Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/458 E. 2022/261 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/458 – Karar No:2022/261
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/458
KARAR NO : 2022/261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2018/55 E-2020/104 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalının, davalıya ait işletmenin havalandırma, ısıtma, soğutma tesisatının 18.000,00 TL + KDV = 21.240,00 TL bedelle yapılması hususunda anlaşmaya vardıklarını ve bu anlaşma doğrultusunda davacının edimini yerine getirerek tesisatı yapıp teslim etmesine rağmen, davalı borçlunun ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı borçlunun farklı zamanlarda parça parça olmak üzere toplam 13.200,00 TL’yi müvekkiline ödediğini fakat, bakiye 8.040,00 TL’yi tüm uyanlara rağmen ödemediğini, bakiye alacağının ödenmemesi üzerine Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2017/16293 sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın davacıya herhangi bir borcunun olmadığını iddia ederek taraflarınca başlatılan icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek; davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2017/16293 sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile haksız ve kötü niyetli itiraz sebebi ile %20 icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2017/16293 sayılı dosyasında, takibe dayanak herhangi bir evrak olmadığını, davacı tarafın var olduğunu iddia ettiği alacağı için müvekkiline herhangi bir ihtar veya ihbarda bulunmadığını, akdi ilişkiyi ve borcun varlığını ispatlama yükümlülüğünün davacıda olduğunu, davacı tarafın beyanına göre, taraflar arasında var olduğu iddia edilen işin ne aşamada olduğu, nelerin yapıldığı, hangi sözleşmeye göre hangi birim fiyatla yapıldığı hususunda hiçbir belge ve bilgi olmadan, müvekkili temerrüde düşürülmeden doğrudan icra takibi yapıldığını, kaldı ki temerrüde düşen tarafın kim olduğunun dahi belli olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesi ve daha sonrasında da dosyaya ispata yönelik evrak sunmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı ile davalı arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu, davacı şirket tarafından tanzim edilen 21.240,00 TL tutarındaki faturadan kaynaklanan bakiye borcun ödenmemesi üzerinde davacı tarafça, davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının borca itirazı nedeniyle eldeki davanın açıldığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir alacak için fatura düzenlenmiş olmasının, alacağın varlığını ispata yeterli bulunmayıp, faturanın, tek başına akdi ilişkinin kanıtı niteliğinde bulunmadığı, eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda akdi ilişkinin varlığını ve işin yapılıp teslim edildiğini kanıtlama mükellefiyetinin yükleniciye ait olup, bedelin ödendiğini ispatlama yükümlülüğünün ise iş sahibine ait olduğu, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesi ve yargılama aşamasında dosyaya sunulan beyan dilekçelerinde taraflar arasındaki akdi ilişkinin reddedildiği anlaşılmış ise de; davacı tarafından dosya içerisine sunulan 2016 ve 2017 yılına ait davalı tarafça yapılan ödemeleri gösterir banka dekont örneklerinde, açıklama olarak ‘havalandırma ücreti” açıklamasının yer aldığı, sunulan belge örneklerine davalı tarafça karşı çıkılmadığı gibi bunların kendi ellerinden sadır olmadığının da ileri sürülmediği, mahkemece ödeme belgelerine ilişkin olarak yazılı beyanda bulunulması için verilen süre içerisinde de davalı tarafça beyanda bulunulmadığı, mahallinde yapılan keşif neticesinde de, taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya teknik şartname bulunmayıp, şifaen varılan anlaşma uyarınca eser sözleşmesinin kurulduğu ve davacı tarafça eserin teslim edildiği kanaatine varıldığı, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen ve dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla hükme esas alınan Mali Müşavir ve Makine Mühendisinden oluşan Bilirkişi kuruluna ait raporda da belirtildiği üzere; Havalandırma Mekanik Tesisatının Keşif bedelinin KDV dahil toplam 22.784,62 TL olduğu, tanzim edilen faturanın ise, KDV dahil 21.240,00 TL olduğu, davacı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre, davalıya 21.240,00 TL bedelli fatura düzenlendiği, karşılığında alınan ödemeler neticesinde (21.240,00-13.200,00)= 8.040,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, bu tutar üzerinden davanın kabulüne, davaya konu alacağın faturaya dayalı olması, bu nedenle likit olması nazara alınarak, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; eldeki davanın bir itirazın iptali davası olduğunu, takipte borcun sebebinin “cari hesap” olarak belirtildiği, davacının ispat edeceği hususun “cari hesap” sözleşmesi olduğunu, içtihatlar gereğince böyle bir sözleşmenin varlığının ancak yazılı olarak ispat edilebileceğini, davacının cari hesap sözleşmesini ispat edemediğini, kaldı ki davacı vekilinin 21/10/2019 tarihli dilekçesi ile böyle bir sözleşmenin olmadığını mahkeme içi olarak ikrar ile kabul ettiğini, dolayısıyla takibin dayanağının kalmadığını, davacının, açtığı itirazın iptali davasında takipten bağımsız olarak, sanki genel bir alacak davası açmış gibi delil bildirdiğini, mahkemece davacının delilleri doğrultusunda keşif yapılıp, rapor aldırıldığını, izlenen usulün itirazın iptali davasına uygun olmadığını, bu sebeple yapılan keşif incelemesinin ve sunulan raporun hükme esas alınamayacağını, davacının dayanak yaptığı faturanın tek taraflı olarak delil oluşturmak için tanzim edildiği sabit olup, müvekkiline ibraz edilmemesi sebebiyle delil olma niteliği bulunmamakla birlikte zaten takibe esas alınmamış olması sebebiyle de eldeki davada delil niteliği bulunmadığını belirterek; usul ve yasa hükümlerine aykırı olarak oluşturulan mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere yazılı sözleşme bulunmasa da sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinde, işin fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapıldığının yüklenici, kararlaştırılan iş bedelinin ödendiğinin iş sahibi tarafından ispatlanması gerekir.
Yine, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesinde; “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir. Davacı yüklenici tarafından düzenlenerek kendi defterlerine kaydedilen fatura ise, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığından, tarafların faturada belirtilen iş bedeli üzerinde önceden anlaştıklarının kabulü mümkün değildir. Bu sebeple, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp iş bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğuna göre 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi uyarınca iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir.
Mahkemece, keşif yapıldıktan sonra düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, projede mevcut 1-2-3 nolu filtre ve bağlantılarının çalışmadığı, 4 nolu filtre ve bağlantısının çalışır vaziyette olduğu, 1 ve 2 nolu tuvaletlerde bulunan aspiratörlerin çalışır durumda olduğu, projede mevcut havalandırma kanallarının yapılmış ve çalışır durumda olduğu tespit edilmiş, davacı tarafından düzenlendiği anlaşılan keşif tablosu ve fatura karşılaştırılmış, ancak yukarıda belirtildiği şekilde bir fiyat belirlemesi yapılmamıştır. Bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak daha önce keşifte refakate alınan ve rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, yapılan imalatların işteki eksik ve ayıplar da dikkate alınarak işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bedelinin belirlenmesi, tespit edilen iş bedelinden yapıldığı ispatlanan ödemeler düşüldükten sonra sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2018/55 Esas- 2020/104 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davalı tarafından yatırılan 136,68 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 09/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır