Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/234 E. 2022/207 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/03/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasında 26/10/2015 tarihinde düzenlenen 4 adet Atık Isı Kazanı Bacalarına Sürekli Emisyon Ölçüm Sistemleri Tebliğinde (SEÖS) Tanımlandığı Şekilde ve Verilen Onaylı Projeye Uygun Platform Yapımı sözleşmesinin, işin davalı tarafından 14 gün gecikme ile onaylanması ve idareden kaynaklanan sebeplerle işin gecikmesine rağmen ek süre verilmemesi, imalatın sahaya sevkine onay verilmemesi, hakkediş yapılmaması, incelemelerin eksik yapılması ve işin denetimini yapan … Bursa Şubesi’nin denetim görevini ihmal etmesi, bu olayların müvekkili açısından işin devamını çekilmez hale getirmesi nedeniyle, haklı nedenle 05/01/2016 tarihi itibarıyla feshedildiğini belirterek; taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında şimdilik teslim edilemeyen imalatların işçilik bedeli karşılığı 10.000,00 TL’nin, munzam zararlarına ilişkin olarak 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle ve haksız olarak nakde çevrilen 38.880,00 TL bedelli teminat mektubunun şimdilik 10.000,00 TL’sinin tazmin tarihi itibariyle ticari temerrüt faiziyle birlikte davalından tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında 26/10/2015 tarihli eser sözleşmesi bulunduğunu, ancak muarazanın davacı tarafından çıkartıldığını, çalışacak işçilerin evraklarının dahi verilmediğini, yazılı ve sözlü ihtarlara rağmen eksikliklerin giderilemediğini, sözleşmenin 25.maddesi gereği 10 gün ek süre verildiğini, 11/01/2016 tarihine kadar işin bitirilmesinin istenildiğini, verilen süre sonunda yapılan tespitte davacının yapım sahasında herhangi bir işlem yapmadığının tespit edilmesi üzerine 28/10/2015 tarih ve 31 sayılı Olur ile sözleşmenin feshedildiğini, 4735 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca da teminat mektubunun irat kayıt edildiğini, davacı yüklenicinin kamu ihale mevzuatına ve sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkilinin de kanunun kendisine verdiği yetki ve yükümlülüğü yerine getirdiğini, hukuka aykırı hiçbir işlem yapılmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan, imalatı yapılan ancak davalı tarafından teslim alınmayan malzeme bedeli ve işçilik bedeli, haksız fesih sebebiyle nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin tahsili ve süresinden önce sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davacı açısından meydana gelen munzam zararın tazmini isteklerine ilişkin olduğu, davacının yüklenici, davalının iş sahibi olduğu, yanlar arasında, 26/10/2015 tarihinde imzalanan sözleşme ile davacının, davalıya ait “Bursa Doğal Gaz Termik Santralı İşletme Müdürlüğünde bulunan 4 adet Atık Isı Kazanı Bacalarına Sürekli Emisyon Ölçüm Sistemleri Tebliğinde tanımlandığı şekilde ve verilen onaylı projeye göre Platform Yapımı işini üstlendiği, somut olayda; davacının işi zamanında ve sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediği, eksik ve hatalı imalatlarını düzeltmediği, davalı idarenin de sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, dolayısıyla davacının davalıdan talep edebileceği bir alacak bulunmadığı, davalının sözleşmeyi fesihte haklı oldu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı istinaf başvurusunda; müvekkilinin taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin 4. 3. Maddesi uyarınca 04/11/2015 tarihinde gerekli kontrol görevini yapması için TMMOB Bursa … ile zorunlu olarak sözleşme imzaladığını, ancak yapılan araştırmalar neticesinde TMMOB Bursa …’nın 04/11/2015 tarihinde … … Kurumun’da kayıtlı olmadığının tespit edildiğini, TMMOB Bursa …, sözleşme tarihi itibariyle akdredite bir kuruluş olmadığından, kabul anlamına gelememekle birlikte yaptığını iddia ettiği tüm işlemlerin geçersiz ve mutlak butlanla batıl olduğunu, dolayısıyla hükme esas “imalattaki eksik ve hatalı işlerin düzeltilip … tarafından uygunluğuna ilişkin rapor tanzim edilmediği müddetçe davacı firmanın mağduriyeti ve zararının oluşmayacağı” gerekçesinin geçerliliği olmadığını, tüm bilirkişi raporları … raporları dikkate alınarak tek yanlı inceleme doğrultusunda hazırlanmış olup, mahkeme gerekçesi de salt bilirkişi raporlarına atıf yaptığından, verilen kararın baştan itibaren hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin malzeme onayı almadan çalışmaya zorlandığını, gelinen aşamada ise gerçeğe aykırı şekilde sertifika eksikliği ileri sürüldüğünü, malzeme onayı olmadan diğer aşamalardaki testlerin yapılmaması gerektiğini, yani sertifika eksik ise malzemelerin uygun olup olmadığının … tarafından test edilmesinin ve uygunluk verilmesinin mümkün olmadığını, dava dışı …’nun akredite olmaması nedeniyle müvekkili şirket tarafından ihale yoluyla alınan işin yapımının engellediğini, proje revizyonu nedeniyle haklı ek süre taleplerinin kabul edilmemesinin sözleşme ve mevzuata aykırı olduğunu, işin tamamlanabilmesi için Yapım İşleri Genel Şartnamesine uygun olarak ve yaşanan gecikmeler de dikkatte alınarak bir aylık ek süre verilmesi talep edildiğini, ancak davalı idarenin, talep edilen ek süre yerine 10 günlük cezalı süre verdiğini, oysa ki iş programı onayı ve proje revizyonu nedeniyle salt 14 günlük gecikmenin idarenin kusuru nedeniyle yaşanmış olup bu konuda 19/02/2019 tarihli bilirkişi raporunun 3. maddesinin de bu iddialarının doğruladığını, sahaya sevk edilebilecek nitelikte hiç bir kaynak ve kesme işlemine tabi olmayan parçalar varken sevk izni verilmemesinin de hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporlarında da bu doğrultuda yapılan yorumun hiç bir hukuki gerekçesi olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin müvekkili tarafından haklı olarak feshedildiğini, hal böyle olunca; eksik inceleme ve araştırma neticesinde salt davalı ve dava dışı TMMOB odası kayıtları esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporları doğrultusunda verilen hükmün bozulmasını talep ettiklerini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki eser sözleşmesini haklı nedenle feshi sebebiyle; fazlaya ilişkin tüm dava, tazminat ve alacak haklarının saklı tutulmasını, öncellikli olarak eser sözleşmesi, teknik şartname ve yapım işleri genel şartnamesi uyarınca imalatı yapılan ancak davalı kurum tarafından teslim alınmayan malzeme bedeli ve imalat ve işçilik için şimdilik 10.000,00 TL’nini dava tarihinden ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, müvekkili şirket tarafından eser sözleşmesi kapsamında davalıya teslim edilen ve davalı tarafından haksız olarak tazmin edilen 38.880,00 TL bedelli … seri numaralı … İzmit Şubesine ait teminat mektubu bedeli için şimdilik 10.000,00 TL’nin tazmin tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini, davalının haksız tutum ve fiili nedeniyle süresinden önce sözleşmenin feshedilmiş olması karşısında müvekkili şirket açısında meydana gelen munzam zarara karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan haklı fesih nedeniyle alacak ve tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle mahkemesince yapılan yargılamada alınan her iki bilirkişi raporunda da davacı tarafça yapılan imalatların sözleşme eki şartnamedeki şartları karşılamadığının tespit edilmesine, her ne kadar dosya üzerinden alınan son heyet raporunda süre uzatımı hali gerçekleşmiş olmakla birlikte davalı tarafça gecikilen süreye ilişkin ceza uygulanmadığının da açıklanmış olmasına, sözleşmenin davacı tarafça 05/01/2016 tarihli ihtarla feshedilmiş olup, dosya kapsamından davacının fesihte haksız olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3‬0 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır