Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/377 E. 2022/112 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2019
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 03.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2022

Eser sözleşmeden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında inşaat işine ilişkin ortaklık bulunduğunu, ortaklığın sözlü olarak kurulduğunu, anlaşma gereğince müvekkilinin hastane inşaatı işinin taşeronluğunu da yapıp her türlü masraf dahil olmak üzere yapılan işin maliyeti üzerinden elde edilecek %15 karın yarısını almasının kararlaştırıldığını, işin eksiksiz olarak teslim edildiğini, alınan malzemelerin tamamının hastaneye teslim edildiğini, fatura ve belgelerin hastane kayıtlarına girdiğini, davalıdan banka havalesiyle 42.500 TL ve çeklerle 84.715 TL ödeme alındığını, çeklerin tamamının malzeme alımında kullanıldığını, hastane kayıtlarına göre müvekkilinin yaptığı işler nedeniyle 118.979 TL harcama yaptığını, ayrıca davalının müvekkili şirket müdürüne düzenli olarak e-postayla gelir- gider tablosu gönderdiğini, müvekkilinin şantiyeden çıkarılmasına kadar yapılan işler için toplam 135.020,77 TL harcama yaptığının belirtildiğini, davalının 127.215 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin 7.805,77 TL bakiye alacağı bulunduğunu, bu tutara ortaklık nedeniyle alınacak %7,5 kar payının dahil olmadığını, buna rağmen davalının 2015/23251 sayılı icra takibini başlattığını öne sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyasının iptaline karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmamış, aşamalarda ibraz ettiği dilekçelerinde özetle; davacının taraflar arasındaki ilişki kapsamında yaptığı işler için KDV dahil toplam 72.784,08 TL tutarlı 3 adet fatura kestiğini, müvekkilinin 84.715 TL tutarlı 7 adet çek verdiğini, ayrıca banka kanalıyla 39.000 TL ödeme yaptığını, böylece toplam 123.715 TL ödeme yapmakla müvekkilinin 50.930,92 TL alacaklı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince;”…Tüm dosya kapsamı, dava, cevap, icra dosyası,…. Hastanesinden celp edilen davalı ile yapılan sözleşme kapsamındaki işlere ilişkin bilgi ve belgeler, ödemeye ilişkin banka kayıtları ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında belirtilen şekilde sözleşmenin olduğu, işin yapılarak asıl işverene teslim edildiği, davacı taşeronun yaptığı işlerden dolayı asıl işverenin kabul ederek kayıtlarına alıdığı iş ve fatura bedelinin 138.382,57 TL , davalı yüklenici tarafından ödenenin 127.215,00 TL ve bakiye alacağının 7.805,77 TL olduğu halde davalının davacı aleyhinede bu sözleşme kapsamında alacağı bulunduğu gerekçesiyle icra takibi başlatmasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Yine davacı taraflar arasında karın 1/2 paylaşımı konusunda da anlaşma olduğu ileri sürülmüş , davalı tarafında bu kabul edilmediği gibi davacı tarafında yazılı bir delilede ispat edilememiş olup , ispat edilse dahi bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre yine davacının, davalıdan 17.932,32 TL alacağı olacağı ve davalının takibinin haksız olduğu….” gerekçesiyle “…Davacının davasının kabulü ile; Ankara 3 İcra Müdürlüğünün 2015/23251 sayılı dosyasında davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, İİK’nun 72 maddesi gereğince takip konusu alacağın % 20’si oranında hesaplanan 9.309,74 TL tazminatın davalıdan tahsili ili davacıya ödenmesine…” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözlü ortaklık sözleşmesi bulunmadığı, ilişkinin yüklenici taşeron ilişkisi olduğu, müvekkilinin toplam 127.215 TL ödeme yaptığı, davacının düzenlediği faturalar tutarı 72.780,08 TL olmakla müvekkilinin fazla ödemesinin 54.434,92 TL olduğu, müvekkili tarafından fazla ödemenin tahsili için icra takibi başlatıldıktan yaklaşık 2 yıl sonra 03.07.2017 tarihli 62.243,69 TL tutarlı faturayı gönderdiği, müvekkili tarafından işlerin teslimi ve hesabın kapatılmasından sonra düzenlenen faturanın iade edildiği, müvekkiline ait yevmiye ve muavin kayıtlarında ödemelerin sehven eksik yazıldığı, çek ve EFT ile yapılan ödemelere ilişkin kayıtların getirtilmesi gerektiği, davacı ile müvekkili arasındaki iş ilişkisinin 2014 ve 2015 yıllarında gerçekleştiği, müvekkilinin 3.kişilere yaptırdığı bir kısım imalatların davacı tarafından yaptırıldığının kabulünün doğru olmadığı nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinde kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince iş bedeline hak kazanılması ve talep edilebilmesi için fatura düzenlenmesinin zorunlu olmaması ve davacının sözleşme kapsamında yaptığı işlerin dava dışı iş sahibi belgeleriyle belirlenmiş olmasına göre mahkeme kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunduğundan istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf nedenleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.179,75 TL istinaf karar harcından peşin alınan 795 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.384,75 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK 362/1-a madde gereğince KESİN olmak üzere 03.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.