname ile eksik ve ayıpların giderilerek işin teslimi için 7 gün süre verildiğini, davalının işi yine tamamlayamadığını, iş yerini terk ettiğini, 2016/57 D. İş sayılı dosyada mevcut imalat ile eksik ve hatalı imalatların belirlendiğini, giderim bedelinin 13.610 TL olarak hesaplandığını, davalıya toplam 110.000 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafından düzenlenen faturalar tutarının 106.727,48 TL olduğunu, davalıya 3.272,52 TL fazla ödeme yapıldığını öne sürerek toplam 16.882,52 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili; müvekkili tarafından imalattan fazla iş bedeli ödemesi yapıldığını, davalının işi tamamlamadan terk ettiğini, 2016/9214 sayılı icra dosyasında 8.546,38 TL iş bedelinin tahsilini talep ettiğini, müvekkilinin itirazı üzerine takibin durduğunu, ancak davalının 23.554,31 TL’nin tahsili talepli 2016/9210 sayılı icra takibini başlattığını, Tebligat Kanunu 35. madde gereğince tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiğini, takibin dayanağı faturaların müvekkiline gönderilmediğini ve müvekkili defterlerinde kayıtlı olmadığını öne sürerek müvekkilinin 2016/9210 sayılı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, ödenen bedelin istirdadı ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dava ve birleşen davada özetle; müvekkilinin muhtelif inşaat işlerini 141.151 TL bedelle yapmayı üstlendiğini, 20.04.2016 tarihli belgede kalemler halinde sıralanan işleri yapmak üzere harekete geçerek işleri tamamladıkça ayrı ayrı faturalarını kestiğini, davacının toplam 110.000 TL ödediğini, müvekkilinin 31.151 TL bakiye alacağının bulunduğunu, 2016/57 D.iş sayılı dosyada delil tespiti yaptırdığını ancak imalata 2015 yılı başlarında başlanıp yıl sonunda tamamlandığından geçen 1 yılı aşkın sürede meydana gelen yıpranmanın dikkate alınmadığını savunarak dava ve birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece özetle; “Taraflar arasında davacının yüklenici olarak üstlendiği bina inşaatının bir kısım işlerinin davalı tarafından yapılması konusunda sözlü anlaşma yaptıkları anlaşılmıştır. Davalı şirket kaşesi ile düzenlenen belgeye göre binada yapılacak işler sayılmış, iş bedeli toplamı 150.585,70 TL olarak belirlenmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen Ankara 36. Noterliğinin 18/04/2016 tarihli ihtarnamesi ile işin 7 gün içinde bitirilerek teslim edilmesi aksi takdirde teslim edilen 60.000,00 TL bedelli çekin iade edilmesi istenmiştir. Taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca davalı tarafından hangi işlerin yapılacağı konusunda bir uyuşmazlık bulunmayıp davalının işi sözleşmeye uygun yerine getirip getirmediği ve getirmiş ise bakiye iş bedeli alacağı olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. Davacı … davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen 29/01/2018 tarihli raporda davacı ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiği, davacı şirketin 15/04/2016 tarihi itibariyle davalı şirketten 3.272,52 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiği 15/04/2016 takip tarihi itibariyle 39.876,54 TL alacaklı olduğu defter kayıtları arasındaki farkın 24/03/2016 ve 29/03/2016 tarihli davalı tarafından düzenlenen faturaların davacı defterlerinde yer almamasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Yerinde inceleme yapılmak suretiyle yapılan işin eksik ve ayıplı olup olmadığı ve bedelinin belirlenmesi için alınan 13/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafından bir kısım işlerin eksik ve hatalı yapıldığı belirtilerek davacının kusurlu imalat nedeniyle talep edebileceği tutarın 4.125,00 TL olduğu ve taraflar arasındaki fatura ve ödemeler dikkate alındığında davacının davalıya 3.272,52 TL fazla ödeme yaptığı belirtilmiştir. Davacı tarafından davalının eksik yaptığı işler nedeniyle 3. Kişiye yaptırığı iş bedeli için düzenlenen fatura bedelinin 11.705,60 TL olduğu, davalının birleşen dosyada takibe konu fatura içeriği ile davacının 3. Kişiye yaptırdığı işlerin birbiriyle örtüştüğü davalı tarafından düzenlenen faturaların davacı defterinde de kayıtlı olmadığı değerlendirildiğinde birleşen dava yönünden davalı şirketin alacaklı olmadığı belirlenmiş, asıl ve birleşen dava yönünden hem mali müşavir bilirkişi hem de inşaat mühendisi ve hesap uzmanı bilirkişilerin yaptıkları inceleme sonucunda davalı alt yüklenicinin sözleşme kapsamında işi eksik ve ayıplı yapması nedeniyle davacı tarafından ödenmesi gereken alacak tutarının 4.125,00 TL fazla yapılan ödeme tutarının 3.272,52 TL olduğu anlaşılmakla asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden davalı alt yüklenicinin davacıdan fatura bedeli alacak kadar alacaklı olmadığı, dava konusu fatura içeriği işlerin davalı tarafından değil davacı tarafından 3. Kişilere yaptırıldığı anlaşıldığından, davacının borçlu olmadığının tespitine, davalının kötü niyeti kanıtlanmadığından kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek…” gerektiği gerekçesiyle” A)1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile, 7.397,52 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, B)1-Birleşen davanın KABULÜ ile, Ankara 7. İcra Dairesinin 2016/9210 sayılı icra dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Kötü niyet tazminatı isteminin reddine,” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözlü anlaşmada iş bedelinin 141.151 TL olarak belirlendiği, davacının toplam 110.000 TL ödeme yaptığı, müvekkilinin 31.151TL alacaklı olduğu, davacı tarafça 29.08.2015-04.12.2015 tarihlerinde işe ara verilmek zorunda kalındığı, bilirkişi raporlarında işin yapımından itibaren uzun süre geçtiği, kullanım ve hava şartlarına bağlı yıpranmanın dikkate alınmadığı, bilirkişiler tarafından işlerin toplam bedelinin 150.585,70 TL olarak belirlendiği, sözleşme bedeli 141.151 TL’den indirildiğinde 9.434,70 TL eksik iş bedelinin müvekkilinden talep edilemeyeceği, TTK 23. madde gereğince ayıpların 8 gün içinde bildirilmesi gerektiği, taraflarca keşide edilen ihtarnamelerden sözleşmenin konusunun belirli olduğu, müvekkilinin edimleri tam ve eksiksiz yerine getirdiği, sözlü sözleşmede belirtilmeyen kuranglez camları bahçe içi merdiven korkulukları ve bina giriş korkuluklarının fazlada imal edildiği, cari hesap ekstrelerinin taraflarca mutabakat haline getirildiği nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve menfi tespit talepli olup mahkemece davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı dava ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355 madde gereğince istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, asıl dava ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Asıl dava ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 505,32 TL istinaf karar harcından peşin alınan 126,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 378,82 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 1.609 TL istinaf karar harcından peşin alınan 402,25 TL harç mahsup edilerek bakiye 1.206,75 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-) İstinaf başvurusu nedeniyle asıl dava ve birleşen davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a madde gereğince KESİN olmak üzere 15.04.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.