Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/460 E. 2022/257 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili; davalının Ankara ili, … ilçesi, … Mahallesinde kain ve… numarasında kayıtlı taşınmazın hissedarlarından…’ın kızı olduğunu, dava dışı taşınmaz hissedarlarından… ile …’ın müvekkiline Ankara 64.Noterliği’nin 11/10/2013 tarih, …. yevmiye no’lu düzenleme şeklinde vekaletname verdiklerini, iş bu düzenleme şeklinde verilen vekaletname ile… sayılı taşınmazda yapılacak inşaat işleri için müvekkilinin yetkili kılındığını, aynı gün Ankara 64.Noterliği’nin …. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenerek, hissedarlar… ve …’ın inşaat yapım işini yeni ….Ltd.Şti.’ne verdiklerini, iş bu sözleşme ve müvekkiline verilen vekaletnameden önce hissedarlardan…’ın bu işlerin garantisi olması bakımından müvekkili ve … …Ltd.Şti.’nin yetkilisi olan …’dan teminat anlamında 11/09/2013 tanzim tarihli, 20/04/2016 vade tarihli, alacaklı kısmının boş olduğu, bir adet bono aldığını, hatta bononun arkasına da ” üçüncü şahıslara satılamaz, çatı kapandığı zaman ödeme yapılacaktır,” ibaresi yazılarak müvekkili tarafından imzalandığını, daha sonra tarafların tekrar bir araya gelerek Ankara 64.Noterliği’nin 31/05/2016 tarih, …. yevmiye numaralı düzenleme şeklinde fesihname ile 11/10/2013 tarih, 7178 yevmiye no’lu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesini feshettiklerini, düzenlenen iş bu fesihnamede “söz konusu sözleşmenin feshi ve herhangi bir hak ve alacağımızın kalmaması nedeniyle birbirimizi karşılıklı olarak ibra ederiz” ibaresini yazarak tarafların birbirinden hiçbir alacakları kalmadığını kabul ve beyan ettiklerini, müvekkilinin teminat amaçlı olarak ve ilk sözleşme olan Ankara 64.Noterliği’nin 11/10/2013 tarih, … yevmiye numaralı sözleşme için dava dışı…’a vermiş olduğu bononun müvekkiline iade edilmediğini, …. yevmiye no’lu sözleşme feshedildiğinden ve taraflar birbirini ibre ettiğinden müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığının açık olduğunu, dava dışı…’ın kızı olan davalının senedi ele geçirerek, senedin vade ve tanzim tarihini değiştirerek tedavüle koyduğunu, akabinde söz konusu senedi takibe koyarak, müvekkilinin cebri icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda bırakıldığını, senedin vade tarihinin gerçek tarih olan 20/04/2016 olarak tedavüle çıkartılması halinde, 31/05/2016 tarihli fesihname ile taraflar birbirini ibra etmiş olduklarından senedin tahsil kabiliyetinin olmayacağını, bu nedenle davalı yanca senedin vade ve tanzim tarihinin değiştirildiğini, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek; cebri icra tehdidi altında ödenen 8.468,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan istirdadını talep etmiştir.
Davalı vekili; istirdat davasının kambiyo senetlerinden doğan borca ilişkin olduğundan, iş bu davada görevli mahkemenin Ankara Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin takibe konu ettiği senetlerin, şekil şartlarının hepsine haiz, sebepten mücerret, kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bonolar olduklarını, 6102 sayılı TTK’unun 646/I maddesi uyarınca; kıymetli evrakın borçlusunun, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlü olduğunu, davacı sözleşme ile ilgili borçlarını ödemiş ise, icra takibine konu olan senetleri geri alması gerektiğini, davacının senetleri geri almayarak, hiçbir işlem yapmadığını, davacının ileri sürdüğü tahrifat iddiasının yersiz olduğunu, davacının vade ve tanzim tarihlerini boş bırakarak senedi imzaladığını, daha sonra tarafların vade ve tanzim tarihlerini kararlaştırarak, müvekkilinin senet üzerine bu tarihleri yazdığını, ancak rakam hatası yapıldığını farkedip ortak iradeleriyle bunu düzelttiklerini, TTK’nun 592.maddesi gereğince açığa senet düzenlenmesinin mümkün olduğunu, senette boş bırakılan yerlerin sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğu yolundaki iddianın davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, davacının bu yöndeki iddiasının yanında ayrıca ödeme iddiasında da bulunduğunu, senet miktarı gözetildiğinde, ödeme iddiasının da yazılı delille ispatı gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bono vade tarihinin 20/04/2016 olması halinde, davacının borcu ödediğini hukuken kanıtlar nitelikte belge olmadığından vekil eden lehine 1 yıllık temerrüd faizi daha işlemiş olacağını ve davacının istirdat davası açma süresini de kaçırmış olacağını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğu, her ne kadar, takibe konu senette; “üçüncü şahıslara satılamaz, çatı kapandığı zaman ödeme yapılacaktır,” ibaresi yazılmış ise de; davacı tarafça, senedin Ankara 64.Noterliği’nin 07178 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini ispata elverişli herhangi bir delil sunulmadığı gibi, Mahkemece yemin teklif etme hakkı hatırlatıldığı halde, davalı tarafa bu hususta yemin teklifinde de bulunulmadığı, Ankara 64.Noterliği’nin 31/05/2016 tarih, … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde fesihnamesinde iş bu davanın taraflarının imzasının bulunmadığı, dava dışı üçüncü kişiler arasında akdedildiği, söz konusu senedin vade tarihinin davacının iddia ettiği şekilde “20/04/2016” olarak kabul edilse dahi, davacının ileri sürdüğü sözleşme ve fesihnamenin taraflar dışındaki 3.kişiler arasında akdedilmesi, senedin iş bu sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin ispat edilememesi, geçerli zorunlu unsurları taşıyan bonodan kaynaklı borç bulunmadığına dair dosya kapsamına herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; davalı …’ın, dava dışı arsa sahiplerinden muris…’ın kızı olduğunu, …’ın, babasının yapmış olduğu sözleşmelerden ve bu sözleşmeler için alınmış olan teminat senedinden ve sözleşmenin feshedilmesi ile birlikte müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığından bilgisinin ve haberinin olmamasının mümkün olmadığını, davalının kötü niyetli olarak bedelsiz kalmış ve iade edilmesi gereken senedi müvekkiline iade etmeyip icra takibine konu ettiğini, müvekkilinin davalı … ile hiçbir ticari alışverişi olmadığını,senedin arka kısmına “3. şahıslara satılamaz çatı kapandığı zaman ödeme yapılacaktır” ibaresinin yazılmasının senedin bir borç ilişkisinden de kaynaklanmadığının açık bir delili olduğunu, belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kayanaklanan dava konusu kambiyo senedinin icra tehdidi altında ödenmesi nedeniyle istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava dilekçesinde görevli mahkeme Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi olarak gösterilmiş, dava ilk olarak Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/648 Esasına tevzi edilmiştir. Bu mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 21/06/2018 tarih ve 2018/251 Karar sayılı karar ile,davanın kambiyo senedine dayalı takip sebebiyle yapılan ödemenin tahsiline ilişkin olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 4/1-a maddesine göre Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan kaynaklanan ihtilafların ticari dava niteliğinde olduğu, eldeki uyuşmazlığın bonodan kaynaklandığı, bononun TTK’nın 776 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, dolayısıyla ihtilafın ticari nitelikte olduğu gerekçesi ile asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, bu kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, dava, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
Her ne kadar Ankara 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/648 Esas-2018/251 Karar sayılı kararının gerekçesinde iş bu davanın kambiyo senedinden kaynaklandığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ve bu gerekçe Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince de kabul edilmişse de; yukarıda açıklandığı üzere, davacının iddiası; iş bu dava konusu bononun, davalının babası olan muris… ile dava konusu bonoda kefil olarak imzası bulunan … İnşaat Taahhüt..Ltd.Şti.arasında düzenlenen Ankara 64.Noterliği’nin 11/10/2013 tarih, 7178 yevmiye numaralı sözleşmesi nedeniyle verilen teminat bonosu olduğudur. Dava konusu bononun arkasında “”3.kişilere satılamaz. Çatı kapatıldığı zaman ödeme yapılacaktır” yazdığı da gözetildiğinde, uyuşmazlığın, var olduğu ileri sürülen kat karşılığı inşaat sözleşmesi (eser sözleşmesi) temel ilişkisi kapsamında dosyaya sunulan deliller, sözleşmeler ve belgeler incelenerek sonuçlandırılması gerekir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre taraflar tacir olmadığı gibi, dava da yukarıda açıklanan nedenlerle Türk Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Hal böyle olunca, davayı görmeye Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Ne var ki, dava ilk olarak asliye hukuk mahkemesinde açılmış olup, bu mahkemece daha önce görevsizlik kararı verildiğinden, ticaret mahkemesince, karşı görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Tüm bu açıklamalar kapsamında, davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2019 tarih ve 2018/726 Esas- 2019/846 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KESİN olarak 09/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
……