Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/326 E. 2022/139 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2022

Davacı karşı davalı vekili tarafından davalı karşı davacı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin asıl ve karşı davada, mahkemece asıl ve karşı davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde asıl davada davalı vekili ve karşı davada davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında 09/04/2014 tarihinde davalıya ait binanın çatı ışıklı cephe kaplama işinin müvekkili şirket tarafından yapılmasına ilişkin sözleşme akdedildiğini, müvekkilince toplam 304317 m² çatı panel kaplaması, 210 m² tül ışıklı kaplaması, 2573 m² cephe kaplaması monte edildiğini, işin sözleşmedeki teknik şartalara uygun tam ve eksiksiz yerine getirildiğini, sözleşme bedelinin taraflarca 337.408,74 TL olarak belirtildiğini, iş yapılırken davalının herhangi bir eksiklikten ayıptan bahsetmediğini ancak Ankara 18. Noterliği aracılığı davalı tarafından gönderilen 16/10/2015 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamede; çatı ve cepheden hava ve su sirkülosyonu olduğundan standartlara uygun olmadığı iddiasında bulunulduğunu, ihtarnamede iddia edilen hususların davalıya ait inşaatın projelendirilmesi aşamalarında bir iklimlendirme havalandırma projesi yaptırılmamış olması sebebiyle vuku bulduğu hususunun cevabi ihtarnamede bildirildiğini, müvekkili şirketin bakiye alacağı hususunda davalı şirket yetkilileri ile defaten görüşmeler yapıldığını ancak bakiye 7.000,00 TL alacağın davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği yapılan hizmet bedeli olarak 7.000,00 TL 24/05/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 37.499,99 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 09/04/2014 tarihli sözleşme gereğince müvekkili şirkete ait fabrikanın çatı ve cephe kaplama işinin imalat ve montajının davacı tarafça gerçekleştirildiği, davacının yaptığı imalatta 16/10/2015 tarihli ihtarname ile bildirildiğini, ancak davacı tarafından imalattaki ayıp ve eksikliklerin giderilmediğini, çıkan ayıbın gizli ayıp olduğunu, fabrikanın faaliyete geçmesiyle birlikte kullanımla beraber ortaya çıktığını ve gerek şifahi gerekse yazılı olarak bildirim yapıldığını, davacıya sözleşme gereğince tüm ödemelerinin yapıldığını ve borcun bulunmadığını belirterek, asıl davanın reddini savunmuş, karşı davada ise taraflar arasındaki sözleşmede bedelin 337.408,74 TL olarak kararlaştırıldığını, belirtilen ayıp ihbarlarının yapılmasına rağmen ayıbın giderilmediğini, sözleşmenin 8.maddesinde garanti hükümlerinin düzenlendiğini, yüklenici tarafından yapılan çatı, ışıklık ve cephe kaplama işinde ortaya çıkan ayıplı imalatlar nedeniyle oluşan zararlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle, 15/05/2019 tarihli ıslahında toplam 33.740,87 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avnas faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; tarafların kabulünde olan 09/04/2014 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde bedelin 337.408,74 TL olduğunun belirtildiği, her iki yan beyanlarında ödeme miktarının belirtilmediği, her iki yan ticari defterlerindeki kayıtlara göre ödemenin 299.908,74 TL olduğu, kalan iş bedelinin 37.499,99 TL olduğu, asıl dava dilekçesinde, 7.000,00 TL’nin bakiye alacak olarak belirtildiği ancak fazlaya dair hakların da saklı tutulduğu, dolayısıyla “son bakiye” olduğunun belirtilmediği, ödenmeyen iş bedelinin de ıslahla talep edildiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı dava yönünden ise; karar vermeye yeterli olan bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından yapılan davaya konu çatı ve cephe kaplama işi ile ilgili çatıda damlama olduğu, bu damlamanın su sızıntısından kaynaklanmadığı, malzemenin marka ve modeli evsaf ve niteliğinin sözleşmeye uygun olduğu, çatıdaki damlamanın yoğunlaşma kaynaklı duvar panel bileşimlerindeki kısmi işçilik hatası olup ek önlemler alınması gerektiği, yüklenicinin özel ve mesleki teknik kurallara uygun davranmadığından kusurlu olduğu, davacının BK’da belirtildiği şekilde bedelden indirim istemede haklı olduğu ve sözleşme bedelinin %10’u nispetinde bedelden indirim istenebileceği, bunun da 33.740,87 TL olduğu gerekçesiyle karşı davanın kabulüne karar vermiştir.
