Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/534 E. 2022/198 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirketin davalı ile 27/02/2017 tarihli hizmet sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme gereğince müvekkilinin davalıya ait … nolu parselde kayılı bulunan 1.061.450 m² büyüklüğündeki küçük sanayi alanı tanımlı taşınmazın 1/5000 ve 1/10000 ölçekli hali hazır haritaların hazırlanması ve temin edilmesi, imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporlarının hazırlanması ile ilgili konularda müşavirlik danışmanlık hizmetlerinin verilmesi iş ve işlemlerinin yapım işinin üstlendiğini, dava konusu sözleşmenin 9.maddesinin 1 nolu bendi gereğince davalının müvekkiline 1.100.000,00 TL avans ödemesi yapması gerekirken ödeme yapmadığını, davalıya gönderilen ihtarnameyle 1.100.000,00 TL avansın KDV’si ile birlikte ödenmesinin istendiğini, ihtarın 05/05/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini ancak davalının cevabi ihtarname göndererek müvekkili tarafından sözleşme gereğince 24/03/2017 tarihine kadar 1/5000 ve 1/10000 ölçekli haritaların hazırlanmadığını, haritalar ile ilgili somut bir adım atılmadığını gerekçe göstererek avans ödemesini yapmadığını teyit ettiğini, müvekkili tarafından söz konusu haritaların 08/08/2017 havale tarihli 132907 sayılı dilekçe ile… ekleri ve raporu ile birlikte teslim edildiğini, müvekkilinin yine bunun üzerine avans ödemesini almak için tekrar davalıya ihtarname gönderdiğini, avans ödemesinin yapılması için davalıya 60 gün süre verdiğini ancak 60 günlük ödeme süresinin 10/10/2016 tarihinde sona ermesine rağmen davalının ödemede bulunmadığını ileri sürerek, davalıdan sözleşme gereğince ödemesi gereken 1.100.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 06/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; tarihsiz olarak davalıyla davacı arasında imzalanan ve başından beri batıl olan geçersiz sözleşmenin bizzat davacı yanın müvekkili kooperatifi yanıltması, şifahi olarak teknik ve idari konularda vaadlerde bulunması hasebiyle müvekkili kiooperatife imza ettirildiğini, … parselde kayıtlı hazine arazisi için milli emlaktan tapu devir sürecine kadar olan işleri halledeceklerini söyleyen davacının müvekkiline güven sağlamak suretiyle bu sözleşmeyi imza ettirdiğini, davacının taahhüdünü yerine getirmeden haksız olarak alacak davası açtığını, Borçlar Kanununun 27.maddesine göre kanunun emredici hükümlerine aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğunu, söz konusu parselin müvekkili kooperatife ait olmayıp Maliye Hazinesine ait olduğunu, bir başka gerçek yada tüzel kişinin üzerine kayıtlı gayrimenkullerle ilgili bu tür bir sözleşme imzalanamayacağını, imzalansa da bu sözleşmenin batıl olacağını, sözleşmenin konusuyla ilgili hukuki imkansızlık olduğunu, bu imkansızlığın doğrudan sözleşmenin konusunu oluşturan maliye arazisi ile ilgili olduğunu ve arazinin müvekkili kooperatife ait olmadığını, sözleşme konusu iş ile ilgili hiçbir şey yapmadağı halde sadece avans ödemesine ilişkin dava açmanın hukuksuz ve mesnetsiz olduğunu, sözleşmenin 7.maddesine göre sözleşme süresinin 1 yıl olup ,davacı firmaya işe başlaması için verilmesi gereken zorunlu belgelerin davacıya teslim edildiği tarihin işe başlama tarihi olduğunu, dolayısıyla davaya dayanak işle alakalı tapu kayıtlarının da bu sorunlu belgelerden olduğunu, tapu ve kayıtları davacı firmaya verilemeyeceğine göre davacı firmanın sözleşmenin başından beri batıl olduğunu bilmesinin icap ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında tanzim edilen sözleşme uyarınca davacının, dava konusu parselin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar haritalarının hazırlamak, jeolojik ve jeoteknik etütlerini hazırlamak ve küçük sanayi sitesi alanı için hazır hale getirmek konusunda davalıya teknik bilgi ve danışmanlık hizmeti vermeyi üstlendiği, davacının bazı edimlerini yerine getirdiği halde sözleşme kapsamında davalı tarafından kendisine avans ödenmediği iddiasıyla avansın tahsili talebiyle derdest davanınn açıldığı, tapu kaydı, kamu kurumlarından gelen cevabi yazılar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin konusunu oluşturan taşınmazın orman vasfında hazine adına tescilli olup, dava konusu sözleşme kapsamında imara açılması, tahsis ve imar planları tanzim edilmesi mümkün olmadığı, bu nedenle TBK 27.maddesi kapsamında sözleşmenin başlangıçtan itibaren objektif olarak imkansız olması nedeniyle kesin hükümsüz olduğu, kesin hükümsüz olan sözleşmeye dayanarak davacının davalıdan sözleşme kapsamında ücret talep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin hatalı yorumlandığını, sözleşmenin ifası için ihtilaf konusu taşınmazın orman olmama şartının aranmayacağını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin özünün; ihtilaf konusu taşınmazın 1/5000 ve 1/10000 ölçekli haritaların hazırlanması ve temin edilmesi, imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporlarının hazırlanması ile ilgili konularda müşavirlik danışmanlık hizmetlerinin verilmesi olduğunu, sözleşme ile ihtilaf konusu taşınmaz üzerine bir inşaat yapılması veya alanın davalıya bu amaçlar doğrultusunda tahsisinin davacı tarafından yüklenilmediğini, müvekkiline sadece anılan taşınmaza ait haritaların hazırlanması ve temin edilmesi, imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporlarının hazırlanması ile ilgili konularda müşavirlik danışmanlık hizmetlerinin verilmesi ediminin yüklendiğini, söz konusu taşınmaz üzerine davacı tarafından bir yapı inşa edilmesi/edilecek olmasının söz konusu olmadığını, sözleşmenin taraflar açısından yerine getirilebilmesi için ihtilaf konusu taşınmazın orman alanı olup olmamasının bir önemi olmadığını, müvekkilinin anılan taşınmaz orman alanı içerisinde olsa dahi bu taşınmaz için haritalar hazırlayabileceğini, belki de ileride yapılması muhtemel imar planına esas jeolojik ve jeoteknik etüt raporları hazırlayabileceğini, bunlarla ilgili davalıya danışmanlık hizmeti verebileceğini, bu hizmetlerin verilmesi için bir taşınmazın orman olmamasına ihtiyaç olmadığını, mahkemece ifa imkansızlığı nedeniyle söz konusu taraflar arasındaki sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğu ifade edilmiş ise de bu şekildeki gerekçenin, taraflar arasında imzalanan sözleşmede taraflara yüklenen edimler bakımından doğru ve hukuka uygun olmadığını, davacı tarafından davalıya Ankara 6. Noterliği aracılıyla gönderilen ilk ihtar sonrasında davalı tarafından keşide edilen cevabi ihtarnamede; davacının sözleşme gereğince 24/03/2017 tarihine kadar 1/5000 ve 1/10000 ölçekli haritaların hazırlanmadığını, haritalar ile ilgili somut bir adım atılmadığını gerekçe gösterilerek avans ödemesi yapmadığını, bunun üzerine davacı tarafından söz konusu haritaların 08/08/2017 havale tarihli 132907 sayılı dilekçe ile … ekleri ve raporu ile birlikte teslim edildiğini, bu anlamda davalının cevabi ihtarnamesinde yerine getirilmediği belirtilen ve sözleşme ile müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri kesin olarak yerine getirdiğini, davalının kendi edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin 3.1 maddesindeki sözleşme konusundan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin sözleşme konusu iş ve işlemleri sadece hazırlamakla ve danışmanlık hizmeti vermekle yükümlü olup, ilgili alanı davalıya tahsis etme ya da satın alınması yönünde bir yükümlülüğünün bulunmadığını, Sözleşmenin 4.2 ve 4.3 maddelerinde tapu kayıtlarının davalı tarafından davacıya teslim edileceğinin düzenlendiğini, yine 11.maddesinde avansın sözleşme imzalanmadan önceki danışmanlık ve yapılan her türlü masraflar için ödeneceğinin ayrıca belirtildiğini, sözleşmenin 3.1 maddesinden anlaşılacağı üzere davalının kendi uhdesinde olduğunu beyan ettiği bir alanda davalının isteği üzerine müvekkilinin sadece proje ve bu konulara ilişkin danışmanlık yapmakla yükümlü olduğunu, ilgili alanın mülkiyet durumunun davacıyı ilgilendirmediği gibi mülkiyetin başkasına veya kamuya ait olmasının da davacıyı bağlamadığını, mahkemece sözleşmenin yorumunda hataya düşülmesi nedeniyle hukuka aykırı karar verildiğini, ihtilaf konusu taşınmazın orman alanı olmadığını, sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğu şeklindeki mahkeme kabulünün hatalı olup, hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin imzalandığı tarihten önce taşınmazın orman statüsünün kaldırıldığını ve Hazine adına tescil edildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının bildirildiğini, ek rapor alınarak itirazların giderilmesi veya yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-)İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 22/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….