Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2020/169 E. 2022/168 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat ve Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ :17/02/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;Taraflar arasında müvekkilinin yüklenici olarak taahhüdünde bulunan … … İnşaatı işiyle ilgili 18/08/2014 tarihli anahtar teslim … Sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşme gereğince müvekkili şirketin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalının iş programına uymayarak işleri yarım bıraktığını, verilen görevleri ifa etmediğini, hatalı imalatlar yaptığını, işi geciktirdiğini, malzemeleri muhafaza görevini ihlal ettiğini, ayrıca müvekkili şirket tarafından malzeme alımı için avans çekleri verildiğini, davalının getirdiği ve getireceği eksik malzemelere karşın yeniden para istediğini ve akabinde getirdiği malzemeleri yerinde montajlı olduğu halde sökerek götürdüğünü, getireceği eksik malzemeleri de getirmediğini, bunun üzerine müvekkilince 01/02/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, daha sonra davalı şirket yetkilileri hakkında Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/246 soruşturma sayılı dosya ile hırsızlık suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının işi eksik, kusurlu ve gecikme nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalı şirketin taahhüdündeki işleri eksik bırakması neticesinde söz konusu eksikliklerin müvekkilince ek maliyetle karşılanarak tamamlandığını, davalı tarafın sözleşmeye göre yapması gereken imalat bedelinin KDV dahil 802.400,00 TL, davalı tarafın eksik imalat bedelinin KDV dahil 531.022,11 TL, gecikme cezasının 400.000,00 TL olduğunu, dava dilekçesinde tarih ve miktarları yazılı toplamları 525.000,00 TL olan 8 adet davalıya avans olarak verilen çeklerden ilk iki çekin toplamı olan 75.000,00 TLlık çekin ödendiğini, kalan toplamları 450.000,00 TL olan 6 adet çekin ödenmediğini belirterek, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin müvekkilince haklı feshedildiğinin tespitine, imalatı yapıldıktan ve bedeli ödendikten sonra montajı yapılan sonra montajlı yerlerinden sökülerek götürülen malzeme nedeniyle şimdilik 15.000,00 TL, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme yapılması fırsatının kaçırılması nedeniyle uğranılan zarar kapsamında şimdilik 15.000,00 TL, davalı taşeronun işi geciktirmesi nedeniyle sözleşmeden doğan gecikme cezası kapsamında şimdilik 15.000,00 TL, sözleşme ve mahkeme tespit gider masrafları kapsamında şimdilik 2.500,00 TL olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile toplam 47.500,00 TL’nın sözleşmenin fesih tarihi olan 01/02/2016 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve dava dilekçesinde tarih ve miktarları yazılı malzeme alımı için davalıya avans olarak verilen çekler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili;Davacının iddiaların haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkilinin sözleşme uyarınca üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini ve alınan bedelin çok üstünde iş yaparak işi bitirdiğini, kusurlu hiçbir işin bulunmadığını, kaldı ki üniversitenin geçici kabul yaptığını ve yapılan işi onayladığını, bu durumda hatalı, kusurlu ya da eksik imalatın olmasının mümkün olmadığını, yapılan işe ilişkin davacı tarafından müvekkiline teslim edilmiş olan 450.000,00TL değerindeki 6 adet çekin karşılıksız çıktığını ve davacının ödemeye yanaşmadığını, ayrıca davacının bakiye hakedişleri de ödemekten kaçındığını, davacı şirketin iflas erteleme sürecinde olup şirkete kayyım