Asıl davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile alınan bilirkişi raporunda, davacı yanın sözleşme konusu işi sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştirdiği, işin tesliminden sonra da ayıplı işlere dair yapılan ihbarlara karşı sözleşmeye aykırı bir tutumla ayıplı işleri gidermediği gerçeği karşısında davacı/karşı davalının sözleşmeden kaynaklı bir alacağından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle sözleşmeden kaynaklı 37.499,99-TL bakiye alacağı olduğu değerlendirmesi ile asıl davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline ait fabrika inşaatının çatı kaplama işini üstlenen davacı/karşı davalı tarafından, gerek kalitesiz malzeme kullanılması gerekse de kötü işçilikle işin yapılması sonucunda, çatıdaki ara birleşim noktaları ile çatı kaplama kenarlarında hava akımına ve su sızıntısına sebebiyet verecek şekilde tamamlandığını, bunun da çatı kısmında, soğuk sıcak hava karşılaşmasından kaynaklı bir buharlaşma ve nemlenmenin yanında esas olarak çatıdan su sızıntılarının yaşanmasına sebebiyet verdiğini, bilirkişi raporunda, karşı davadaki taleplere ilişkin yapılan değerlendirmelerde, davacı/karşı davalı tarafından gerçekleştirilen imalatın hatalı ve ayıplı olduğunın ayrıntılı olarak belirtildiği ve davacı yanca sözleşmeye aykırı bir şekilde işin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, bu itibarla salt ticari defterlerdeki rakamlara bağlı olarak davacı/karşı davalının müvekkilinden 37.499,99 TL alacağı bulunduğu yönünde yapılan değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, davacının sözleşmede belirtilen koşullara uygun işin yapıldığının ancak bakiye 7.000,00 TL alacaklarının ödenmediğini belirterek alacak talep ettiğini, 7.000,00 TL’yi aşan bir alacağın varlığına dair en ufak bir ifadeye dahi rastlanmadığını, davacının asıl davada, daha ilk andan başlayarak ön inceleme dahil tüm aşamalar geçtikten sonra da bakiye (sadece) 7.000,00 TL alacaklarının olduğunun belirtmesinin davacıyı bağladığını, bu iddia ve beyanın ıslah yolu ile genişletilmesine muvafakatlerinin olmadığını, mahkemece yazılı ve sözlü beyanları da nazara alınmayarak davacının, ıslah yolu ile dava değerini artırmasının hukuka uygun olduğu kabul edilerek ıslah talebi doğrultusunda asıl davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının asıl dava yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı tarafça sunulan cevap dilekçesinde karşı davanın 10.000,00 TL bedelli açıldığını, 14.05.2019 tarihli dilekçe ile 33.740,00 TL olarak ıslah edildiğini, mahkemece kararın 2 no’lu bendinde 33.740,00 TL’nin dava tarihi olan 18/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın varlığını kabul anlamına gelmemekle beraber kısmi dava niteliğindeki karşı dava dilekçesindeki bedel ile ıslahla arttırılan bedele farklı tarihlerde faiz başlatılması gerekirken, ıslah konusu tüm bedele davanın açılış tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında özen ve sadakat yükümlülüğüne uygun davrandığını, nitekim karşı davalı tarafın iddia etmiş olduğu gibi ayıplı ve hatalı iş yapılmadığını, uyuşmazlık konusunun iklimlendirme projesi yapmakla yükümlü iş sahibinin yaptırmamış olması nedeniyle yoğuşmadan, sızıntıların bir kısmının müvekkilin sorumluluğunda olmayan pencere ve duvar birleşim detaylarından kaynaklandığının bilirkişi raporlarında açıkça belirtildiğini, buna göre iklimlendirme projesi yapmamış olan iş sahibinin ayıplı ifayı ileri sürmesi gereken tarafın müvekkili değil pencere montesi yapımı yüklenicisi olduğunu, yüklenici olan müvekkilinin edimini tam ve eksiksiz ifa ettiğini, eser sözleşmesine konu olan eserin ayıplı olması halinde TBK 475.md uyarınca uğranılan zararın tazmininin istenebilmesinin yüklenicinin kusuru şartına bağlandığını, müvekkilinin ifasında ayıp veya hatalı iş yaptığını kesinlikle kabul etmediklerini, 02.04.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özen ve basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranmadığı gerekçesi ile bedelden %10 indirim öngörüldüğünü, bu iş kolunda toplam sözleşme tutarının yaklaşık %90 kadarının zaten çıplak malzeme (panel) tutarı olduğunu, bilirkişi raporunda neye göre hesaplandığı belirtilmemiş mesnetsiz ve hakkaniyete aykırı bu bedel indirim oranına göre karar verilmesinin yükleniciyi mağdur edeceğini ve sözleşmeyi bu işi kendisinden yapmasını beklenemeyecek bir tutara getirerek karşı taraf lehine dengesizliğe neden olacağını, rapora itirazlarını 22/04/2019 tarihli dilekçe ile dosyaya sunduklarını, raporun ilgili kısımlarının eksik ve hatalı incelemeye dayanıyor olması sebebiyle hükme esas alınmaması gerektiğini belirterek, karşı davanın kabulü hükmünün kaldırılarak, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve karşı dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece asıl ve karşı davanın kabulüne dair verilen karara karşı asıl davada davalı, karşı davada davalı vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle 24/05/2019 tarih ve 2017/8 Esas, 2019/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gereğince karşı davada ıslahla artırılan miktara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olmadığı anlaşılmakla asıl davada davalı vekili ve karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Karşı davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
3-Karşı davada davalıdan alınması gereken 2.304,84 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 576,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.728,63 TL istinaf karar harcının karşı davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Asıl davada davalıdan alınması gereken 2.561,62 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 640,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.921,22 TL istinaf karar harcının asıl davada davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle istinaf talebinde bulunan taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır