Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/299 E. 2022/131 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan )

KARAR TARİHİ : 26/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında …. şehir merkezinde yapılacak 8.00 m boylarında ve 80 cm çapında … imalatları yapım işinin işçiliğini yapmak üzere, davalı şirketin alt taşeronu olarak aralarında yazılı olmak vaadi ile öncelikle sözlü anlaşma yaptıklarını, yapılan bu anlaşma neticesinde 15.08.2015 tarihinin işe başlama tarihi olarak belirlendiğini, müvekkili şirketin davalının alt taşeronu olarak üstlenmiş olduğu … imalatı yapmak üzere makineleri ve personelleri ile 15.08.2015 tarihinde çalışma sahasına mobilize edildiğini, müvekkili firmanın davalının şantiyesinde … imalatına başladıktan sonra 15.08.2015-26.08.2015 tarihleri arasında davalının verimli bir iş programını kendilerine sunmadığını, bu süreç zarfında müvekkili şirketin sürekli olarak davalı şirket yetkilisini ve diğer sorumlu şahısları arayarak sözleşmelerinin imza altına alınmasını ve işi süresinde bitirebilmek adına kendilerine çalışma alanının yaratılmasını istedikleri halde davalı şirket yetkilisinin sürekli bahaneler bularak müvekkilini oyaladığını, iş yapmasına engel olduğunu, işin yapılamaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalı ile irtibat sağlayamayan müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin Ankara’dan tüm ekibi ile birlikte Ordu’ya inşaat alanına geldiklerini ve 12 gün gün boyunca Ordu da şantiyede kaldıklarını, başka bir iş almadığını, müvekkilinin yapılan iş nedeniyle 5.675,70 TL , makinelerin 8 gün çalışmaması nedeniyle 18.600,00 TL ve mobilizasyon bedeli olmak üzere 7.500,00 TL olmak üzere toplam 31.775,70 TL alacağının olduğunu , davalı tarafça bu alacağın ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; müvekkilinin taşeron olarak üstlendiği Ordu şehir merkezinde yapılacak … imalatları için davacı ile müvekkili şirketin görüşmelere başladığını, yapılan sözlü görüşmelerde dolu foraj bedeli için metresi 11,00 TL üzerinden ve boş foraj bedeli 1,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını, bunun dışında mobilizasyon gibi bir alacak kalemi veya makinelerin yatma bedeli gibi cezai bir kalem kararlaştırılmadığını, davacının işi tamamlamadan haksız fesihle sahadan ayrıldığı için mobilizasyon bedelinin teamül gereğince de doğmadığını, davacının bu kalemler yönünden anlaşma olduğu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, davacı tarafın makinelerinin arızalı olduğunu beyan ederek, bakım ve onarım sebebiyle 20.08.2015 tarihinde işe başladığını, davalı iş sahibinin imalatın gecikmesinde kusuru olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, davacının sunduğu 20.08.2015 tarihli tutanakta 3 tane 4-3-3 metrelik test kuyusu hazırlanarak test yapıldığını, testin dahi davacı tarafça 20.08.2015 tarihinde gerçekleştirildiğini, davacı makinaları tamir ettirdiğinde ve imalata başlamaya elverişli olduğu tarihlerde iş sahasını terk ettiğini, davacı ile müvekkili şirket yetkilisinin sağlık problemleri nedeniyle hastanede yatması nedeniyle yazılı sözleşme düzenlenemediğini, davacının taraflar arasında sözleşmede yazılı olmayan alacak talebinde bulunduğunu, iş makinelerinin davacı tarafından getirildiğini, mazotun müvekkili tarafından sağlanmak zorunda kalındığını, 1350 litre mazotun davacıya verildiğini ve davacının sadece 350 litreyi iade ettiğini, bakiye 1000 litreyi kullandığını, 27/08/2016 tarihinde mazot ikmalinden sonra araçlarını şantiyeden çıkararak imalatı durduğunu, haksız olarak tek taraflı fesih ile şantiyeyi terk ettiğini, başka bir yerde iş bulduğunu, davacıya verilen mazot nedeniyle müvekkilinin 4.455,00 TL+KDV alacağının bulunduğunu, davacının imalatın ise 4.577,40 TL olması nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının taşeronun Ordu Şehir merkezinde yapılacak … imalatları yapımı işi konusunda davacı ile sözlü olarak anlaştığı, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin düzenlenmediği, davacının 15.08.2015 tarihinde şantiye sahasına yerleştiği ancak bu tarihte işe başlayamadığı, 20.08.2015 tarihinde yapılan test kuyuları forajı ile fiilen işe başladığı ve 26.08.2015 tarihinde işi bıraktığı, taraflar arasında yapılacak işin bedeline ilişkin olarak bilgi ve belge sunulmadığı, taraflar arası sms görüşmelerinden davalının şantiye sahasında davacı firma tarafından işin yapılması hususunda gerekli çalışma ortamını sağlamadığı ve davalının yazılı sözleşme yapılmasına olumlu cevap vermediği anlaşılmakla davacının işi bırakmakta haklı olduğu buna göre işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayici esas alınarak bilirkişiler tarafından tespit edilen ve davacının gerçekleştirdiği foraj işleri tutarı ve makinelerin şantiyede yatması ile nakliye bedeli toplamı olan 26.611,30 TL’yi davacının davalıdan isteyebileceği, davalının 26.611,30 TL bedel yönünden itirazının iptali gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın usulüne uygun olarak davalıyı temerrüte düşürmediğinden davacının işlemiş faize ilişkin talebinin reddine, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebininde reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ordu şehir merkezinde yapılacak 8.00 m boylarında Ø80 jet- grout işçiliği imalatlarını yapmak üzere davalı şirketin alt taşeronu olarak aralarında yazılı olmak vaadi ile öncelikle sözlü anlaşma yaptıklarını, yapılan bu anlaşma neticesinde 15.08.2015 tarihinin işe başlama tarihi olarak belirlendiğini, müvekkilinin davalının alt taşeronu olarak üstlenmiş olduğu … imalatlarını yapmak üzere makineleri ve personelleriyle birlikte 15.08.2015 tarihinde çalışma sahasına mobilize edildiğini, müvekkilinin davalının şantiyesinde … imalatına başladıktan sonra 15.08.2015-26.08.2015 tarihleri arasında verimli bir iş programının taraflarına sunulmadığını, yazılı sözleşme yapılmadığını , bu konuda davalıya çeşitli maillerin gönderildiğini, netice alınamadığı için sözleşmenin feshedildiğini, davalının ihtarında borcu kabul ettiğini ancak davalının iş makinelerinin arızalandığından bahisle işe geç başlandığını savunmakla bölünebil ikrarda bulunduğunu, bu nedenle borcu ödediğini ispat etmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda işe başlama ve bitirme süresinin 20/08/2015 – 26/08/2015 tarihleri arasında olduğundan bahisle 15/08/2015 tarihi ile 20/08/2015 tarihleri arasında boşta geçen sürenin maliyetininin hesaplanmadığını, bu sebeple ek rapor alınması gerekirken alınmadığını belirterek, kararının kısmen reddolunan kısmının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işe başlama tarihinin 15.8.2015 olarak kararlaştırıldığını, ancak işe geç başlandığını ve bunun davacının kusurundan kaynaklandığını, davacının makinelerinin arızalı olduğu beyan ederek, bakım ve onarım sebebiyle 20.8.2015 tarihinde işe başladığını, test tutanaklarının da bu hususu doğruladığını, mahkemece de işe 20.08.2015’de başlandığı ancak gecikmenin davalı müvekkilinin sahayı hazır etmemesinden kaynaklandığının belirtildiğini, oysa davacının sunduğu ve yine davacı şirket yetkilisinin gönderdiği mesaj içeriklerinden dahi 15.08.2015 tarihinde davacının araçlarının sahada olduğu, hatta mazot istediklerinin görüldüğünü, bu nedenle sahanın teslim edildiğini, gecikmenin davacıdan kaynaklandığını, mahkemece davacı ile yazılı sözleşme yapılmaması nedeniyle işi bırakmakta haklı olduğu belirtilmiş ise de, davalı şirket yetkilisinin sağlık sorunları nedeniyle hastanede yattığı tarihlerin bildirildiğini, davacının bu durumu bilmesine rağmen şirket yetkilisi olmayan birine attığı mesajları delil olarak sunduğunu, davacının başka bir firmayla anlaşması nedeniyle sözleşmeden kurtulma ve haksız kazanç elde etme gayesi güttüğünü ve kötüniyetli olduğunu, davacı tanıklarının da 4 gün çalıştıktan sonra inşaat sahasını terk edildiğini belirttiğini, işe geç başlanması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davacının makinenin arızasını bahane ederek işe geç başladığını, bu nedenle mahkeme gerekçesinin kanuna aykırı olduğunu, haklı nedenle fesih bulunmadığını, imalat bedeli belirlenirken piyasa rayicinin esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, sözlü anlaşmaya göre dolu foraj bedeli için metresi 11,00 TL, boş foraj bedeli metresinin 1,00 TL olarak kararlaştırıldığını, bunun aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda makinelerin çalışmadığı dönem ve şantiyeye gelme bedelinin hesaplandığını, oysa taraflara arasında bu bedellerin ödenmesi yönünden bir anlaşma olmadığı gibi bu hususun da davacı tarafından ispat edilemediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının 1000 litre mazot borcunun mahsup edilmesi gerektiğini, davacının ticari defter ve kayıtlarının alacak iddiasını doğrulamadığını, fatura kaydının bulunmadığını, müvekkilinin defter ve kayıtlarının lehine olduğunu belirterek ispat külfetinin müvekkiline yükletilmesi ve hatalı hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayanılarak kurulan kararın kanuna, hukuk devleti ilkesine ve adil yargılanma hakkına aykırı olması nedeniyle kaldırılması gerektiğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında davalının yüklenicisi olduğu Ordu ilindeki inşaatın jet ground işçiliğinin yapımı konusunda sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu tarafların kabulünde olup, davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin hukuki değerlendirmesinin yerinde olmasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında yapılan imalat bedeliyle birlikte bu imalatın yapılması için makine ve personel için yapılan mobilizasyon giderleri ve davalı tarafından yer tesliminin geç yapılması nedeniyle makinelerin çalışılmayan sürelerine ilişkin bedel nedeniyle yapılan icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek ,itirazın iptali isteminde bulunmuştur.
Mahkemesince toplanan deliller, bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında iddia edildiği şekilde sözlü eser sözleşmesi kurulduğu sabit ise de, iş bedeli ve bu bedele dahil olan giderler yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Mahkemece alınan 22/03/2019 tarihli bilirkişi raporuyla işin yapıldığı yıl serbest piyasa rayiçleriyle işçilik bedelinin 5.111,30 TL olduğu, mobilizasyon bedelinin belirlenen bu bedele dahil olmayıp ayrıca ödenmesi gerektiğinden ve bu bedelin 7.500,00 TL olduğu anlaşıldığından , yerleşik yargıtay kararlarına göre hesaplama yapılan bilirkişi raporundaki bu alacak kalemleri dairemizce de yerinde görülmüştür. Ancak çalışılmayan dönem için talep edilen alacak kalemi yönünden ise, taraflar arasında yazılı sözleşme olmaması , yer teslimine yönelik öncelikli edimler yönünden davacı taşeronun ihtarla yükleniciyi temerrüde düşürdüğü hususunun ispat edilememiş olması, davalı yüklenicinin ise, taraflar arasında yazılı sözleşme yapılması kararlaştırıldığı halde yazılı sözleşme yapmaktan kaçınmak suretiyle kusurlu oldukları, bu sebeple sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu oldukları, müspet zarar kapsamındaki bu alacak kaleminin bu nedenle reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır.
Bu durumda, mahkemece alınan , hesap şekli itibarıyla oluşa uygun ve denetlenebilir bilirkişi raporunda belirlenen dava konusu alacak kalemleri yönünden; iş bedeli nedeniyle 5.111.30 TL alacak ile mobilizasyon gideri olan 7.500,00 TL olmak üzere toplam 12.611,30 TL davacı alacağı olduğunun kabulü ile takibe bu miktar yönünden yapılan itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu oldukları hususu gözden kaçırılarak yazılı şekilde çalışılmayan dönem için talep edilen alacak kalemi yönünden de kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm istinaf başvurusunun, davalı vekilinin sair istinaf nedenlerinin esastan reddi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1.b.2 madde gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile icra takibine vaki itirazın 12.611,30 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı alacağının bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilmesi , alacağın likit olmaması nedeniyle yasal şartlar oluşmadığından davacının icra inkar tazminatının ve icra takibi tamamen haksız olmadığı gibi davacı alacaklının kötüniyetli olduğu da kanıtlanmadığından davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
3-)Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2019 gün ve2016/868 E-2019/884 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,

4-)Davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2015/20867 sayılı dosyası takip dosyasına vaki itirazının 12.611,30 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin 12.611,30 TL üzerinden takipteki şartlarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-)Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,

6- Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine

7-) Alınması gerekli 861,48 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 546,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 312,39 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
😎 Davacı tarafça yatırılmış olan 546,09 TL peşin harcın davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine,

9-) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

10-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-)Davacı tarafından yatırılmış olan 29,20 TL başvurma harcı, 139,10 TL tebligat/müzekkere masrafı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.418,30 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 953,53 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
12-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
13-) 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
14-) İstinaf başvurusunda bulunan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcından mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
15-) İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 317,93 TL ve 136,53 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
16-)İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

17-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 5,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 154,10 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 26/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….