atandığını, fesih yetkisi tanınmayan vekaletname ile sözleşmenin feshinin mümkün olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin sözleşmeye konu olan elektrik yapımı işini bitirip teslim ettiğini, bitirilmiş bir işin feshedilmesinin mümkün olmadığını, geçici kabul evraklarıyla da sabit olduğu üzere müvekkilince işin eksiksiz ve zamanında teslim edildiğini, imalat yapıldıktan ve bedeli alındıktan sonra montajlı elektrik imalatlarından söküldüğü iddiasında bulunulmuş ise de müvekkili şirkete verilen çekler karşılıksız çıktığından ortada bedeli ödenmiş bir imalat söz konusu olmadığından tazminat isteminin haksız olduğunu, davacının işin yapımını bir yıl süreyle durdurmuş olup bu hususta müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilince işi zamanında bitirilerek davacıya teslim edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Taraflar arasında davacı şirketin taahhüdündeki … .. Binası inşaatı işi ile ilgili olarak 18/08/2014 tarihli anahtar teslim elektrik elektronik yapım işleri sözleşmesinin düzenlendiği, asıl işveren ile davacı yüklenici şirket arasında düzenlenen 05/01/2016 tarihli yapım işleri geçici kabul tutanağının incelenmesinde işin bitirilmesi gereken tarihin 06/07/2014 süre uzatımı dahil işin bitirilmesi gereken tarihin 01/12/2015 ve işin bitirildiği tarihin 27/11/2015 olarak belirtilmiş olup, geçici kabul komisyonu tarafından 23 ve 25/12/2015 tarihleri arasında iş yerine gidilerek işlerin geçici kabul bakımından incelenmesinde yapılan işin sözleşme ve eklerine uygun olduğu, geçici kabule engel olabilecek eksik, kusur ve arızaların bulunmadığının görüldüğü ve ekte yer alan ve geçici kabule engel olmayacak işlerin tamamlanabilmesi için yüklenici firmaya 01/02/2016 tarihine kadar süre verildiği,…. Başkanlığı’nın davacı şirkete yazdığı 25/01/2016 tarihli yazı ile sözleşmeye konu bina inşaat işinde yerinde montajı yapılıp hakedişi ödenmesine karşın yerinden sökülerek şantiye sahasından götürülen malzemeler tespit edildiği, malzemelerin yerlerine montajının yapılmasının istenildiği, davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen 01/02/2016 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşmenin karşı tarafın iş programına uymayarak işi yarım bıraktığı, kusurlu malzeme getirdiği, malzemelerin muhafaza görevini ihlal ettiği, sözleşmenin 3.2., 7, 8, 11, 13, 14, 18, 19, 21 ve 24 maddelerine aykırı davrandığı, 20. maddede düzenlenen cezalara dair talep hakları saklı kalmak kaydı ile 30. maddeye göre sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/246 hazırlık sayılı 2016/1000 karar sayılı takipsizlik kararınıda müştekinin…., hırsızlık suçundan yapılan soruşturma sonucunda uyuşmazlığın hukuki mahiyette ihtilaf olduğundan bahisle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğinin anlaşıldığı, davada uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça feshinin haklı olup olmadığı, davacının 4 kalem halinde istediği tazminat talebinin, toplam 8 adet çekten dolayı menfi tespit talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı, mahkemece yapılan inceleme, yapılan keşifte toplanan kanıtlar, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında sözleşmenin 12. maddesine uygun olarak yapılmış bir geçici kabulün bulunmadığı, davacı tarafça davalıya gönderilen fesih ihtarında kusurlu malzeme kullanıldığı, hatalı imalat yapıldığı, işin geciktirildiği ileri sürülmüş ise de, asıl işverenle davacı arasında düzenlenen 05/01/2016 tarihli geçici kabul tutanağında yapılan işin sözleşme ve eklerine uygun olduğu, geçici kabule engel olabilecek, eksik, kusur ve arızaların