Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/253 E. 2022/214 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2019
NUMARASI :…

ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit- İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2022
Asıl davada davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit ve birleşen davada itirazın iptali davasında mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı- birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı …. vekili; davalı şirketin Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2017/21843 Esas sayılı dosyasında 48.720,09 TL müvekkilinden alacaklı olduğundan bahisle icra takibinde bulunduğunu ve muhtelif faturalara dayandığını, müvekkili şirket kayıtlarında davalının alacağının 1.941,55 TL olduğunu, bu nedenle icra takibindeki fazlaya ilişkin talebe itiraz ettiğini ve kabul ettiği kısmı da vekalet ücreti ile birlikte defaten ödediğini, davacının fazlaya ilişkin talebinin haksız olduğunu, taraflar arasında 04/03/2017 tarihli … … Yerleşkesi 24 Nolu bina tadilatı ve yine aynı tarihli … Yapım işi sözleşmeleri olduğunu, sözleşmeler kapsamında … ve elektrik işlerinin malzeme ve işçilikle montajını davalının üstlendiğini, davalı şirketin bir kısım evrakları tamamlayamaması nedeniyle, davalı tarafından istihdam edilen işçilerin ücret, SGK Primleri ve vergilerinin müvekkili tarafından davalı nam ve hesabına ödendiğini, tarafların dava konusu 24 Nolu bina tadilatındaki işler için anahtar teslimi 200.000,00 TL’ye anlaştıklarını, yine … Platformundaki işler için 52.500,00 TL’ye anlaştıklarını, işlerin yapılıp bitirilme aşamasında da davalı şirketin müvekkili şirkete 24/07/2017 tarihli KDV dahil 62.611,01 TL bedelli ve 24/07/2017 tarihli 249.185,03 TL bedeli faturaları keserek gönderdiğini, müvekkilinin söz konusu faturaları taraflar arasındaki sözleşmelerin 3.3, 3.4 ve 4.1 maddelerine uygun olmadığından kabul etmeyerek iade ettiğini, davalıdan, müvekkilinin, davalı nam ve hesabına yaptığı, SGK, vergi ödemeleri, işçi ücret ve avansları için ödenen 98.653,05 TL’ nin de değerlendirmesinin yapılmasının istediğini, davalının bunun üzerine 31/07/2017 tarihli 61.950,00 TL bedelli ve 236.000,00 TL bedelli faturaları kestiğini ve eksik ödeme nedeniyle müvekkili hakkında icra takibinde bulunduğunu, davalı şirkete, Ankara 16. Noterliği’nin 01/12/2017 tarihli ihtarnamesinde de belirtildiği üzere, …, …, …, …, …, … ve …’a ödenen 42.407,29 TL ücret, vergi ve sigorta primi +KDV olmak üzere fatura kesildiğini, davalının 07/12/2017 tarihli ihtarname ile faturaları iade ettiğini, ismi geçen işçilerin davalının işçileri olduğunu, bu durumun da SGK kayıtlarından tespit edilebileceğini, söz konusu işçilerin davalının işçileri olduğunu ancak taraflar arasındaki sözleşme kapsamında müvekkilinin işçisi olarak uhdesine alındığını, bu hususta taraflar arasında e-mail yazışmalarının da yapıldığını, söz konusu ödemeler de nazara alındığında müvekkilinin davalıya borcu olmadığını belirterek; takip talebinde istenilen ve müvekkili tarafından itiraz edilen 46.778,54 TL’den borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı … … Tic. İnş. Ltd. Şti. vekili; usul yönünden davalının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, zira müvekkili tarafından ilamsız takip yapıldığını ve davalının takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, bu nedenle ancak kendilerinin itirazın iptali davası açabileceğini, esas yönden ise davacının davasının haksız olduğunu, davacının bir kısım işçilerin, müvekkilinin işçileri olduğu halde, kendi bünyesinde çalışan işçi gibi gösterildiği iddiasının, işin doğasına aykırı olduğunu, zira müvekkilinin ticari bir şirket olup, işe aldığı kişileri sigortalı gösterebilecek yeterlilikte olduğunu, ayrıca müvekkilinin davalı ile malzeme+işçilik üzerinden anlaştığını, işçilik