Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/302 E. 2021/985 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 27. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Rücuen Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 11/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalının alt işveren olarak işçi çalıştırdığını, işçilik alacakları ödenmeyen işçilerin Ankara 7. İş Mahkemesinin… esas sayılı davalarına dayanılarak işçilik alacaklarının üst işveren olarak kendilerinden tahsil edildiğini, 267.669,87 USD karşılığı 966.839,49 TL ve 116.638,55 TL olmak üzere 1.083.478,04 TL ödeme yapıldığını, bu tutardan şimdilik 20.000,00 TL alacağın ödeme tarihi olan 17.12.2015 tarihinden, 18.11.2017 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu arttırarak 1.085.475,84 TL alacağın 1.082.262,01 TL’lik kısmının 18.12.2015 tarihinden, 3.213,83 TL’lik kısmının ise 05.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin taraflar arasında akdedilen 30.09.2010 tarihli sözleşme ile üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davacı tarafından ödemelerin süresinde yapılmadığını, davacının kendi kusurunun sonuçlarını müvekkiline yükletmek için açtığı davanın reddi gerektiğini, davacının taraflar arasında akdedilen 2011 yılı 11.ayına ait fesih protokolüne aykırı olarak işbu davayı açtığını, fesih protokolü gereğince müvekkilinin edimlerini yerine getirmesi nedeniyle teminatların iade edildiğini, kabul anlamına gelmemek şartıyla TBK. 167 maddesi gereğince müvekkilinin ödenen işçilik ücretlerinin ancak yarısından sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine istemiştir.
Mahkemece, 15.11.2012 tarihli “….davalı … A.Ş. Arasında akdedilmiş ise de davalının cevap dilekçesinde, davacı yanın ise 16.05.2018 tarihli dilekçesinde anılı protokolün taraflar arasında akdedildiğini kabul etmeleri ve açıkça protokole dayanmaları, yine ödemeye dayanak olan ilamlarda açıkça davalı … A.Ş. İle … menşeli … … Ltd. Şti. arasındaki sözleşmeye istinaden dava dışı işçilerin …’da çalıştığı, davacının … … Ltd. Şti. firmasının %100 ortağı olduğu, bu suretle davalı ….A.Ş.’nin alt işveren, davacı ….A.Ş.’nin ise üst işveren olduğunun belirtilmesi karşısında ihtilafın 15.11.2012 tarihli “Fesih ve Tasfiye Protokolü” başlıklı belgeye göre çözülmesi gerektiği, bu kabulden hareketle, protokolün 2.B.i maddesi uyarınca proje kapsamında çalışan işçilerin tüm alacaklarından yüklenici-davalının sorumlu olduğu, davacının davalıdan 918.143,95 TL+81.923,59 TL=1.000.067,54 TL talep edebileceği, görevsizlik kararı öncesi alınan bilirkişi raporlarının USD biriminden hüküm altına alınan alacağa işletilen faiz oranının…. yayımlanan ve ilan edilen mevduat faiz oranına uygun olmaması karşısında… yayımlanan ve ilan edilen faiz oranına uygun olarak tanzim edilen 12.11.2018 tarihli bilirkişi ve 30.01.2019 tarihli bilirkişi ek raporlarının esas alındığı, davaya konu alacağın sözleşmeden kaynaklandığı, davacının dava tarihinden önce davalıyı temerrüte düşürdüğünü iddia ve ispat edemediği, bu suretle dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, her iki tarafın tacir ve ihtilafın ticari iş mahiyetinde olması sebebiyle davacının avans faizi isteminde bulunabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL’nin dava tarihi olan 04.03.2016, bakiye 980.067,54 TL’nin ise ıslah tarihi olan 18.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece hükme esas alınan 12.11.2018 tarihli bilirkişi raporundaki hesabın doğru olmadığını, 20.12.2016 tarihli raporun hükme esas alınması gerektiğini, davacı şirketin icra dosyasında talep edilen faiz oranı üzerinden hesaplanan kapak hesabı uyarınca ödeme yaptığını, ayrıca bir faiz hesaplanmasına gerek olmadığını, müvekkilinin ödediği faiz tutarı kadar davalıdan rücu etme hakkı bulunduğunu, rücuen alacak taleplerine ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının müvekkili ile imzaladığı sözleşme uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 30.09.2010 tarihli sözleşme ile davacı uhdesinde yapımı devam eden sözleşme kapsamındaki işler uyarınca kendisine yüklenilen bütün edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davacı tarafından ödemelerin süresinde yapılmadığını, davacının hakediş ödemelerindeki gecikmelerinden ve hakedişlerden kesinti yapılması nedeniyle ücret ödemelerinde müvekkili firmanın sıkıntılar yaşadığını, davacının kendi kusurunun sonuçlarını müvekkiline yükletmek için açtığı bu davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin süre uzatımı istediğini ancak davacının kısalan süreye rağmen işin bitirilmesini talep ettiğini, bu nedenle dava dışı personele fazla çalışma yaptırıldığını, asıl işveren olan davacının talimatlarının sonuçlarını müvekkiline yükletme çabasının iyi niyetli olmadığını, fesih protokolünün ekindeki işçi listesinde davacının ödeme yaptığı işçilerin yer almadığını, bu kişilerle ilgili olarak müvekkilince davacıya herhangi bir taahhütte bulunulmadığını, müvekkili firmanın fesih protokolü uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmesi sonucunda teminatlarının iade edildiğini, bunun müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini ispatladığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sorumlu tutulacağı tutarın, yapılan ödemenin %50’sinden fazla olamayacağını, buna ilişkin Yargıtay İçtihatları bulunduğunu, sadece protokol hükümleri çerçevesinde davanın kabulüne karar verilmesinin davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent dışındaki istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki alacak istemine konu dava dışı işçilerin alacaklarının belirlendiği iş davalarında davalının da davada taraf olduğu, mahkemece yapılan yargılama neticesinde alacağın tahsili yönünde davacı kurum ile davalı aleyhine yapılan takip sonucu davacının ödeme yaptığı anlaşılmakla davalı şirketin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmediği, bu nedenle asıl işveren konumundaki davacının dava dışı işçiye- işçilere ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren rücuen tahsiline karar verilmesi gerekirken, dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin buna ilişkin istinaf nedeninin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin sair istinaf nedenlerinin reddiyle, temerrüt tarihine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararını HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, Davanın kısmen kabulüne, 1.000.067,54 TL alacağın 18.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih, … K sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
a-Davanın kısmen kabulüne, 1.000.067,54 TL alacağın 18.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 68.314,61 TL olduğundan peşin alınan 341,55 TL ve tamamlama harcı olan 18.195,67 TL harcın toplamı olan 18.537,22 TL harcın mahsubu ile bakiye 49.777,39 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
c-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 67.053,38 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
d-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 11.903,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
e-Davacı tarafından yapılan 10.127,00 TL (dava açılış masrafı, bilirkişi ücreti posta gideri olmak üzere) davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 9.330,18 TL yargılama gideri ile davacı tarafından yatırılan 18.195,67 TL ıslah harcı, 341,55 TL peşin harç toplamı 18.537,22 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
f- Davalı tarafından yapılan 133,10 TL (posta gideri) nin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 10,64 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
g-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
4-Alınması gereken 68.314,61 TL istinaf karar harcından peşin alınan (44,40 TL+17.034,25 TL=) 17.078,65 TL’nin mahsubu ile bakiye 51.235,96 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından ödenen 44,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
7-Davacı tarafından istinaf başvurusu nedeniyle ödenen 121,30 TL istinaf başvurma harcı, 18,00 TL tebligat gideri, 38,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 177,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 11/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….