bulunmadığının belirtildiği anlaşılmakla bu hususa dayalı fesih iddiaları yerinde olmadığı gibi fesihten önce davalı tarafa gönderilen bir ihtar ve uyarı yazısının da bulunmadığı, bu sebebe dayalı fesih sebebinin yerinde olmadığı, fesih ihtarında ayrıca sözleşme kapsamında montajı yapılan bir kısım ürünlerin söküldüğü iddiasında bulunulduğu, asıl işveren tarafından 05/01/2016 tarihinde geçici kabulü yapıldıktan sonra davalı taşeronun yerine montaj ettiği bir kısım malzemeleri sökerek götürdüğünün anlaşıldığı, bu nedenle davalının kusurlu olduğu, idare tarafından geçici kabul yapılması için işlerin %95 oranında tamamlanması gerektiği, davalı taşeron tarafından da işlerin %90’ının yapıldığının kabul edildiği, davacı tarafından yapılan toplam ödemenin 173.068,16 TL olup, ödenen miktarın sözleşme bedelinin %21,57’sine denk geldiği, geçici kabulü yapılan bir işte bu miktarda bir ödemenin sözleşmeye uygun ödeme olmadığı, ödeme yükümlülüğü sözleşmeye uygun yerine getirilmediğinden davacının feshinin haklı nedene dayanmadığı, böylece sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu oldukları kanaatine varıldığı, davacı tarafın, imalatı yapıldıktan ve bedeli ödendikten sonra montajı yapılan, yerlerinden sökülerek götürülen malzeme nedeniyle şimdilik kaydıyla 15.000,00 TL alacağın tahsili isteğinde bulunmuş olduğu, mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre imalatı yapıldıktan ve bedeli ödendikten sonra montajı yapılan, yerlerinden sökülerek götürülen malzeme nedeniyle hesaplanan tutarın yapılan imalat bedelinden mahsup edildiği, yapılan iş ve iş için ödenen tutar dikkate alındğında davalı şirketin bu kalemden borcu olmadığı kanaatine varılmakla bu kalem talebin reddine karar vermek gerektiği, davacı tarafın, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme yapılması fırsatının kaçırılması nedeniyle uğranılan zarar kapsamında şimdilik kaydıyla 15.000,00 TL alacağın tahsili isteğinde bulunmuş olduğu, sözleşmeyi fesheden davacının kaçırılmış fırsat nedeniyle doğan zararını talep ettiği, sözleşme tarihinde başka taşeronla daha elverişli imkanlarla sözleşme yapma imkanı olduğu ve bunun kaçırıldığı ispat edilemediği gibi sözleşmenin feshinde taraflar ortak kusurlu görüldüğünden bu kalem talebin yerinde görülmeyerek reddine karar vermek gerektiği, davacının, davalı taşeronun işi geciktirmesi nedeniyle sözleşmeden doğan gecikme cezası kapsamında şimdilik kaydıyla 15.000,00 TL alacağın tahsili isteğinde bulunmuş olduğu, sözleşmenin 20. maddesinin cezalar başlıklı ve ifaya ekli cezai şart olup, cezanın istenilebilmesi için alacaklının ifadan vazgeçmemesi gerektiği, sözleşme feshedildiğinden bu kalem talebin yerinde görülmeyerek reddine karar vermek gerektiği, davacının, sözleşme ve mahkeme tespit giderleri kapsamında şimdilik kaydıyla 2.500,00 TL alacağın tahsili isteğinde bulunmuş olduğu, dosya kapsamında herhangi bir tespit dosyasının delil olarak bildirilmediği, sözleşme masraf belgesi de sunulmadığı gibi sözleşmenin feshinde ortak kusurlu olduklarından bu kalem talebin yerinde görülmeyerek reddine karar vermek gerektiği, davacı tarafın toplam 8 adet 525.000,00 TL bedelli çeklerden dolayı menfi tespit isteğinde bulunduğu, mahkemece yapılan inceleme, bilirkişi asıl ve ek rapor içerikleri ile tüm dosya kapsamına göre, işin toplam bedelinin 680.000,00 TL+KDV=802.400,00 TL olup, bu bedelin tamamlanma oranına tekabül eden %90’ının 722.960,00 TL olduğu, bu tutardan davalı tarafça sökülüp götürülen malzeme bedeli ve toplam ödeme tutarı düşülürek davacı tarafın hakettiği tutarın belirlenmesi gerektiği, iki adet çek ödemesi de katılarak yapılan hesaplama sonucu davalı tarafın bakiye alacağının 441.887,40 TL olduğu, toplam 525.000,00 TL bedelli çeklerden ilk ikisi iki adet ödenen 80.160,00 TL’nin düşümü ile geri kalan çekler bedeli 444.840,00 TL olup, davacının hakettiği alacak bakiyesi 441.887,40 TL olmakla, 444.840,00-441.887,40=2.952,60 TL alacağın bulunduğu, 30/03/2016 tarih 150.000,00 TL bedelli son çek olan çekin 2.952,60 TL kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin menfi tespit talebinin reddi gerektiğine dair gerekçeyle davacının çeklerden kaynaklı menfi tespit talebinin kısmen kabulü ile davacının davalıya 30/03/2016 tarihli 150.000,00 TL bedelli keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan çekin 2.952,60 TL kısmından borçlu olmadığının tespitine, bu kalemden fazlaya ilişkin talebin reddine, diğer dava konusu taleplere ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin taleplerini dikkate almadan ve talepleri hakkında bir karar vermeden davayı sonuçlandırdığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin niteliği itibariyle hizmet sözleşmesi olarak belirlendiğini, davalının elektrik işi yapım sözleşmesine göre anahtar teslim işi yapma yükümlülüğü altına girdiğini, işin bitirilmesi gereken süre içersinde geçici kabulün onaylanması, kesin kabulün gerçekleşmesi ve eksikliklerin giderilmesi için süre verildiği aşamada … merkezine yapmış olduğu hizmet neticesinde montajlanan malzemeleri yeniden sökerek götürdüğünü, bu husus ile diğer hususlardaki haklılıklarının tespiti için tanık dinlenmesi taleplerinin mahkemece reddedildiğini, bu konuyla ilgili olarak savcılığa iletilen suç duyurusunda ise hukuki mesele olmasından dolayı kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiğini, mahkemede adı geçen geçici kabul tutanaklarının onaysız olup tam anlamıyla işin eksiksiz ve tam, kusursuz yapıldığını gösterir mahiyette bir belge olmadığını, üstelik üniversite tarafından söz konusu belgenin davalının dava dosyasında bulunan ve malzeme avansı olarak verilen çeklerle aldığı malzemeleri göstermelik getirip tekrar yerinden gizlice söküp götürmesi nedeniyle onaylanmadığını, bilirkişi raporlarındaki çelişkili beyanların giderilmediğini, davanın incelenmesini talep ettikleri konular bakımından aydınlatılmadığını, dürüstlük kuralına aykırı hareket etmek suretiyle montajlanan malları tekrar sökmenin işin gereği gibi yerine getirilmediğinin ve söz konusu feshin haklı olduğunun en basit ve anlaşılabilir sebebiyken mahkemece ihtar çekilmemiş olmasından ötürü söz konusu çeklerin karşılıksız çıkmasında müvekkilinin de kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, bu nedenle tazminata hükmedilmemesi gerektiğine karar verdiğini, 29.01.2018 tarihli bilirkişi kök raporunda bilirkişilerin tamamen birbirine aykırı ve çelişkili ifadelerde bulunduklarını, bu rapora yapılan itirazlarının da 02.07.2019 tarihli ek raporda tam olarak karşılanmadığını, bilirkişiler arasındaki bu farklıların neden kaynaklandığı gibi hususların açıklanmadığını, kök ve ek rapor arasında ciddi çelişkilerin mevcut olduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi feshinin hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık olduğunu, bunun aksine olan beyanların kabulünün mümkün bulunmadığını, müvekkilinin kendi edimini yerine getirdiğini ancak davalının kusurlu hareketleri ile sözleşmenin feshine yol açtığını, davalının tamamen kötü niyetli olarak bedelini önceden tahsil edip ve fatura da kesmeden bedeli ödenen malzemeleri yerinden sökerek götürdüğünü ve müvekkili asıl işveren nezdinde güç duruma düşürdüğünü, bu konuda bilirkişi kurulunca( 14.sayfada)yerinde bir tespit yapılarak davalının kusurlu olduğu şeklinde ifade edildiğini, buna göre müvekkilinin sözleşmeyi feshinin hukuka uygun olduğunu, kök raporda bilirkişi raporunun çeşitli sayfalarında hem davalının kusurlu görüldüğünü, hem de müvekkilinin sözleşmeyi feshinin haklı nedene dayandığının belirtildiğini, bu hususta da itirazlarının açıklanmadığını, sözleşmede 19.maddede işin teslim süresi açıkça belirtildiğinden ayrıca ihtar çekilmesine gerek olmaksızın sözleşmenin 20.maddesinde belirtilen cezanın hesaplanması gerektiğini, bu hususa ilişkin bilirkişi tespitine katılmadıklarını, dolayısı ile tamamen hukuki ve hatalı tespitler içeren asıl ve kök raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden bilirkişi raporlarına yaptıları itirazları karşılayacak yeni bir heyetten rapor aldırılmadan, bilirkişilerden keşfe katılan teknik bilirkişiler ile hukuki ve mali bilirkişilerin tespitlerinin tamamen birbirine aykırı beyanlarını içeren bir rapor dayanak gösterilerek verilen hükmün kabulü mümkün olmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak ve menfi tespit istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında davacı şirketin yüklenimi altında bulunan …. Başkanlığına bağlı … laboratuvar ve araştırma merkezi inşaatı işi ile ilgili olarak elektrik-elektronik tesisat işlerinin yapımı konusunda 18/08/2014 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiği ihtilafsız olup davacı yüklenici, davalı ise taşerondur.
Sözleşmeye göre işin anahtar teslim 680.000,00 TL+KDV bedelli olup(md.4), taşeronun 18/10/2014 tarihine kadar işi tamamlamayı taahhüt ettiği (md.19), “Cezalar” başlığı altında düzenlenen sözleşmenin 20. maddesine göre taşeronun nedeni kendisine ait olan gecikme için günlük 1.000,00 TL tazminat ödeyeceği, sözleşmenin feshi hükümlerinin 30.maddede kararlaştırıldığı, yine dava dışı asıl işveren ile davacı yüklenici şirket arasında düzenlenen 05/01/2016 tarihli geçici kabul tutanağında işin bitirildiği tarihin 27/11/2015 tarihine itibarla belirlendiği, eksik işlerin tamamlanabilmesi için yüklenici firmaya 01/02/2016 tarihine kadar süre verildiği, davacı yüklenici şirket tarafından davalı taşerona gönderilen 01/02/2016 tarihli ihtarname ile işin eksik ve kusurlu yapıldığı, iş programına uyulmadığı, montajlı malzemeleri söküp aldığı, sözleşmeye aykırı davranıldığı, sözleşmede 20. maddede düzenlenen cezalara dair talep hakları saklı kalmak kaydı ile 30. maddeye göre sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği, Urla Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/246 soruşturma sayılı 28/06/2016 tarihli kararda, müştekinin…. olup, monte edilen malzemelerin sökülüp götürülmesi nedeniyle uyuşmazlığın hukuki ihtilaf olduğundan bahisle hırsızlık suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, dosya kapsamından davacı tarafından yapılan toplam ödemenin sözleşme bedelinin %21,57’sine denk geldiği, geçici kabulü yapılan bir işte ödeme yükümlülüğünün sözleşmeye uygun yerine getirilmediği, imalatı yapıldıktan ve bedeli ödendikten sonra montajı yapılan, yerlerinden sökülerek götürülen malzeme nedeniyle hesaplanan tutarın yapılan imalat bedelinden mahsup edildiği, sözleşmenin 20. maddesindeki cezai şartın ifaya ekli cezai şart olup, istenilebilmesi için alacaklının ifadan vazgeçmemesi gerektiği, sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği hususları belirlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık elektrik-elektronik tesisatı işlerinin yapımını konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır