Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/530 E. 2022/197 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 22/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili tarafından davalı Şirketin talebi doğrultusunda Yönetim Kurulu Başkanı odasına sesli ve görüntülü kamera kayıt sistemi kurulduğunu, ayrıca firmaya bağlı bilgisayar sistemi için gerekli yazılım v.b. ürünlerin satın alındığını, ancak davalı Şirketin müvekkili şirkete yaptığı işler karşılığında herhangi bir ödeme yapmadığı gibi yapılan işlemleri de inkâr ettiğini, müvekkilinin yaptığı ses kayıt cihazı işlemi için 17/06/2016 tarihinde davalı Şirket yetkililerinin de imzaladığını, tutanak ile daha önce yaptığı işlemlere ilişkin kayıt yedeklerinin davalı şirkete teslim edildiğinin belirtildiğini, Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/283E. sayılı dosyasında müvekkilinin kurulum yaptığı işlerin tespit edildiğini ve fatura ile uyumlu olduğunun belirlendiğini, ancak fatura konusu iş bedelinin müvekkiline ödenmediği gibi başlattıkları icra takibine de davalının haksız yere itiraz ettiğini beyanla davalının Ankara 10.İcra Müdürlüğü’nün 2018/3560 sayılı takip dosyasına vâki haksız itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 oranında icra-inkâr tazminatını davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; dava dilekçesi davalı yana açıklamalı davetiye ile tebliğ edilmiş, davalı yan sunduğu cevap dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu faturaların müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi faturaların müvekkiline tebliğ de edilmediğini, faturaların teslim alan kısmında herhangi bir isim veya imza bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; somut uyuşmazlık öncelikle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulup kurulmadığı, davacının sözleşme konusu edimini ifa edip etmediği noktalarında toplandığı, dosya kapsamında davacı yanın davalı şirkete gizli kamera sistemi kurulumu hizmeti sunduğunu iddia ettiği ve fatura konusu iş bedelinin kendisine ödenmediğini ileri sürdüğü, bu durumda, davacı yanın akdi ilişkinin varlığını ve akdi ilişki gereğince ifasını üstlendiği bahse konu edimini ifa ettiğini usulüne uygun şekilde yazılı deliller ile kanıtlamakla yükümlü olduğu, davalının ticari defterlerinde takibe dayanak 3 adet fatura kayıtlı olmadığı gibi faturaların davalıya tebliğine ilişkin belge de bulunmadığı, ancak davacının delil olarak dayandığı ve işbu davadan önce yaptırdığı delil tespitine ilişkin Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/283E. sayılı dosyasında alınan teknik bilirkişi raporu içeriği dikkate alındığında, takibe dayanak 10/06/2015 tarihli ve toplam 41.339,30-TL 2 adet faturaya konu gizli kamera sistem kurulum hizmetine ilişkin edimini ifa ettiği, bu durumda davacının sorumluluğundaki ifa konusu kamera sisteminin davalıya çalışır durumda teslim edildiğinin sabit olduğu, davalı şirketin anılan fatura konusu bedeli ödediğini yazılı delil ile kanıtlaması gerektiği, davalı tarafından bu konuda herhangi bir yazılı delil sunulmadığı gibi davalının bu faturaların bedelini davacıya ödediğine ilişkin bir iddiasının da bulunmadığı, söz konusu faturaların davalıya tebliğine ilişkin olarak dosyaya davacı yan tarafından ihtarname sunulmuş ise de; sözkonusu ihtarnamenin tebliğ belgesi sunulmadığından ve dosya kapsamında tebliğ tarihi de tespit edilemediğinden, bu faturalar yönünden davalının ancak takip tarihinde temerrüde düştüğü ve ancak takip tarihinden itibaren davalıdan faiz talep edilebileceğinin kabul edildiği, bu nedenle, dava konusu takibe dayanak 10/06/2015 tarihli ve toplam 41.339,30-TL toplam bedelli fatura konusu asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, dava konusu takibe dayanak 3. fatura olan 11.532,24-TL bedelli fatura içeriğinin ise; taraflar arasındaki ticari ilişki ve davalıya sunulan hizmet ile ilişkisinin bulunduğu davacı tarafından kanıtlanamadığı gibi sözkonusu faturanın davacının edimi ile ilişkisinin bulunmadığının SMMM bilirkişi raporu ile sabit olduğu, bu durumda, bu fatura bedelini davacının davalıdan talep etmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu takip dayanağı faturaların müvekkile usulüne uygun olarak teslim edilmediğini, şirket defter ve kayıtlarında da yer almadığını, mahkemece hatalı hüküm kurulduğunu, takip konusu faturaların usulüne uygun olarak müvekkiline teslim edilmediğini ve defter kayıtlarında bu faturalara ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığının mahkemece kabul edildiğini, davacının delil olarak dayandığı defter ve kayıtların usulüne uygun olarak tutuşmamış olması sebebiyle davacı aleyhine delil teşkil edeceğinin bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, mahkemece Ankara 6. ATM’nin tespit dosyasına sunulmuş bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının eksik inceleme neticesini doğurduğunu, mahkeme nezdinde gerçekleştirilen bilirkişi incelemesinin tarafların şirket defter ve kayıtları üzerinde gerçekleştirildiğini, SMMM bilirkişisi tarafından da tespit dosyası değerlendirilerek 20/12/2017 itibariyle sistemin kullanıcı bilgileri ve şifresinin bilinmesi ve buna bağlı bir ayıp bulunmaması nedeni ile rayiç değerlere uygun olan 10/06/2015 tarihli 2 adet fatura toplam bedeli olan 41.339,30-TL asıl alacak ve 552,13-TL işlemiş faizin davalıdan talep edilebileceğinin mütalaa edildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/15778 E- 1763 K ilamında da bu hususa yer verildiği, müvekkiline gönderilen 20.12.2017 tarih, 27860 yevmiye numaralı ihtarnamenin fatura fotokopisi içerdiğini, usulüne uygun fatura tebliğinden söz edilemeyeceğini, davacıya gönderilen ve dilekçe ekinde yer alan cevabi ihtarname ile fatura içeriğine taraflarınca itiraz edildiği hususunun da göz önüne alınması gerektiğini, davacının müvekkiline dava ve takip konusu faturaları usulüne uygun olarak tebliğ etmediğini ve usulüne uygun olarak tebliğ edildiğine ilişkin bir delil de sunmadığını, bu çerçevede faiz ve diğer taleplerinin kabul edilmeyeceğini, faturaların teslim alan kısmında herhangi bir isim veya imzanın bulunmadığını, bahse konu faturalara dayanılarak iddia edilen malın/hizmetin ve faturaların müvekkiline teslim edildiğinin kabulünün mümkün olmadığını, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2009/6401E. 2010/5282 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, karşı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığından lehine delil teşkil edemeyeceğini, müvekkiline gönderilen fotokopi faturalar ile herhangi bir işlem yapılamayacağı hususunun cevabi ihtarname ile davacıya bildirildiğini, mahkemece gerekli ve yeterli inceleme yapılmaksızın davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, yasa ve usule aykırılık teşkil ettiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporu sonucu davacının alacağının olup olmadığının belirlendiği, bu nedenle alacağın likit olmadığı anlaşılmakla davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, icra inkar ve kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-)Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/01/2020 tarih ve 2018/496 E-2020/4 K sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-)Davanın kısmen kabulüne,
Davalının dava konusu Ankara 10.İcra Müdürlüğü’nün 2018/3560 sayılı takip dosyasına vâki haksız itirazının kısmen iptaline, takibin 41.339,30 TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebindeki koşullarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-)Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
5-)Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
6-)Alınması gerekli karar ve ilam harcı 2.823,88-TL olup davacı tarafından peşin yatırılan 914,98-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.908,90-TL harcın davalıdan alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydına,
7-)Davacı tarafından peşin yatırılan 914,98-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 6.174,11 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
10-)Davacı tarafından yapılan 111,50 TL posta ve davetiye gideri, 423,30 TL delil tespiti gideri, 1.200,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.734,80-TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesaplanan 1.338,39 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
11-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
12-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-)Davalı tarafından ödenen 705,97 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-)Davalı tarafından ödenen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 45,50 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 194,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 22/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.