müvekkiline ait iken işçilerinin davacı bünyesinde gösterilmesinin mümkün olmadığını, davacının belirttiği işçilerin, davacının kendi işçileri olduğunu, bu durumun devletin resmi kayıtları ile de sabit olduğunu, hatta işçilerin müvekkilinin işini tamamlamasından sonra dahi davacının iş yerinde çalışmaya devam ettiğini, davacının ileri sürdüğü hususu iddia edebilmesi için öncelikle iş mahkemesine dava açıp mevcut durumu düzelttirmesi gerektiğini belirterek davanın öncelikle hukuki yarar yokluğu nedeniyle, mahkeme aksi kanaate ise esastan reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2018/128 ESAS- 2019/268 KARAR SAYILI DOSYASINDA;
Davacı … … Tic. İnş. Ltd. Şti. vekili; müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşme gereğince edimini tam ve eksiksiz yerine getirdiğini ve işleri teslim ettiğini, mukabilinde davacı yana toplam 303.603,49 TL tutarlı 6 adet fatura kesildiğini, davacının da bu faturalara itiraz etmeyerek ticari defterlerine işlediğini böylece 303.603,49 TL üzerinden hesap mutabakatının sağlandığını, davalının çeşitli tarihlerde 254.883,34 TL ödeme yaptığını ancak 48.720,09 TL’yi ödemediğini, sonrasında davalı tarafından 46.778,54 TL yansıtma faturası düzenlediğini ancak kendilerinin itiraz ettiğini, kalan bakiyenin tahsili için Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2017/21843 Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, davalının takibin 46.778,54 TL’lik kısmına itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek; itirazın iptali ile alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı yasal süresi içerisinde davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında imzalanan 08/03/2017 tarihli … … … … … işlerine ilişkin sözleşmenin götürü usulde 52.500,00 TL +KDV bedelli olduğu ve bedelin malzeme ile işçilik bedeline ilişkin olduğu, yine aynı taraflar arasındaki 08/03/2017 tarihli “… … 24 no’lu Bina Yerleşim ve Muhtelif Islak Hacimler Yapım İşlerinden Elektrik ve Mekanik İşeri işine ilişkin sözleşmede de iş bedelinin götürü 200.000,00 TL+KDV bedelli olduğu her iki sözleşmenin de 5. maddesinde sözleşme bedeline dahil olan giderlerin belirtilerek “Taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin ulaşım, sigorta, vergi, nakliye, yemek, konaklama, resmi harç giderleri sözleşme bedeline dahildir” denildiği, toplanan delillere, taraflar arasındaki sözleşmede e-posta ile bildirim yapılmasının kararlaştırılmış olmasına, bilirkişi raporunda belirtilen e-posta yazışma içeriklerine ve özellikle … … tarafından, … İnşaata gönderilen … Hesap Kapatma İcmalinde açıkça, davacının, davalının işçisi olduğunu iddia ettiği işçilere yapılan ödemeleri, alacağından mahsup ederek hesap çıkartmış olmasına göre; öncelikle asıl dava davalısının, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığı itirazının; asıl davada davacının iddiasının, dava dışı kişilere yapılan ödemelerden kaynaklanması nedeniyle, dava dışı işçilere yapılan ödemenin ve SGK ödemelerinin iş bedeline sayılıp sayılmayacağı hususunda belirsizliğin giderilmesini istemesinde, davalının alacaklı olduğu iddiasını sürdürmesi karşısında, borca itiraz etmesine rağmen hukuki yararı bulunduğundan yerinde görülmediği, taraflar arasındaki asıl ve birleşen davadaki en önemli hususun, davacının işçisi gözüken, dilekçede belirtilen kişilerin gerçekte davalının işçisi olup olmadığı, söz konusu işçilere yapılan işçi ücreti ödemelerinin, SGK prim borçlarının davalının iş bedelinden mahsup edilip edilemeyeceğine ilişkin olduğu, HMK’nın 200. maddesi gereğince hukuki işlemlerde bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri…. ilişkin işlemlerin, tanık ile ispat sınırını aşması halinde yazılı delil ile ispatlanması zorunlu ise de, HMK’nın 199. maddesi kapsamında e-postanın belge mahiyeti olmasının yanı sıra, yazılı delil ile ispatlanacak hususlarda HMK’nın 193. maddesi kapsamında delil sözleşmesi yapılabileceği, tarafların, sözleşmede bildirimlerin e-posta şeklinde yapılabileceğini kararlaştırdığı durumlarda, bu hususta yapılan anlaşma, delil sözleşmesi mahiyetinde olacağından, söz konusu işlemlerin e-posta yolu ile de kanıtlanabileceği, davacının kendi çalışanı olarak SGK kayıtlarında belirtilen ve dilekçede açıklanan işçilerin davalı yararına çalıştırdığından bahisle bu işçilere yapılan ödemelerden ve SGK primlerinden davalı … Tesisatın sorumlu olacağını iddia ettiği, iddiasını da, söz konusu işçilerin öncesinde … … yanında çalıştığı, sözleşme ile birlikte zorunluluk nedeniyle kendisi yanında işçi gösterildiği iddiasına dayandırdığı, bu kapsamda taraflar arasındaki e-posta yazışmalarını delil olarak sunduğu, taraflar arasındaki sözleşmelerin 2.5 maddesinde taraflar arasındaki bildirimlerin e-posta olarak yapılabileceğinin kararlaştırılmış olup ilgili maddenin bu haliyle delil sözleşmesi mahiyetinde olduğu gibi, e-postaların da HMK’nın 199. maddesi kapsamında belge mahiyetinde olduğu ve delil başlangıcı sayılacağından, içeriğinin kanıtlanması halinde delil olarak kabul edilebileceği, bu çerçevede her ne kadar davalı/ birleşen dava davacısı söz konusu işçilerin kendi işçisi olmadığını iddia ederek söz konusu işçilere yapılan ödemelerin ve SGK borçlarının iş bedelinden mahsup edilemeyeceğini iddia etmiş ve sözleşmede davalının işçilerinin davacı yanında çalışmasına ilişkin hüküm yok ise de, tarafların, sözleşmenin ifası sırasında bu yönde karar almalarının, aksi kararlaştırılmadıkça davalı yükleniciyi, (sözleşmenin malzeme ve işçilik bedeline ilişkin olması nedeniyle) söz konusu işçilerin ücret ve SGK prim borçlarının ödenmesi sorumluluğundan kurtarmayacağı, dosyaya sunulan ve her iki tarafın … kayıtları ile içeriği bilirkişi tarafından teyit edilen e-posta yazışmalarında, davacı … …’ın söz konusu işçilere ait kişisel bilgileri davalı … Tesisattan temin ettiği gibi, yapmış olduğu maaş ödemelerini davalı tarafa bildirdiği, davalı tarafından söz konusu ödemelere itiraz edilmediği gibi, aksine davalı … … yetkilisi tarafından bizzat gönderilen 27/07/2017 tarihli e-posta ekinde sunulan … Hesap Kapatma başlıklı e-postasında, söz konusu işçilere yapılan ödemeleri, kendi namıma yapılan ödeme olarak kabul ederek, davacı … İnşaatın iddiasını teyit ettiği, bu durumda gerek sözleşmelerin 2.5 maddesi çerçevesinde, gerekse davalının … kayıtları ile; davacı … İnşaatın, kendisi yanında çalışmakla beraber, davalının işçisi olan işçilere yapılan ödemeleri ve SGK primlerini davalının alacağından mahsup edebileceği, yapılan mahsup işleminin kabulü halinde de, gerek davacı defterine gerekse de davalının defterine göre davalının talep edebileceği alacağı bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davacının takibe itiraz ettiği miktar olan 46.778,54 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, birleşen davada ise bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda; asıl dava yönünden, davacının iş bu davayı ikame etmekte hukuki yararı olmadığını ve davanın öncelikle bu nedenle usulden reddi gerektiğini, asıl davada talep edilen menfi tespit davası ile birleştirilen itirazın iptali davasının tarafları, konusu ve içeriği tamamen aynı olmakla, tek bir hukuki ilişki ve tek bir hukuki ihtilafa ilişkin iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hukukun temel ilkelerine ve kanuna aykırı olduğunu, asıl davada esasa ilişkin olarak ise, davacının iddiasının, bir kısım işçilerin gerçekte müvekkili şirketin işçileri olmasına rağmen … A.Ş. ile imzalanan sözleşme kapsamına uygunluğu için SGK kayıtlarının kendi şirketleri üzerinden yapıldığı ve sigorta primlerinin de bu şekilde yatırıldığına yönelik olduğu, bu iddianın açıkça TBK 19. madde kapsamında muvazaa ikrarı olduğunu, muvazaa işlemini yapan tarafın, muvazaasına dayanarak hak iddia edemeyeceğini, yapılan yargılamada, her iki tarafça talep edilen deliller tamamen toplanmaksızın eksik delil ile rapor tanzim edilerek karar verildiğini, davanın taraflarınca … … Yerleşkesi’ndeki işlerin hangi tarihte sonlandırıldığı ve burada çalışmış olan işçilerin isimlerinin bildirilmesi talep edilmesine, hatta 19/07/2019 tarihli dilekçelerinde belirtildiği üzere, … … Yerleşkesi’ne davada adı geçen işçilerin giriş çıkış tarihlerinin istenilmesi talep edilmesine rağmen mahkemece bu delillerin dosyaya dahil edilmediğini, oluşan hukuki durumun HMK 27/2. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkı kapsamındaki açıklama ve ispat hakkına açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılarak eksik delillerin toplanmasını ve yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, davadaki ihtilaf konusu işçilerin her birinin ayrı SGK kaydı ve primlerine sahip olup her bir işçi için tek tek değerlendirme yapılması gerekirken; ihtilaf konusu işçiler için asgari işçilik değerlendirilmesi yapılarak, işçilerin topyekün müvekkili şirket işçileri olduğundan bahisle karar verilmesinin adil yargılama ilkesine ters düştüğünü, her bir işçi yönünden SGK primlerinden sorumluluğun belirlenmesi gerektiğini, ihtilaf konusu işçilerden …’ın davacı tarafça sigortalı olarak gösterildiği dönemde askerde olduğu tespit edilmesine rağmen bu husus gerekçeli kararda değerlendirmeye dahi alınmadan karar verildiğini, davacının, … A.Ş. ile imzaladığı sözleşme tarihlerinden önce ve sonra, işçilerin müvekkili şirket tarafından sigortalanmadığı ve SGK ödemelerinin sadece davacı tarafından yapıldığının SGK dökümlerinden açıkça anlaşıldığını, mahkemenin, bu hususta değerlendirme dahi yapmaksızın ve hukuka aykırı olarak, müvekkili şirket tarafından hiçbir zaman sigortalı olmayan işçilerin maliyetlerinin müvekkiline yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen her iki sözleşmede de e-posta yazışmalarının geçerliliğinin karşı tarafça alındığının teyidine bağlandığını, gerek bilirkişi incelemesi gerekse mahkeme kararında e-posta yazışmalarının teyidine ilişkin inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, bu nedenle, taraflarca teyit edilmemiş ve hukuki geçerliliği olmayan e-posta yazışmalarının delil olarak kabulü ile karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, e-posta yazışmalarının delil olarak değerlendirilmesine muvafakatleri olmadığını, birleşen dava yönünden ise; asıl davaya ilişkin usul ve esasa dair tüm itirazlarının, aleyhe yorumlanmamak kaydıyla birleşen itirazın iptali davaları için de geçerli olduğunu, … … Şirketi tarafından iddia edilen muvazaalı işçilik ödemelerinin, yine … … Şirketi tarafından tutulan ticari defterlerdeki borç kaydından düşülmesi durumunda, birleşen itirazın iptali davasındaki haklılıklarının ortaya çıkacağını, zira … … Şirketinin muvazaalı olan ve hukuken talep edilmesi mümkün olmayan işçilik ödemelerini hukuka aykırı olarak müvekkiline yapması gereken ödemelerden mahsup ettiğini, esasa ilişkin diğer itirazlarının ise, … Yerleşkesi giriş çıkış kayıtları ve sözleşme döneminde askerde olan işçi …’ın askerlik kayıtlarının dosya kapsamına alınmamış olması ve işçiler için ayrı ayrı yapılması gereken sigortalılık tespiti konusunda, asgari işçilik değerlendirilmesi yapılarak genelleme yoluyla karar verilmesinin hatalı olduğunu, SGK kayıtlarına göre, ihtilaflı işçilerin tamamının sigorta girişlerinin karşı tarafça yapılmış olması ve karşı taraf ile 08/03/2017 tarihinde imzalanan her iki sözleşmenin 2.5 maddesinde, e-posta yazışmalarının, teyit şartına bağlanmış olması nedeniyle delil olarak kullanılamayacak olması nedeniyle itirazın iptali davalarının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; usul ve yasaya aykırı olan mahkeme kararının asıl dava ve birleşen dava yönünden kaldırılarak duruşmalı olarak yapılacak yargılama neticesinde talepleri doğrultusunda delilleri toplanarak ve gerekli görülmesi halinde bilirkişi raporu alınmasını ve neticede; asıl davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, Dairemiz aksi kanaatte ise asıl davanın muvazaa nedeniyle reddine karar verilmesini, birleşen davanın kabulüne karar verilerek davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, taraflar arasındaki eser sözleşmelerinden kaynaklanan menfi tespit ve itirazın iptali istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı davalı-birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 Sayılı HMK.nun 355. Madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 04/03/2017 tarihli dava dışı …’ın … Yerleşkesi 24 Nolu bina tadilatı ve yine aynı tarihli … Yapım işleri kapsamında … ve elektrik işlerinin malzeme ve işçilikle yapımı ve montajı hususunda TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen nitelikte eser sözleşmeleri bulunduğu ihtilafsız olup; davacı-birleşen davada davalı … … … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. yüklenici, davalı-birleşen davada davacı … … Ticaret … Ltd.Şti. taşerondur.
Taraf beyanları ile dosyadaki bilgi ve belgelerden taşeronun, üstlendiği edimlerini ifa ederek teslim ettiği hususunda da bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte asıl davada davacı yüklenici … … … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti. vekilince; taşeron şirketin bir kısım evrakları tamamlayamaması nedeniyle, bazı işçilerinin ücret, SGK Primleri ve vergilerinin müvekkili tarafından davalı nam ve hesabına ödendiği ileri sürülerek, bu ödemelerin taşeronun iş bedelinden mahsubu ile müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, dava dilekçesi ile birlikte 26 kalem delile dayanmıştır. Davalı taşeron … … Ticaret … Ltd.Şti. vekili ise; müvekkili şirketin, işe aldığı kişileri sigortalı gösterebilecek yeterlilikte olduğunu, davacının belirttiği işçilerin, davacının kendi işçileri olduğunu, hatta işçilerin müvekkilinin işini tamamlamasından sonra dahi davacının iş yerinde çalışmaya devam ettiğini belirterek; asıl davanın reddini savunmuş, birleşen davada ise, bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptalini talep etmiş; asıl davaya süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde ve birleşen davasındaki dava dilekçesinde delillerini bildirmiştir.
Mahkemece taraflarca gösterilen bir kısım deliller toplandıktan sonra dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış; bilirkişiler S.M.Mali Müşavir… ve … Programcısı… tarafından düzenlenen 08/07/2019 tarihli raporda; her iki tarafın da bilgisayarında bulunan e-mail yazışmalarının birbirini teyit ettiği, 02/03/2017 tarihinde … … (… …) tarafından … …’a gönderilen e-posta içeriğinde …, …, …, … … isimli kişilerin TC bilgilerinin yer aldığı, 05/04/2017 tarihli … … çalışanı tarafından … …’a gönderilen e-postada, … ve … isimli kişilerin İBAN no’larının yer aldığı, 03/05/2017 tarihli … … tarafından … …’a gönderilen e-postalarda …, …, … isimli kişilerin SGK işe giriş bildirimleri, TC kimlik bilgileri, iş sağlığı ve güvenliği evraklarının bulunduğu, 30/06/2017 tarihli … … tarafından … …’a gönderilen Personele Yapılan Ödemeler başlıklı e-posta içeriğinde …, …, …, …, …, …, …, …, … isimli kişilere yapılan ödemelerin … ortamında rapora eklendiği, 27/07/2017 tarihli … … tarafından … …’a gönderilen … Hesap Kapatma başlıklı e-postada ise exel olarak yapılan işler, faturalar personele yapılan ödemeler ve sözleşme dışı yapılan işlerle ilgili dökümlerin yer aldığı, 05/05/2017 tarihli Yapılan Personel Ödeme Dekontları başlıklı e-postada ise …, … isimli kişilere ait dekontların bulunduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarını inceledikleri özetle; mahkemenin …, …, …, …, …, … ve …’ın … Tesisatın işçisi olduğunun kabulü halinde sözleşme hükümleri çerçevesinde, davacının 43.170,62 TL yansıtma işçilik faturası ve 3.608,92 TL SGK ödemesi olmak üzere davacının ticari defterlerinde kayıtlı 46.779,54 TL’nin davalının işçileri nedeniyle ödeme yapıldığının kabulü halinde davacının borçlu olmadığı, söz konusu işçilerin davacının sorumluğunda olduğunun kabulü halinde ise söz konusu SGK ödemesi ve yansıtma faturasının davalının ticari defterlerinde görülmemesi nedeniyle davalının ticari defterlerine göre 46.778,54 TL alacaklı olduğu, ancak … … tarafından SGK’ya eksik işçilik bildirimi yapıldığı ve bu kapsamda 26.772,29 TL’nin davalı … tarafından işçi ücreti, sigorta primi ve vergi maliyeti olarak davalı adına … … tarafından yatırıldığının asgari işçilik uygulamasına göre açık olduğu, davacının, davalının işçileri olduğunu iddia ettiği işçilerin mahkemece kabul edilmemesi halinde 26.772,29 TL ödemenin davalının 46.778,54 TL alacağından mahsubu gerekeceğinden asıl dava davalısı-birleşen dava davacının alacağının 20.055,71 TL olduğu mütalaa edilmiştir.
İş bu rapora asıl davada davalı-birleşen davada davacı taşeron … … Ticaret … Ltd.Şti.vekilince süresinde itiraz edilmiş, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamındaki işlerin 31/05/2017 tarihinde teslim edildiği, bu tarihten sonra şirketin çalışması olmadığı ileri sürülerek, 12/03/2018 tarihli dilekçelerinde de celbini talep ettikleri belgelerin dava dışı iş sahibi …’dan istenmesini, yine iş sahibinden söz konusu işçilerin iş yerine giriş çıkış kayıtlarının istenmesini, işçilerden …’ün belirlenen tarihlerde asker olması nedeniyle SGK’dan kayıtlarının istenmesini, bu belgeler celp edildikten sonra hesabın yeniden yapılması için ek rapor alınmasını talep etmiş; Mahkemece, bu talep raporun karar vermeye yeterli olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
Hukuki dinlenilme hakkının düzenlendiği HMK’nın 27. maddesine göre davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.
Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli olduğu gerekçesiyle davalı-karşı davacının bilirkişi raporuna karşı itirazlarının reddine karar verilmiş ise de; taşeron tarafından gönderilen hesap kapatma e-mailinde kabul edilen işçi maaş ödemelerinin, yine e-mailde kabul edilen SGK ve vergi ödemelerinin bilirkişi raporu ile uyumlu olmadığı anlaşılmıştır.
Yine yukarıda belirtildiği üzere, hukuki dinlenilme hakkının bir sonucu olan ispat hakkı kapsamında davalı-birleşen davada davacı taşeron tarafından taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında işlerin 31/05/2017 tarihinde teslim edildiği, bu tarihten sonra şirketin çalışması olmadığı savunması kapsamında süresinde verilen dava ve cevap dilekçelerinde toplanmasını talep ettiği, delilleri toplanmadan ve bu savunmalarına yönelik ek rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş; taraf iddia ve savunmaları kapsamında, davalı-birleşen davada davacı taşeron vekilince süresinde ve usulüne uygun olarak gösterilen delilleri de toplandıktan sonra, yargılama sırasında toplanan diğer tüm deliller ile birlikte değerlendirme yapılmak suretiyle, kök rapora itirazların karşılanmasını da sağlayacak, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre asıl ve birleşen dava yönünden karar vermekten ibarettir.
Açıklanan nedenlerle; davalı-birleşen davada davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı/-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2019 tarih ve 2017/865 Esas- 2019/755 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davalı- birleşen davada davacı tarafından yatırılan 799,00 TL+ 799,00 TL olmak üzere toplam 1.598‬,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davalı- birleşen davada davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 23/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.